BİYOLOJİDEN SEÇİLMİŞ KONULAR (10. Bölüm: 9 Konu)

BİYOLOJİDEN SEÇİLMİŞ KONULAR
(10. Bölüm: 9 Konu)

 

İÇİNDEKİLER

1- Neden İnsanlar %95 Oranında Sağ Elini Kullanır?
2- Teori, Kanundan Daha Büyüktür
3- Yaşamın Tablosu
4- 65 Milyon Yıl Önce Dünya’ya Çarpan Dev Göktaşı
5- Canlıların İlginç Özellikleri
6- Hücrelerimiz Hakkında İlginç Bilgiler
7- Evrim Fikrini İlk Olarak Ortaya Atan, İslam Değil; Yunan Filozoflarıdır
8- İlginç Cinsel Bilgiler
9- Tıptaki Birtakım Bilimsel Gelişmeler
Kaynakça
 


 
[one-third-first]

SİTE DİZİNİNDEKİ 101. KONU
NEDEN İNSANLAR %95 ORANINDA SAĞ ELİNİ KULLANIR?

İnsansı canlılardan sıyrılarak dik durmaya başlayanlar, insanı meydana getirdi. Bu ilk insan formları dik durmaya başladıklarından “elleri serbest” kaldı. Habilis’lerin ya da ilk insanların beyinleri bir lateralizasyona yani yanallaşmaya uğramaya başladı, beynin farklı bölgeleri vücudun farklı özelliklerini yönetmeye ve ilerleyen zamanlarda da bu yönetim bölgelerinin gelişmesi sağlandı. İletişim ve sesli haberleşme (yani konuşma) beynin sol yarımküresi tarafından yönetilmektedir. Buna paralel olarak ve bunun sonucunda “alet yapımı” için sağ el tercih edilmiştir. Sesli haberleşmeyi (konuşmayı veya dili) ve sağ eli yöneten beynin sol yarımküresidir. (Sol eli de sağ beyin yönetir.) Ellerin serbest kalmasıyla; sesli haberleşme ve alet yapımı birbirine bağlı olarak, sağ el kullanmayı doğurmuştur ve bu ilk insanlardan yanallaşma sonucu günümüz insanlarına gelen sağ el tercihi kalıtsal olarak aktarılmıştır. Kısaca bu paragrafı toparlamak gerekirse; 4 ayak üzerinde giden insan, sonrasında dik yürümeye başladı ve böylelikle elleri serbest kaldı. Serbest kalan ellerle taşı aldı avcıya attı yani alet yaptı. Alet yapımı matematiksel bir işlemdir ve bu beynin sol tarafıyla yapılır. Konuşmak da sol tarafla olur, alet yapımı ile gelişen sol taraf konuşmayı da doğurdu. Sağ eli sol beyin / sol lob yönetir. Gelişmiş bir sol beyinde ve çoğu işlerin bu bölgeyle yapılması sonucu kuşkusuz insan, sağ eli kullanmaya mecburdu diyebiliriz. Ayrıca bebeğin anne karnındaki duruşuna bağlı olarak, sağ kulağın önde olması sonucu, sağ kulağa gelen basınç dış-iç kulak mesafesini azaltması sonucu sağ kulak ileti hızının artmasıyla sol beyine giden uyarı artmakta bu sayede sol beyin gelişmesine de bağlı olarak sağ el tercihi seçiminin olmasını, bazı bilim adamları savunmaktadır.

Sağlaklarda beynin sol tarafı, solaklarda beynin sağ tarafı baskındır / gelişmiştir. Bazı bilim adamlarının yaptığı araştırmalar sonucunda, solak olan kişilerde, yüksek testosteronun oluşması, beynin sol tarafının gelişimini durdurarak soldan sağa yönelik bir gelişimi başlatmasıdır, bu sayede kişi solak olmuştur, görüşü yaygındır. Ayrıca solaklarda kan testosteron seviyesi daha yüksektir. Solaklar sağlaklara göre, kanser hücreleriyle kolay baş edebilir. Yanı sıra işitme-görme engelli, kekemelik, otizm, şizofren gibi hastalarda solaklık daha sık olarak yaygındır. Solaklık, erkeklerde, bayanlara oranla daha sık görülür. Solaklık da sağlaklık gibi kalıtsal olarak aktarılmaktadır.

