ÖZEL FİZİK
(6. Bölüm: 12 Konu) (Orijinal 3 Video)
İÇİNDEKİLER
1- İnflation Patlaması: Big Bang’in Yanında Cüce Kaldığı Sıradışı Bir Patlama! Evrendeki Her Şey Tesadüf Eseri Oluştu (Konunun hazırladığım videosu)
2- Kainat 10 Kiloluk Bir Maddeden Oluştu (Konunun hazırladığım videsu)
3- Evrenin Genişlemesinin Asıl Sebebi: Demir Küre Deneyi (Konunun hazırladığım videosu)
4- Karanlık Enerji ve Karanlık Madde Nedir?
5- Higgs Alanı veya Tanrı Parçacığı Nedir?
6- Işık Hızı’na Ulaşırsak Işık Nasıl Gözükür?
7- Renk Nasıl Oluşur?
8- Maddeler Sıfır Kütleli ve Sıfır Boyutludur, Maddelerde Kütle ve Hacim Yoktur
9- Yoktan Var Etmek Yanlıştır! Çünkü!..
10- Dünya’nın Sonu Ne Zaman Olacak! (Bilimsel Kıyamet)
11- Süpersicim Kuramı İle Her Şeyin Birleştirilmesi
12- Süpersicim M-Kuramı’ndaki Diğer Boyutlar Ne İşe Yarar?
Kaynakça
[one-third-first]
1. konunun videosu.
[/one-third-first][one-third]
2. konunun videosu.
[/one-third][one-third]
3. konunun videosu.
[/one-third][clearfix]
Bu bölümdeki ilgili konuları video/kısa belgesel tarzında animasyonlu/hareketli bir şekilde de izleyebilirsiniz. Videoları hazırlayan: Alper Çadıroğlu.
[one-third-first]
SİTE DİZİNİNDEKİ 44. KONU
İNFLATİON PATLAMASI: BİG BANG’İN YANINDA CÜCE KALDIĞI SIRADIŞI BİR PATLAMA! “EVRENDEKİ HER ŞEY TESADÜF ESERİ OLUŞTU!”
Big Bang Patlamasından önce İnflation patlaması olmuştur. İlk başta sadece Higgs Alanı vardı. Bu bir enerjidir. Sonra bu enerji gerildi ve patladı. Patlamanın sebebi itici kütle çekiminin aşırı bir biçimde artması ve serbest kalmasıdır. İtici kütle çekimi yani negatif basınç ya da evreni genişleten şişiren itim gücünün bu kadar aşırı olmasının sebebi de; higgs alanının özel bir konuma gelmesidir. Örneğin; eğer bir sıvıyı süper olarak soğutursanız buz olmaz, sıvı olarak kalır, buna süper soğutulmuş sıvı denir. Eğer bir cam şişeyi, hiç boşluk kalmayacak kadar su ile doldurup kapağını kapatıp ve onu buzluğa koyarsak, belli bir süre sonra şişe kırılıp patlayacaktır. Higgs Alanının özel duruma gelmesi de buna benzer. Bu anlarda alan, aşırı yüksek bir enerji düzeyine ulaşmıştır. Bununla beraber aşırı bir itici güç oluşmuştur. Alanın minicik kütle çekimini yenen devasa itici güç; bu alanı büyük bir şiddetle patlatmıştır. Patlama 10 üzeri eksi 35 saniye kadar sürdü. Bu sürede evren 10 üzeri 30 kat genişledi. Bu akıl almaz bir rakamdır. Bir atomun bir anda Samanyolu Galaksisi kadar büyümesi gibidir. Big Bang Patlaması ile günümüze kadar 14 milyar yıllık genişlemenin toplamından bile katbekat büyüktür. Bu da bize gösterir ki, evren çok büyük. Şu ana kadar gözlemleyebildiğimiz 200 milyara yakın galaksiyi Dünyadaki bir kum tanesi gibi düşünürsek, Evrenin büyüklüğü Dünya kadar olurdu.
Bu kadar kısa süreli bir İnflaton Şişme Patlaması sonrasında aşırı olan itim gücü durdu. Yukarıda anlattığım örnekteki gibi; şişe patladı ve şişeyi patlatan itim gücü durmuş oldu. Yüksek enerji düzeyindeki başlangıçtaki higgs alanı, İnflation Patlaması sonunda düşük enerjili düzeye evrildi. İşte bundan sonra Big Bang Patlaması denilen olaya gidildi. Aslında patlayan Big Bang değildi, İnflation Patlaması idi. İnflation Patlamasının “yan etkisi” olarak, Evren genişlemeye ve soğumaya devam etti. Big Bang’e saçılma da diyebiliriz.
