SEÇİLMİŞ BAZI İNANÇLAR VE -İZM AKIMLARI HAKKINDA
(23. Bölüm: 12 Konu)
İÇİNDEKİLER
[one-third-first]
SİTE DİZİNİNDEKİ 292. KONU
ŞAMANİZM HAKKINDA SEÇİLMİŞ BAZI BİLGİLER
Şamanizm: MÖ 30 binlere kadar geri götürülebilen ve ilerleyen süreçleri kapsayan, MÖ 2. ve 1. bin yıllarda zirveye ulaşan, daha çok Asya kökenli; dinsel, büyüsel, danssal gibi kavramları içinde barındıran bir olgu / kült / gelenek-kültür bütünüdür. Şamanizm, dünyadaki en eski ilkel inançları kapsar. Şamanizm içerisinden seçilmiş bazı düşünüşler şunlardır: Totem gibi her nesnede ruh vardır. Dans edilerek transa geçilir. Transta insan ruhu öte-âleme gider. Ruh öte- âlemde bir ırmağı geçerek cennete ulaşır. Ölüm, Tanrı’nın bir iple öte-âleme çekmesidir. Kimi zaman uyuşturucu ve “kötülük” serbesttir.[1] Kur’an’daki Benzerliği-Analizi Kur’an’da ırmak ve cennet tabirleri, Şamanların inanışlarına benzemektedir. Kur’an’da, Tevbe Sûresi’nin 72. Ayet’inde; “…altından ırmaklar akan cennetler…”[2][3]
[one-half-first]

[/one-half][clearfix]
SİTE DİZİNİNDEKİ 293. KONU
MAYALAR HAKKINDA SEÇİLMİŞ BAZI BİLGİLER
Mayalar ve kökenleri MÖ 12 bin ile MS 900 arasını kapsar. Yaklaşık 12.000 yıl önce Orta Amerika’ya Sibirya’dan göç eden insanların oluşturduğu bir gruptur. Dinleri Çoktanrılı, dualist ve gökyüzü cisimlerini ilahlaştırma olarak çeşitlilik göstermiştir. Çoktanrılılık kapsamında “Hunab ku” Tanrısı; yaratan, var eden ve mutlak olandı. Yanı sıra diğer Tanrılar da vardı. Ruh kavramı vardı, Ruhun diğer ismi “Way” idi. Ruh öte-âlemde bir ırmağı geçerek cennete ulaşır, inanışı mevcuttur. Ölüm: Tanrı’nın bir iple öte-âleme çekmesidir. Maya Şamanizmi, Asya Şamanizmi ile benzerlik göstermektedir. Farklı bir husus olarak Asya Şamanları transa geçmeden önce uyuşturucu kullanmazlardı ama Maya Şamanları kullanırdı. İlk Mayalarda kurban töreni yoktu, sonradan oluştu ve kurban edilen insanların çoğu öldükten sonra daha iyi olacaktı: Ölümün ardından güneşe eşlik edecekti ve tekrar dünyaya gelerek imrenilecek güzellikte bir hayat sürecekti: Bu tip düşünceler sonucu gönüllü kurbanlar çoğunluktaydı. Mayalarda Top Oyunu: Duvara asılan çembere, kauçuktan yapma top kemer; diz, omuz ve ellerle atılırdı. Mayalardaki dikilitaşlar, günümüz mezar taşlarının kökenlerindendir. MÖ görülen bu dikilitaşlar üzerinde soy ağaç çizelgeleri vardı. Günümüz mezar taşları ve dikilitaşlar birbirlerine benzemektedir. Bu topluluk MÖ 600’lü yıllarda yükselişe geçmiştir. Bu tarihlerde İleri bir uygarlık düzeyindeydiler.[5]
___________________
[1] Wikipedia Contributes, “Shamanism”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Shamanism> Erişim: 2011 ve 2017.
[2] Tevrat, İncil ve Kur’an maddelerinin tamamı yazar tarafından eklenmiştir.
[3] “Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Anlamı: Meal ve Sözlük”, Meali Hazırlayan: Ali Bulaç, Bakış Yayınları, İstanbul 1985. (İstisna olarak metin içinde veya dipnotta nereden alındığı belirtilmiş olanların dışında belirtilmemiş tüm Kur’an maddeleri buradan alınmıştır.) (Bu meal Milli Eğitim Bakanlığı’nın 18.11.1985 tarih ve 2199 sayılı Tebliğler Dergisi’nde tavsiye edilmiştir.) (Bu meali seçmemin nedeni diğerleri gibi “anlam tercümesi” olmayıp “kelimesi kelimesine” tercüme ettiği içindir: Diyanet İşleri Başkanlığı meali de dahil diğer çoğu mealde Kur’an’da olmayan sonradan eklenen ve sonradan eklenildiğini belirtmeyen -belirtse dahi bazını belirtip bazısını belirtmeyen- açıklama şeklindeki kelime, kelime grupları ve sözler vardır: Sonradan eklendiğini -veya sonradan eklenilen her şeyi- parantez içinde belirttiği için bu meali analizde daha uygun gördüm.)
[4] Sibel Kılıç, “Türk Şaman Giysilerine Semantik Yaklaşım”, ZfWT: Zeitschrift für die Welt der Türken, Cilt: 2, Sayı: 1, 2010, <http://dieweltdertuerken.org/index.php/ZfWT/article/viewFile/99/sibel_kilic> Erişim: Temmuz 2018, s. 315.
[5] Vikipedi Katılımcıları, “Maya Uygarlığı”, Vikipedi, Özgür Ansiklopedi, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Maya_uygarlığı> Erişim: 2011 ve 2017.
SİTE DİZİNİNDEKİ 294. KONU
AVRUPA MEGALİT İNANCI HAKKINDA SEÇİLMİŞ BAZI BİLGİLER
Megalit yapılar -bilinen- MÖ ~10.000’lerde Türkiye-Urfa’daki Göbekli Tepe ile başlar. Bu tarihlerde birkaç tane ve MÖ 7.000 ve sonrasında fazlaca yapılmış bu tarz yapı vardır.[6]
Avrupa’da MÖ 3. binyılda yapılmış taş mezarların ağzını bir delikli taş kapatıyordu. Bu taş “ruh delikleri” olarak adlandırılıp, ölülerle yaşayan insanlar arasında iletişim sağlama görevindeydi. Mezarların şekli rahime benzemektedir. Kişi öldükten sonra Toprak Ana’dan tekrar doğar düşüncesi hâkimdi. Avrupa’daki bu din kültünün oluşmasının kökeni başta Avrupalı insanlardır, sonrasında Ege Bölgesi kolonilerinin de katkısı olmuştur. Doğu-Batı Avrupa’yı kapsayan bu Megalit dini inancında Ana Tanrıça hâkimdi. Megalit dininde tapınaklar ve mezarlar taştan yapılmaktaydı. Taş önemli bir unsurdu. Eskimeyen, ölümsüz olan taş; öbür hayatın ölümsüzlüğünü simgeliyordu. Mısır’da MÖ 2.700’lerde ilk piramit yapıldı. Bundan önce Mısır’da hiçbir taş anıt yoktur. Avrupa’daki Megalit Taş Anıtları, Mısır Anıtlarından önce yapılmıştır.[7]

SİTE DİZİNİNDEKİ 295. KONU
HİTİTLER HAKKINDA SEÇİLMİŞ BAZI BİLGİLER
MÖ 2.000 ve sonrasında, Hint-Avrupa kavmi olan Hititler, Anadolu’yu kuşattılar. Burada bulunan Hattilere egemen oldular. MÖ 2. binyıl boyunca Hititler, Anadolu’da hâkimiyetini sürdürdüler. Hititler, Sümer-Akad sentezi olan Babil dininin etkisinde kaldılar. Hitit dininde Tanrıların en başında Fırtına Tanrısı (Teşup) ve Ulu Tanrıça bulunuyordu. Kötülüğü uzaklaştırmak için yapılan Ak Büyü yaygındı lakin kara büyü yasaktı. Suçlular idam edilirdi. Kral, Tanrı’nın yeryüzündeki naibi, yardımcısıydı. Kral öldükten sonra Tanrılaşıyordu. Her şehrin kendine özel Tanrısı vardı. Dinsel metinlerin ezbere tapınaklarda okunması oldukça önemliydi.[7] Tevrat’taki Analizi: Çölde Sayım[8] (Özet:[9] 22:4,6,7,12; 23:4,16-18,21 Rab/Tanrı, falcı-büyücü Balam’a göründü ve Moav Kralı Balak’a söylemesi için şunu dedi) 23:23 “Yakup soyuna yapılan büyü tutmaz; İsrail’e karşı falcılık etkili olmaz.”
