HİNDUİZM İNANÇLARI (17. Bölüm: 14 Konu)

HİNDUİZM İNANÇLARI
(17. Bölüm: 14 Konu)

 

İÇİNDEKİLER

 


 

[one-third-first]

SİTE DİZİNİNDEKİ 188. KONU
HİNDUİZM HAKKINDA ÖNCÜL BİLGİLER

Hinduizm: Hindistan’ın dini inançları olan; Vedizm, Brahmanizm, Upanişad, Budizm, Şihizm gibi inançların bütününe verilen bir isimdir. O Hindistan’ın “inanç külliyatı”dır. Hinduizm’de “Tanrı” kavramı bazen ön plana çıkar, bazen geri planda durur bazen de bahsi bile geçmez: Çoktanrıcılığı ve Tektanrıcılığı içinde barırır: Daha çok Ruh ve Metafizik ön plandadır.

Karma: Hindistan’da MÖ 800’lerden itibaren görülen kainatın ebedi ahlaki düzeni/kanunu olup başlangıcı ve sonu olmayan ruh göçüne denir. Ruh göçü, tenasüh ve reenkarnasyon terimleri aynı anlama gelir. Ruh göçü; yapılan iyi veya kötü davranışlara göre ölümsüz olan ruhun sonraki yaşamında tanrı (veya saf ruh), insan, hayvan veya bitki olarak vücut almasına denir. Çekilen acı ve mutsuzluk önceki yaşamındaki yaptığın kötülüklerden, yaşadığın zevk ve mutsuzluk ise önceki yaşamındaki yaptığın iyiliklerdendir. Bu doğum-ölüm döngüsüne Sansara Çarkı denir. Kişi ne kadar iyiyse sonraki yaşamında da bir o kadar -olgunlaşır, mutlu olur veya sosyal sınıf olarak- yükselir, hatta tanrı bile olabilir; Tam tersinde ise acılı bir insan, hayvan veya bitki olabilir. Ruhun bir insan olarak yaşadığı bu hayattaki -iyi ve kötü hissettiği- dalgalanmalar da önceki yaşamının yansımalarıdır.

Nirvana: Budizm içinde yer alan, “sönmek, dinmek” anlamına gelen, ruhun sayısız vücuttan sonra -ruhu esir alan maddeden yani- oluş, doğum, zevk, istek, mutluluk ve arzularla ayrılmaz bir bütün olan -veya bunlar sonucu gelen- yok oluş, ölüm, acı, mutsuzluk ve ızdıraplardan kurtulup -veya hırstan vazgeçip geçip gitmesini sağlayıp- bu sayede karmayı yenerek ulaşabileceği gizli ve anlaşılmaz, ebedi, en doğru ve en yüksek hakikat olan kurtuluştur. Kısacası benliğin ve dünyevi zevk ve acının önemsiz olduğunun farkına varmaktır. Nirvana’ya götüren “Orta Yol” ise doğru görüş, doğru istek, doğru konuşma, doğru fiil, doğru hayat, doğru irade, doğru düşünce (sati) ve doğru tefekkür (samadhi)’dir. Bunlar yapıldığında göz açılır, anlayış berraklaşır, tanınır, sükûnet gelir ve akıl aydınlanır.[1]

İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

İncil: Pavlus’tan Romalılar’a Mektup 8:13 .­.. benliğe göre yaşarsanız öleceksiniz; ama bedenin kötü işlerini Ruh’la öldürürseniz yaşayacaksınız.
Pavlus’tan Korintliler’e İkinci Mektup 7:9 Tanrı’nın isteğine uygun olarak acı çektiniz. Böylece hiçbir şekilde bizden zarar görmediniz. 10 Tanrı’nın isteğiyle çekilen acı, kişiyi kurtuluşla sonuçlanan ve pişmanlık doğurmayan tövbeye götürür. Dünyanın acılarıysa ölüm getirir. 11 Bakın bu acılar, Tanrı’nın isteğiyle çektiğiniz bu acılar sizde ne büyük ciddiyet, paklanmak için ne büyük istek yarattı! Sizde ne büyük öfke, korku, özlem, gayret ve suçluyu cezalandırma arzusu uyandırdı! Bu konuda her bakımdan masum olduğunuzu kanıtladınız.
Pavlus’tan Galatyalılar’a Mektup 5:24 Mesih İsa’ya  ait  olanlar,  benliği,  tutku ve arzularıyla birlikte çarmıha germişlerdir.
Pavlus’tan Titus’a Mektup 2:11 .­..Tanrı’nın bütün insanlara kurtuluş sağlayan lütfu ortaya çıkmıştır. 12 Bu lütuf, tanrısızlığı ve dünyasal arzuları reddedip şimdiki çağda sağduyulu, doğru, Tanrı yoluna yaraşır bir yaşam sürebilmemiz için bizi eğitiyor.
Yuhanna’nın Birinci Mektubu 2:15 Dünyayı da dünyaya ait şeyleri de sevmeyin. Dünyayı sevenin Baba’ya sevgisi yoktur. 16 Çünkü dünyaya ait olan her şey –benliğin tutkuları, gözün tutkuları, maddi yaşamın verdiği gurur- Baba’dan değil, dünyadandır. 17 Dünya da dünyasal tutkular da geçer, ama Tanrı’nın isteğini yerine getiren sonsuza dek yaşar.[2][3][4]

Kur’an: Bakara 28 Nasıl oluyor da Allah’ı inkâr ediyorsunuz? Oysa ölü iken sizi O diriltti; sonra sizi yine öldürecek, yine diriltecektir ve sonra O’na döndürüleceksiniz.
Enam 122 Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve insanlar içinde yürümesi için kendisine bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp oradan bir çıkış bulamıyanın durumu gibi midir? İşte, kafirlere yapmakta oldukları böyle ‘süslü ve çekici’ gösterilmiştir.
Tevbe 111 Hiç şüphesiz Allah, mü’minlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler; (bu,) Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da O’nun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Allah’tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte ‘büyük kurtuluş ve mutluluk’ budur.[5]

___________________
[1] Ekrem Sarıkçıoğlu, “Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi”, Fakülte Kitabevi, Isparta 2002, Darul Kitap: İslam Ansiklopedisi, <http://www.darulkitap.kuranikerimde.com/tarih/v2/es-dinlertarihi/index.htm#_Toc148194632> veya <https://tr.scribd.com/document/327938307/Ekrem-Sarıkcıoğlu-Baslangıctan-Gunumuze-Dinler-Tarihi> Erişim: 2012 ve 2018, “Hint Dinleri” bölümü.
[2] Tevrat, İncil ve Kur’an maddelerinin tamamı yazar tarafından eklenmiştir.
[3] “İncil (Müjde): İncil’İn Çağdaş Türkçe Çevirisi”, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Zirve Yayıncılık ve Dağıtım, Yeni Yaşam Yayınları, Acar Basım, Yeni Çeviri: 1987-1994-2001, İstanbul, 6. Basım: Temmuz 2008. (İncil maddeleri buradan alınmıştır.) (Bu İncil kitabında yazanların aynısına dipnot 13’teki -aynı- bağlantılardan ulaşabilirsiniz.)
[4] Tevrat, İncil ve Kur’an maddelerinde -diğer dini inançlarla bağlantı/benzerlik kurulabilecek yerlerin ve/veya- önemli/anlamlı görülen söz ve/veya söz gruplarının altı çizilmiştir.
[5] “Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Anlamı: Meal ve Sözlük”, Meali Hazırlayan: Ali Bulaç, Bakış Yayınları, İstanbul 1985. (Kur’an maddeleri buradan alınmıştır.) (Bu meal Milli Eğitim Bakanlığı’nın 18.11.1985 tarih ve 2199 sayılı Tebliğler Dergisi’nde tavsiye edilmiştir.) (Bu meali seçmemin nedeni diğerleri gibi “anlam tercümesi” olmayıp “kelimesi kelimesine” tercüme ettiği içindir: Diyanet İşleri Başkanlığı meali de dahil diğer çoğu mealde Kur’an’da olmayan sonradan eklenen ve sonradan eklenildiğini belirtmeyen açıklama şeklindeki kelime, kelime grupları ve sözler vardır: Sonradan eklendiğini parantez içinde belirttiği için bu meali analizde daha uygun gördüm.)

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 189. KONU
VEDİZM DİNİ

Vedizm, MÖ 2000-800 yıllarında oluşmuştur. Hindistan dinlerinin bir bakıma kaynaklarıdır. MÖ 2500’lerde bu bölgede gelişmiş şehir yapılanmaları vardı. MÖ Doğu Avrupa’dan gelen Aryalar (Ariler) buradaki var olan dinlere birtakım kendi inançlarını da yerleştirmişlerdir. Vedaların, fazla sayıda kitapları vardı, mesala “Vedalar” literatürü 4 metinden oluşur, sadece 1 metin on kitaptan oluşur. Bunlar vahiy ve ilham olarak gelmiştir, derler.

• Tek Tanrı inancı hâkimdir. Her şeyin Tanrı olduğunu da savunur ve fakat yüce bir Tanrı yine de vardır. Çok Tanrılı inanç da mevcuttur.
• Halk bayramlarda hacca giderdi veya kutsal yerlerde toplanarak ayinler yapılırdı. Bazı bayramlarda şehir ateşlerle/ışıklarla (lamba/kandil) donatılırdı.[6] Ki Hindistan’da halen öyledir. “Durgā Pūcā Festivali”nde tapınakların ışıklarla süslenmesi ve festival sonunda Rama’nın savaşıp yendiği kötü Ravana’nın yapılan heykelleri ateşte yakılır -yani şehvet, öfke vb. yakılarak- çoşkuyla kutlanır. Rama: Tanrı Vişnu’nun 7. avatarıdır. Festivalde ilginç olan tanrıça Durga’nın ∼80 metre yüksekliğinde heykelinin yapılmasıdır.[7] Ayrıca Hint bayramlarında dinsel olarak yakılan mumlar ve ateşler mevcuttur.[8]
• Reenkarne inancı bu zamanda yoktu, Brahmanizm ile başladı.
• Vedizm, Hinduizm içinde yer alır.[6]

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 190. KONU
BRAHMANİZM DİNİ

• MÖ 1.000-800/600 yıllarında Hindistan’da Vedizm’in devamı olarak oluşan inanç sistemidir.
• Tek Tanrılı bir inançtır: En yüksek Tanrı “Brahma”dır. Yanı sıra Çok Tanrılılık da vardır.
• Putsallık vardır.
• Kutsal kitapları Brahmanlar ve Upanişadlar’dır.
• Peygamberlere inanmazlar ama Allah’a inanırlar.
• Reenkarnasyon-Tenasüh vardır.
• Ganj Nehri kutsaldır. İnsan kutsaldır.
• Canlı öldürmek yanlıştır.
• Halk bayramlarda veya özel günlerde tapınaklarda toplanır.
• Her şey Tanrı’dır, görüşü de mevcuttur. “Tat tvam asi” (sen O’sun).
• Brahmanlarda Kurban kültürü vardır.