İnflation Patlamasından sonra, Big Bang ile genişleyen evrende 1 saniye içinde madde parçacıkları ve ışınım oluştu. E=mc2’deki gibi enerji maddeye dönüşmüş oldu. Daha yalın bir dille; eğer siz bir gazı soğutursanız suya ve buza dönüşür. Evren genişledikçe yani soğudukça, enerji de parçacığa dönüşmüş oldu. Sonrasında parçacıklar kümelendi ve galaksiler oluştu. Bu kümelenmenin sebebi de; İnflation Patlaması sırasındaki “Kuantum Titrenimleridir”. Yani galaksiler “rastgele” oluştu. Biz ve evrende gördüğümüz her şey “tesadüf” eseri oluştu. Heisenberg’in belirsizlik ilkesi parçacıklara uygulanmakla kalmaz alanlara da uygulanabilir.
Şişe patladığında aslında evrenin heryerinde itim gücü durmadı. Yani bu şişenin -evrenin- İnflation patlamasının bittiği “anlar” farklı idi. Farklı noktalarda itim gücü dururken diğer farklı noktalarda bu itim gücü devam etti. Tabii bunlar 10 üzeri eksi 35 saniye içinde olupbitti ve sonrasında Big Bang devam etti. İtim gücünün ilk olarak durduğu bölgelerde enerji yoğunlaştı; bir kâğıt veya bir bez üzerinde oluşan kırışıklık, buruşukluk gibi ya da pizza hamurundaki küçük bir bölgeyi yukarı doğru uzatalım, pişirdikten sonra o bölge daha kabarık olacaktır bunun gibi bozulmalar eşliğinde parçacıklar bir kümelenmeye gitti sonucunda da galaksiler oluşmuş oldu. Eğer bu kuantum belirsizliği olmasaydı insanlar, gezegenler, yıldızlar, galaksiler kısaca hiçbir şey olmazdı; Çünkü oluşacak anı bulamazlardı. Birbirine eş uzaklıkta genişleyen, türdeş, gözle görülmez olan parçacıkların hâkim olduğu ıssız bir evren olurdu. Burada Kuantum’un gördüğümüz evreni oluşturması söz konusudur.[1]
___________________
[1] Brian Greene, “Evrenin Dokusu: Uzay, Zaman ve Gerçekliğin Dokusu”, Çevirmen: Murat Alev, Tübitak Yayıncılık, Tübitak Popüler Bilim Kitapları, Ankara 2010.
SİTE DİZİNİNDEKİ 45. KONU
KAİNAT 10 KİLOLUK BİR MADDEDEN OLUŞTU
Evrendeki madde nereden geldi? Sorusu cevapsızdır. Fakat her şey 10 kilogramlık bir madde ile başladı (Figür 1). Evren genişledikçe bu madde miktarı giderek arttı ve şu anda evrende bulunan toplam kütleye ulaştı (Figür 2).[2]
[one-half-first]
[/one-half-first][one-half]
[/one-half][clearfix]
Bir lastiği gerginleştirdiğinizi düşünün. Bu sayede lastiğin kütlesi basınçtan dolayı artacaktır (Figür 3 ve 4).[2]
[one-half-first]
[/one-half-first][one-half]
[/one-half][clearfix]
Normal bir balon düşünelim. Balonun duvarlarına karşılıklı olarak bir uçtan diğer uca ince uzun lastikler tutturalım (Figür 5). Balon ne kadar şişerse, lastikler de bir o kadar gerginleşecektir (Figür 6). Lastiklerin giderek gerginleşmesi lastiklerdeki basıncı da giderek arttırır. Artan basınç sayesinde lastiklerin kütlesi de aynı oranda artar. Yani yeni kütleler oluşur. Başlangıçtaki bu 10 kiloluk madde de, hızla genişleyen evrende gerginleşerek; şimdi gördüğümüz evreni oluşturan toplam kütleyi üretti.[2]
[one-half-first]
[/one-half-first][one-half]
[/one-half][clearfix]
Evrenin ilk anlarında, 10 üzeri eksi 26 santimetre çapında ufacık bir yere sıkışmış 10 kiloluk bir madde vardı. Bu madde veya enerji; İnflation Alanı olarak bilinir. Bu alan İnflation Patlaması yaşadı. Patlama 10 üzeri eksi 35 saniye sürdü. Patlama sonunda evren 10 üzeri 30 kat genişledi. Bu genişleme ile birlikte evrenin hacmi de (10 üzeri 30 üzeri 3) 10 üzeri 90 kat büyüdü. Patlama sonunda başlangıçtaki 10 kiloluk enerji, 10 üzeri 90 kat arttı. (Figür 7). Bu patlamadan sonra Big Bang Patlaması başladı, daha doğrusu Big Bang saçılması başladı; saçılan bu enerji, evrenin genişleyerek soğuması ile birlikte 10 üzeri 80 tane parçacık ve ışınıma dönüştü. Sonuç olarak; İnflation Patlaması sonucunda artan enerji şu an gördüğümüz evrendeki her şeyi oluşturdu.[2]
Figürleri hazırlayan: Alper Çadıroğlu[3]
___________________
[2] Greene, age.