___________________
[6] Wikipedia Contributes, “Megalith”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Megalith> Erişim: 2017.
[7] Mircea Eliade, “Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi”, Cilt 1: Taş Devrinden Eleusis Mysteria’larına, Çeviri: Ali BERKTAY, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2003, s. 147-202 (Bu kitapta Megalitler için bk. bölüm 5, Hititler için bk. bölüm 6).
[8] “Kutsal Kitap: Eski ve Yeni Antlaşma (Tevrat, Zebur, İncil)”, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Yeni Yaşam Yayınları, Yeni Çeviri, İstanbul 2001-2009, <https://incil.info/kitaplistesi> veya <https://www.kitabimukaddes.com/kutsal-kitap-hakkinda-bilgilendirme-ve-tam-metni/> Erişim(ler): 2011-2018. (Tevrat maddeleri buradan alınmıştır.)
[9] Tevrat ve İncil maddelerinde “( )” işaretleri arasındakiler; -uzunca yazılmaması ve/veya anlam kaybı olmaması için- değişiklik yapılmadan ve belirtilen madde(ler)den alınarak kısa ve özet şeklinde yazar tarafından yazılmış olup: Bunlar “Özet”tir ve “Kısaltma”dır tarzında işaretlendirilmiştir: Herhangi bir işaretlendirme yoksa doğrudan / aynen alınmıştır.
ANTİK YUNAN MİTOLOJİSİ HAKKINDA SEÇİLMİŞ BAZI BİLGİLER
SİTE DİZİNİNDEKİ 296. KONU
Altın İnsanların Cennetten Kovulması
MÖ 2. binyıl içerisinde Antik Yunan’da, Kronos titanı dünyaya egemendi. Onun yarattığı ilk insanlar (altın insanlar), Tanrıların (titanların) katında (cennette) yaşıyorlardı: Ölümsüzdüler. Bütün nimetlere sahip, zevk içinde yaşıyorlardı. Sonra Kronos’un oğlu Zeus, egemenliği ele geçirdi ve altın insanları yok etti. Onun yerine gümüş insanları yarattı. Zeus, bu insanları günah işledikleri ve kurban sunmadıkları için yok etti ve yeni insanları yarattı. Anlatılan bu mitte, yaratılan ilk insanların bir günah sonucunda cennetten kovulup dünyaya düşük düzeyde insan olarak geldikleri gibi bir olgu anlatılmaktadır.[10] Görüşüme göre bu, tıpkı cennetten dünyaya atılan Âdem ve Havva hikâyesine -antropolojik olarak- benzemektedir.
Antik Yunan İnanç Külliyatı’ndan bir takım bilgiler:
• MÖ 400’lerde Yunan Prometheus Tanrısı, ilk insanları balçıktan yaratmıştır.[10] (Çoğu inançta insanlar kil / çamur / balçıktan yaratılmıştır.[11])
• İnsanlara bilimi getiren Prometheus’un oğlu Deukalion’dur. Suç işleyen insanlar karşısında Zeus, Tufan yollayıp onları yok etmek ister. Deukalion Tufan’dan kurtulan tek kişidir. Kurtulunca Zeus’a kurban sunar, Zeus bunu kabul eder.[10] (Bu anlatı, Sümerlerin Tufan Hikayesi’nden alınarak oluşturulmuştur.[12][13])
• İnsanın yaşam süresi Tanrılar tarafından belirlenmiştir.[10] (Kur’an’daki Benzerliği: Al-i İmran 145 “Ölüm, süresi belirtilmiş bir yazıdır.”)
___________________
[10] Eliade, age., s. 305-326.
[11] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 155).
[12] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 157).
[13] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 129).
[two-thirds-first]

[/two-thirds-first][one-third]

[/one-third][clearfix]

SİTE DİZİNİNDEKİ 297. KONU
Dionysos Tanrısı
Antik Yunan’da Dionysos, Zeus ile insan olan Semele’nin birleşmesinden doğar. Dionysos, Tanrı-insan arası bir formdadır. Dionysos’un tarihi MÖ 1.000 civarına kadar uzanır. Kayadan fışkıran su ve bir anda üzüm veren bağlar mucizelerindendir. Kendisi Şarap ve Bereket Tanrısı olarak görülür. O “direniş ve zafer” kelimeleri ile iç içedir, genç görünümlü bir Tanrı’dır. O, MÖ 500’lerde Ege Denizi çevresindeki halklar arasında yükselerek gözde oldu. Ona inananlar, kozalak başlı asalarıyla kayalara vurarak su fışkırtıyorlardı.[14] (Bu anlatı, Sümerlerin su tanrısı Enki[15] ile ilişkilendirileceği gibi Sümerlerin Dilmun adlı cennetinde Utu tanrısının yerden su çıkartmasıyla[16] da ilişkilendirilebilir. Hint destanı Ramayana’nın kahramanı Rama da mucize olarak topraktan sular fışkırtmıştı.[17] Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi: Tevrat: Mısır’dan Çıkış 17:6 (5 Rab, Musa’ya) “Ben Horev Dağı’nda bir kayanın üzerinde, senin önünde duracağım. (5 Değneği) kayaya vuracaksın, halk içsin diye su fışkıracak.” İncil: Yuhanna 4:14 (13 İsa,) “Oysa benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceğim su, içende sonsuz yaşam için fışkıran bir pınar olacak.”[18] Kur’an: A’raf 160 “Musa’ya: ‘Asan’la taşa vur’ diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp-fışkırdı.” İsra 90 (Muhammed’e) Dediler ki: ‘Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayız.’) Dionysusçular, kurallardan sıyrılıp özgürlüklerine ulaşıyorlardı: Bu sayede ruhları onunla -Dionysos’la- birleşiyordu.
Dionysusçular, toprakla vücutlarını ovalayarak bir temizleme-arınma işlemi yapıyorlardı. Bu ritüel sonucunda kişi, günahlardan ve kötülüklerden kurtuluyordu.[14] Kur’an’daki Benzerliği-Analizi: Nisa 43 “… su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. …”. Su ve toprağın kirden kurtulma / temizleme dışında başka bir etkisi daha vardır. Statik elektrik dengesi sağlıklı bir vücutta olması gerekir ama plastik eşyalar bu dengeyi bozar. Suyla yıkanan/temizlenen insan biriken -veya halsizlik ve yorgunluk veren- bu statik elektrikten kurtulur ve rahatlar: [/one-third-first][one-third]Toprak da bu işlevi görmektedir. Herhangi bir eşyada birikip dengesizleşen statik elektrik hem kendini hem de etrafındaki eşyaları bozabilir: Bunun için o eşyalara, elektrikte “topraklama” adı verilen bir uygulama yapılır: Ayrıca bu, insan için de geçerli olup; “yıkan rahatla” veya “çıplak ayakla toprağa bas” gibi söylemlerle de vuku bulur.[19]
Dionysos şeytani güçler tarafından öldürülür. Ancak bu onun “Yeniden Doğuşu”nu sağlayacaktır. Zeus’un önderliğindeki ilahi güç sayesinde yeniden hayata döner. Ve artık tamamen ölümsüz olmuştur. Bu hikâye, İsa’nın öldürülüp yeniden doğmasına çok benzer. Dionysos, dönemin diğer Tanrılarından farklıdır. O, bütün Tanrılarla birleşebilir. Sanki tek Tanrı konumunda gibidir.[14]
___________________
[14] Eliade, age., s. 436-454.
[15] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 132).
[16] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 160).
[17] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 203).
[18] “İncil (Müjde): İncil’İn Çağdaş Türkçe Çevirisi”, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Zirve Yayıncılık ve Dağıtım, Yeni Yaşam Yayınları, Acar Basım, Yeni Çeviri: 1987-1994-2001, İstanbul, 6. Basım: Temmuz 2008. (İncil maddeleri buradan alınmıştır.) (Bu İncil kitabında yazanların aynısına dipnot 7’deki -aynı- bağlantılardan ulaşabilirsiniz.)