Yerdeki Dünya’da insanlar, Yer altı Dünyası’nda ise cinler (demonlar) yaşar: Yer üstünde de birbiri üzerinde duran semavi ikametgâhlar bulunur. Canlı varlıklar iyi veya kötü amellerden dolayı, başka varlıklarda ruhu dolaşır. Cinlere inanırlardı. Semavi Müzisyenler, Güzel Periler, Hazine Ruhları yarı Tanrılardandır. “Kast Sistemi”ne inanırlar, bu kast sistemi halkın sosyal sınıflarıdır: Mesala; rahip, alim, asker, çiftçi, işçi vb. gibi. En aşağı grup Parya; canlı (örneğin balık) öldüren vb. sınıftır. Brahmanizm, Hinduizm içinde yer alır.

Ghandi şunu demiştir: “Hinduizm dışındaki kutsal yazılar da dâhil, tüm kutsal yazılara inanıyorum.”[6]

Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Kur’an: Bakara 253 .­.. Onlardan (Elçilerden), Allah’ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır.

___________________
[6] Sarıkçıoğlu, ags., “Hint Dinleri” bölümü.
[7] Beyza Aybike Deveci, “Hinduizm’de Durgā Pūcā’nın Yeri ve Önemi“, V. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi – Bildiriler Kitabı III, İstanbul, Mayıs 2016, <http://www.tlck.org.tr/wp-content/uploads/2016/10/TLCK.5.3.B015.pdf> Erişim: Nisan 2018, s. 212, 213, 217, 219, 220.
[8] Ali İhsan Yitik, “Bîrûnî’nin Kaleminden Hinduizm“, Milel ve Nihal Dergisi, Cilt: 10, Sayı: 3, Eylül-Aralık 2013, <http://dergipark.ulakbim.gov.tr/milel/article/view/5000085921/5000080015> Erişim: Nisan 2018, s. 197.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 191. KONU
HİNDUİZM DİNİNİN TEMELLERİ; “HER ŞEYDEN ÖNCE O VARDI; O, BİRDİR” İNANCI

Hindistan’da, MÖ 2. binyıl içerisinde Varuna Tanrısı en büyük Tanrı olmuştur. Varuna, Hint-Avrupa hattındaki topluluğunun yani Arilerin en büyük Tanrısı Gök Tanrı Dyaus’un,[9] sonrasında Zeus olacak Dyaus’un,[10] yerine geçmiştir. O dönemlerde Atharva ve Rig Veda metinlerinde Varuna için şunlar yazmaktadır: “Yeri çekip germiştir. Güneş’i o koymuştur. Her yerden görülebilir. Her şeyi bilir. Bin gözlüdür. Hiçbir şey ondan gizlenmez, o her şeyi görür. Tezahür etmez. Ezeli ve Ebedidir.”[9]

Kur’an’daki ve İncil’deki Benzerliği-Analizi

Kur’an: Ra’d 3 Ve O, yeri yayıp uzatan.­..
Enbiya 33 .­..güneşi.­.. yaratan O’dur.­.. Nebe’ 12 Üstünüze.­.. 13 .­..parıldayan bir kandil (güneş) kıldık.
Nur 35 .­.. Allah her şeyi bilendir.
Mümtehine 1 .­.. Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim. .­..
Hadid 4 .­.. Allah, yaptıklarınızı görendir.

Bunun yanı sıra İncil’deki Tanrı’nın, gökyüzünde bir tahtta oturur vaziyette her tarafı gören gözlerle donatılmış olması da, Varuna’nın bin gözlü olmasına benzer:
İncil: Vahiy 4:6 .­.. Tahtın ortasında ve çevresinde, önü ve arkası gözlerle kaplı dört yaratık duruyordu. 8 .­.. Yaratıkların her yanı, kanatlarının alt tarafı bile gözlerle kaplıydı. .­..
Ve yine 5:4-7 arasında özetle şunlar yazar: Tahtın ortasında boğazlanmış gibi duran bir kuzu gördüm. Yedi boynuza ve yedi göze sahipti. Bunlar Tanrı’nın yedi ruhuydu.

Günah işleyen kişi Varuna’ya kurban sunarak affedilmeyi umar.  Bunu isteyen bizzat Varuna’dır. Varuna, MÖ 2. binyıl içerisinde yerini İndra’ya bırakır. Artık İndra en büyük Tanrı’dır. Rig Veda yazıtlarında İndra şunları yapmıştır: “Bitişik olan Yer ile Gök’ü ayırdı, Gökkubbeyi sabitleştirdi. O, doğan en son Tanrı’dır. Gücüyle bu iki dünyayı, Gök ve Yer’i yaydı.”[9] Rig Veda yazıtlarının İslam’dan 2 bin sene önce yazıldığını hatırlatırım! MÖ 1.500’lerden önce kulaktan kulağa aktarılanlar, MÖ 1.500’lerde yazıya dökülerek Rig Veda’da toplandı.[11][12]

Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Enbiya 30 O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, biz onları ayırdık .­..
Hac 65 .­.. Allah .­.. göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar. .­..
Zariyat 47 Göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz. 48 Yeri de Biz döşeyip-yaydık; ne güzel döşeyici(yiz).

Veda (Hinduizm) dininde, Dyaus’un oğlu Agni’dir. O, gökten bir şimşekle dünyaya inmiştir. Agni, insan ile Tanrı arasında “peygamber gibi” bir habercidir. Tanrı’yla insan arasında bir formdur. Kurbanlar onun aracılığıyla Tanrı’ya iletilir. Rig Veda’da: “Hatalardan bizi koru, hastalıklardan koru, bizi kötünün eline terk etme Agni.” diye yazar.[9]

Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Kur’an: Rad 13 Gök gürültüsü O’nu hamd ile, melekler de O’na olan korkularından tesbih ederler. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır.

Hinduizm’deki Vişnu Tanrısı başta mütevazı olsa da, MÖ 800’lerdeki Brahman inancı içerisinde yükseltilir; sonrasında MÖ 400’lerdeki Upanişad inancı ile tek ve en büyük Tanrı konumuna getirilir.

Hinduizm külliyatı içerisinde dualar eşliğinde, bitki ve hayvan (koç, inek, at) kurban törenleri vardı. Yetkili rahiplere Tanrı, işitsel olarak vahiy yolladığı için onlar üstün konumdaydılar. Tanrı’ya kesilen kurban sayesinde insan ile Tanrı yakınlaşıyordu, insan yeniden doğmuş gibi oluyordu; aslında sunulan kurban göstermelikti asıl kurban, kurbanı sunan insandı.[9] Görüşüme göre buradaki “vahiy” inancı, sonraki Semavi Dinler’de devam eden bir unsurdur.

Rig Veda yazıtlarında Evren’in doğuşu şu şekilde anlatılır. En başta, varlık ve yokluk yokken sadece bir şey vardı, o ne vardır ne de yoktur, o “Bir”dir veya “O”dur. “Soluk yoktu: Bir, kendi gücüyle soluyordu, ölüm-ölümsüzlük yoktu, hiçbir şey yoktu. Sonra, bir cenin (bilinç) oluştu. Sonra, gördüğümüz Evren (yer-gök) doğdu ve bunlardan da insanlar ve Tanrılar doğdu. Her şeyi, gök kubbenin üstünde duran bilir.” Ona, “Bir” ve “O” diye hitap edilir. Bu düşünüş, Yoga ve Budizm’in kökenini oluşturur. Burada, gördüğümüz içkin hal ile göremediğimiz yüce aşkın bir hal vardır: Bizden üstün aşkın bir bilincin var olması söz konusudur.[9] Görüşüme göre buradaki “Bir veya O” kavramları; sonraki Semavi Dinler’deki tektanrılığın öncüllerinden birisidir.

Tevrat ve İncil’deki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Yasa’nın Tekrarı 5:1 Musa… 6:4 “Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab’dir.”
(Açıklama: 31:16-22 Rab’bin sözleri olup Rab’bin Musa’ya öğrettiği ezgide geçen bir kısım) 32:39 “Artık anlayın ki, ben, evet ben O’yum, benden başka tanrı yoktur! …”[13]

İncil: Markos 12:29 İsa şöyle karşılık verdi: “En önemlisi şudur: ‘Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab’dir. 32 Din bilgini İsa’ya, “İyi söyledin, öğretmenim” dedi. “ ‘Tanrı tektir ve O’ndan başkası yoktur’ demekle doğruyu söyledin.”
Yuhanna 10:25 İsa onlara şu karşılığı verdi.­.. 30 “Ben ve Baba biriz.” 34 İsa şu karşılığı verdi.­.. 38 “.­.. Baba’nın bende, benim de Baba’da olduğumu bilesiniz ve anlayasınız.”
Pavlus’tan Efesliler’e Mektup 4:4-6 Çağrınızdan doğan tek bir umuda çağrıldığınız gibi, beden bir, Ruh bir, Rab bir, iman bir, vaftiz bir, her şeyden üstün, her şeyle ve her şeyde olan herkesin Tanrısı ve Babası birdir.

___________________
[9] Mircea Eliade, “Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi”, Cilt 1: Taş Devrinden Eleusis Mysteria’larına, Çeviri: Ali Berktay, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2003, s. 233-304.
[10] Mircea Eliade, “Dinler Tarihine Giriş“, [Kitap Özeti], <http://www.altinicizdiklerim.com/resimler/Dinler Tarihine Giri – Mircea Eliade.pdf> Erişim: Nisan 2018, s. 15. Ali İhsan Yitik, “Vedalar ve Kaynağı Üzerine“, Milel ve Nihal Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, Ocak-Nisan 2011, <http://dergipark.ulakbim.gov.tr/milel/article/view/5000076144/5000072424> Erişim: Nisan 2018, s. 229.
[11] Fuat Aydın, “Tarihten Günümüze Tartışmalı İnanç Meseleleri-II (Hint Düşüncesinde Varlığın Birliği ya da Şankara’nın Advaita Vedantası’nın Varlık Anlayışı)“, M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları No: 363, 1. Baskı, İstanbul 2015, <https://s3.amazonaws.com/academia.edu.documents/49354360/…Hint_Dusuncesinde_Varligin_Birligi…pdf> Erişim: Nisan 2018, s. 226.
[12] Mustafa Çakıroğlu, “Arkhe Problemi Bağlamında Atom Düşüncesinin Tarihsel Gelişimi ve Cern Deneyi (Standart Model ve Higgs Parçacığı)”, Giresun Ü. Fen Bilimleri Ens., Fizik Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ocak 2014, <https://s3.amazonaws.com/academia.edu.documents/53347349/MCakiroglu_YLTezi…Arkhe_Problemi_Baglaminda_Atom.pdf> Erişim: Nisan 2018, s. 8.
[13] “Kutsal Kitap: Eski ve Yeni Antlaşma (Tevrat, Zebur, İncil)”, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Yeni Yaşam Yayınları, Yeni Çeviri, İstanbul 2001-2009, <https://incil.info/kitaplistesi> veya <https://www.kitabimukaddes.com/kutsal-kitap-hakkinda-bilgilendirme-ve-tam-metni/> Erişimler: 2011-2018. (Tevrat maddeleri buradan alınmıştır.)

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 192. KONU
BUDİZM’İN KÖKENLERİ

Bu yazıda Buddha’nın (MÖ 563-483) düşüncelerinin ve Budizm’in oluşmasının kökeni ve temelleri anlatılmaktadır. Bu temeller, Budizm’den önceki; Veda (MÖ 2. binyıl), Brahman (MÖ 1.000-800) ve Upanişad (MÖ 800-500) inançlarından oluşmuştur.