İnsan beyninin sağ ve sol yarımküreleri benzer değildir yani asimetriktir. Bu sağ ve sol yarımküreler farklı olarak insanda belirli fonksiyonları yerine getirir, buna lateralizasyon yani yanallaşma denir. Kalbin solda, karaciğerin de sağda olması bir yanallaşma örneğidir. Beynin sağ yarımküresi (hemisferi) soldan daha uzun, yüksek ve ağırdır. Ama bazı bölgelerin farklı büyüklükte olduğunu gözlemlemekteyiz, mesela, beynin sol arka tarafına elle dokunulduğunda sağ arka taraftan daha büyük olduğu anlaşılır. Sol yarımküre vücudun sağ kaslarını-duyularını-hareketlerini örneğin sağ eli, sağ yarımküre ise vücudun sol kaslarını-duyularını-hareketlerini örneğin sol eli yönetir, çaprazlama yönetim söz konusudur. İnsanların çoğunda sol beyin yarımküresi baskındır.[1]

___________________
[1] Hüseyin Türk, “Beyin Evrimi Işığında Dilin Kökeni”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi – DTCF Dergisi, Cilt: 38, Sayı: 1.2, 1998,  <http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/1613/17373.pdf> ET: 11 Haziran 2018, s. 527-549. Serap Yıldırım, Şenol Dane, “Serebral Lateralizasyon ve El Tercihi”, EAJM: The Eurasian Journal of Medicine, Formerly Atatürk Üniversitesi Tıp Dergisi, Cilt: 39, Sayı: 1, Nisan 2007, <http://www.eajm.org/sayilar/171/buyuk/pdf_EAJM_177.pdf> ET: 11 Haziran 2018, s. 45-48.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 102. KONU
TEORİ, KANUNDAN DAHA BÜYÜKTÜR

Hipotez < Yasa (Kanun) < Kuram (Teori). Hipotez, değişmeye açık bir öneridir. Kanun, belirlenen koşullar altında 1 olayın nasıl davranacağını gösteren genellemedir. Sınanarak doğrulanmıştır. Teori, belirlenen koşullar altında “bütün” olayların nasıl davranacağını gösteren genellemedir. Sınanarak doğrulanmıştır. İçerisinde birden çok kanun bulunur. Teori kanundan daha geniş ve büyüktür.[2]

Kanun, doğrudan izlenebilir / gözlemlenebilir, zamanla değişmez ve geliştirilemez: Teori ise izlenemez -ya da dolaylı gözlemlenebilir-, zamanla değişebilir -ana fikir değişmez fakat parçalar değişebilir- ve geliştirilebilir.[3] Bu bilgiyi şu şekilde açıklayabilirim: Suyun kaldırma kuvveti bir kanundur ve tek bir olayı doğrular. Suyun üzerine tahta koyarsanız yüzer: Bu değiştirilemez ve geliştirilemez. Fakat teori; bunun tersi olmakla birlikte, teori bir olayı değil binlerce olayı içerisinde doğrular. Ve o teoriye zamanla yeni “doğru”lar eklenebilir.

Teori, içerisinde onlarca / binlerce kanun barındırır.[3] Bu bilgiyi de şu şekilde açıklayabilirim: Örneğin Evrim Teorisi’nde diyelim ki bir canlı türünün fosillerini bulduk ve onun evrimini iyice anladık fakat diğer bir türün fosilleri eksik kaldı onu da tam anlayamadık, onun fosillerini gelecekte bulup onu da anlayabiliriz. Bu şekilde teori zamanla geliştirilebilen, çok kapsamlı bir kuramdır. Kısaca binlerce parçadan oluşan bir puzzle düşünün; bu puzzle’daki bir parça kanundur, tüm parçalar ise teoridir / kuramdır. Yer çekiminin de bir teori olduğunu hatırlatırım: Çünkü çekim gücü gözlemlenemez ayrıca çekim parçacığı olan graviton daha bulunamamıştır, bu yüzden Yer Çekimi Teorisi de zamanla geliştirilebilecek bir kuramdır / teoridir.

___________________
[2] Bruce Alberts, Francisco J. Ayala vd., “Bilim ve Yaratılışçılık: Amerikan Ulusal Bilimler Akademisinin Görüşü”, Çevirenler: Şevket Ruacan, Ümit Sayın, Aykut Kence vd., A.B.D. Ulusal Bilimler Akademisi, Bilim ve Yaratılışçılık Yürütme Komitesi, TÜBA: Türkiye Bilimler Akademisi Yayıncılık, 1999, s. 2. (Ayrıca bu kitapçığı Türkçe’ye çevirenin ön sözünde şu ifade geçmektedir: “…kitapçık, evrimin bilim dünyası tarafından reddedilmiş bir kuram olduğunu iddia eden kesimlere verilmiş kesin bir yanıttır.”)