[19] Cüneyt Gökçe, “Farklı Bir Açıdan Toprak”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 33, Yaz 2010, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/70218> Erişim: Temmuz 2018, s. 369, 373.
SİTE DİZİNİNDEKİ 298. KONU
GNOSTİK İNANÇLAR: GNOSTİSİZM
Gnostisizm, MÖ 500-300 yıllarından itibaren çeşitli Orta Doğu toplumlarında yaygın olarak görülen dini-felsefi bir akım olduğu söylenebilir. Gnostik, bilmek anlamındadır. Tanrı, âlem, insan, kurtuluş ve bilgi gibi konularda kendine has açıklamalar içerir. Çeşitli dini gelenekler içerisinde doğal bir gelişim ya da kültürel etkileşim sonucu oluşan bir akımdır.[20] Gnostik inançların öncesinde veya sonrasında İslam, Hristiyanlık, Musevilik dinleri, Hinduizm-Budizm gibi dinler bu akımla veya inanışla iç içe geçmiştir ve birbirlerini etkilemişlerdir.[20][21]
Gnostik inanç ve öğretilerin temelinde 3 unsur bulunur:
- Hayat ve Işık tasavvurlarına dayalı bir yüce varlık inancı. Burada, yüce varlığa verilen isimler arasında; hayat, yüce hayat, ilk hayat, nur, ışık, ışık kralı, yüce ışık gibi isimler vardır. İlahi âlemde Hayat Ağacı’nda varlığı tam olarak bilinemeyen ve tanımlanamayan yüce Tanrı bulunur. Bu ağacın dalları ve yapraklarında ilahi varlıklar ve âlemler bu yüce varlığın tezahürleridir.
- Zıt prensipleri ifade eden bir dualizm anlayışı. Burada; madde-mana, aydınlık-karanlık, ruh-beden, dünya-öte dünya gibi kavramlar mevcuttur. Âlem, ışık ve karanlık âlem olarak görülür. Işık ya da Nur âlemi, iyilik ve gerçeği temsil eder. Karanlık âlem ise kötülük ve yalanı temsil eder. Bu iki âlem arasında durmadan bir mücadele vardır, bu maddi olan dünya âlemi karanlık âlemdir, ruh ve ruhsal varlıklar Nur âlemindedir. Burada asıl amaç; iyilik(nur) âlemine ait olan ruhlarımıza değer vererek, kötülük-karanlık(dünya) âlemindeki istek ve arzularımıza boyun eğmemektir.
- Demiurg düşüncesi. Evreni ve maddeyi(karanlık âlemi) yüce Tanrı değil, yaratıcı Demiurg yaratmıştır.
Gnostisizm’de Üçleme, Ruh-Beden-Nefs olarak karşımıza çıkar. Ruh, yüce ışık Tanrısı tarafından kötülüğü yenmek ve dize getirmek için Nur âleminden, Kötülük âlemindeki ruhu tutsak eden Beden’e atılmıştır. Beden ve Nefs kötüdürler. Beden, kötü istek ve arzularla nefsi kullanarak, Nur(Işık) âlemine yükselebilmeyi isteyen ruhun kaçmasını engelleyerek, devamlı mücadele içine girer. Ruh ölümsüzdür, beden ölümlüdür. Ruhun hidayete ermesi yüce Tanrı tarafından gönderilen bir Kurtarıcı sayesinde olur. Burada Kurtarıcı daha önce hidayete erdirilmiş ve dünyada yaşayan bir âlimdir. Ruhlara yüce Tanrı tarafından ilahi bilgiyi aktarır.
Gnostik dinler arasında doğrudan Sabiilik ve Manihaizm gösterildiği[20] gibi bunlardan gelen benzerliklerin ve etkileşimlerin günümüz dinlerine de etkisi mevcuttur.[21]
___________________
[20] Şinasi Gündüz, Ekrem Sarıkçıoğlu, “Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi”, Fakülte Kitabevi, Isparta 2002, Darul Kitap: İslam Ansiklopedisi, <http://www.darulkitap.kuranikerimde.com/tarih/v2/es-dinlertarihi/index.htm#_Toc148194609> veya <https://tr.scribd.com/document/327938307/Ekrem-Sarıkcıoğlu-Baslangıctan-Gunumuze-Dinler-Tarihi> Erişim: 2012 ve 2018, (s.y.), “Gnostik Dinler” ana bölümünün giriş yazısı. (Bu kitabın yazarı Sarıkçıoğlu’dur fakat kitaptaki “Gnostik Dinler” bölümünü Gündüz yazmıştır.)
[21] Daha fazlası için bu sitedeki yazılarıma bk. (Dizin 273-278).
SİTE DİZİNİNDEKİ 299. KONU
EZİDİLİK DİNİ VE DİNİ İNANÇLARDAKİ “KUŞ”LAR: İMDİGUD, SİMURG, PHOENİKS, ANKA, TALİH KUŞU VD.
Ezidilik’e inananların gerçek ismi Yezidilik değil Ezidilik’tir: Yezid, onları aşağılamak için sonradan konulmuştur. Ezidilik dini Şeytan’ın -Şeytan adlı meleğin- Allah’ın emrine uymayarak İnsan karşısında eğilmemesini “asillik” olarak görür ve bu sayede Şeytan, yaratıcının sınamasından başarıyla geçmiştir: Hediye olarak da Allah ona İnsan ve Dünya işlerini armağan etmiştir. Günümüzde 1 milyon veya daha fazla inananı vardır. Ahirete, cennet-cehenneme inanmazlar. Ezid inançtaki çoğunluk Kürt asıllıdır.[22] Ezidilere göre kainat 7 günde yaratılmıştır. Tanrı Azda Melek Tavus’u (Şeytan, Azazil) kendi ateşinden yaratıp ona evreni ve insanı yaratma görevini verir: Tavus da Azda’dan aldığı bir toz ile bunların hepsini yaratır. Azda Tavus’u kıskandı ve onu kutsallıktan uzaklaştırdı. Tavus kuşu Melek Tavus’un sembolüdür. Kişi cennet-cehennemde değil bu dünyada ceza veya ödül alır. Öldükten sonra beden/kişi yok olur ama ruha yani tenasühe (reenkarnasyona) inanırlar. Peygamberleri Şeyh Adi’dir (1075-1162, hayatının çoğunu Irak’ın kuzeyindeki Laleş vadisinde inzivada geçirdi). Kutsal kitapları Kitap el-Celve ve Mushaf-ı Reş’tir.[23]
___________________
[22] Vikipedi Katılımcıları, “Yezîdîler”, Vikipedi, Özgür Ansiklopedi, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Yezîdîler> Erişim: 2011.
[23] Selman Tür, “Ezidilikte Ahiret İnancı”, Sosyal Bilimler Genç Akademisyenler Sempozyumu – 3, Mardin, 29 Nisan 2017, Genç Akademisyenlerin Gözünden Sosyal Bilimler, Kadim Akademi, Mardin, Kasım 2017, <http://www.academia.edu/35409173/3._Genç_Akademisyenler_Sempozyumu_Bildiriler_Kitabı.pdf> Erişim: 30 Ağustos 2018, s. 163, 164, 171.