Evren’de olan hareketler ve insanların her eylemi bir neden-sonuç zincirine bağlıdır. Bu zincir sonsuzdur. Kişinin öldükten sonra ruhunun, Öte Dünya’da mutlu (cennet) veya mutsuz (cehennem) olması da bir eylem olup, bu eylemler de başka neden-sonuçları doğurur. Bu sayede ruh Dünya’da veya Öteki Dünya’da tekrar döngüye girer. Buna Reenkarnasyon (Ruh Göçü, Tenasüh) denir. Ruh, hiç yok olmadan bu döngüye giriyordu. O halde, bu Dünya ve Öbür Dünya anlamsızdı. Düşünebildiğin her türlü şeyden uzaklaşıp, mutlu ve mutsuzluktan arınıp, nötr olma ile aydınlanmak; Budizm’den önceki Hindistan’da MÖ 700’lerde oluştu. Bu olgu, binyıllarca egemen olan Hinduizm’e vurulan bir darbe oldu. Çünkü artık Kurtuluş için ne Tanrı’ya, ne kurbana ne de hiçbir dine ihtiyaç yoktu. Sevap ve Günah önemsizdir: Amaç Mutlak Hakikat’e ulaşmaktır: Neden-sonuçlar anlamsızca durmadan oluşarak, asıl gerçeği gizler.

MÖ 2.000’den sonraki dönemde; Hindu yazıtlarında diğer Tanrılar arasında kenarda köşede kalmış, her şeyin özünü oluşturan, Bir olan, İlk Varlık vardır. Ona, Bir veya O denilirdi. O, MÖ 800’lerde Brahman adını aldı. O, tasavvur edilemez, ezeli ve ebedidir, aşkın ve içkindir, içimizde ve dışımızdadır, hem Bir’dir hem bütündür, her şeyden büyüktür. MÖ 800-500 arasında; insanlar, O’nu, meditasyon ve yogayla yakalamaya çalıştılar. İnsanın içinde Tanrı’dan bir parça vardır: Kişi, farkına vardığında, cahillikten yani reenkarnasyon döngüsünden kurtulacaktır. Bu sayede dünya işlerinin bir yansıma olduğunu anlayacak ve benliğinden sıyrılıp; birle, bütünle birleşecektir. Burada benliğin önemsiz olması söz konusudur. Hayat bir “sınav” ve “oyun”dur. Cahiller bu oyuna düşer, aydınlanmışlar ise farkında olarak meditasyon teknikleri ile yogayla kurtuluşa erer. Kişi, derin düşünme hali olan yoga eşliğinde, cenneti bile elinin tersiyle itip, Öz’e kavuşmayı amaçlar.[14]

___________________
[14] Eliade, age., s. 233-304.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 193. KONU
HİNDUİZM, MÖ 1000-500; PURUŞA, MUNİ VE CENNET’TEKİ HURİLER

MÖ 1000-800’lerde Brahman yazıtlarında Puruşa, Tanrısal bir devdir. Puruşa, Evren’in yaratılması için kendini feda ederek Tanrılara kurban olarak kendini sunar. Onun parçalarından evren yaratılır. İncil’de, Hz. İsa’nın kendini diğer insanlık için feda etmesi ve çarmıha gerilmesi olayı; Puruşa ile benzerlik göstermektedir. Puruşa’nın kurbanlığı, her yıl tekrarlanan kurban törenlerinin devam etmesini sağlar. Puruşa gibi kesilen hayvan, Evren’in yenilenmesini ve devamını sağlar. Buna Kurban Bayramı da denilebilir. Kurban töreninde rahip “göğe yükselir” yani ölümsüzlüğe erişir. Ama gerçek ölümsüzlüğü, kişi, öldükten sonra kazanır.

Brahmanların öncesinde ve sonrasında “Muni” adı verilen kişiler peygamber niteliğindeydiler. Bunların içine Tanrı girerek, Tanrısal bir tavır takınırlardı. Muni ve Şamanlar eşdeğerdir. Vratyalar da Muni’lere benzer. Vratyalar insan-Tanrı konumundadırlar. Onlar, ucu sivri bir asa taşırlardı. Bunlar; dünyadan elini ayağını çekmiş, çilekeş insanlardı. Ağaç kabuğundan elbise yapar, çıplak yaşar, dışkı yer, bir sene ayakta durur, mezarlıklarda yaşar vb. uygulamaları mevcuttu. Kendileri ilerleyen tarihlerde; Sofu, Sufi, Budizm, Yoga, Tasavvuf vb. olguların ortaya çıkmasına öncülük etmişlerdir. MÖ 400’lerde Muni ve Vratyalar; tamamen toplumsal hayattan izole olup, ormanlarda meditasyona-yogaya daldılar.

MÖ 1000-500 arasındaki Hinduizm yazıtlarında dikkat çekenler şunlardır:

• Ruhun sorguya çekilmesi.[15] Ki bu inanç eski kadim uygarlıklarda -örneğin Antik Mısır’da- mevcuttur.[16]

• Günahkârlar Yeraltı’nda (Cehennem’de) kalır. Gök’te (Cennet’te) her şey altındandır.[15] Görüşüme göre Cennet’in altından olması, Kur’an’daki “altından ırmaklar akan cennet” kavramının öncüllerindendir.

Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Kehf 31 Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle süslenirler .­.. {Burada alt-üst anlamında değil de daha çok “sıvı altın” anlamına geldiğini düşünüyorum.}

• Dans eden, şarkı söyleyen çok güzel kızlar, ateşli mü’minler, güzel periler; ruhlarla Cennet’te eğlenir.[15] Görüşüme göre bu kavram da Kur’an’daki iri-ceylan gözlü, güzel kızların-hurilerin; Cennet’teki ruhlara hizmet etmesinin öncüllerindendir. ↓

Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Kur’an: Saffat 43 .­..cennetlerde 48 .­..yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır. 49 Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz).
Duhan 54 İşte böyle; biz onları iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir.
Tur 20 Özenle dizilmiş tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ve Biz onları iri-ceylan gözlü hurilerle evlendirmişiz. 24 Kendileri için (hizmet eden) civanlar, etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) ‘sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl.’

[/one-third-first][one-third]

Şu da ayrıca eklenmelidir ki Kur’an’dan önce Hinduizm’de -kötüysen sonraki hayatında- reenkarnasyonla dönüşülecek en kötü hayvan domuzdur: Yani en kötüler domuza dönüşür.[17]

___________________
[15] Eliade, age., s. 269-304.
[16] Meryem K. Çifçi, “Eski Mısır Dininde Tanrı ve Öte Dünya İnancı“, Selçuk Ü. Sosyal Bilimler Ens., Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı – Dinler Tarihi Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Konya 2010, <http://acikerisim.selcuk.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/123456789/6735/274272.pdf?sequence=1&isAllowed=y> Erişim: Nisan 2018, s. 27, 30.
[17] Ayhan Sicimoğlu, “.­..”, Ayhan Sicimoğlu ile Renkler, [TV Programı], Bloomberg TV. (Bölüm ismi, tarih ve link eklenecek).

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 194. KONU
SİDARTA GATOMA BUDA VE BUDİZM

Budizm metaryalist düşünürlerin ilgi gösterdiği bir yol olarak da göze çarpar. İslam’dan önce Türklerin milli dinlerinden biri olma özelliğini de gösterir. Mistik metotları Tasavvuf’ta da kullanılmıştır. MÖ 563-483 yılları arasında yaşamış Buda, Kuzey Hindistan’da doğmuştur. Buda “Aydınlanmış” anlamına gelir. Budist rahiplerin Baktriya ve İran’a da geldikleri bahis edilir. Kur’an’da Buda’dan doğrudan bahsedilmez ama Zül’kif (gıda) kelimesiyle, Buda’nın babası Suddhodana (gıda) ile bağlantılı olduğu hakkında görüşler vardır. Yine Tin (incir) Sûresinde, Buda’nın incir ağacı altındayken, vahiy veya ilham aldığı (daha doğrusu, yoga ile birlikte Nirvana’ya ulaştığı) durumuyla bağlantı kurulmaya çalışılır. Lakin bu görüşler oldukça zayıf ve gereksizdir.

Buda’nın babası küçük bir beyliğin hâkimiydi. Annesinin ismi Maya olduğu ve doğumdan yedi gün sonra öldüğü kabul görür. Sidarta/Siddharda (başardı) şahsi ismidir, aile ismi de Gatoma/Gautama’dır: Buda/Buddha (uyanmış-aydınlanmış) onun lakabıydı. Ailesi zengindi ve o iyi bir eğitim gördü. Kuzeni ile evlenerek bir oğlu olmuştur. Yaşadığı hayattan tatmin olmaması ve Veda, Brahman gibi dinler sorularına cevap verememesi neticesinde; insanın varlık amacını ve hayatın amacını bulmak adına, ailesinin karşı çıkmasına rağmen 29 yaşında dünya hayatına ve tüm arzulara sırt çevirerek ıssız bir ormanda 7 sene boyunca inzivaya çekilmiştir. Kendisine yaptığı senelerce süren ıstırap, acı, keder vb.den sonra umduğunu bulamadı. Öyle ki arkadaşlarıyla beraber ormanda onlarca gün aç-susuz meditasyona dalıyordu. Birgün “Her şeyin orta yolu makbuldür!” diyerek aç yaşantısına son verdi ve bir incir ağacı altına gelerek düşüncelere dalmaya başladı. 49± gün boyunca sadece su içerek, hiçbir şey yemeyerek kendisine Meditasyon (Derin Düşünce) uyguladı. Bu dönemlerde Nirvana’ya (Kurtuluş’a) ulaştığı bilinmektedir.[18]

 

Buda’nın ormandaki 49 günlük meditasyonunu anlatan bir tablo (Çizen: Than Htay)

Tevrat ve İncil’deki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Mısır’dan Çıkış 34:28 Musa orada (34:4,29,32 Sina Dağı’nda) kırk gün kırk gece Rab’le birlikte kaldı. Ağzına ne ekmek koydu, ne de su. Antlaşma sözlerini, on buyruğu taş levhaların üzerine yazdı.