[3] Daha fazlası için bk. Özgür Taşkın, Elif Omca Çobanoğlu, Zeki Apaydın, Hakan Çobanoğlu, Bahar Yılmaz, Birgül Şahin, “Lisans Öğrencilerinin Kuram (Teori) Kavramını Algılayışları”. Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Dergisi, Cilt: 25, Sayı: 2, 2008, <http://dergipark.ulakbim.gov.tr/buje/article/view/5000139935/5000128188> ET: Şubat 2018, s. 35-51 ve Melek Çınar, Necla Köksal, “Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Bilime ve Bilimin Doğasına Yönelik Görüşleri”, Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 2, Ağustos 2013, <http://dergipark.ulakbim.gov.tr/mersinefd/article/view/1002000304/1002000289> ET: Şubat 2018, s. 43-57.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 103. KONU
YAŞAMIN TABLOSU

Hazırlayan: Alper Çadıroğlu

Bu tablo bize; 3,5/3 milyar yaşındaki bakterilerin birleşerek, kompleks hücrelere, onlarda birleşerek -evrilerek- solucanlara ve balıklara dönüşümünü ve devamını gösteriyor. Suda oluşan bu canlılık [/one-third-first][one-third]daha sonra amfibiler -hem karada hem suda yaşayabilenler- eşliğinde karaya taşınıyor. (Bu tablo, Dünya’daki canlılık yolcuğunu kısaca anlatmaktadır . Tabloda bütün canlıların ortak atası; canlıların ataları, dedeleri, neneleri hepsi gözükmektedir…)[4] Buradaki on milyonlarca canlı türünün hepsi birer ara formdur! Bu zincir ve oluşum sırası, yüzbinlerce fosil incelenerek kesinleşmiştir.

___________________
[4] Alberts, age., s. 13, 14.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 104. KONU
65 MİLYON YIL ÖNCE DÜNYA’YA ÇARPAN DEV GÖKTAŞI

Dinozorlar yaklaşık 160 milyon yıl boyunca dünyaya hâkim olmuşlardır. Yeryüzünde ilk kez 230-225 milyon yıl önce görünmüşlerdir. Boyları 100 metre ile 60 santimetre arasında değişir. Dinozorların 160 milyon yıllık dünya hâkimiyetleri (saltanatları) ve nesilleri, ~65 milyon yıl önce 10 km çapında ve saatte 54.000 km hızla Dünya’ya çarpan bir göktaşı yüzünden sona ermiştir. Dinozorların yok olmasını sağlayan göktaşı çarpması sonucu; Dünya atmosferi tozla kaplanmış, yeryüzü aylarca karanlıkta kalmış, bitkiler fotosentez yapamamış, sıcaklığın düşmesi suları dondurmuş ve asit yağmurları yaşanmıştır. Hiç güneş göremeyen Dünya’da Buz Devri başlamıştır.[5] 65 milyon yıl önce Dünyamıza çarpan göktaşı dinozorları yok etse de timsahları yok edememiştir: Direnen timsahlar ~84 milyon yıldır yaşamaktadırlar.[6]

___________________
[5] “Dinozor”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Dinozor> ET: 2011 ve 2017.
[6] “Timsahlar”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Timsahlar> ET:  2011 ve 2017.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 105. KONU
CANLILARIN İLGİNÇ ÖZELLİKLERİ

Dünyanın En Zehirli Hayvanı: Dünyanın en zehirli ilk 2 hayvanı kurbağa türündendir. Diğer üçü de yılan türündendir. Poison Dart Frog (Zehirli Ok Kurbağası) 1. sıradadır ve toplam zehri anında 150 insanı veya 30 bin fareyi birden öldürebilir. Bu kurbağa türünün boyu yaklaşık 2 santimetre ve ağırlığı ise 2 gramdır.[7] Beyni Ayağında Bulunan Hamam Böcekleri: Bir Hamam Böceği, kafası olmadan iki hafta yaşayabilir çünkü beyinleri ayaklarındadır fakat başsız bir hamam böceği açlıktan ölecektir.[8] Kelebeklerin 24 Saatlik Ömrü: Kelebeklerin ömürleri 24 saat veya 1-2 ay arasındadır. Bazıları birkaç mevsim yaşar. Kelebeklerin bazı erkekleri, 5 kilometreden dişinin kokusunu alabilir. Bazı türleri kış uykusuna yatar.[9] 20 Bin Gözlü Yusufçuk: Hayvanlar arasından Odonata ya da “Yusufçuk” takımının bazı türlerinde bir bireyde ortalama 20.000 bin göz bulunur.[10] Seçmece Bilgiler: Sivrisineklerin 47 tane dişi vardır. Sadece dişi sivrisinekler ısırır. Karınca kendi ağırlığının 50 katını taşıyabilir. Denizyıldızlarının beyni yoktur. Istakozların kanı mavidir. Karıncalar hiç uyumazlar. Baykuş mavi rengi görebilen tek kuştur. Yılanlar duyamaz. Kediler şeker tadını ayırt edemezler. Fare, bir deveden bile daha uzun süre susuz kalabilir.[11]