Tarihte çoğu toplum dinsel inanışlarında “kuş”u kullanmışlardır: Yazılı belgelerde geçip dinsel anlam(lar) yüklenen[24] efsanevi fantastik yaratıklar olup özde hepsinin aynı olduğu ve/veya birbirinden türediği[25] ve özünde ateş olup ölüm, doğum, yaşam döngüsü içinde kendi küllerinden tekrar tekrar var olarak “yeniden doğuş”u simgeleyen bu kuşlardan bazıları şunlardır:[26] Sümerlerdeki İmdigud[27] veya İmgug[24] (veya Anzu,[27][24] ki önceki okunuşu Zu’dur, gök tanrı An ile birlikte Zu Anzu olarak da okunmuştur; o ki çöl fırtınaları çıkarır ve yaratıcı bir kuştur[24]); Babil[25] ve Akadlılarda yine Anzu;[24][28] Mısırlılarda Bennu (Güneş Tanrısının inkarnasyonu, Ra’nın ruhu, Osiris’in görünüşü, turna kuşu),[26] Ba (ölen kişinin ruhu);[24] Asurlularda Çift Başlı Kartal;[29] Fenikelilerde Güneş Kuşu (bu kuş Güneş Tanrısı Bel/Bil’i sembolize ediyordu);[30] Fars-İranlılarda Simurg;[24][28] Hintlilerde Garuda; Çinde Feng-huang (Semender kuşu); Batıda-Yunanda-Roma İmparatorluğunda Phoinix (Phoeniks, Föniks); Azteklerde Ketzalkoatl; Yahudilikte Milşam; Hristiyanlıkta Phoinix (ölümsüzlük simgesi, yeniden doğuş, omuzuna konan kişiye talih getiren kuş, İsa’nın yeniden dirilişinin sembolü, Ateş Kuşu); Türklerde Umay, Imı, Huma, Hüma, Anka, Zümrüdüanka, Karakuş, Devlet Kuşu, Talih Kuşu, Tuğrul, Kaknus, Kerkes;[26] İslamda-Araplarda Anka;[26][28] Ezidilerde Melek Tavus (Tavus Kuşu)[31]. [Görüşüme göre İncil’deki “güvercin” de bu kuşların bir türevidir. İncil’deki Benzerliği-Analizi: Matta 3:16 İsa vaftiz olur olmaz sudan çıktı. O anda gökler açıldı ve İsa, Tanrı’nın Ruhu’nun güvercin gibi inip üzerine konduğunu gördü. 17 Göklerden gelen bir ses, “Sevgili Oğlum budur, O’ndan hoşnudum” dedi. Yine görüşüme göre Kur’an’daki “Hüdhüd” kuşu da bu kuşların bir türevidir. Kur’an’daki Benzerliği-Analizi: Neml 17 Süleyman (…) 20 Kuşları denetledikten sonra dedi ki: ‘Hüdhüd’ü neden göremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu?’ 21 ‘Onu gerçekten şiddetli bir azabla azablandıracağım ya da onu boğazlayacağım veya o, bana apaçık olan bir delil getirmelidir.’ 22 Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: ‘Senin kuşatamadığın (öğrenemediğin) şeyi, ben kuşattım ve sana Saba’dan kesin bir haber getirdim.’ 23 ‘Gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadın buldum ki, ona her şeyden (bolca) verilmiştir ve büyük bir tahtı var.’ 24 ‘Onu ve kavmini, Allah’ı bırakıp da güneşe secde etmektelerken buldum, şeytan onlara yaptıklarını süslemiştir, böylece onları (doğru) yoldan alıkoymuştur; bundan dolayı onlar hidayet bulmuyorlar.’ (…) 27 (Süleyman:) ‘Bakacağız, doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun?’ dedi. 28 ‘Bu mektubumla git, onu kendilerine bırak sonra onlardan (biraz) uzaklaş, böylelikle bir bakıver, neye başvuracaklar?’ 29 (Hüdhüd’ün mektubu götürüp bırakmasından sonra Saba melikesi Belkıs:) Dedi ki: ‘Ey önde gelenler gerçekten bana oldukça önemli bir mektup bırakıldı.’ 30 ‘Gerçek şu ki, bu, Süleyman’dandır… 31 (İçinde de:) ‘Bana karşı büyüklük göstermeyin ve bana müslüman olarak gelin’ diye (yazılmaktadır).] Ayrıca İslam inancında Muhammed’i tanrının katına kadar çıkaran Burak adlı at, Yunan Mitolojisindeki kanatlı[26] ve beyaz[32] bir at olan Pegasus’la benzerlik gösterir[26] öyle ki İslam’dan çok önceye dayanan Zeus’un oğlu Herkül’ün atı olan Pegasus gökyüzünde uçarak iyiliği temsil eder ve tanrıların diyarına girebilir yine öyle ki MÖ ∼600 yıllarına ait olan bir Yunan vazosunda[32] bir yunan kahramanı olan[26] Bellerophon[26][32] Pegasus’a binmiş bir şekilde resmedilmiştir[32].
___________________
[24] Hasan Bahar, “Bilge Kağan Tacı Üzerine Düşünceler”, I. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu, Niğde, 19 Mart 2014, <http://www.academia.edu/6829430/Bilge…> Erişim: 30 Ağustos 2018, (s.y.), PDF’deki s. 9, 10.
[25] Selma Gül, “Osmanlı Minyatürlerinde Görülen Fantastik Yaratıklar Üzerine Bir Değerlendirme”, Tarih ve Uygarlık İstanbul Dergisi, Sayı: 9, Ekim 2016, <http://www.academia.edu/30760178/Osmanlı…> Erişim: 30 Ağustos 2018, PDF’deki s. 10. (Makalenin sonundaki görsellere de bakmanızı tavsiye ederim.)
[26] Mehmet Süha Sarıoğlu, “Filmsel Anlatıda Hayvan Söylenleri: Harry Potter’da Zümrüdüanka“, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Kültür Ü. Sosyal Bilimler Ens. İletişim Dalı, Ağustos 2009, <http://acikerisim.iku.edu.tr/bitstream/handle/11413/535/MehmetSuhaSarioğluYLtez.pdf?sequence=1&isAllowed=y> Erişim: 30 Ağustos 2018, s. X, 6, 22-31, 33.
[27] Ali Duymaz, “Anadolu ve Balkan Türklerinin Halk Anlatmalarında Mitolojik Bir Kuş: Zümrüdü Anka”, Balıkesir Ü. Sosyal Bilimler Ens. Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 1, 1998, <http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423872582.pdf> Erişim: 30 Ağustos 2018, s. 93, 94.
[28] Berk Yüksel, “Zümrüd-ü Anka (Simurg): Ruhun Yücelmesi ve Yaşarken Yeniden Doğuş”, Milliyet Blog, 15 Nisan 2010, <http://blog.milliyet.com.tr/zumrud-u-anka-simurg—ruhun-yucelmesi-ve-yasarken-yeniden-dogus/Blog/?BlogNo=238576> Erişim: Temmuz 2018.
[29] Fazıl Himmetoğlu, “Eski Çağda Çift Başlı Kartal Sembolü Üzerine Kısa Bir Değerlendirme (Mezopotamya, Anadolu, Orta Asya)”, TURAN-SAM Dergisi, TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 33, Kış 2017, <https://search.proquest.com/openview/2c87aa871ac2bedd006c3c76ea11d12e/1?pq-origsite=gscholar&cbl=1356373> Erişim: 30 Ağustos 2018, s. 199.
[30] Turgut Gürsan, “Dünya’nın Gizli Tarihi: Antik Çağlardan Günümüze”, Pegasus Yayınları: 138, İstanbul, Özel Baskı, 1. Baskı 2008, s. 26, 51.
[31] Selman, agm., s. 163.
[32] Aida Arghavanian, “Karşılaştırmalı At Figürleri“, Sanatta Yeterlilik Tezi, Hacettepe Ü. Güzel Sanatlar Ens. Resim Anasanat Dalı, Ankara 2017, <http://www.openaccess.hacettepe.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11655/4039/10167052.pdf?sequence=1&isAllowed=y> Erişim: 31 Ağustos 2018, s. 5, 17, 62.
İslam tasavvufunda Anka kuşunun gerçek efsanesi şudur (Bunu aynen almayı uygun gördüm ki aldığım kaynaktaki yazar da aynen alıntılamış): “Kuşlar bir gün kendilerine bir kral seçmek isterler ve buna en uygun kuşun Kaf dağı’nda oturan Simurg (Anka Kuşu) olduğuna karar verirler. Ona secde etmek için Kafdağı’na doğru yol alan milyarlarca kuş bu uzun yolda çok yorgun düşer ve bir bir eksilmeye başlarlar. Aşmaları gereken yedi zorlu alana geldiklerinde çoktan yarısı ölmüştür. Yolun sonuna gelmek üzereyken sadece otuz kuş kalmışlardır. Dünyada kalan bu son otuz kuş yorgunluktan bitap düşmüş bir haldeyken nihayet Kafdağı’na varırlar. Ancak buraya vardıklarında anlarlar ki buldukları Simurg kendilerinden başka bir şey değildir. Anka Kuşu’nun bir diğer adı olarak bilinen Simurg’un Farsça’daki sözlükbirim anlamı ‘otuz kuş’ demektir.”[33] [(Si, otuz; Simurg, otuz kuş demektir.[34]) Tevrat’taki Benzerliği-Analizi: Yasa’nın Tekrarı 34:8 İsrailliler Moav ovalarında Musa için otuz gün yas tuttular. Sonra Musa için ağlama ve yas tutma günleri sona erdi. (Görüşüme göre 1 ayın yaklaşık 30 gün sürmesi bunun kökeni olabilir: Dini inançlardaki birtakım “sayısal” uygulamalar, gökyüzü cisimlerinin döngüsel hareketlerinin zaman bakımından eşleştirilmesi olabilir.)]