[3] Figürler Greene adlı kaynaktaki bilgilerin şahsım Çadıroğlu tarafından görsele dönüştürülmesidir.
SİTE DİZİNİNDEKİ 46. KONU
EVRENİN GENİŞLEMESİNİN ASIL SEBEBİ: DEMİR KÜRE DENEYİ
Ön Bilgi: Sapan Örneği ve Demir Küre Deneyi yazara aittir: Bunlar Fizik bilgileriyle tutarlıdır.
Evrendeki gördüğümüz her şeyi oluşturan kuark ve elektronların bir kütle çekimi vardır. Yani bütün maddeler birbirlerini çekerler. Kütle artarsa çekim gücü de artar. Masadaki bardak ile sizin aranızda olduğu gibi; gezegenler, yıldızlar ve galaksiler arasında da bir çekim gücü vardır. Peki, neden bunlar birbirine yapışmaz? Normalde evrendeki her şeyin birbirine yapışması lazımdır. Bunu önleyen şey Karanlık Enerjidir. Bu enerji, maddeler arasında bir itim gücü oluşturur. Dünyada zıplamamızı, bardaktan su içmemizi, gezegenlerin yıldız etrafında dönmesini sağlayan bu enerjidir. Kütle çekimi ile itim gücü aralarında dengelenmiştir. (Evrenin yaklaşık %70’i Karanlık Enerjiden oluşur.)
Ön Bilgi: Bir cismi (Figür 8) ısıtırsak onun kütlesi artar (Figür 9). Çünkü cismin atomları daha hızlı hareket etmeye başlar, bu sayede enerjileri artar. Enerji artarsa, kütleleri de artar. Yine bir cisme basınç uygulanırsa, ısısı yani enerjisi artacağı için; kütlesi de artacaktır. Cismin kütlesini; enerji (ısı) ve basınç değiştirir.[4]
[one-half-first]
[/one-half-first][one-half]
[/one-half][clearfix]
[/one-third-first][one-third]
Sapan Örneği: Karanlık enerji gözle görülmez. Bu enerjiyi oluşturan kütle çekimidir. Kütle çekiminin bir yansıması gibidir. Taş fırlatan bir sapan düşünün (Figür 10). Sapan lastiğine bir taş koyup, lastiği gerip bıraktığımızda taş fırlar. Lastiği daha çok germek için daha çok kuvvet yani basınç uygulamamız lazımdır (Figür 11). Uyguladığımız bu basınç kütle çekimine katkı sağlayarak onu arttırır fakat bir itim gücü de yaratır. Lastiği ne kadar çok germeye çalışırsak, bu zorlaştığından, itim gücü daha da fazla artacaktır. Bu sayede itim gücü, kütle çekimini yenecektir. Yani evrendeki her şeyin birbirine yapışma isteği, itim gücünü gittikçe arttıracaktır. Bu da evrenin genişlemesini sağlayacaktır. Evrenin genişlemesinin sebebi budur.[4][5]
[one-half-first]
[/one-half-first][one-half]
[/one-half][clearfix]
Demir Küre Deneyi: Başka bir örnekle açıklamak gerekirse -bkz. figür 12-; iki tane futbol topu düşünelim ama bu topların etrafı demirden olsun yani içi boş demirden toplar. Bunların iki tane supap deliği olsun. Bir de iki tane şişirilme deliği bulunan lastikten bildiğimiz bir balon olsun. Bu şişirilme delikleri birbirine zıt olarak doğu ve batı yönlerine bakıyor olsun. Demirden futbol toplarımız arasına bu balonu yerleştirelim. Bir şişirme deliğini birinci topun supabına, ikinci şişirme deliğini ise ikinci topun supabına takalım. Böylece arada balon olacak şekilde, üçünü aynı doğrultuda yani yan yana dizmiş olduk (Figür 12). Şimdi açıkta kalan supaplara pompa aracılığı ile durmadan hava bastığımızı düşünelim. Balonun bağlı olduğu supapların bir özelliği var, o da şu; eğer yüksek basınçla karşı karşıya kalırlarsa açılıp hava sızdırıyorlar. Pompalarla toplara durmadan hava bastığımızda, supaplar açılır ve balon gittikçe şişer (Figür 13). (Demirden top, düzeneğin daha iyi anlaşılması için seçildi yoksa bunun yerine belirli bir hacme kadar şişen sonrasında duran kauçuk veya daha sağlam bir lastikten yapılma hafif bir top da olabilirdi.)[4][5]
[one-half-first]
[/one-half-first][one-half]
[/one-half][clearfix]
Gittikçe şişen balon, toplara bir itim gücü uygular yani topları birbirinden uzaklaştırır, onları iter. Bu sayede topların arasındaki mesafe gittikçe artacaktır (Figür 14). İşte bu evrenin genişlemesidir. Toplara galaksi dersek, balon da karanlık enerji olur (Figür 15 ve 16).[4][5]
[one-half-first]
[/one-half-first][one-half]
[/one-half][clearfix]
Figürleri hazırlayan: Alper Çadıroğlu[6]
___________________
[4] Greene, age.