Salyangoz-Böcek-Yumuşakça Beyni: İnsanların beyinlerindeki bellek oluşumunu sağlayacak temel hücreler salyangozda da mevcuttur. Ama salyangozda sadece birkaç bin sinir hücresi bulunurken, insanda 100 milyar tane bulunur. Salyangozun belleği, insan alışkanlığındaki otomatikliğe benzer. Böceklerin ya da yumuşakçaların sinir sistemi, bağırsaklarında halka şeklindedir eğer daha fazla genişlerlerse bağırsak sıkışır, bu yüzden beyin gelişemez. Beyin büyüklüğü fiziksel sınıra ulaşmıştır. Nitekim örümcekteki sinirler bağırsağı o kadar daraltmışlardır ki örümcek yiyeceğini yalnızca ince bir sıvı şeklinde sindirebilir. Omurgalıların oluşmasıyla bu bağırsak sıkışması giderilmiş ve beynin gelişmesi sağlanmıştır.[12]

___________________
[7] “Poison dart frog”, “Zehirli Ok Kurbağası”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Poison_dart_frog>,<https://tr.wikipedia.org/wiki/Zehirli_ok_kurbağası> ET: 2011 ve 2017.
[8] “Hamam Böceği”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Hamam_böceği> ET: 2011 ve 2017.
[9] “Butterfly”, “Kelebek”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Butterfly>, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Kelebek> ET: 2011 ve 2017.
[10] “Dragonfly”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Dragonfly> ET: 11 Haziran 2018.
[11] Entegre, “Bunları Biliyor muydunuz?”, DVBSaT.org, 30 Haziran 2007, <http://www.dvbsat.org/forum/archive/index.php/t-34254.html> ET: 11 Haziran 2018.
[12] Erksin Güleç, “Beynin Evrimi”, Bilim ve Ütopya Dergisi, Sayı: 84, Bilimsel Yayıncılık, İstanbul, Haziran 2001, (Dergideki Beynin Evrimi adlı makale bu int. sitesinde paylaşılmış) <http://www.ansiklopedi.biz/arkeloji/beynin-evrimi> ET: 2011 ve Richard Dawkins, “Gen Bencildir”, (Kitap özeti), Çevirmen: Asuman Ü. Müftüoğlu, TÜBİTAK Yayıncılık, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları 19, 1. Baskı, Ankara, Mayıs 1995, <http://www.ozetkitap.com/kitaplar/gen_bencildir.pdf> ET: Haziran 2018, s. 1-17. (Bu özetin daha genişi için bk. <http://web.itu.edu.tr/kcankocak/docs/ek_okumalar/Dawkins_Gen_Bencildir-1-81.pdf> ET: Haziran 2018)

 

2 cm |——————-| Poison Dart Frog / Zehirli Ok Kurbağası görselleri: Bu türün farklı renklerde varyeteleri mevcuttur. (Dünyanın En Zehirli Hayvanı) Fotoğrafları çekenler: © John P. Clare (sol) © Lubos Mraz (sağ)