___________________
[33] Sarıoğlu, age., s. 26.
[34] Yüksel, ags.
[one-half-first]

[/one-half-first][one-half]

[/one-half][clearfix]
SİTE DİZİNİNDEKİ 300. KONU
EZOTERİZM İNANCI: FARKINDALIK VE KENDİNİ BİLMEK
Ön Bilgi: Bu yazı Ezoterizm, Mistisizm, Budizm ve Tasavvuf gibi akımların düşünce tarzıdır.
Canlı ve cansız tüm varlıklar, kendi derinliklerindeki içsel yapılarında varoluşlarının neden ve niçinlerini içlerinde saklarlar. Dünyevi yaşam; tekdüze, aldatıcı, hep aynı şeylerin olması, bir hayalden ve sanal gerçeklikten oluşması olarak görülebilir. Bu durumdan uyanma ve her şeyin farkına varma adına gidilen bu yola Ezoterizm denir. Bir bakıma kutsal olana derin bir bakıştır. Tasavvuf ile Ezoterizm’in benzerlikleri olmasına rağmen ayrıldıkları hususlar da mevcuttur.
Bilim ve bilinç bir birikimdir ve yavaş yavaş oluşur. Bu nedenle farkındalık da aşama aşama oluşarak, hakikate götürür. Bu aşamalar da, sırlarda saklıdır; bunlar verilmez (açıkca anlatılamaz) ancak yaşanması gerekir ya da oluşturulur. Arayış içindeki insan kendi derinliklerine inmelidir.
Mutlak Düzen; saf enerji olan, hiç kaybolmayan, hep var olan, vasıf ve sıfat dışıdır. Göreceli Düzen; sürekli değişen, doğan ve yok olan, sıfat ve vasıf taşıyan şekil, oluşum, varlık, obje ve fenomenlerdir. Canlı ve cansızlar Mutlak’tan Göreceli olarak görünüm kazanırlar. Bunların ikisi arasında pek bir fark olmamakla beraber, birbirlerinden bütünüyle ayrı boyutlardadır. Mutlak; durgun, saf, zaman-mekân üstü, sonsuzdur ancak evrensel yasanın karmaşık yapısı ile hareketlilik kazanan düzendir. Göreceli; zaman-mekân sarkacından ayrılmayan ve bu sebeple neden-sonuç ilişkisini taşıyan, doğum-ölümü barındıran ve sürekli değişen bir dünyevi düzendir veya akıştır. Bu iki düzen sürekli olarak boşlukta birbirlerine dönüşürler. Bu nedenle temel kimliğimiz doğum-ölüm, zihin veya vücut değildir; evrensel ve sonsuz olan Kozmik Bilinç’tir.
Heraklitus’un[35] (Efes’li, MÖ 540-480[36]) dediği gibi: “Ölümlüler ölümsüzdür, ölümsüzler ölümlü. Birbirlerinin ölümlerini yaşarlar, yaşamlarını ölürler.” Yunus Emre’nin dediği gibi: “Ten fanidir can ölmez, Gidenler geri gelmez, Ölür ise ten ölür, Canlar ölesi değil.”
[/one-third][one-third]
İnsanı anlayan evreni kavrar çünkü gerçek bilgi içimizde mevcuttur, bu nedenle kendini bilmek bütün bilimlerin temelidir. Yunus Emre’nin dediği gibi: “İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir, Sen kendini bilmezsen, Ya nice okumaktır” Kendini bilmek zordur. Hakikat; çıkar, maddecilik, korku, güvensizlik altına gömülüdür. İnsanlar çoğu zamanlarını yüzeysel, yapay, geçici, hoş görünüşlü tasarılar yapmakla geçirip, az zamanını sonsuz varlıklarını geliştirecek eylemlere ayırırlar. Hâlbuki evren hala tasarlanmakta olan bir projedir. Önyargılarını durmadan düzenleyen insan, kendini bilmeyi unutur.
Zorlukla mücadeleye girişmiş bir akılda daima güzel şeyler bulunur. İnsanlar korku ve tutkularını dışlayıp özgür olmalıdır. Ruhsallık mantık ve sevgi uyumudur. Hakikat sınırsız ve koşulsuz olduğundan organize edilemez, yolu yoktur. Yaşamın kendisi koşulsuz hakikattir. Dolayısısyla içimizdedir. Hakikate ulaşmak için zihnin boşaltılması gerekir. Boşalan zihin görünüşleri gözlemler fakat onlardan etkilenmez, şeklin ötesine geçilerek mana yakalanır. Bu sayede aydınlanarak hakikate ulaşabiliriz. Burada dikkati vermek, bölünmemek önemlidir. Zihni boşaltabilmenin yolu da An’da yaşayabilmektir. An’da yaşanılıp dikkatimizi verirsek belleğimiz kayıt yapmaz. İnsan duygusal belleğinde kayıtlı anıları tekrar tekrar hatırlayarak acı çeker ve geçmişte yaşar. Geçmiş ve gelecekte yaşayan kişi An’a dikkatini veremez. Farkındalığın olduğu yerde tepki olmaz ve farkındalık ışığını An’a yöneltmeyen kişi, bir an sonra geçmiş olacak anıların karanlığında kalmaya kendini mahkûm eder. İşte buda cehalet, bencillik, bağımlılık ve karanlık doğurur. Geçen cümledeki tepki olmazdan kasıt, her görüntüdeki birliği yakalayabilme durumudur. An’da tüm farkındalığımızla dolu dolu yaşadımızda hiçbir eksiklik kalmaz, bu sayede diğer an için özgür oluruz.
Her şey tamamlanmak bir olmak ister. Tamamlanamayan An tamamlanmak umuduyla beyinde kayda geçer. Sonunda bu kayıtlar öyle çoğalır ki, insanın tüm yaşamını yönetecek hale gelir ve insan sanki robotlaşır. Robotlaşan insan hakikate ulaşamaz. Aydınlanmış insan zihni zamandan bağımsızdır. Robotlaşmanın getirdiği cahillikler şunlardır; yanlış arzular, öfke ya da tutku ve bireyin gerçeği bilmemesidir. Hâlbuki Aydınlanmış insan tekrarlamanın, An’ı yaşayıp yaşamamanın ve hakikatların ne olduğunu bilir.
Deniz-Dalga olayını ele alırsak. Burada deniz sabittir ama dalgalar değişken ve geçici olarak boşluktur. Denize Mutlak, Dalgaya Göreceli diyebiliriz.
Her şey zıddıyla vardır. Varlık ve Yokluk birbirlerini üretir. Uzun-Kısa, Ön-Arka vb… Zıtları anlamak hakikate ulaşmakla olur. Hakikat değişmez. Şefkat, merhamet, barış, huzur, akıl, vicdan gibi durumlar tarafsızlığa dönüşerek her şeyi birlik durumunda görür ve huzurlu yaşarız.
• Tao’cu bir deyiş şöyle der: “Bir ikiyi doğurur, iki üçü, üç tüm binlerce eşyayı, bundan boşluk ruha, ruh yaşama, yaşam öze ve öz de şekle dönüşür. Tam tersi olarak binlerce eşya üçe, üç ikiye, iki bire döner. Dolayısıyla bu enerjilere bol miktarda sahip olmak yararlıdır” çünkü çeşitlilikten birlik doğar.
• Descartes şöyle demiştir: “Tüm yaşamın bir rüya olmadığından nasıl emin olabilir insan!”
• William Shakespear: “Tüm dünya bir sahnedir, yalnızca birer oyuncu olan kadınlarla erkeklerin sahneye girip çıktığı. Ve tek bir insanın ömrü boyunca pek çok rol oynadığı.”
Bir bakıma geçiciliği anlayıp ona göre yaşamak esastır, denilebilir.[35] (Yazardan bir söz: “Hakikatin yansıması mutluluktur”.)
___________________
[35] Sıtkı Aytaç, “Ezoterizm, Farkındalık ve Kendini Bilmek”, Historical Sense, 10 Ocak 2007, <http://historicalsense.com/Archive/Fener74.htm> Erişim: Nisan 2012.