İncil: Matta 4:1 Bundan sonra İsa, İblis tarafından denenmek üzere Ruh aracılığıyla çöle götürüldü. 2 İsa kırk gün kırk gece oruç tuttuktan sonra acıktı. (Luka 4:1-2 İsa.­.. kırk gün İblis tarafından denendi.) 3 O zaman Ayartıcı* yaklaşıp, “Tanrı’nın Oğlu’ysan, söyle şu taşlar ekmek olsun” dedi. 4 İsa ona şu karşılığı verdi: “ ‘İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrı’nın ağzından çıkan her sözle yaşar’ diye yazılmıştır.” 5-6 Sonra İblis O’nu kutsal kente* götürdü. Tapınağın tepesine çıkarıp, “Tanrı’nın Oğlu’ysan, kendini aşağı at” dedi, “Çünkü şöyle yazılmıştır: ‘Tanrı, senin için meleklerine buyruk verecek.’ ‘Ayağın bir taşa çarpmasın diye Seni elleri üzerinde taşıyacaklar.’ “ 7 İsa İblis’e şu karşılığı verdi: “ ‘Tanrın Rab’bi denemeyeceksin’ diye de yazılmıştır.” 8 İblis bu kez İsa’yı çok yüksek bir dağa çıkardı. O’na bütün görkemiyle dünya ülkelerini göstererek, (Luka 4:6 .­.. “Bunlar bana teslim edildi, ben de dilediğim kişiye veririm.”) 9 “Yere kapanıp bana taparsan, bütün bunları sana vereceğim” dedi. 10 İsa ona şöyle karşılık verdi: “Çekil git, Şeytan! ‘Tanrın Rab’be tapacak, yalnız O’na kulluk edeceksin’ diye yazılmıştır.” 11 Bunun üzerine İblis İsa’yı (Luka 4:13 .­..her bakımdan denedikten sonra.­..) bırakıp gitti. Melekler gelip İsa’ya hizmet ettiler. (“Ayartıcı”: Şeytan. “Kutsal Kent”: Yeruşalim*, Kudüs. “Yeruşalim”: Bugünkü Kudüs; Kutsal Kitap’ta -yani eski ve yeni ahitte- Şalem, Davut Kenti, Siyon*, kutsal kent, Ariel diye de geçer. “Yeruşalim kızı” ise “Yeruşalim halkı” anlamına gelir. “Siyon”: Yeruşalim Kenti’nin kurulduğu tepelerden biri olan “Siyon” sözcüğü, mecazi anlamda “Tanrı’nın konutu”, “Tanrı’nın halkı” demektir.)[19]
Luka 5:16 Kendisi (15 İsa) ise ıssız yerlere çekilip dua ediyordu. {Şu da eklenmelidir ki Yahya da böyleydi:} Luka 1:80 (63 Yahya) “.­.. İsrail halkına görüneceği güne dek ıssız yerlerde yaşadı.” {Ayrıca Muhammed’in de ıssız yerlere -örneğin mağaraya- çekildiğini bilmekteyiz.}

Buda yedi senelik bir arayıştan sonra hayatın sırlarını çözdüğünü söylemiştir. Bundan sonra öğretilerini ve gerçekleri yaymak için ülkeyi (Hindistan’ı) dolaşmaya başladı. Gittiği her yerde öğrenci ve taraftar kazanıyordu, yanı sıra kıskançlık ve onu öldürme girişimleri de oldu. Sonra kurduğu sistemi kontrol ve idare etti. Buda 80 yaşındayken ağaçlar altında öldü. Daha sonra öğrencileri bu görüşleri dünyaya yaymıştır.

Budistler için Buda’nın bedeninin bir önemi yoktur, ilahi haber getiren peygamber değildir (ki peygamberlere inanmazlar.) “Buda Yolu” onlar için bir kurtuluş, aydınlanma, hakikat, sonsuzluk, tenasühden (Ruh Göçünden) kurtulma, dünyevi hâkimiyetten kurtularak yükselme vb. durumlarıdır. Budistlerde yedi rakamı özeldir. Vucüt arkasında üstün bir varlık olduğu (ruh) düşünülür. Buda’nın resim ve heykellerinde ise gerçek Buda vücudunun / yüzünün olmamasının sebebi; Buda’nın gerçek bedenini, O’nun hakiki şahsiyetini örten tesadüfî bir vücut olarak görürler: Bu yüzden bozulmayan saadet vücudu yani heykellerde olan aydınlanmış -Nirvana’ya / Kurtuluş’a ermiş- vücut sembolize edilir. Buda bir kitap bırakmamıştır ama seyahatlerindeki öğretilerinden oluşan sonradan yazılmış Pali-Kanon adında bir kitap vardır.[18]

 

Dev boyutlu Buda heykeli (Hindistan) “Akıl, gelip geçici düşüncelerden temizlenmelidir.” Buda

Dev boyutlu Buda heykeli (Hindistan) Resmi çeken: Mike Yorsolino

Buda ve Budizm’de herhangi bir Tanrı kavramı yoktur. Tanrı’yı reddetmezler ama Tanrı kavramıyla ilgilenmezler daha çok insanın Kurtuluş’a ermesi süreçlerindeki “Kâinat Kanunu”nu işlerler. Dünya; Tanrı’nın dünyası değil, insanların hırslarından ortaya çıkmıştır, denilir. Bu sebeple dünyevi işlerin üstüne çıkabilmeyi düşünürler. Buda’ya göre hayatta kurtuluşa ermenin, acı-hırs-keder-ızdıraplardan kurtulmanın yolu; “Doğru Karar, Doğru İstemek, Doğru İnanç, Doğru Bakış, Doğru Konuşmak, Doğru Fiil, Doğru Hayat, Doğru Azim, Doğru Düşünce ve Doğru Tefekkür”dür. Buda için yasaklar; “Canlı varlıkları öldürmemek, verilmeyeni almaktan uzak duracağım, yalan söylemeyeceğim, uyuşturucu ve sarhoş edici maddelerden uzak duracağım”dır. Buda bir nevi Brahmanizm’i düzeltmeye çalışmıştır.

Budizm’e göre Tenasüh ve Reenkarnasyon inancı vardır, belirli sürelerde kötü amel edenler Cehennem azabı görürken, iyi amel edenler gök katlarındaki Tanrısal Alem’e giderler: Ama asıl amaç Nirvana’ya ulaşmadır. Nirvana bir bakıma sönmek, dinmek olarak yokluğu ve boşluğu temsil eder; buradaki yokluk izafi olarak en üstüne ulaşabilmedir. İbadetleri; heykellere çiçek bırakma, tütsü-mum yakma, vb.dir: Bazen ölüler yakılır bazen gömülür. İlerleyen dönemlerde MS 150-400’de Budizm’in kolları / mezhepleri; Nepal, Çin, Japonya, Tibet, Sumatra ve Java’da yayıldı.

Buda’nın ölümünden sonra bazıları onu Tanrı olarak yorumladı. Buda zamanında ağaçlar önemli idi, kadın hakları önemli idi. Buda’nın ölmeden önceki son sözleri: “Dervişler! Bu söze kulak verin! Birleşik olan her şey, er geç çözüşüp yok olacaktır. Kendi kurtuluşunuzu kendiniz sağlayınız.” olmuştur. Buda, Brahmanizm’in birtakım inanışlarındaki putlara tapmanın -ve/veya diğer dinlerdeki putlara tapmanın- yanlış olduğunu söylemiştir ve bunların kırılmasını emretmiştir.[18]

Tevrat ve İncil’deki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Mısır’dan Çıkış 34:1 Rab, Musa’ya.­.. 13 “Onların sunaklarını yıkacak, dikili taşlarını parçalayacak, Aşera putlarını keseceksiniz.” 27 .­..dedi.
Çölde Sayım 33:50 .­.. Rab Musa’ya şöyle dedi: 33:51 “İsrailliler’e de ki, ‘Şeria Irmağı’ndan Kenan ülkesine geçince, 33:52 ülkede yaşayan bütün halkı kovacaksınız. Oyma ve dökme putlarını yok edecek, tapınma yerlerini yıkacaksınız.”

İncil: Matta 21:12 İsa, tapınağın avlusuna girerek oradaki bütün alıcı ve satıcıları dışarı kovdu. Para bozanların masalarını, güvercin satanların sehpalarını devirdi. (Markos 11:16 “Yük taşıyan hiç kimsenin tapınağın avlusundan geçmesine izin vermedi.”) 13 Onlara şöyle dedi: “ ‘Evime dua evi denecek’ diye yazılmıştır. Ama siz onu haydut inine çevirdiniz!”

Tevrat: Mısır’dan Çıkış 25:1 RAB Musa’ya şöyle dedi: 29:18 “.­..koçun tümünü sunağın üzerinde yak. Bu Rab’be sunulan yakmalık sunu, Rab’bi hoşnut eden koku, O’nun için yakılan sunudur.”
30: 7 “Harun her sabah kandillerin bakımını yaparken sunağın üzerinde güzel kokulu buhur yakacak. 30: 8 .­.. Böylece huzurumda kuşaklar boyunca sürekli buhur yanacak.”

Buda yaşamında bir insan olduğunu söylese de, sonrasında onu ilahlaştırmışlardır. Kurban keserek ibadet etmeye karşıydı. Buda’ya göre “Akıl, gelip geçici düşüncelerden temizlenmelidir.” Budizm, Hinduizm içinde yer alır.[18]

___________________
[18] Sarıkçıoğlu, ags., <http://www.darulkitap.kuranikerimde.com/tarih/v2/es-dinlertarihi/index.htm#_Toc148194663> “Budizm” bölümü. İlhan Güngören, “Buda’nın Yaşam Öyküsü”, Historical Sense, 18 Temmuz 2003, <http://www.historicalsense.com/Archive/buda1_1.htm> Erişim: Eylül 2011. Bernardo Bertolucci (Yön. ve Öykü), “Little Buddha”, [Film], Yapımcı: Jeremy Thomas, 1993, <https://youtu.be/Z3WZwNwNcV0> Erişim: 2 Temmuz 2018. ve Neil Rawles (Yön.), “Andrew Marr’s History of the World”, 2. Bölüm: Age of Empire, [TV Belgeseli], Yapımcı: Chris Granlund, Kathryn Taylor, Guy Smith, Sunucu: Andrew Marr, BBC One TV, İlk Yayın Tarihi: 30 Eylül 2012, “Büyük Dünya Tarihi” adıyla, 2. Bölüm, NTV üzerinden izlendi, 24 Kasım 2012, <https://www.dailymotion.com/video/x2tcxg0> Erişim: 2 Temmuz 2018, Süre Aralığı: 15:39-22:07.
[19] İncil maddelerinde bazı sözler “*” ile işaretlenmiş ve sonunda da “( )” işaretleri içerisinde -sonradan ek olarak, neyin ne anlama geldiğini göstermek için- belirli terim / söz tanımlamaları veya açıklamalar yapılmıştır: Bunlar yazar tarafından değil kullanılan İncil kaynağındaki açıklamalar olup buradan alınmıştır.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 195. KONU
HİNDUİZM PANTEİZMİNDEN VAHDET-İ VÜCUT’A DÖNÜŞÜM

Panteizm; Tek olan Kâinat’ın ruhu olan Tanrı, fizik ve metafizik tüm varlıkları kapsar ve onların her zerresinde vardır, der. Yani her şey Tanrıdır, der. Bu inanç ilk olarak (MÖ 5. binyıldan bu yana) Hinduizm inançlarında görülür.[20] Benzerliğin fazlaca olmasından ötürü -şunu rahatça söyleyebilirim- Hinduizm’in bu düşüncesi, (MS 1000+’dan bu yanaki) Tasavvuf inancına geçmiştir.[21] Başta İran’a sonra Anadolu’ya gelen bu inançla,[20] -yine şunu söyleyebilirim- Tasavvuf’ta “Vahdet-i Vücut” kavramı oluşmuştur. Mevlana, Yunus Emre, Ömer Hayyam gibi isimler bu görüşe sahiptirler.[21] Panteist olgusu Budizm’de kendini gösterir.[20]