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 106. KONU
HÜCRELERİMİZ HAKKINDA İLGİNÇ BİLGİLER

Vücudumuzda -toplamda- 1 katrilyon hücre bulunur. Bir su damlasına yaklaşık 8 milyon kadar hücremiz sığar. Her hücrede yaklaşık 100 milyon protein molekülü vardır.[13] Vücudumuzda bize ait olan 10 trilyon hücre vardır: Bunun katbekat fazlası bakteri, probiyotik gibi mikroorganizmalardır: Sadece bağırsaklarımızda -500’den fazla farklı türde- 100 trilyon probiyotik bakteri bulunur: Biz bunları besleriz, bunlar da bizim için çalışır ve bizi sağlıklı kılar.[14] Deri hücrelerimizin hepsi ölüdür: İnsanda 2 kilo civarında bulunurlar. Bu hücreler günde birkaç milyar kadar pul pul dökülürler. Beynimizde 100 milyar civarı beyin hücresi olan nöron vardır. Her saatte 500 tanesini insan kaybeder. Yaşlandığımızda beynimizin iyi çalışmaması buna bağlıdır! Bir hücrenin 800 metre çapında bir küre olduğunu hayal edersek, içindeki atomlar bezelye tanesi büyüklüğünde olurdu. Yine bu hücrenin içinde bazıları karpuz, bazıları araba büyüklüğünde olan yapılar mermi hızında bir oraya bir buraya çarparlar! Kalbimiz taze oksijen temini için vücudumuza saatte 300 litre kan pompalar. Aldığımız gıda ve oksijen, hücredeki mitokondri bölümüne gelir. Bunlar burada ATP denilen enerji molekülüne dönüştürülür. 2 dakika içerisinde 1 hücrede 1 milyar ATP üretilir ve tüketilir. Her gün vücut ağırlığımızın yarısı kadar bu işlem devam eder. Bizi canlı tutan da budur!.. Her gün milyarlarca hücremiz kendiliğinden ölür. Diğer hücrelerden öl komutu geldiğinde hatta gelmediğinde dahi ölürler. Bu bizim iyiliğimiz içindir. Bir hücre gerektiğinde ölmez ve çılgınca bölünmeyi / çoğalmayı seçerse kanser oluşur. 100 milyon hücre bölünmesinden bir tane kanserli hücre oluşur. Her gün vücudumuzda kanser hücreleri oluşmaktadır fakat bunların [/one-third][one-third]çoğu sistem tarafından yok edilir. Nadiren yok edilemeyenlerde de günümüz kanser hastalığına yakalanılmış olur.[13]

___________________
[13] Bill Bryson, “Hemen Her Şeyin Kısa Tarihi”, [Kitap özeti], Çevirmen: Handan Balkara, Boyner Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul 2004, <https://tr.scribd.com/document/342301796/Hemen-herşeyin-kısa-tarihi-bill-bryson-pdf> ET: Haziran 2018, s. 26-28.
[14] Daha fazlası için bk. Ümit Aktaş, “Dünya ile İletişimimizi Bağırsaklarımız Sağlıyor”, Hürriyet [Gazete], 28.03.2017, SGT: 04.08.2017, <http://www.hurriyet.com.tr/dunya-ile-iletisimimizi-bagirsaklarimiz-sagliyor-40409795> ET: Şubat 2018 veya Ümit Aktaş, “Bağırsaklar İkinci Beynimiz”, Güneş [Gazete], 26 Mayıs 2014, <http://www.gunes.com/yazarlar/fitoterapi-uzmani-dr-umit-aktas-fitoterapi-uzmani-dr-umit-aktas/bagirsaklar-ikinci-beynimiz-48838> ET: Şubat 2018.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 107. KONU
EVRİM FİKRİNİ İLK OLARAK ORTAYA ATAN, İSLAM DEĞİL; YUNAN FİLOZOFLARIDIR

Evrim fikrini ilk ortaya atan İslam bilginleri mi? Yoksa Antik Yunan filozofları mı? Bu sorunun cevabı, Antik Yunan filozoflarıdır. Şimdi bunu inceleyelim. İslam bilgini El Cehiz (ö. 869): Kitab el-Hayavan adlı kitabında evrim fikrinden bahsetmiştir. İslam bilgini İbn Miskeveyh (ö. 1030): El-Fevzu’l-Aşgar isimli eserinde evrim fikrinden bahsetmiştir. Yunan Filozofları: Thales (MÖ 600’ler): “İlk önce bitkiler, sonra hayvanlar ve en son olarak da insanlar tesadüflerin ürünü olarak sudan ortaya çıkmışlardır.” demiştir. Anaksimenderes (MÖ 500’ler): “Hava, su, ateş ve toprağın etkileşmesi sonucu dünya ve canlı varlıklar oluşmuştur. Suda yaşayan canlılardan diğer karada yaşayan canlılar doğar, evrilir.” demiştir. Empedokles (MÖ 400’ler): “Su, Hava, Toprak ve Ateş değişik oranlarda tesadüfen birleşerek, yeryüzündeki canlı cansız her şeyi meydana getirmiştir. İnsan, bitki yaşamından gelişmiştir ve bu süreç tesadüfen / kendiliğinden olmuştur.” demiştir. Demokritos (MÖ 300’ler): Metaryalist felsefecidir. “Evrende her şey maddedir. Doğal olarak canlılar da maddedir. Madde canlıları oluşturur.” demiştir.[15]