[36] M. Cihat Can, “Eski Grek Dört Unsur Nazariyesi ve Türkçe Müzik Yazmalarında Etkisi”, Gazi Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 22, Sayı: 2, 2002, <http://www.gefad.gazi.edu.tr/download/article-file/77425> Erişim: Temmuz 2018, s. 134.
SİTE DİZİNİNDEKİ 301. KONU
PLATONCULUK VE İSKENDERİYE KÜLTÜRÜ
Ön Bilgi: Bu yazıda Yunan, Mısır (İskenderiye) ve Orta Doğu din ve düşünce akımlarının, MÖ 500’lerden itibaren Mısır merkezli şekillenip sentezlenmesinin üzerinde duracağız.
Platon (MÖ 427-347) ve Aristoteles (MÖ 384-322) Batı düşünce sistemini en çok etkileyen 2 filozoftur.
Atina’nın çöküşünden sonra Yunan Felsefesi’nin geliştirilmesine imkân sağlayacak en iyi ortam olarak felsefeciler, Mısır’daki İskenderiye’ye göç etmişlerdir. Buradaki Mısır, Keldani ve Musevi dinlerinin zenginliğinden esinlenerek, Yunan-Yahudi ortak anlayış ve felsefesini oluşturarak Platonculuk (ve/veya Yeni Platonculuk / Eflatunculuk) akımını geliştirmişlerdir. Bu düşüncelerin Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet’te etkileri görünmektedir. Bir bakıma bu filozoflar Yahudilik’i, Yunan Felsefesi ile sentezlemişlerdir. Neticesinde Hristiyanlık ve İslam da etkilenmiştir. Ama burada tamamen-hepsi değil de birtakım etkilenmenden söz edebiliriz, Çünkü bu dinler Sümer ve Babil gibi Mezopotamya inanışlarından da etkilenmiştir. Semavi Dinler’deki kültürlerin, eski kültürlerle kaynaşması söz konusudur.
İskenderiye kültürünün önemli temsilcilerinden biri de İbrani kökenli Musevi Philon Judaeus’tur. Philon[37] ya da Philo zengin ve itibarlı ruhani sınıftandır, MÖ 25-MS 50[38] yılları arasında Mısır’da yaşamış İskenderiyeli Yahudi bir filozoftur.[37] Philon İskenderiye’de doğdu, İsa’nın çağdaşıydı ve dinen Yahudi, kültüren Yunanlıydı. Yahudi ile Yunan kültürlerini sentezlemiştir. Kendisine lakap olarak “Platon’cu Philon” veya “Yahudi Platon” denilmiştir.[38] Philon Yunan Felsefesi ile Tevrat arasında ilişki kurarak, Tevrat’ı, Platon’un Felsefesi ışığında yorumlamıştır. Platon’un “İdealar Kavramı” bize şunu söyler: Biz ve etrafımızdaki her şey, metafiziksel bir alemdeki düşüncelerin yansımalarıyız, der. Tabii burada tek Philon yoktur, eskiye gittiğimizde filozof Plotinos (MÖ 205-270) yine bu konuda sentezlemeler yapmıştır. Platon’un İdealar Kavramını Plotonis: “Metafizikteki ideaların yaratıcısı Tanrı’dır” diyerek genişletmiştir. Ayrıca yine Plotonis: “Her şey Tanrı’dan çıkmıştır ve Tanrı’ya dönecektir” der. Bu, Kur’an’da “Sonra Allah’a döndürüleceksiniz” anlatımıyla benzerlik gösterir. Plotonis, ruhu da sıla hasreti çeken bir gezgin olarak tasvirler. Bu görüşler Mistisizm ve Tasavvufu da etkilemiştir. Öyle ki Yunus Emre gibi arayış içinde olanlar bu yoldan gitmiştir de denilebilir. Yine bu görüşler Hristıyanlık’ın eksikliğini duyduğu temel fikirler ve metafiziksel öğelerde de kullanılmıştır. Çünkü İncil’de İsa’nın hayat hikayesi ve Elçilerin yaptıkları misyonerlik daha çok anlatıldığı için metafiziksel öğeler biraz eksik kalmaktadır.[37]
___________________
[37] Eren Erbabacan, “Platon, Yeni Platonculuk, Aristoteles”, Historical Sense, 1 Temmuz 2002, <http://historicalsense.com/Archive/Platon1_1.htm> Erişim: Nisan 2012.
[38] Bayram Dalkılıç, “İskenderiye’li Yahudi Filozof: Philo, Eserleri ve Felsefî Yöntemi”, Necmettin Erbakan Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 15, Sayı: 15, 2003, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/184437> Erişim: Temmuz 2018, s. 66.
SİTE DİZİNİNDEKİ 302. KONU
BAHAİLİK DİNİ HAKKINDA SEÇİLMİŞ BAZI BİLGİLER
Bahailik dini, İran ve İsrail’de 19. yüzyılda kurulmuş “yeni dünya düzeni/medeniyeti”ni kurmak isteyen yeni bir dindir. Yüceler Yücesi Yaradan, Tanrı ve saire olarak adlandırılan tek bir yaratıcıya inanırlar. Hz. Bab (1819 Şiraz/İran-1850 Tebriz/İran) ve Hz. Bahaullah (1817 Tahran/İran-1892 Akka/İsrail) bu dinin elçileri olup yazdıkları eserler tanrının sözleridir. Bab, Tebriz’de idama mahkum edilip öldürüldü. Bahaullah ise İran’dan uzaklaştırıldı, o 1873’te Akka’da tanrıdan vahiy aldığını söylerek 15 yıl boyunca Bahailerin ana kitabı olan Kitab-ı Akdes’i yazdı. Milliyet, ırk ya da ülke ayrımı yoktur, kadın-erkek eşittir, din ve bilim işbirliği yapmalıdır. Bahailikte İbrahim, Musa, İsa, Muhammed’in dışında Krişna, Zerdüşt, Buda da elçi olarak kabul edilir. Ayetlerinden veya görüşlerinden bazıları şunlardır: Cennet, Ruh’un Tanrı’ya yakınlaşmıklık halidir; Cehennem ise uzaklaşmışlık halidir. Din uğruna savaş yapacaksan, dinsiz ol daha iyi. Bütün insanların anlaşabileceği, evrensel bir dil olmalıdır. Tüm dinler tek bir ilahi kaynaktan (Tanrıdan) gelip özde tek bir din olup birbirini takip eden aşamalardır: Bahailik de bunlardan birisidir: Bahailikten sonra da yeni dinler/aşamalar ve elçiler gelecektir.[39] Görüşüme göre bu inanç dünyadaki tüm dinleri birleştirmeye çalışıyor ama nerede, kendinde, yani yine bir egoizm… Ayrıca bu dinde dine inanmayanlara da yer olsaydı yani hem dindarları hem de adindarları birleştirseydi iyi olabilirdi belki fakat o zaman da böyle bir din olur muydu orası da tartışılırdı.
___________________
[39] TBTDİT, Bahaullah, Abdülbaha, vd., “Bahai Dini: Tarihi, Öğretileri ve Toplumsal Çalışmaları”, Bahai Eserleri Basım Dağıtım A.Ş., İstanbul, 1. Basım, Nisan 2016, <http://bahai.com.tr/images/kitaplar/Bahai%20Dini.pdf> Erişim: Ekim 2014, s. 7-10, 13, 14, 19, 22, 24, 36, 45, 60, 61, 112, 123, 154. (Bu kitapta doğrudan yazar belirtilmemiş fakat kitapta çoğunlukla Bahaullah ve Abdülbaha’nın yazıları kullanılarak ‘Türkiye Bahai Toplumu Dış İlişkiler Temsilciliği (TBTDİT)’ tarafından yazılmıştır veya hazırlanmıştır.)
SİTE DİZİNİNDEKİ 303. KONU
TEİZM, DEİZM, ATEİZM, AGNOSTİSİZM, PANTEİZM, DUALİZM, DETERMİNİZM, MATERYALİZM, İDEALİZM, SPİRİTÜALİZM VE EZOTERİZM
Ateizm de dahil tüm -izm akımları ve tüm dini inançlar birer dogmadır veya iddiadır. Çünkü bu görüşlerin hepsinin temelinde bir iddia vardır.