[5] Sapan Örneği ve Demir Küre Deneyi Greene adlı kaynaktaki bilgilerle tutarlı olup şahsım Çadıroğlu’na aittir.
[6] Figürler Greene adlı kaynaktaki bilgilerin şahsım Çadıroğlu tarafından görsele dönüştürülmesidir.
SİTE DİZİNİNDEKİ 47. KONU
KARANLIK ENERJİ VE KARANLIK MADDE NEDİR?
Karanlık Enerji veya Kara Enerji hakkında birtakım bilgiler: Evrenin yaklaşık %70’ini oluşturur. Evrenin genişlemesini sağlayan güçtür. Normal madde ile etkileşime girmemektedir. Bildiğimizin dışında farklı bir madde türüdür. Big Bang sırasında azdı; sonra giderek arttı. Bir bakıma ona zamanı oluşturan kavram olarak da bakabiliriz, bir birim genişleme ile bir birim zaman oluşmaktadır. Şu an onun tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz ama o olmasaydı evrenin genişlemesi dururdu ve -galaksilerin kütle çekiminden dolayı- bütün galaksiler yapışırdı ve dolayısıyla evren ve canlılık olmazdı. Bu güç kütle çekimini yenerek işini sürdürmektedir.[7]
Karanlık Madde veya Kara Madde hakkında birtakım bilgiler: Evrenin yaklaşık %25’ini oluşturur. Big Bang’den sonra azdı; genişleme ile birlikte giderek arttı. Galaksilerin ve yıldızların etrafında bulunarak; onların evrende dağılmamasını sağlar. Evrenin her yerindedir: Şu an içimizden bile her an geçmektedir. Normal madde ile etkileşime girmez. O olmasaydı galaksiler ve yıldızlar olmazdı, dolayısıyla evren ve canlılık da olmazdı. Onun şu an için tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz ama elimizdeki veriler böyle bir maddenin (veya alanın) varlığını kanıtlıyor. Bu kanıtlar şunlardır: Süpernova patlamalarındaki normal maddenin daha hızlı yayılması lazım ama Karanlık Madde bu patlama esnasında maddeyi tutarak daha şiddetli ilerlemesini engelliyor. Yanı sıra Andromeda Galaksisi’ndeki galaktik merkeze yakın olan bir yıldızın dönüş hızı ile uzak olan bir yıldızın, merkezin kütle çekiminden dolayı uzaktakinin daha yavaş dönmesi gerekirken, ikisi veya fazlası, saniyede yaklaşık 250 km. hızla aynı yolu alıyor. Bu iki örnek Karanlık Maddenin kanıtı durumundadır.[7]
___________________
[7] Greene, age.
SİTE DİZİNİNDEKİ 48. KONU
HİGGS ALANI VEYA TANRI PARÇACIĞI NEDİR?
Higgs parçacığı, higgs alanı ve tanrı parçacığı aynı kavramlardır: Kısaltma olarak HA kullanıldı. Maddelerin normalde kütleleri yoktur: Madde kendine has kütleye sahip değildir: Bu kütleyi dışarıdan higgs alanı sayesinde kazanırlar. HA maddeye kütlesini veren bir dış etmendir veya özelliktir. Eğer HA’lar olmasaydı hiçbir maddenin kütlesi (ve / veya ağırlığı) olmazdı. HA’lar evrendeki her maddenin (atomun veya atom altı parçacıkların) etrafında bulunur: Adeta onu sarar ve kuşatır. Maddelerin kazanılmış olan kütleleriyle HA’ların kendi kütleleri arasında bir kıyaslama yapacak olursak; HA’ların kütleleri çok çok daha fazladır.[8] Rahat anlaşılması açısından; farklı elementlerin farklı atomsal özellikleriyle ilişkili olarak; bir higgs alanı bir atoma “senin hızın bu olmalı” der gibi ona bir birim hız olarak kütle verirken, diğer farklı atoma “sen biraz daha yavaş ilerle” deyip ona 2 birim hız olarak daha fazla kütle kazandırmış oluyor.[9]
___________________
[8] Greene, age.