___________________
[15] Adnan Oktar, “Batıl Darwinizm dininin kökenleri”, HarunYahya.org, 2 Nisan 2009, <http://harunyahya.org/tr/Makaleler/13640/batil-darwinizm-dininin-kokenleri> ET: 11 Haziran 2018.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 108. KONU
İLGİNÇ CİNSEL BİLGİLER

Op. Dr. A. Girgin şunları söylemektedir: Bayanların yarısına yakınında, bir göğüs diğerinden büyüktür. Erkeklerde sol yumurtalık, sağa göre sarkık bir şekilde bulunmaktadır. Solak olan kişilerde bu durum tam tersidir. Sivrisineklerin cinsel ilişkisi 2 saniye sürmektedir. Sivilcelerin oluşumu: Ergenlik çağındaki kız ve erkeklerde “testosterone” adlı erkeklik hormonundaki artış, deride yağlanmaya sebep olur ve bu yüzden sivilceler oluşur. Cinsel organ ve göğüsler, cinsel ilişkide büyürken, bunların dışında büyüyen tek yer burun içidir. Hristiyanlıkta günah çıkarmada eskiden kapalı kafes yoktu: Rahiplerin, gelen bayanlara tecavüz etmesi ve sarkıntılık yapması sonucu kafes sistemi oluşturulmuştur. Kuşların çiftleşme dönemine bağlı olarak, 14 Şubat sevgililer günü olarak kutlanmaktadır. Domuzların orgazm süreleri çok uzundur, 30 dakika sürebilir. ABD’ye bağlı Guam’da, görevi ve işi “bekâret bozmak” olan erkekler vardır. Bu kişiler Guam köylerine gidip genç kızların para karşılığı bekâretini bozarlar, çünkü Guam yasalarına göre bakire olarak evlenmek yasaktır. Penis sözcüğü Latince “kuyruk” sözcüğünden gelmektedir. Siyahi bayanlar, beyaz bayanlara oranla daha fazla orgazm olmaktadır. Sadece insan ve atların dişilerinde kızlık zarı bulunmaktadır. Spermler ~30 farklı element içerir. İnsanda; dişi üreme hücresi yumurta en büyük, erkek üreme hücresi sperm en küçük hücredir. Dişi tahtakurusunun cinselliği yoktur; erkek, penisiyle dişide bir vajina açarak, ilişki sağlanır. Cinsel arzuyu arttıranlardan biri de soğuk duş almaktır. Hitler ve Napolyon, yaşarken bir testislerini kaybetmişlerdir. Penisteki kan akışını hızlandıran ürünler bulunmaktadır. Bunlar lavanta, meyan kökü, çikolata ve kabak tatlısıdır. Erkeklerde boşalma hızı yaklaşık saatte 45 kilometredir. Erkeklerde boşalma başına ortalama 1-2 çay kaşığı sperm üretilir. Dişi örümcekteki cinsel organ ayaklarının birinin ucundadır. Sadece insanlar ve yunuslar direkt olarak zevk için seks yaparlar.[16]

___________________
[16] Ahmet Girgin, “Cinsel Bilgiler”, Girgin.org, <http://girgin.org/ansiklopedi/cinselbilgiler.htm> ET: 2017 veya bk.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 109. KONU
TIPTAKİ BİRTAKIM BİLİMSEL GELİŞMELER