Teizm/Tanrıcılık: Bir Tanrı’nın varlığına, onun evreni yaratıp yönetmesine ve vahiy yoluyla insanlara buyruklar vermesine inanma. Teizmde tek tanrıya ya da birkaç Tanrıya inanılabilir. İnanmak: Bir şeyi doğru olarak benimsemek, kabul etmek. İnanç: Herhangi bir iddiayı, öneriyi veya dogmayı doğru diye benimseme, kesin olmayan bir şeyi doğru sayma, inanılan şey, iman. Din: İnsanların Tanrı’ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı kurallar, töreler ve semboller biçiminde toplayıp sistemleştirdiği toplumsal bir kurumdur, düzendir ve/veya İnsanların anlayamadıkları doğa ve toplum olaylarına doğaüstü/gizemsel bir anlam yükleyip bu şekilde açıklamaya yönelmeleri olgusu sayesinde oluşturulan kurallar eşliğinde kurdukları örgüt ve/veya Birtakım kutsal uygulama ve davranışlarla bireylerin birbirleriyle ve çevreleriyle ilişkilerini düzenleyip sağlayan evrensel olgu. Dogma: Temeli bir iddia/sav olan bir görüşün, öğretinin veya ideolojinin sorgulanmadan, sınanmadan, tartışılmadan gerçek/doğru diye kabul edilmesi.[40]
Deizm/Yaradancılık: Fransızca “déisme”den, o da Latince Tanrı anlamına gelen “deus” sözcüğünden gelir. Deizm 16. yy.da ateizme tepki olarak ortaya çıkmıştır. Tanrı’ya inanılır ama dinlere inanılmaz: Herhangi bir dinin dogmaları ve ilkeleri benimsenmez. Tanrı evreni yaratmıştır fakat sonra onu kendi yasalarıyla işlemek üzere kendi başına bırakmıştır. Deizme “akıl/us dini” de denilir.[41]
Ateizm/Tanrıtanımazlık: Tanrı ve/veya ‘doğaüstü varlık’ inancını geçersiz sayan öğreti.[42]
Agnostisizm/Bilinemezcilik: Bilgi veya düşünce mutlak değildir, bağıntılıdır. Gerçek bilinemez ve erişilemez. Tanrı, mutlak varlık, varlığın özü, temeli, anlamı ve evrenin nereden türediği gibi fizikötesi sorular bilinemez.[43]
Panteizm/Tümtanrıcılık: Panteizm Yunanca her şey, hep, tüm anlamına gelen “pan” ile tanrı anlamına gelen “theos”tan türeyerek oluşmuş bir kelimedir. Her şey Tanrı’dır. Tanrı ile evren birdir. Tüm evren bir Tanrı’dır. Tanrı tek gerçektir. Evren, Tanrılığın görünümü ve gelişmesidir. Tek gerçek evrendir. Var olan her şeyin toplamı Tanrı’dır. Evren veya doğa canlı bir birliktir.[44]
Dualizm/İkicilik: Tüm olaylar birbirine karşıt ve etkileşen iki öğeye dayandırılarak açıklanır. Birbirinden ayrı ve bağımsız iki ilke(ler) vardır: İyi Tanrı Kötü Tanrı, inanç bilgi, yaratan yaratılan, varlık oluş, idea görüngü, beden ruh, ben ben-olmayan, bilinç cisim, us ve duyarlık vs.[45]
Determinizm/Belirlenimcilik: Her olay başka olayların kaçınılmaz ve gerekli bir sonucudur. Bütün olayların bir nedeni vardır. Mutlak bir özgür irade yoktur: İnsanın istek ve eylemlerini toplumsal koşullar ve tarih belirler.[46]
Materyalizm/Maddecilik: Yalnızca maddenin varlığını kabul eder. Tanrı, ruh vb. manevi varlıkları geçersiz sayar. Her türlü gerçekliğin özü ve temeli özdektir/maddedir. Maddeden başka hiçbir gerçeklik yoktur. Madde bir başka şeyle veya bir başka şeyde değil, kendi kendisiyle ya da kendi kendisinde var olmuştur veya varoluşu için başka hiçbir şeye gereksinim duymamıştır, kısaca madde hep vardır, madde kalıcıdır, değişenlerin özünde değişmeden kalandır, köktür, asıldır, cevherdir. Her şey bilimsel olarak anlaşılabilip açıklanabilir.[47]
İdealizm: Varlığı insan düşüncesi oluşturur, kurar. Bilginin temeli düşüncedir. Bu evren ve bizler başka bir yerde bulunan maddesel olmayan, zamandışı olup uzay ve zamanın ötesinde olan ve akılla algılananın en üst aşaması olan, kendiliğinden var olup değişmeyen, duyularla değil bilinçsel olarak bazen anımsanabilen ‘yüksek düşünce’lerimizin (ideaların) bir ürünüyüz, yansımasıyız, tasarımıyız, görüngüsüyüz. İdea değişmez ve asıl gerçeklik olup duyularla yalnızca gölgeleri (yani bu evren) algılanabilir. Özne nesneyi belirler, oluşturur. Varolmak algılanmış olmaktır. Bireysel bilinçler ve genel bir bilinç söz konusudur. Madde bilincin bir ürünüdür.[48]
Spiritüalizm/Tinselcilik: Bütün gerçekliğin özü manevi ve fizikötesi olan tindir, ruhtur. Madde ruhun görünüşüdür. İnsanın, varlıkların veya maddenin fiziksel yapıdan ayrı ve bağımsız bir ruhsal yapısı vardır.[49]
Ezoterizm: Tanrı’nın varlığına inanır. Her varlıkta Tanrı’dan bir töz/öz vardır: Tanrı kadar mükemmel olmayan insan daha sonra Tanrı’ya dönmektedir.[50]
___________________
[40] Türk Dil Kurumu, “Büyük Türkçe Sözlük“, arayınız: Teizm, Tanrıcılık, İnanmak, İnanç, Öğreti, Dogma, Sav, <http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts> Erişim: 1 Eylül 2018.
[41] Türk Dil Kurumu, “Büyük Türkçe Sözlük“, arayınız: Deizm, Yaradancılık, Us, <http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts> Erişim: 1 Eylül 2018.
[42] Türk Dil Kurumu, “Büyük Türkçe Sözlük“, arayınız: Ateizm, Tanrıtanımazlık, <http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts> Erişim: 1 Eylül 2018.
[43] Türk Dil Kurumu, “Büyük Türkçe Sözlük“, arayınız: Agnostisizm, Bilinemezcilik, Salt, Bilgi, <http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts> Erişim: 1 Eylül 2018.
[44] Türk Dil Kurumu, “Büyük Türkçe Sözlük“, arayınız: Panteizm, Tümtanrıcılık, <http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts> Erişim: 1 Eylül 2018.
[45] Türk Dil Kurumu, “Büyük Türkçe Sözlük“, arayınız: Dualizm, İkicilik, <http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts> Erişim: 1 Eylül 2018.
[46] Türk Dil Kurumu, “Büyük Türkçe Sözlük“, arayınız: Determinizm, Belirlenimcilik, İstenç, <http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts> Erişim: 1 Eylül 2018.
[47] Türk Dil Kurumu, “Büyük Türkçe Sözlük“, arayınız: Materyalizm, Maddecilik, Özdekçilik, Özdek, Töz, <http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts> Erişim: 1 Eylül 2018.
[48] Türk Dil Kurumu, “Büyük Türkçe Sözlük“, arayınız: İdealizm, İdeal, İdea, Ülkü, Tin, Us, <http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts> Erişim: 1 Eylül 2018.
[49] Türk Dil Kurumu, “Büyük Türkçe Sözlük“, arayınız: Spiritüalizm, Tinselcilik, <http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts> Erişim: 1 Eylül 2018.
[50] Erhan Altunay, “Ezoterizm Nedir?”, Hermetics, 1999, <http://www.hermetics.org/Ezoterizm%20Nedir.html> Erişim: Nisan 2012.
[/one-third][clearfix]
ALTUNAY Erhan, “Ezoterizm Nedir?”, Hermetics, 1999, <http://www.hermetics.org/Ezoterizm%20Nedir.html> Erişim: Nisan 2012.