[9] Erdem Akyüz, Söyleşi(ler): Alper Çadıroğlu, 2011-2015. (Kuantum alanında doktora yapan samimi bir arkadaşım. Fizik Hakkında Serbest Konuşma. Gerek röportaj tarzında kendisine sorduğum sorular gerekse de kendisinin serbest konuşmasındaki birtakım bilgilerin -şahsım Çadıroğlu tarafından- yazıya geçirilmiş hali. İnternetteki İnspeak ve Paltalk adlı çoklu katılımcı sesli sohbet programlarındaki, “Academia” odası, Türkiye; 2011, 2012, 2013, 2014, 2015. Ayrıca bkz. Youtube’daki “Viacademia” kanalı <https://www.youtube.com/channel/UC2Wv_szPVHhzmG731tiDRbQ/videos>)
SİTE DİZİNİNDEKİ 49. KONU
IŞIK HIZINA ULAŞIRSAK IŞIK NASIL GÖZÜKÜR?
Size yaklaşmakta olan bir arabaya doğru koşarsanız, araba size daha çabuk ulaşacaktır. Size yaklaşmakta olan bir arabanın tersine ondan uzaklaşarak koşarsanız, araba size daha geç ulaşacaktır. Peki aynı durumu Işık’a uyguladığımızı düşünelim. Işığa yaklaşmakta olan bir nesneye, ışığın daha çabuk ve Işıktan uzaklaşmakta olan bir nesneye, ışığın daha geç gelmesi lazım diye düşünürüz. Ama bu düşünce yanlıştır. İster ışığa doğru hareket edelim, istersek ondan uzaklaşalım veya ne yaparsak yapalım; ışık bize ne çabuk ne de geç ulaşacaktır; sabit bir biçimde saniye 300.000 kilometre yol alarak ulaşacaktır. Hızımız ışık hızında olsa bile; ışık bizden ışık hızında uzaklaşacaktır! Işığın bu şekilde davranmasını şu şekilde açıklayabiliriz. Dünya atmosferinde ilerleyen ses dalgaları saniyede 330 metre hıza sahiptir, ses için referans noktası havadır. Denizdeki dalgalar içinse, sudur. Ama ışık’ın hiçbir referans noktası yoktur; hiçbir şeye ve her şeye göre hızı, saniyede 300 bin kilometredir. Sırasıyla; Hans Oersted, Micheal Faraday, James Maxwell bu konunun öncüleridirler ve son noktayı koyan Albert Einstein’ın özel görelilik kuramıdır.[10]
___________________
[10] Greene, age.
[/one-third][one-third]
SİTE DİZİNİNDEKİ 50. KONU
RENK NASIL OLUŞUR?
Yüzeysel Açıklama: Güneş(Yıldız) ışığı beyazdır. Beyaz üç ana renk olan kırmızı, mavi ve yeşilden oluşur. Bu üç ana renk karışımlarından da bütün renkler oluşur. Renkler; dalga boyu ve frekansa(titreşime) göre belirlenir. Dalga boyu en yüksek olan renk kırmızıdır, en düşüğü ise mordur. Diğer renkler bunların arasında dalga boyu ve frekansa bağlı olarak değişir. Ayrıca dalga boyu ile frekans ters orantılıdır. Güneş ışığı parçacıklarına veya dalgalarına Foton denir.
Maddeye çarpan bu fotonlar, madde tarafından soğurularak ve / veya yansıtılarak rengi oluşturur. Yansıyan ışığın dalga boyu ve frekansına bağlı olarak maddenin rengi de oluşmuş olur. Örneğin; siyah renkli bir madde, gelen ışığın hepsini soğurur. Beyaz renkli bir madde de, gelen ışığın hepsini yansıtır. Madde; üzerine beyaz olarak gelen ışıktaki, kırmızı rengi yansıtıp, diğer renkleri soğurursa; bu durumda o madde kırmızıdır. Bu şekilde kısmen soğurup kısmen yansıtma olarak bütün renkler oluşmuş olur.