İncil’deki Benzerliği-Analizi

İncil: Yuhanna 10:25 İsa onlara şu karşılığı verdi.­.. 30 “Ben ve Baba biriz.” 14:23 İsa ona şu karşılığı verdi.­.. 28 “.­.. Baba benden üstündür.” Bir mi üstün mü, hangisi!..
Elçilerin İşleri 17:22 Pavlus, Ares Tepesi Kurulu’nun* önüne çıkıp şunları söyledi: “Ey Atinalılar, sizin her bakımdan çok dindar olduğunuzu görüyorum. (“Ares Tepesi Kurulu”: Grekçe “Areopagos” -Ares Tepesi-; eski Atinalılar’ın, ilk zamanlarda Ares Tepesi’nde toplanmış, daha sonraları da bu adla anılagelmiş olan ulusal meclisi.) 23 Ben çevrede dolaşırken, tapındığınız yerleri incelerken üzerinde, Bilinmeyen Tanrı’ya diye yazılmış bir sunağa bile rastladım. Sizin bilmeden tapındığınız bu Tanrı’yı ben size tanıtayım. 28 .­.. ‘O’nda yaşıyor ve hareket ediyoruz; O’nda varız.’ Bazı ozanlarınızın belirttiği gibi, ‘Biz de O’nun soyundanız.’”
Pavlus’tan Korintliler’e Birinci Mektup 12:27 Sizler Mesih’in bedenisiniz, bu bedenin ayrı ayrı üyelerisiniz.
Pavlus’tan Efesliler’e Mektup 2:10 Çünkü biz Tanrı’nın yapıtıyız, O’nun önceden hazırladığı iyi işleri yapmak üzere Mesih İsa’da yaratıldık.
Pavlus’tan Efesliler’e Mektup 4:4-6 Çağrınızdan doğan tek bir umuda çağrıldığınız gibi, beden bir, Ruh bir, Rab bir, iman bir, vaftiz bir, her şeyden üstün, her şeyle ve her şeyde olan herkesin Tanrısı ve Babası birdir.
Pavlus’tan Koloseliler’e Mektup 1:15 Görünmez Tanrı’nın görünümü, bütün yaratılışın ilk doğanı O’dur. 16 Nitekim yerde ve gökte, görünen ve görünmeyen her şey -tahtlar, egemenlikler, yönetimler, hükümranlıklar- O’nda yaratıldı. Her şey O’nun aracılığıyla ve O’nun için yaratıldı. 17 Her şeyden önce var olan O’dur ve her şey varlığını O’nda sürdürmektedir. 18 Bedenin, yani kilisenin başı O’dur. Her şeyde ilk yeri alsın diye başlangıç olan ve ölüler arasından ilk doğan O’dur. 19 Çünkü Tanrı bütün doluluğunun O’nda bulunmasını uygun gördü. 20 Mesih’in çarmıhta akıtılan kanı aracılığıyla esenliği sağlamış olarak yerdeki ve gökteki her şeyi O’nun aracılığıyla kendisiyle barıştırmaya razı oldu.
1:27 .­.. Sırrın özü şudur: Mesih içinizdedir.
3:11 .­.. Mesih her şeydir ve her şeydedir.
Yuhanna’nın Birinci Mektubu 3:24 Tanrı’nın buyruklarını yerine getiren Tanrı’da yaşar, Tanrı da o kişide yaşar. İçimizde yaşadığını bize verdiği Ruh sayesinde biliriz.
4:8 Sevmeyen kişi Tanrı’yı tanımaz. Çünkü Tanrı sevgidir. 12 Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı’yı görmüş değildir. Ama birbirimizi seversek, Tanrı içimizde yaşar ve sevgisi içimizde yetkinleşmiş olur. 16 Tanrı sevgidir. Sevgide yaşayan Tanrı’da yaşar, Tanrı da onda yaşar.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 196. KONU
ŞİHİZM – KONFÜÇYÜSÇÜLÜK – TAOİZM

Şunu belirtmeliyimki Taoizm, Konfüçyüsçülük ve Şihizm inançları; Hinduizm’in temel inançlarından doğmuş olup onların benzerleridir / tekrarlarıdır / türevleridir.[22] Bu yüzden bunlara kısaca değinmek gerekirse:

Taoizm: Kurucusu mistik ve panteist olan Çinli bir düşünür Laotse (doğum MÖ ~604)’dir. Kendisinin yazdığı kitapta Tao “Varlık esası, yol, kainatın içinde hareket ettiği yol” anlamlarına gelir. Kitabında şöyle der: “Yer insanların normudur, Gök yerin normudur, Tao Gök’ün normudur, Tao’nun normu ise onun kendi hayatıdır.” Tao; fiilsiz, ezeli ve ebedidir, her yerde vardır ancak bilinmez ve isimsizdir, yaşadığı hiç bir yer/şey yoktur, evren Tao’dan çıkmıştır, her şey ondan geldir, o esastır.[23] Her şey eninde sonunda Tao’ya döner.[24]

Konfüçyanizm: Kurucusu politikacı, öğretmen, vali, bakan olan Çinli bir düşünür Konfüçyüs (doğum MÖ ~550)’tür. Konfüçyüs kitaplarında dinsel şeyler yazmamıştır, o daha çok bu dünyaya yönelik, politika, insan, ahlak alanında yazmıştır: Buna “dinimsi felsefik insaniyet” veya “pratik hayat felsefesi” de denebilir. Tao’ya ve/veya metafiziğe ve ruha inanıyordu. Konfüçyanizm’de “günah, sevap, cennet, cehennem” kavramları yoktur: Hata yapan insan daha sonra doğruluk/iyilik yaparak tekrar dengeye gelir.[24]

Şihizm: Hinduizm ve İslam karışımı bir dini harekettir: Kurucusu Hintli Nanak (doğum MS 1469)’tır: İslam’ın Hindistan’da yayılmasının etkisiyle Nanak İslam’ın vahdaniyet, tek tanrı inancıyla Hinduizm’in maya, nirvana, tenasüh kavramlarını birleştirdi: Hinduizm’deki tanrının tenasühü (avatara) inancını ise reddetti. İnsan Allah’ı tam olarak anlayamaz, o her yerdedir: Kurtuluş ise bu dünya hayatının boş/geçici olduğunun (maya) anlaşılmasıyla başlar, yoksa ruh doğum-ölüm çemberinden kurtulamaz. Dua etmek, suyla temizlenmek, Hindistan-Amritsar şehrine hacca gitmek, ölülerin -Hindu gibi- yakılması gibi ibadetleri mevcuttur.[25] Yani anlayacağınız bu din Hinduizm ile İslam’ın bir karışımıdır.

___________________
[20] Sarıkçıoğlu, ags.de “Hint Dinleri” bölümünü okuduğumuzda Hinduizm’deki panteizm olgusunu görebiliriz.
[21] Üstteki kaynağa baktığımızda Hinduizm ile -genel- Tasavvuf’un birbirine benzediği aşikardır. Bu zaten görünen bir şeydir ayrıca hiçbir inanç yoktur ki kendinden önceki inanç(lar)la etkileşmesin.
[22] Yine üstteki “Hint Dinleri” ve “Uzak Doğu Dinleri” bölümlerini okuduğumuzda bunu anlayabiliyoruz.
[23] Ags., <http://www.darulkitap.kuranikerimde.com/tarih/v2/es-dinlertarihi/index.htm#_Toc148194682> “Taoizm” bölümü.
[24] Ags., <http://www.darulkitap.kuranikerimde.com/tarih/v2/es-dinlertarihi/index.htm#_Toc148194683> “Konfüçyanizm” bölümü.
[25] Ags., <http://www.darulkitap.kuranikerimde.com/tarih/v2/es-dinlertarihi/index.htm#_Toc148194659> “Sihizm” bölümü.

 

HİNDUİZM’DE YOGA, MEDİTASYON, MANTRA, NAMASKAR; HİNDUİZM’DEN İSLAM’A ANTROPOLOJİK BENZERLİKLER: YOGA VE NAMASKARA’NIN İSLAM’A VE NAMAZ’A ETKİLERİ VD.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 197. KONU
Yoga’nın Kökeni ve Anlamı

Yoga kelimesi; Hint-Avrupa dil ailesindeki, Hint dilleri içindeki Sanskrit dilinden gelmektedir. Sanskritçe Jug (okunuşu Yug) sözcüğünden türetilmiştir. Yoga’nın anlamı “birleşme veya bütünleşme”dir. Yoga, Hinduizm dininin ibadet şeklidir. Yoga; insanın huzura ermesi, ruhun Tanrı’yla bütünleşmesi (Evrensel Ruh’la veya Üçleme Tanrılarla birleşmesi), bir Sadguru (Mürşid) rehberliğinde bağımlılıklardan kurtulma çabası, özgürleşme veya maddi âlemden evrensele varma amaçları adına yapılan derin düşünme ve sistemli vücut hareketleri olarak zihinsel ve bedensel aktivitelerdir. Yoga’da uygulanan fiziksel egzersizler, meditasyona (tefekküre) hazırlayıcı bir rol oynamaktadır. Yoga’yı uygulayan erkeklere Yogi, kadınlara ise Yogini denilir. Yoga görüşleri arasında Tanrılar bile Yogaya tabidir, düşüncesi kısmen vardır.

 

Yogadaki/Meditasyondaki bir Hindu Rahibi (Phra Ajan Jerapunyo, Abbot of Watkungtaphao)

[/one-third][one-third]

Yoga’nın çıkışı Hindistan’dır. Yoga, Hindistan’ın, resimsel anlatımlarla eski tarihlerine uzanmakta olup, ilk yazılı kayıtları MÖ 1500-1200 tarihleri arasındaki kutsal görülen Hindu kültündeki “Rig-Veda” yazıtlarında yer alır. Yoga amaçlarının düzenli olarak tam tarifi, MÖ 800-400 tarihleri arasında Hindu kültürü içindeki “Upanişad” yazıtlarında yer alır. Yanı sıra Hindu kültüründe MÖ 500-300 yılları arasında yazıldığı düşünülen ve Hindularca kutsal kabul edilen “Bhagavad-Gita” adlı kitapta Yoga konusu kapsamlıca ele alınmıştır. Bhagavad-Gita kitabı, Hindularca ve doğu felsefesine ilgi duyanlar için bir spiritüel başyapıt olarak nitelendirilir. Buna, Tanrı Vişnu’nun avatarı (görüntüsü) olan Krişna tarafından Arjuna’ya vahyettiği kitap olarak, inanılır. Krişna Arjuna’ya Yoga türlerini göstermektedir. Bu kitapta mitolojik öğeler az, mistik ve felsefik anlatımlar çoktur. Bhagavad-Gita; din ile yogayı iyice birleştirir, yoga konusunda Tanrı ve ruha değer verip, temele dini koymaktadır. Hindu filozofu Sri Aurobindo (1872-1950) “Beşeri varlığın ilahi kemali, amacımızdır. Yoga bizim için değil Tanrı içindir.” demektedir.

Yoga tekniklerinin sistemleştirilmesi MÖ 300-200 yıllarında Patanjali tarafından Yoga Sutraları adlı eserinde zihnin sukunete ve sonsuzluğa katılması için gereken “Sekiz Basamak”la yoga ifade edilmiştir. Patanjali yogayı Tanrı Şiva’dan almıştır. Patanjali Güney Hindistan’daki Tamil Nadu’da Şiva tapınağında hayatını geçirmiştir. Patanjali bir guruydu, gurular Hinduizm’in peygamberleridir veya şeyh ya da ustalarıdır. Sekiz basamakta şiddet, hırsızlık, açgözlülük yasaklanır, kişi nefsine hâkim olmalıdır, öz disiplin öğretimi -saflık, sadelik ve çalışma- hedeflenir, fiziksel hareketler -solunum kontrolü-, duyulardan arınma -yoğunlaşma, dikkati tek noktaya odaklama- ve  benliği bulma gibi konu ve kuralları içerir.