Kalp Üretimi: Doktorlar ölü kalpteki kas hücrelerini alarak geriye sert protein iskeleti bıraktı. Sonra bunlara canlı kök hücreler enjekte edildi ve yapışan hücreler başarılı bir şekilde kalp hücrelerine dönüşmeye başladı. Her şeyiyle bir kalp üretmek daha olmasa da kök hücreleriyle kalp kapakçığı üretilebiliyor. Yapay Gen Üretimi: Yapay canlının ilk adımı olarak üretildi. Kansere karşı ve aşı yapımında etkili olmasının yanı sıra yapay genler sayesinde petrol üretebilen mikroorganizmalar üretilebilecek. Işıldayan veya istenilen kokuyu veren bitkiler de üretmek mümkün olacak. Sigara ve Polonyum: Tütündeki zararlı maddelerden polonyum, çeşitli yöntemlerle önlenebilmektedir. Polonyumu önlemek sigaradan ölümleri azaltacaktır. Polonyumu önlemek bilinmektedir, sigara üreticilerinin bu işlemi devlet teşviğiyle yapması olumlu olacaktır. HIV Virüsünü Önleme: Alyanaklı Makak türü maymunlardaki belirli proteinlerin HIV virüsüne karşı dirençli olduğu belirlendi. Yapılan araştırmalarla, HIV’i önlemeye çalışılıyor. Nöron üretimi: Yapılan deneyler sonucunda sınırsız sayıda nöron hücresi üretme başarılı oldu. Bu sayede hafıza hücreleri de üretilebildiği gibi Alzheimer hastaları da şu anda olmasa bile ileride tedavi edilebilecektir. Kansere Karşı: Kimyasal maddeler ve antikorlar kullanılarak kanserli hücrelerin vücutta yayılmasını sağlayan enzimin durdurulduğu belirtildi. Bu uygulama geliştirilerek kanserden ölüm oranlarının azaltılması bekleniyor. El Yaralanmaları Sonucu: Eller çapraz olarak öne doğru tutulduğunda acının azaldığı belirlendi. Sağır Doğan Bebeklere: Beyin uyarılıp biyonik kulak takılarak bebeğin sağır olması engellenebilmektedir. Robotik Ayak: Engelli ve felçli insanlar artık yürüyebilecek. Beyin gücüyle hareket eden robotik ayaklar yapıldı ve testlerden başarı ile geçti. Cep Telefonu ve Radyasyon: Cep telefonundan çıkan radyosyonun yarısı beyin tarafından emilmektedir ve beyin hücrelerinin bir kısmı ölmektedir. Kafa Yaralanması Saldırganlık İlişkisi: Kafa yaralanmasına maruz kalan insanların saldırgan davranışlara meyilli olduğu tespit edildi. Altıncı His ve Manyetik Alan Etkileşmesi: Yapılan deneyler insandaki altıncı his denilen şeyin manyetik alanları tespit edebilme kapasitesi olabileceğini gösterdi. Deniz kaplumbağaları ve kuşların göç ve yön bulma teknikleri bu durumla alakalıdır. Bu yetenek ile hayvanların cisimleri farklı algılayabileceği düşünülmektedir. Embriyonun Önlemi: 3 günlük bir embriyo yanlış sayıda kromozom olduğunu bilip bunu 5 günlükken düzeltebildiği görüldü. Buna bağlı olarak insan hastalıklarının önceden önüne geçilmesi hedefleniyor. Doktor Kontrolünde Alınmayan Antibiyotikler: Gereksiz antibiyotiğin zarar verdiği tespit edildi. Diş Üretimi: Laboratuar çalışmaları sonucu kök hücreden tam anlamıyla diş üretilebildi ve kullanıma hazır hale getirildi. Nöron Üretimi: Uzmanlar, deriden beyin hücresi üretmeyi başardı. Beyin ve Elektrik: Araştırmalar sonucu doktorlar, beyne elektrik verildiğinde beynin daha hızlı öğrendiğini tespit ettiler. Değişen Beyin Hücreleri: Uzmanlar, yaşam boyunca insanın beyin hücrelerinin sabit kalmadığını sürekli değiştiğini buldular. Spor ve Beslenme İlişkisi: Egzersiz sayesinde beyin bizi sağlıklı beslenmeye yönlediriyor olması ihtimaller arasında düşünülüyor.[17]

___________________
[17] NTVBLM: NTV Bilim Dergisi, Sayı: 25, Mart 2011.

[/one-third][clearfix]


 

KAYNAKÇA

AKTAŞ Ümit, “Dünya ile İletişimimizi Bağırsaklarımız Sağlıyor”, Hürriyet [Gazete], 28.03.2017, SGT: 04.08.2017, <http://www.hurriyet.com.tr/dunya-ile-iletisimimizi-bagirsaklarimiz-sagliyor-40409795> ET: Şubat 2018 veya AKTAŞ Ümit, “Bağırsaklar İkinci Beynimiz”, Güneş [Gazete], 26 Mayıs 2014, <http://www.gunes.com/yazarlar/fitoterapi-uzmani-dr-umit-aktas-fitoterapi-uzmani-dr-umit-aktas/bagirsaklar-ikinci-beynimiz-48838> ET: Şubat 2018.