Detaysal Açıklama: Bu kısma kadar renk oluşumunun yüzeysel olarak bir açıklaması yapıldı. Detaysal ifadeye geçecek olursak. Madde bildiğimiz gibi elementlerden oluşur. Atomlardan oluşan elementlerin farklı olarak atomik özellikleri vardır. Elementler; Elektromanyetiklik, ısı, kütle, proton sayısı gibi birçok kendine has atomik özellik içerir. Atomdaki elektronlar, gelen foton ışığını enerji olarak kullanarak; harekete geçip bulunduğu bölgeyi değiştirir. Sonra bu elektronlar bu enerjiyi tekrar kullanarak eski yerlerine geri dönerken, bu foton ışığı enerjisini dışarıya ışınım şeklinde renk olarak verir yani yansıtır. Üst yörüngeye doğru çıkan elektronlar ışığı soğuracaktır, alt yörüngeye inen elektronlar ışığı yansıtacaktır. Işık geldiği sürece; Üste çıkan elektronlar tekrar alta inmek üzere ve alta inenler de tekrar üste çıkmak üzere devamlı bir harekette olacak, bu sayede renk oluşacaktır. Örneğin; üst taraftaki bir elektron fazlaca aşağıya inerse mavi ışık oluşacaktır, yine üst taraftaki bir elektron az olarak aşağıya inerse kırmızı ışık oluşacaktır. Bu anlatılanlar kapsamında ışığın bir kısmı soğurulup (emilip) bir kısmı yansıtıldığında renk oluşur, atomik özelliğin etkisiyle ve dalgaboyu-frekans (titreşim) durumuna göre de renk çeşitliliği oluşur.[11]
___________________
[11] Jim Al-Khalili (Sun.), “Atom“, Bölüm 1: The Clash of the Titans [TV Belgeseli], BBC Four, Yapımcı ve Yönetmen: Tim Usborne, 26 Temmuz 2007, <https://youtu.be/Y-AiqCp7Vlc> ET: Haziran 2018, Süre Aralığı: 28:39-33:25. (Bu aralığın öncesi ve sonrasını izlemeniz de tavsiye edilir.)
SİTE DİZİNİNDEKİ 51. KONU
MADDELER SIFIR KÜTLELİ VE SIFIR BOYUTLUDUR, MADDELERDE KÜTLE VE HACİM YOKTUR
Normalde gördüğümüz maddelerin hiçbir kütlesi yoktur. Etrafımızdaki gördüğümüz her şeyin kütlesi sıfırdır. Maddelere kütle kazandıran Higgs Alanıdır. Higgs Alanı evrenin tamamına yayılmıştır. Atomdaki; proton ve nötronu; kuarklar oluşturur. Yani madde kuark ve elektron isimli parçacıklardan oluşmuştur. Balın higgs alanı, ping pong topunun da parçacık olduğunu düşünürsek. Ping pong topunu balın içinde hareket ettirmeye kalkıştığımızda, ping pong topu bize bir direnç gösterir. Parçacıkların da higgs alanı içerisinde kazandığı bu direnç sayesinde kütlesi varmış gibi görünür veya dolaylı olarak kütle kazanır. Sonuç olarak maddelerin özünde bir kütle yoktur, sanal olarak bir kütle kazanırlar. Higgs Alanı; bir trafik polisi gibi davranır. Higgs’e trafik polisi ve parçacıklara da araba dediğimizi düşünelim. Polis; fotonu hiç durdurmaz, sen geç! der. Bu sayede foton kütlesiz olur. Elektrona biraz hız yapabilirsin ama fazla yapma, der; elektron da az kütleli olur. İş kuarka gelince; ona der ki; sen çok yavaş git! Kuarkın da kütlesi fazla olmuş olur.
Evrenimizde “yokluk, hiçlik ve boşluk” kavramları gerçek anlamda yoktur. Çünkü evrenin her tarafını saran ve kuşatan Higgs Alanı mevcuttur. Bunun yanı sıra maddelerin yani parçacıkların hacmi de yoktur. Parçacıkların hacmi sıfırdır. Etrafımızdaki gördüklerimiz; en, boy ve genişlik olarak 3 boyutludur. Lakin bu gördüklerimizi oluşturan parçacıklar sıfır boyutludur. Maddeyi oluşturan parçacıklar üst üste binerek sanal bir hacme sahip olurlar.[12]
___________________
[12] Akyüz adlı söyleşi.
SİTE DİZİNİNDEKİ 52. KONU
YOKTAN VAR ETMEK YANLIŞTIR! ÇÜNKÜ!..