Acemi yoga öğrencisi bir guruya ya da sadguruya bağlanır. Sadguru yeni öğrenciye Hinduizm-Yoga bilgilerini öğretir. Öğrenci de zamanla yükselir. Sadgurunun diğer isimleri; rehber, evliya, ermiş, mürşidi kâmil, öğretmen olarak tasvirlenir. Okul, ashram veya tarikatta bulunan guruların amacı; insanları karanlıktan ışığa çıkarmak ve bilinmezden bilinene giden yolda ona rehberlik etmektir.[26][27]

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 198. KONU
Yoga ve Meditasyon’un İslam’a, Tasavvuf’a ve Nakşibendilik’e Aktarılması

Meditasyon kelimesi Latince “meditatio” yani “düşünmek” anlamına gelen sözcükten türemiştir. Meditasyon, bir hedefi gerçekleştirmek üzere belli bir süre üzerinde bilinçle ve derin düşünmek anlamına gelir. Meditasyon veya yoga Hinduizm ve Budizm çıkışlı olarak; Yahudilik/Musevilik, Taoizm, Hristiyanlık, Jainizm, İslam, Şihizm, Bahailik gibi birçok inanç ve felsefe görüşünde temel amaçta genelde aynı, uygulamalarda aynı veya farklı stiller olarak karşımıza çıkar. Bu kavramın çıkış noktası ise Hinduizm’deki “yoga”dır. Yoga Sanskritçe’dir, Arapça’daki karşılığı ise “rabıta”dır. Yoga Hinduizm’in mistik felsefelerinden ortaya çıkmıştır. Vedalara (MÖ ~1500-800), Brahmanlara (MÖ 800-600), Budizm’e (MÖ 563-günümüz) dayanır. Yoganın anlamı; insanın nefis terbiyesi adına derin düşünerek yaptığı bedensel, ruhsal ve düşünsel alıştırmalardır ki bu sayede onun ruhu, Tanrı ile bütünlenmiş olur veya ruhun kurtuluşa erdirilmesi yoludur. Kur’an’da dolaylı olarak, Hz. Muhammed’in hadislerinde doğrudan bir söylem olan “tefekkür” etraflıca ve derin düşünme anlamına gelir. (Meditasyon = Tefekkür = Dhyana = Samadhi)

“Sutra”lar yoga konularını da içerir. Sutranın sözlük anlamı “dizgin” demektir: Arapça’da “ayet” olarak tercüme edilir. Sutralar şu esasları kapsar; ahlaki yasalar ve inançları konu edinir, ibadetin yapılışı sırasındaki duruş şekilleri, solunum kontrolü, zihinsel hazırlık (dikkatin toplanması), vecd hali yani yoğunlaşma, dikkatin belirli bir yerde yoğunlaştırılması, maddi varlığın ötesindeki öz benliği yakalamak konularını içerir.

Yoganın etkileri, Tasavvuf ve Nakşibendî Tarikatı’nda kendisini göstermektedir. Budizm’de, Tanrı’nın / Allah’ın birliğine dair inanç düşüncesi çerçevesinde; genel olmamakla birlikte kısmen “Fizik-metafizik her şeyin zerresinde Tanrı vardır” söylemi, Panteizm olarak kendini gösterir. Yanı sıra Budizm “hoşgörü”yü de içinde barındırır. Panteizm Tasavvuf’ta “Vahdet-i Vücut”tur. Nitekim Mevlana, Yunus Emre, Ömer Hayyam gibi isimler bu görüşe sahiptirler.

Nakşibendîlik’in özelliklerinden “zikir”, rabıta şeklinde yogadan gelmektedir. Yoga içerisinde mevcut olan “pranayama” yani nefes kontrolü ve “asana” yani bedensel hareketler, Sufizm ve benzeri inançlarda zikir mahiyetinde zuhur etmiştir. Yani zikir, yogadan çıkmıştır!..

Soldan sağa: Yogadaki/Meditasyondaki insanlar, yoga yapan insanlar ve İslam’da bir Zikir ayini (“Kurtlar Vadisi Irak” filminden)

Budizm’de yoga sırasında tekrarlanan sözcüklere “mantra” denilir. Bunlara örnek olarak om-mara-rama, on-mani-padme-hum, ayn-hum vb. örnekler verilebilir. İslam’daki benzerliği ya da etkileşimi namaz sonrasında tespih çekilirken veya namaz kılınırken tekrarlanan ayetlerdir / sözcüklerdir!..[26][27][28]

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 199. KONU
Mantralar ve Kelime-i Şehadet Benzeri Bir Cümle

Mantralar, İslam’dan önce eski Hindu kutsal metinlerde geçen, “tekrar edilerek içsel özgürlüğe ulaştırabilen sözcük veya ses”lerdir. Sözcükler Hindistan’ın Sanskritçe dilindedir: Hint kutsal metinlerini ve Hint Tanrılarının isimlerini içerir. Mantraların yoga esnasında tekrar edilmeleri, namazda tekrar edilen dualar -ayetler- gibi zorunludur. Mantralar ve dualar aynı anlama gelir. Mantraların; dua ve sihir gibi koruyucu, yaratıcı ve yapıcı güce sahip olduğu bilinir. Mantralar hece, kelime veya cümleden oluşabilir. “Om” ve “Aum” başlangıç mantrası görevi görür. “O” sonsuz hayat, “M” huzur verici gücü ifade eder. Mantralar; insanın kurtuluşunu içinde barındırdığı gibi, Tanrılara veya bir Tanrısal varlığa hitaben söylenir.

HareKrişna Mantrası; “Hare Krishna, hare Krishna Krishna Krishna, hare hare hare Rama, hare Rama, Rama, RamaRama hare hare”dir. Bunu söyleyen kişi ruhunun, ezeli şuur olan Tanrı Krişna ile dolacağına inanır.[26] Görüşüme göre bu cümle, İslam’ın 5 Şartı’ndan biri olan Kelime-i Şehadet ile benzerlik gösterir: “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdûhü ve rasûlühû”. “İslam’ın 5 Şartı” veya “İmanın 5/6 şartı” şudur diye bir ifade Kur’an’da yazmaz: Lakin bu şartlarda söylenenler Kur’an’daki ayetlerde geçer.[29]

Hindular yoga dışında mantraları günlük hayatta da kullanmaktadır, Müslümanlar da namaz dışında bazı sözcük ve cümleleri kullanır. Hindular; dükkânı açarken işlerin iyi gitmesi için, öğrenciler ders çalışmaya başlamadan önce ve benzeri çeşitli sosyal faaliyetlerde mantraları kullanırlar.[26]

___________________
[26] Nasuh Günay, “Yoganın Mahiyeti ve Çeşitleri”, Süleyman Demirel Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 19, Şubat 2007, <http://isamveri.org/pdfdrg/D01535/2007_19/2007_19_GUNAYN.pdf> Erişim: Mayıs 2012, s. 51, 53-64, 67, 71-77. Ayrıca -yardımcı veya daha iyi kavranılması açısından- bk. Sarıkçıoğlu ags.de “Hint Dinleri” bölümü.
[27] Sabiha Betül, “Huzura Sekiz Adım: Yama-Niyama-Asana”, Doğal Yollarla İyileşme Yöntemleri ve Bilinçli Yaşam Derneği İktisadi İşletmesi Yayınları, Ankara, 1. Basım, Şubat 2011, <http://www.sabihabetul.com/media/huzura8.pdf> Erişim: Haziran 2017, s. 5-9.
[28] Ferit Aydın, “Ferid Aydın ile Tasavvuf Üzerine Röportaj”, Tevhid Dergisi, Röportaj: Ebu Hanzala, 6 Eylül 2016 <http://tevhiddergisi.net/makale/ferid-aydin-ile-tasavvuf-uzerine-roportaj> Erişim: Temmuz 2017.
[29] Yusuf Şevki Yavuz, “Âmentü”, TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA), TDV İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM), 1991, <http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c03/c030018.pdf> ET: Nisan 2018, Cilt: 3, s. 28.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 200. KONU
Hinduizm İnancındaki Surya-Namaskar ile İslam’daki Namaz Benzerliği

Namaz kelimesi Hindistan çıkışlı olup, Farsça’dan Türkçe’ye geçmiş bir kelimedir. Sanskritçe ve Hintçe’de “Namaste ya da Namaskar”; selamlama, eğilme, saygı ile eğilme, dua etme, yay halinde selamlama anlamlarına gelir.[30] Sanskritçe, eski Hint dillerindendir.[31] Yine Sanskritçe ve Hintçe’de “Surya-Namaskar” ise; Güneş’i selamlama, Güneş’e dua etme, Güneş’e eğilme, Güneş’e yay halinde saygı gösterme anlamlarına gelir. Surya Sanskritçe’de ve Veda dininin Tanrılarından Surya, Güneş anlamına gelmektedir.[30]

Çeşitli Surya Namaskara hareketleri (Düzenleme: Alper Çadıroğlu)

Namaz kelimesinin Arapça’daki karşılığı “Salat”tır: Namaz ve salat aynı anlama gelmektedir. Salat; bağlanma, saygı sunma, dua etmek anlamlarına gelir.[30] Namaskar, Hindistan’ın hemen batısında olan İran’daki Farsça’ya “Nomaz veya Nemaz” olarak geçmiştir. Nemaz, Mecusilerin “ateş önünde eğilme”si anlamına gelmektedir. 1038-1308 yılları arasındaki Selçuklular, Orta Asya ve Orta Doğu’ya hâkimdiler yanı sıra İran da toprakları içindeydi. Selçuklular’ın devlet dili Farsça idi, Farsça olan nemaz da ilerleyen zamanlarda Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerinde Türkçe’ye “Namaz” olarak aktarılmıştır. Sanskritçe ve Farsça; Hint-Avrupa dil ailesindeki dillerdendir.[30][32][33]

İslam’daki namaz ile Hinduizm’deki yoga arasında benzerlikler görmekteyiz. Namaza en çok benzeyeni ise Surya Namaskar Yoga’sı yani Güneş’i Selamlama Yogası’dır. Namazda veya yogada, içe dönük ruhsal bir yolculuğa çıkılarak Tanrı veya Kurtuluş’a ulaşma hedeflenir. Peygamber olmadan önce ticaret ile uğraşan Muhammed, çeşitli yerlere yaptığı seyahatler sırasında Budist veya Hindu rahiplerle tanışmış ve onların inançlarındaki ritüellerini öğrenmiş olması, ihtimaller arasında bulunabilir. Muhammed ticaret ile uğraştığından birçok yere ticaret adına seyahate çıkmıştır, yaptığı Yemen seyahati sonrasında mağarada derin düşüncelere dalması ve buna derin düşünce yani tefekkur demesi, Hinduizm inancındaki meditasyona benzemektedir. Bazı Hintli kaynaklarda Yemen ve civarlarında kervan ticareti yapan ve orada bulunan bazı Hintli bilginlerle uzun sohbetler eden bir Arap’ın var olması, yanı sıra Hintli bilginler gittikten sonra bu kişinin onlardan aldığı dinsel bilgileri Arap tüccarlarına sorarak kayda geçirmiş olması bilgiler arasındadır.[33][34][35]

İslam’dan önce Namaz veya Namaz benzeri ibadet vardı. İslam inancında Hz. Muhammed Miraç’a yükseldiğinde namaz şekli değil namaz vakitleri 5 vakit olarak teyit edildi, bilgisi mevcuttur. Yani Kur’an veya Tanrı veya İslam dini, olmayan bir şeyi yapacaksınız değil, var olan namaz veya namaz benzeri ibadetlere devam edeceksiniz, demiştir.