ALBERTS Bruce, AYALA Francisco J. vd., “Bilim ve Yaratılışçılık: Amerikan Ulusal Bilimler Akademisinin Görüşü”, Çevirenler: Şevket Ruacan, Ümit Sayın, Aykut Kence vd., A.B.D. Ulusal Bilimler Akademisi, Bilim ve Yaratılışçılık Yürütme Komitesi, TÜBA: Türkiye Bilimler Akademisi Yayıncılık, 1999.

BRYSON Bill, “Hemen Her Şeyin Kısa Tarihi”, [Kitap özeti], Çevirmen: Handan Balkara, Boyner Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul 2004, <https://tr.scribd.com/document/342301796/Hemen-herşeyin-kısa-tarihi-bill-bryson-pdf> ET: Haziran 2018.

ÇINAR Melek, KÖKSAL Necla, “Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Bilime ve Bilimin Doğasına Yönelik Görüşleri”, Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 2, Ağustos 2013, ss. 43-57, <http://dergipark.ulakbim.gov.tr/mersinefd/article/view/1002000304/1002000289> ET: Şubat 2018.

DAWKİNS Richard, “Gen Bencildir”, [Kitap özeti], Çevirmen: Asuman Ü. Müftüoğlu, TÜBİTAK Yayıncılık, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları 19, 1. Baskı, Ankara, Mayıs 1995, <http://www.ozetkitap.com/kitaplar/gen_bencildir.pdf> ET: Haziran 2018.

GİRGİN Ahmet, “Cinsel Bilgiler”, Girgin.org, <http://girgin.org/ansiklopedi/cinselbilgiler.htm> ET: 2017.

GÜLEÇ Erksin, “Beynin Evrimi”, Bilim ve Ütopya Dergisi, Sayı: 84, Bilimsel Yayıncılık, İstanbul, Haziran 2001, <http://www.ansiklopedi.biz/arkeloji/beynin-evrimi> ET: 2011.

NTVBLM: NTV Bilim Dergisi, Sayı: 25, Mart 2011.

OKTAR Adnan, “Batıl Darwinizm dininin kökenleri”, HarunYahya.org, 2 Nisan 2009, <http://harunyahya.org/tr/Makaleler/13640/batil-darwinizm-dininin-kokenleri> ET: 11 Haziran 2018.

TAŞKIN Özgür, ÇOBANOĞLU Elif Omca, APAYDIN Zeki, ÇOBANOĞLU Hakan, YILMAZ Bahar, ŞAHİN Birgül, “Lisans Öğrencilerinin Kuram (Teori) Kavramını Algılayışları”. Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Dergisi, Cilt: 25, Sayı: 2, 2008, ss. 35-51, <http://dergipark.ulakbim.gov.tr/buje/article/view/5000139935/5000128188> ET: Şubat 2018.

TÜRK Hüseyin, “Beyin Evrimi Işığında Dilin Kökeni”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi – DTCF Dergisi, Cilt: 38, Sayı: 1.2, 1998, ss. 527-549,  <http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/26/1613/17373.pdf> ET: 11 Haziran 2018.

Wikipedia contributors, “Dinozor”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Dinozor>; “Timsahlar”, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Timsahlar>; “Poison dart frog”, <https://en.wikipedia.org/wiki/Poison_dart_frog>, “Zehirli Ok Kurbağası”, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Zehirli_ok_kurbağası>; “Hamam Böceği”,  <https://tr.wikipedia.org/wiki/Hamam_böceği>; “Butterfly”, <https://en.wikipedia.org/wiki/Butterfly>, “Kelebek”, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Kelebek>; ET: 2011 ve 2017. “Dragonfly”, <https://en.wikipedia.org/wiki/Dragonfly> ET: 11 Haziran 2018.

YILDIRIM Serap, DANE Şenol, “Serebral Lateralizasyon ve El Tercihi”, EAJM: The Eurasian Journal of Medicine, Formerly Atatürk Üniversitesi Tıp Dergisi, Cilt: 39, Sayı: 1, Nisan 2007, ss. 45-48, <http://www.eajm.org/sayilar/171/buyuk/pdf_EAJM_177.pdf> ET: 11 Haziran 2018.

 

Bu sitede daha fazlası için: CANLILARIN VE İNSANIN FOSİLLERLE KRONOLOJİK EVRİMİ: DÜNYANIN VARLIĞINDAN GÜNÜMÜZE KADAR (8. Bölüm: 3 Alt Bölüm, 33 Konu) (Orijinal 2 video)

 

Hazırlayan: Alper ÇADIROĞLU
Son güncellendiği tarih: 18 Ağustos 2018