ARGHAVANİAN Aida, “Karşılaştırmalı At Figürleri“, Sanatta Yeterlilik Tezi, Hacettepe Ü. Güzel Sanatlar Ens. Resim Anasanat Dalı, Ankara 2017, <http://www.openaccess.hacettepe.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11655/4039/10167052.pdf?sequence=1&isAllowed=y> Erişim: 31 Ağustos 2018.
AYTAÇ Sıtkı, “Ezoterizm, Farkındalık ve Kendini Bilmek”, Historical Sense, 10 Ocak 2007, <http://historicalsense.com/Archive/Fener74.htm> Erişim: Nisan 2012.
BAHAR Hasan, “Bilge Kağan Tacı Üzerine Düşünceler”, I. Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu, Niğde, 19 Mart 2014, <http://www.academia.edu/6829430/Bilge…> Erişim: 30 Ağustos 2018.
CAN M. Cihat, “Eski Grek Dört Unsur Nazariyesi ve Türkçe Müzik Yazmalarında Etkisi”, Gazi Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 22, Sayı: 2, 2002, ss. 133-143, <http://www.gefad.gazi.edu.tr/download/article-file/77425> Erişim: Temmuz 2018.
DALKILIÇ Bayram, “İskenderiye’li Yahudi Filozof: Philo, Eserleri ve Felsefî Yöntemi”, Necmettin Erbakan Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 15, Sayı: 15, 2003, ss. 61-79, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/184437> Erişim: Temmuz 2018.
DUYMAZ Ali, “Anadolu ve Balkan Türklerinin Halk Anlatmalarında Mitolojik Bir Kuş: Zümrüdü Anka”, Balıkesir Ü. Sosyal Bilimler Ens. Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 1, 1998, ss. 91-97, <http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423872582.pdf> Erişim: 30 Ağustos 2018.
ELIADE Mircea, “Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi”, Cilt 1: Taş Devrinden Eleusis Mysteria’larına, Çeviri: Ali BERKTAY, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2003.
ERBABACAN Eren, “Platon, Yeni Platonculuk, Aristoteles”, Historical Sense, 1 Temmuz 2002, <http://historicalsense.com/Archive/Platon1_1.htm> Erişim: Nisan 2012.
GÖKÇE Cüneyt, “Farklı Bir Açıdan Toprak”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 33, Yaz 2010, ss. 368-377, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/70218> Erişim: Temmuz 2018.
GÜL Selma, “Osmanlı Minyatürlerinde Görülen Fantastik Yaratıklar Üzerine Bir Değerlendirme”, Tarih ve Uygarlık İstanbul Dergisi, Sayı: 9, Ekim 2016, ss. 259-278, <http://www.academia.edu/30760178/Osmanlı…> Erişim: 30 Ağustos 2018.
GÜNDÜZ Şinasi, SARIKÇIOĞLU Ekrem, “Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi”, Fakülte Kitabevi, Isparta 2002, Darul Kitap: İslam Ansiklopedisi, <http://www.darulkitap.kuranikerimde.com/tarih/v2/es-dinlertarihi/index.htm> veya <https://tr.scribd.com/document/327938307/Ekrem-Sarıkcıoğlu-Baslangıctan-Gunumuze-Dinler-Tarihi> Erişim: 2012 ve 2018.
GÜRSAN Turgut, “Dünya’nın Gizli Tarihi: Antik Çağlardan Günümüze”, Pegasus Yayınları: 138, İstanbul, Özel Baskı, 1. Baskı 2008.
HİMMETOĞLU Fazıl, “Eski Çağda Çift Başlı Kartal Sembolü Üzerine Kısa Bir Değerlendirme (Mezopotamya, Anadolu, Orta Asya)”, TURAN-SAM Dergisi, TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 33, Kış 2017, ss. 199-205, <https://search.proquest.com/openview/2c87aa871ac2bedd006c3c76ea11d12e/1?pq-origsite=gscholar&cbl=1356373> Erişim: 30 Ağustos 2018.
İncil (Müjde): İncil’İn Çağdaş Türkçe Çevirisi, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Zirve Yayıncılık ve Dağıtım, Yeni Yaşam Yayınları, Acar Basım, Yeni Çeviri: 1987-1994-2001, İstanbul, 6. Basım: Temmuz 2008.
KILIÇ Sibel, “Türk Şaman Giysilerine Semantik Yaklaşım”, ZfWT: Zeitschrift für die Welt der Türken, Cilt: 2, Sayı: 1, 2010, ss. 313-334, <http://dieweltdertuerken.org/index.php/ZfWT/article/viewFile/99/sibel_kilic> Erişim: Temmuz 2018.
Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Anlamı: Meal ve Sözlük, Meali Hazırlayan: Ali Bulaç, Bakış Yayınları, İstanbul 1985.
Kutsal Kitap: Eski ve Yeni Antlaşma (Tevrat, Zebur, İncil), Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Yeni Yaşam Yayınları, Yeni Çeviri, İstanbul 2001-2009, <https://incil.info/kitaplistesi> veya <https://www.kitabimukaddes.com/kutsal-kitap-hakkinda-bilgilendirme-ve-tam-metni/> Erişim(ler): 2011-2018.
SARIOĞLU Mehmet Süha, “Filmsel Anlatıda Hayvan Söylenleri: Harry Potter’da Zümrüdüanka“, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Kültür Ü. Sosyal Bilimler Ens. İletişim Dalı, Ağustos 2009, <http://acikerisim.iku.edu.tr/bitstream/handle/11413/535/MehmetSuhaSarioğluYLtez.pdf?sequence=1&isAllowed=y> Erişim: 30 Ağustos 2018.
TBTDİT, Bahaullah, Abdülbaha, vd., “Bahai Dini: Tarihi, Öğretileri ve Toplumsal Çalışmaları”, Bahai Eserleri Basım Dağıtım A.Ş., İstanbul, 1. Basım, Nisan 2016, <http://bahai.com.tr/images/kitaplar/Bahai%20Dini.pdf> Erişim: Ekim 2014. (Bu kitapta doğrudan yazar belirtilmemiş fakat kitapta çoğunlukla Bahaullah ve Abdülbaha’nın yazıları kullanılarak ‘Türkiye Bahai Toplumu Dış İlişkiler Temsilciliği (TBTDİT)’ tarafından yazılmıştır ya da hazırlanmıştır.)
TDK: Türk Dil Kurumu, “Büyük Türkçe Sözlük”, arayınız: Teizm, Tanrıcılık, İnanmak, İnanç, Öğreti, Dogma, Sav, Deizm, Yaradancılık, Us, Ateizm, Tanrıtanımazlık, Agnostisizm, Bilinemezcilik, Salt, Bilgi, Panteizm, Tümtanrıcılık, Dualizm, İkicilik, Determinizm, Belirlenimcilik, İstenç, Materyalizm, Maddecilik, Özdekçilik, Özdek, Töz, İdealizm, İdeal, İdea, Ülkü, Tin, Spiritüalizm, Tinselcilik, <http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts> Erişim: 1 Eylül 2018.
TÜR Selman, “Ezidilikte Ahiret İnancı”, Sosyal Bilimler Genç Akademisyenler Sempozyumu – 3, Mardin, 29 Nisan 2017, Genç Akademisyenlerin Gözünden Sosyal Bilimler, Kadim Akademi, Mardin, Kasım 2017, ss. 162-175, <http://www.academia.edu/35409173/3._Genç_Akademisyenler_Sempozyumu_Bildiriler_Kitabı.pdf> Erişim: 30 Ağustos 2018.
Wikipedia Contributes, “Shamanism”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Shamanism>; Vikipedi Katılımcıları, “Maya Uygarlığı”, Vikipedi, Özgür Ansiklopedi, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Maya_uygarlığı> Erişim: 2011 ve 2017; “Megalith”, <https://en.wikipedia.org/wiki/Megalith> Erişim: 2017; “Yezîdîler”, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Yezîdîler> Erişim: 2011.
YÜKSEL Berk, “Zümrüd-ü Anka (Simurg): Ruhun Yücelmesi ve Yaşarken Yeniden Doğuş”, Milliyet Blog, 15 Nisan 2010, <http://blog.milliyet.com.tr/zumrud-u-anka-simurg—ruhun-yucelmesi-ve-yasarken-yeniden-dogus/Blog/?BlogNo=238576> Erişim: Temmuz 2018.
Hazırlayan: Alper ÇADIROĞLU
Son güncellendiği tarih: 2 Eylül 2018