Kur’an’da doğrudan namaz nasıl kılınır anlatılmamakla birlikte; ayakta durarak, rükû ederek ve secdeye kapanarak namaz ibadetinde olması gerekenler vurgulanmıştır. Ayrıca; doğrudan 5 vakit vurgulanmamakla birlikte sabahtan geceye kadar belirli zamanlarda yaklaşık 3 veya 5 vakit olması yönünde vurgu yapılmıştır. İslam’daki namaz; ayakta durmak, elleri baş hizasında açmak, elleri ortada birleştirmek, rükû ve secde olarak genelde beş hareketten oluşur. Bu duruşlarda çeşitli dualar, ayetler veya sözcükler tekrarlanarak söylenir. Namaz, Kur’an’ın birçok yerinde geçmektedir ama İslam’ın 5 Şartı Kur’an’da yazmamaktadır; 5 Şart, Hz. Muhammed’in sözleri ve buna parelel olarak çeşitli hadisler sayesinde oluşturulmuştur, namaz da islamın 5 şartından biridir.

Ek olarak, İslam’dan önceki Hindu/Vedik uygulamalarında günde 5 vakit/kere Namaskara ve/veya Nama-Yajna -kılınması- ritüeli vardı: Ritüel öncesi -abdestteki gibi- vücudun 5 beş farklı yeri suyla temizlenirdi.[33]

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 201. KONU
Surya Namaskar

Surya Namaskar, Hinduizm inancındaki yoga içerisindeki asanalar yani fiziksel duruşlarla alakalı bir tapınım veya ibadettir. Düşünce, nefes kontrolü ve fiziksel duruş eşliğinde Tanrı’ya ya da Tanrılara veya Aydınlık’a ya da Kurtuluş’a ulaşmak için bu duruşlar sırasında mantralar ya da dualar tekrarlanarak söylenmektedir. Surya Namaskar ilk olarak MÖ 1500-1200 yıllarında yazılmış olan Hindu kutsal metinleri arasında bulanan Rig-Veda’da geçmektedir. Bu tarihlerde Güneş Tanrısı olan “Surya”ya farklı duruşlarla yay şeklinde selamlama veya dua etme anlamını taşımaktadır. Bu dönemlerde ve devam eden Hinduizm dönemlerinde; MÖ 800-400’lerde Upanişad yazıtlarında, MÖ 500-300’lerde Bhagavad-Gita metinlerinde, MÖ 300-200’lerde Patanjali’nın Yoga Sutra’ları adlı eserinde yoga külliyatı çerçevesinde çeşitli ahlaki değerler, mantralar-dualar, düşünme teknikleri – meditasyon, nefes kontrolleri, fiziksel duruşlar ve hareketler kapsamlıca ve fazlaca anlatılmaktadır. Yüzlerce fiziksel duruş (asana) Hindu kutsal metinlerinde tespit edilmiştir. Ayrıca Surya Namaskar’ın yanı sıra Chandra Namaskar yani Ay’ı Selamlama gibi ibadetler de bulunmaktadır.

Surya Namaskar ibadetinde 7 farklı duruş pozisyonu vardır: Toplamda 5’i ikişer kere, 2’si birer kere olmak üzere 12 hareket yapılır. Bu hareketlerin yapıldığı sırada şu mantralar tekrarlanarak söylenmektedir:

1. Om Mitrāya Namaha “Her şeyin dostu Olana Selam” |  2. Om Ravaye Namaha “Parlayana Selam” | 3. Om Suryaya Namaha “Eylemi Verene Selam” | 4. Om Bhanave Namaha “Aydınlatana Selam” | 5. Om Khagaya Namaha “Gökyüzünde Hareket Edene Selam” | 6. Om Pushne Namaha “Güç ve Gıda Verene Selam” | 7. Om Hiranya Garbhaya Namaha “Altuni Evrensel Öze Selam” | 8. Om Marichaya Namaha “Güneşin Işınlarına Selam” | 9. Om Adityaya Namaha “Aditi (Kozmik anne)’nin oğlu Güneşe Selam” | 10. Om Savitre Namaha “Güneşin Harekete Geçirici Gücüne Selam” | 11. Om Arkaya Namaha “Övülmeye Layık Olana Selam” | 12. Om Bhaskaraya Namaha “Aydınlanmaya Yol Açana Selam”

Surya Namaskara hareketleri (Düzenleme: Alper Çadıroğlu)

Hinduizm külliyatı inançlarında Güneş’e karşı durularak, günde bir kere veya günün belirli bölümlerinde yapılmak suretiyle, farklı duruşlar sırasında tekrarlanan mantralar veya dualar eşliğinde Surya Namaskar ibadeti, eski tarihlerden günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır.[30][33][34][36]

___________________
[30] Osman İmamoğlu, Ahmet Naci Dilek, “Common Benefits of Prayer and Yoga on Human Organism / Namaz ve Yoganın İnsan Organizmasındaki Ortak Faydaları”, International Journal of Science Culture and Sport, 4: SI 2, Eylül 2016, <http://www.iscsjournal.com/Makaleler/1125515795_si2_61_iamaoglu.pdf> Erişim: Temmuz 2017, s. 639-651.
[31] Ayrıca Sanskritçe, Latince ve Yunanca dilleri benzer olup bu diller tek bir dilden türemiş olabilir. Ramazan Demir, “Arap Dilinde ‘Fıkhu’l-Luga’ ve ‘İlmu’l-Luga’ Terimlerinin Kullanımı, Tanımı, Konusu ve Gayesi“, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 13, Sayı: 23, Ocak 2011, <http://www.ifdergisi.sakarya.edu.tr/article/view/1052000023/1052000022> Erişim: Nisan 2018, s. 186.
[32] Metin Kılıç, “Haniflik El Kitabı”, 2. yayım, Aralık 2009, <https://books.google.com.tr/books.­..> Erişim: Mayıs 2012, 3. Bölümün sonu. (Google-Kitaplar’dan bakılmıştır.)
[33] Purushottam Nagesh Oak, “Was Kaaba a Hindu Temple?” -Kabe Bir Hindu Tapınağı Mı?-, Hinduism, 2004, <http://www.hinduism.co.za/kaabaa.htm> Erişim: Mayıs 2012.
[34] Betül, age., s. 50, 64, 70, 71.
[35] Adnan Siddivho Çabuk, Bay E., “Hz. Muhammed Meditasyon Yaptı Mı? Namazın Yogayla Benzerliği Var Mı?”, Röportaj: Lilay Koradan, Genç Gelişim Dergisi, 2008, <http://thenomad17.blogspot.com/2010/08/> SGT: 12 Ağustos 2010, Erişim: Mayıs 2012. (Araştırmama göre Lilay Koradan’ın Adnan Siddivho Çabuk ve Bay E. ile yaptığı bu röportaj Genç Gelişim Dergisi, Tempo ve Aktüel dergilerinde yayımlanmış: Tempo dergisi kapanmış, diğer iki derginin internet sitesinden de bu yazı silinmiş.)
[36] R. Narayanaswami, “Surya Namaskar: 12 Postures Of Surya Namaskar”, 2009, <http://rnarayanaswami.net/yogapdf/SURYANAMASKAR.pdf> Erişim: Temmuz 2017, s. 1-12. Çiğdem Öner, “Surya Namaskar: Güneşe Selam”, 2014, <http://www.cigdemoner.com.tr/surya-namaskar-gunese-selam/> Erişim: Temmuz 2017.

 

Vardığım Sonuç: Günümüz namaz ibadetinin kökenleri (en azından öncüllerinden ve kökenlerinden birisi) Hinduizm inançlarına dayanmakta olup Hindu inançlarıyla etkileşime girmiş olması muhtemel gözükmektedir.

Nitekim:
• İslam’dan önce Hindu İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü yerler arasında Arabistan’ın da olması ve oluşacak inanç etkileşimleri.
• İran’ın Farsça dili ile Hindistan’ın Sanskritçe dili, Hint-Avrupa dil ailesi içinde yer alan dillerdendir ve birbiriyle etkileşim halinde olmuşlardır. İran ya da Perslerin, Hindistan ve inançlarıyla etkileşim halinde iç içe olması, İran’ın Farsça dilindeki birçok kelimenin Hint dili olan Sanskritçe’den gelmesi, İran bünyesinde ~MÖ 850 ve MS 650 yıllarında Persler, Medler, Ahamenişler ve Sasaniler gibi etkili olmuş İran halkları veya imparatorlukları, Arabistan’a yakın olduklarından Araplarla inanç etkileşimine girmiş olduğunu göstermektedir.
• Hinduizm ve özellikle Budizm öğrencilerinin Arabistan dâhil olmak üzere Asya’nın çoğu yerine dinsel inançlarını yaydıkları bilinmektedir.
• Muhammed’in ticaret ile uğraşması, ticaret yapmak için Suriye, Yemen, Arabistan Yarımadası ve yukarısına yaptığı seyahetler sırasında farklı inançlarla tanışmasını ve çeşitli kültürleri öğrenmesini bilmekteyiz.
• ~MÖ 500 ve MS 1100 tarihlerindeki “Baharat Yolu” ve ~MÖ 200 ve MS 1400 tarihlerindeki “İpek Yolu” güzergâhı üzerinde Hindistan ve Arabistan’ın da bulunması sonucunda buradaki toplumlar ticaret, kültür ve din gibi alışverişler yapmışlardır.

Yoga Hareketlerinden Birkaçı. BETÜL, Sabiha. “Huzura Sekiz Adım: Yama-Niyama-Asana”, s. 50, 64. Çizim © Sabiha Betül (Ek Düzenleme: A. Çadıroğlu)

İşte bu sebeplerden dolayı, Hinduizm ile İslam’ın birtakım -temel- özelliklerinin birbirine benzediğini görürüz, mesela:

• İslam’daki Kabe tapınağının, Hinduizm’deki Garbha ve Kapilash tapınaklarına;
• İslam’daki Kabe’de bulunan siyah kutsal taş Hacer-ül Esved’in, Hinduizm’deki tapınaklarda bulunan Shiva Lingam veya Shangay Ashweta adlı siyah kutsal taşa;
• İslam’daki Namaz ibadetinin, Hinduizm’deki yoga içerisindeki Namaskar ibadetine benzediğini kaynaklar bize göstermektedir.[37] Şu an Hindistan’a gitsek bunları bir bir görürüz.[38]

İslam’daki bu 3 unsurun, Hinduizm’deki bu 3 unsurdan etkilendiği muhtemel gözükmektedir.