Bu evrende yoktan var etme diye bir şey yanlıştır: “Var” ve “Yok” bu evrende geçerlidir[13] Diğer evrenlerde de olabilir ama onlar da aynı sistematiğe tabidir[14]. (Yanı sıra görüşüme göre kimi evrenlerde yoktan var olma şeklinde farklı fizik kavramları olabilir olsa da bu konumuz dışına girecektir; çünkü ilgilendiğimiz bu evren.) Yani var ve yok birbirinden ayrılamaz. O zaman, Big Bang öncesi hiçbir şey “yok” olamaz[13] ya da hiç olabilir; tabii bu durumda hiçliği de açıklamak gerekebilir[15]. Görüşüme göre eğer “yok” olsaydı “var” da olurdu. Bu yüzden yoktan var olma, yani Big Bang yoktan var oldu deyimi yanlıştır. (Yazının sonundaki örneğe bakınız.)
Evrenin enerjisi 0’dır: O halde var ve yok nedir?: Evrendeki yıldızlar, gezegenler, meteorlar vb… pozitif enerjidir. Evren boşluğunda ise negatif enerji bulunur. Evrende pozitif ile negatif enerji birbirine eşittir yani evrenin toplam enerjisi 0’dır. Görüşüme göre eğer pozitif enerjiye “var” desek; negatif enerjiye “yok” dersek; saf varlık ve saf yokluk olmaz. Buna bağlı olarak “saf varlık” saf yokluğa bağlı olarak olmuş (oluşmuş, oluşabilmiş) olması gerekir bu yüzden saf varlık ve saf yokluk deyimi de anlamsızdır.
Görüşüme göre bir örnekle olayı açıklamak: Masadaki bardağa var dememizin nedeni, masadaki bardağın diğer hallerde olmayışından kaynaklanır. Yani boş bir masaya baktığımızda bardak yoktur; bunu bildiğimizden dolayı; eğer masada bir bardak varsa, bu var durumu; masadaki bardağın olmayışı halinden kaynaklanır. Bu anlatımlara bağlı olarak; “Bir şey var mı? yada yok mu?” sorusu anlamsızlaşır; veya “Allah var mı? yok mu?” sorusu da anlamsızlaşır.[16]
___________________
[13] Greene, age.
[14] Detaylar için bu sitedeki yazıma bk.
[15] Detaylar için bu sitedeki yazıma bk.
[16] Şahsım Çadıroğlu’na ait bir örnektir.
SİTE DİZİNİNDEKİ 53. KONU
DÜNYA’NIN SONU NE ZAMAN OLACAK! (BİLİMSEL KIYAMET)
Güneşin yaşı şu an 4,6 milyar yıldır. Yaşam ömrü 10 milyar yıldır. 10 milyar yıl sonra güneş ve etrafındaki gezegenler -yani güneş sistemi- tamamen yok olacaktır. Güneş yıldızı yeterince büyük olmadığı için Süpernova şekilinde bir anda patlayıp yok olmayacaktır, yavaş yavaş dağılarak yok olacaktır. Bu dağılma, güneşin parçalarının yüzeyinden kopması ve kopan sıcak gazların gezegenleri buharlaştırması -yani yok etmesi- demektir. Dağılma ile birlikte Güneşimiz gitgide büyüyecek ve önüne çıkan her şeyi yutacaktır. Dağılma, güneşin yaklaşık 5 milyar yaşında başlayacaktır.
Günümüzden 900 milyon yıl sonra Güneş’in dış katmanları haylice genişleyerek onun kopan kütleleri, dünyayı yaşanmaz kadar sıcak yapacaktır. (Bu tarihten önce Güneş; Merkür ve Venüs’ü yutmuş olacaktır.) Bu dönemde oluşacak sıcaklık sonucunda Dünyadaki suyun tamamı kaynayacak ve Atmosferimizin çoğu uzaya kaçacaktır yani yeryüzündeki canlılar silinerek yaşanmaz hale gelecektir. Kimi kaynaklar dünyanın, kırmızıdev halinde büyüyen güneş tarafından yutulacağını, kimi kaynaklar ise genişleyen güneşin çekim etkisinin azalmasıyla, dünyanın uzay boşluğuna sürükleneceğini söylemektedir.[17] 900 milyon yıla kadar Dünyamızda rahat rahat yaşabiliriz Lakin bu tarihe kadar gidecek başka bir gezegen bulamassak İnsanlık nesli Kainattan tamamen silinecektir.
___________________
[17] “Sun”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Sun> ET: 22 Kasım 2016.