Tabii.­.. Hayvanlar arasında güçlü veya önder olanın önünde başını yere eğme figürü, senin gücünü kabul ettim manasına gelmektedir. Homo sapiens’in[37] (İlk İnsanların – 200 bin yıl önce[39]) oluşumundan bu yana ve/veya tarıma geçiş[37] (∼10 bin yıl önce[40]) öncesinde ve sonrasında insanlar; anne-babalarının önünde, grup liderine, krallara, firavunlara, hükümdarlara veya Tanrılara saygı mahiyetinde alnını yere değdirerek eğilme olarak yapılan tavırlar tabii ki namazın gerçek kökenidir. Bununla beraber -veya sonrasında- İslam dininden önce, namaz benzeri Tanrılara dua etme Sümer-Babil-Mısır külliyatında da var olmakla birlikte, MÖ 1500’lerde Hinduizm’de Surya Namaskar olarak Güneş Tanrısı’na yapılan namaz benzeri ibadet, MÖ 300’lerde Sabiilerdeki kuzeye dönülüp günde 7 kere yapılan namaz benzeri ibadet namazın oluşumunda etkili olmuştur diyebiliriz. Bu sayılanlar arasında Hinduizm inançlarının namaza etkisi daha fazla gibi gözükmektedir.[37]

Kur’an’daki Analizi

Kur’an: Nisa 103 Namazı bitirdiğinizde, Allah’ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık ‘güvenliğe kavuşursanız’ namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü’minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.

___________________
[37] Bu bölümdeki ilgili diğer konuların ve genel bilgi kapsamındakilerin kısaca birleştirilmesi olup yazarın vardığı sonuçtur. Ayrıca bk. Oak ags. ve bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 233-249).
[38] Videolar için: Uğur Çiğdem, “Varanasi Güneşe Tapınma ve Namaz (Namaskar)“, 11 Aralık 2015, <https://youtu.be/zjaoJsOW4jQ>; IndiaTV, “How similar is Surya Namaskar to Namaz?“, [TV Programı], 29 Mart 2017, <https://youtu.be/KDtdX6UbzKY>; Yoga Arena, “Learn Step by Step Surya Namaskar“, 16 Ekim 2014, <https://youtu.be/kS4YA1z8fsc> Erişimler: Nisan 2018.
[39] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 92).
[40] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 126).

[/one-third][clearfix]

 


 

KAYNAKÇA

AYDIN Ferit, “Ferid Aydın ile Tasavvuf Üzerine Röportaj”, Tevhid Dergisi, Röportaj: Ebu Hanzala, 6 Eylül 2016, <http://tevhiddergisi.net/makale/ferid-aydin-ile-tasavvuf-uzerine-roportaj> Erişim: Temmuz 2017.

AYDIN Fuat, “Tarihten Günümüze Tartışmalı İnanç Meseleleri-II (Hint Düşüncesinde Varlığın Birliği ya da Şankara’nın Advaita Vedantası’nın Varlık Anlayışı)“, M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları No: 363, 1. Baskı, İstanbul 2015, ss. 225-242, <https://www.academia.edu/28920236/Hint_Düşüncesinde_Varlığın_Birliği.­..> Erişim: Nisan 2018.

BERTOLUCCI Bernardo (Yön. ve Öykü), “Little Buddha”, [Film], Yapımcı: Jeremy Thomas, 1993, <https://youtu.be/Z3WZwNwNcV0> Erişim: 2 Temmuz 2018.

BETÜL Sabiha, “Huzura Sekiz Adım: Yama-Niyama-Asana”, Doğal Yollarla İyileşme Yöntemleri ve Bilinçli Yaşam Derneği İktisadi İşletmesi Yayınları, Ankara, 1. Basım, Şubat 2011, <http://www.sabihabetul.com/media/huzura8.pdf> Erişim: Haziran 2017.

ÇABUK Adnan Siddivho, Bay E., “Hz. Muhammed Meditasyon Yaptı Mı? Namazın Yogayla Benzerliği Var Mı?”, Röportaj: Lilay Koradan, Genç Gelişim Dergisi, 2008, <http://thenomad17.blogspot.com/2010/08/> SGT: 12 Ağustos 2010, Erişim: Mayıs 2012.

ÇADIROĞLU Alper, Mutlak Bilim, <https://www.mutlakbilim.net> Erişim: 2018.

ÇAKIROĞLU Mustafa, “Arkhe Problemi Bağlamında Atom Düşüncesinin Tarihsel Gelişimi ve Cern Deneyi (Standart Model ve Higgs Parçacığı)”, Giresun Ü. Fen Bilimleri Ens., Fizik Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ocak 2014, <https://www.academia.edu/33279318/.­..Arkhe_Problemi_Bağlamında_Atom_Düşüncesinin_Tarihsel_Gelişimi.­..> Erişim: Nisan 2018.

ÇİFÇİ Meryem, “Eski Mısır Dininde Tanrı ve Öte Dünya İnancı“, Selçuk Ü. Sosyal Bilimler Ens., Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı – Dinler Tarihi Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Konya 2010, <http://acikerisim.selcuk.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/123456789/6735/274272.pdf?sequence=1&isAllowed=y> Erişim: Nisan 2018.

ÇİĞDEM Uğur, “Varanasi Güneşe Tapınma ve Namaz (Namaskar)“, 11 Aralık 2015, <https://youtu.be/zjaoJsOW4jQ>; IndiaTV, “How similar is Surya Namaskar to Namaz?“, [TV Programı], 29 Mart 2017, <https://youtu.be/KDtdX6UbzKY>; Yoga Arena, “Learn Step by Step Surya Namaskar“, 16 Ekim 2014, <https://youtu.be/kS4YA1z8fsc> Erişimler: Nisan 2018.

DEMİR Ramazan, “Arap Dilinde ‘Fıkhu’l-Luga’ ve ‘İlmu’l-Luga’ Terimlerinin Kullanımı, Tanımı, Konusu ve Gayesi“, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 13, Sayı: 23, Ocak 2011, ss. 183-203, <http://www.ifdergisi.sakarya.edu.tr/article/view/1052000023/1052000022> Erişim: Nisan 2018.

DEVECİ Beyza Aybike, “Hinduizm’de Durgā Pūcā’nın Yeri ve Önemi“, V. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi – Bildiriler Kitabı III, İstanbul, Mayıs 2016, ss. 211-220, <http://www.tlck.org.tr/wp-content/uploads/2016/10/TLCK.5.3.B015.pdf> Erişim: Nisan 2018.

ELIADE Mircea, “Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi”, Cilt 1: Taş Devrinden Eleusis Mysteria’larına, Çeviri: Ali BERKTAY, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2003.

_______, “Dinler Tarihine Giriş“, [Kitap Özeti], <http://www.altinicizdiklerim.com/resimler/Dinler Tarihine Giri – Mircea Eliade.pdf> Erişim: Nisan 2018.

GÜNAY Nasuh, “Yoganın Mahiyeti ve Çeşitleri”, Süleyman Demirel Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 19, Şubat 2007, ss. 51-79,  <http://isamveri.org/pdfdrg/D01535/2007_19/2007_19_GUNAYN.pdf> Erişim: Mayıs 2012.

GÜNGÖREN İlhan, “Buda’nın Yaşam Öyküsü”, Historical Sense, 18 Temmuz 2003, <http://www.historicalsense.com/Archive/buda1_1.htm> Erişim: Eylül 2011.

İMAMOĞLU Osman, DİLEK Ahmet Naci, “Common Benefits of Prayer and Yoga on Human Organism / Namaz ve Yoganın İnsan Organizmasındaki Ortak Faydaları”, International Journal of Science Culture and Sport, 4: SI 2, Eylül 2016, ss. 639-651, <http://www.iscsjournal.com/Makaleler/1125515795_si2_61_iamaoglu.pdf> Erişim: Temmuz 2017.

İncil (Müjde): İncil’İn Çağdaş Türkçe Çevirisi, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Zirve Yayıncılık ve Dağıtım, Yeni Yaşam Yayınları, Acar Basım, Yeni Çeviri: 1987-1994-2001, İstanbul, 6. Basım: Temmuz 2008.

KILIÇ Metin, “Haniflik El Kitabı”, 2. yayım, Aralık 2009, <https://books.google.com.tr/books…> Erişim: Mayıs 2012.

Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Anlamı: Meal ve Sözlük, Meali Hazırlayan: Ali Bulaç, Bakış Yayınları, İstanbul 1985.

Kutsal Kitap: Eski ve Yeni Antlaşma (Tevrat, Zebur, İncil), Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Yeni Yaşam Yayınları, Yeni Çeviri, İstanbul 2001-2009, <https://incil.info/kitaplistesi> veya <https://www.kitabimukaddes.com/kutsal-kitap-hakkinda-bilgilendirme-ve-tam-metni/> Erişimler: 2011-2018.

NARAYANASWAMI R., “Surya Namaskar: 12 Postures Of Surya Namaskar”, 2009, <http://rnarayanaswami.net/yogapdf/SURYANAMASKAR.pdf> Erişim: Temmuz 2017.

OAK Purushottam Nagesh, “Was Kaaba a Hindu Temple?” -Kabe Bir Hindu Tapınağı Mı?-, Hinduism, 2004, <http://www.hinduism.co.za/kaabaa.htm> Erişim: Mayıs 2012.

ÖNER Çiğdem, “Surya Namaskar: Güneşe Selam”, 2014, <http://www.cigdemoner.com.tr/surya-namaskar-gunese-selam/> Erişim: Temmuz 2017.

RAWLES Neil (Yön.), “Andrew Marr’s History of the World”, 2. Bölüm: Age of Empire, [TV Belgeseli], Yapımcı: Chris Granlund, Kathryn Taylor, Guy Smith, Sunucu: Andrew Marr, BBC One TV, 30 Eylül 2012; “Büyük Dünya Tarihi”, 2. Bölüm, NTV, 24 Kasım 2012, <https://www.dailymotion.com/video/x2tcxg0> Erişim: 2 Temmuz 2018.

SARIKÇIOĞLU Ekrem, “Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi”, Fakülte Kitabevi, Isparta 2002, Darul Kitap: İslam Ansiklopedisi, <http://www.darulkitap.kuranikerimde.com/tarih/v2/es-dinlertarihi/index.htm> veya <https://tr.scribd.com/document/327938307/Ekrem-Sarıkcıoğlu-Baslangıctan-Gunumuze-Dinler-Tarihi> Erişim: 2012 ve 2018.

SİCİMOĞLU Ayhan, “…”, Ayhan Sicimoğlu ile Renkler, [TV Programı], Bloomberg TV. (Bölüm ismi, tarih ve link eklenecek).

YAVUZ Yusuf Şevki, “Âmentü”, TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA), TDV İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM), 1991, Cilt: 3, ss. 28-30, <http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c03/c030018.pdf> ET: Nisan 2018.

YİTİK Ali İhsan, “Vedalar ve Kaynağı Üzerine“, Milel ve Nihal Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, Ocak-Nisan 2011, ss. 225-250, <http://dergipark.ulakbim.gov.tr/milel/article/view/5000076144/5000072424> Erişim: Nisan 2018.

_______, “Bîrûnî’nin Kaleminden Hinduizm“, Milel ve Nihal Dergisi, Cilt: 10, Sayı: 3, Eylül-Aralık 2013, ss. 149-200,  <http://dergipark.ulakbim.gov.tr/milel/article/view/5000085921/5000080015> Erişim: Nisan 2018.

 

Hazırlayan: Alper ÇADIROĞLU
Son güncellendiği tarih: 25 Ağustos 2018