SİTE DİZİNİNDEKİ 54. KONU
SÜPERSİCİM KURAMI İLE HER ŞEYİN BİRLEŞTİRİLMESİ
Einstein; özel ve genel görelilik kuramları ile uzayı, zamanı ve kütle çekimini birleştirmeyi başardı ama evrendeki her şeyi basitçe birleştirmek adına kendisinin “Birleşik Kuram” adını verdiği bir kuramı bulmak için ömrünün son 30 senesi boyuncu çalıştı maalesef bulamadı. Ama ondan sonra gelen fizikçilerin yeni bir fikri vardı buna “Süpersicim Kuramı” denildi. Genel görelilik; galaksiler, yıldızlar gibi büyük şeyleri içererek evrensel olup evrenin her yanına uygulanabilir. Kuantum fiziği; moleküller, atomlar, atom altı parçacıklar gibi küçük şeyleri içererek evrensel olup evrenin her yanına uygulanabilir. Burada amaç; bu iki kuramı tek bir çatı altında birleştirebilmektir. Ama; bu iki kuramın denklemleri bir araya geldiğinde bütün denklemler çöker, sonsuz olasılıklı cevaplar, anlamsız sonuçlar çıkar. Tam burada; fizikte kesin kanıtlanmamış olan ama bulgularla olma ihtimali yüksek gözüken; birleştirici “Süpersicim Kuramı” devreye girer.
Süpersicim kuramında; günümüzde gözlemleyemeyeceğimiz kadar küçük, sicime benzeyen, titreşen enerji iplikçikleri vardır. Bu iplikçikler farklı şekillerde titreşerek, evrendeki tüm kuvvetleri ve kuark, elektron, nötrinö gibi tüm atom altı parçacıkları oluştururlar. (Aynı keman tellerinin farklı titreşmesi sonucu oluşan farklı notalar gibi. Sicimler; elektron, kuark ve benzeriyi oluşturduğunda birbirinden ayrılmazlar, tersine; sicim, elektron veya kuark olmuş olur. Elektron veya kuarkta titreşen sicimdir.) Burada; evrendeki tüm kuvvet ve parçacıkların temeli ortaktır yani tekbiçimli sicimlerdir. İşte bu yüzden; Süpersicim Kuramı her şeyi birleştirici özelliğe sahip bir kuramdır.[18]
SİTE DİZİNİNDEKİ 55. KONU
SÜPERSİCİM M-KURAMI’NDAKİ DİĞER BOYUTLAR NE İŞE YARAR?
Normalde evrende gözlemlenen; uzunluk, genişlik ve derinlik olarak 3 boyut ve 1 de zaman boyutu vardır. Ama Süpersicim Kuramı 9 boyut ve bir de zaman boyutu olarak 10 boyut olduğunu söyler. Süpersicim Kuramı’nın sağlam bir türevi olan M-Kuramı; 10 boyut ve 1 zaman boyutu yani 11 boyut olduğunu dile getirir. Bu boyutlar çok küçük ve / veya çok büyük olduğundan gözlemleyemiyoruz. Ama gelecekteki teknoloji ile gözlemlenebilir hale gelmesi kuvvetle muhtemeldir.
Diğer boyutların gözlemlenememesi, bize evrenin çok küçük bir kısmını gördüğümüzü anlatır. Sıkışmış küçük boyutlar; evrende “neden” galaksilerin, yıldızların vb.nin olduğunun cevabı olabilir. Büyük boyutlar; yakınımızda olan ama göremediğimiz farklı galaksilerin, dünyaların, canlıların olduğunu söyleyebilir. Bu boyutlarla; Mikroskobik kara delikler yapabiliriz. Keşfedilmemiş yeni parçacıklar üretebiliriz.[19]
___________________
[18] Greene, age.
[19] Greene, age.
[/one-third][clearfix]
AL-KHALİLİ Jim (Sun.), “Atom“, Bölüm 1: The Clash of the Titans [TV Belgeseli], BBC Four, Yapımcı ve Yönetmen: Tim Usborne, 26 Temmuz 2007, <https://youtu.be/Y-AiqCp7Vlc> ET: Haziran 2018.
AKYÜZ Erdem, Söyleşiler: Alper Çadıroğlu, Inspeak ve Paltalk İnternet Sohbet Programları, Academia Odası, 2011-2015.
ÇADIROĞLU Alper, Mutlak Bilim, <https://www.mutlakbilim.net/>, ET: Haziran 2018.
GREENE Brian, “Evrenin Dokusu: Uzay, Zaman ve Gerçekliğin Dokusu”, Çevirmen: Murat Alev, Tübitak Yayıncılık, Tübitak Popüler Bilim Kitapları, Ankara 2010.
Wikipedia contributors, “Sun”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Sun> ET: 22 Kasım 2016.
Bu sitede daha fazlası için: EKSTREM FİZİK (7. Bölüm: 8 Konu) (Orijinal 3 Video)
Hazırlayan: Alper ÇADIROĞLU
Son güncellendiği tarih: 18 Ağustos 2018