SÜMERLER VE ANTİK MEZOPOTAMYA İNANÇLARI (15. Bölüm: 31 Konu) (Orijinal 2 Video)

SÜMERLER VE ANTİK MEZOPOTAMYA İNANÇLARI
(15. Bölüm: 31 Konu) (Orijinal 2 Video)

 

İÇİNDEKİLER

 


 

[one-half-first]

“Sümer Tabletlerinin Derinlemesine Analizi”2-11 adlı üst konu için yaptığım belgesel videosunu ses robotu eşliğinde üstteki videodan izleyebilirsiniz. (Süre: 26:42) Öneririm ki video metnine göre bu sayfadaki bu konuların metni daha iyi oldu, ayrıca ek resimler de eklendi.

[/one-half-first][one-half]

“Adapa Efsanesi”10 adlı konu için eskiden yaptığım video. Eski video olduğu için kalitesi biraz düşük ama yine de idare eder. Tevrat, İncil ve Kur’an maddeleriyle karşılaştırılması videoda değil yazıda mevcut.

[/one-half][clearfix]

Videoları Hazırlayan: Alper Çadıroğlu

 


 

[one-third-first]

SİTE DİZİNİNDEKİ 152. KONU
SÜMERLER KİMDİR?

Sümerler, MÖ 7000+ ile MS ~1000 yılları arasında Mezopotamya’da yaşamış bir topluluktur. Sümerlerin ırksal kökeni ve dillerinin kökeninin ne olduğu bilinmemektedir. Tabletlerinde bunları ifade etmemişlerdir. Sümerler Mezopotamya’ya; Hazarın kuzeyi ve Orta Asya’dan gelmiş olabilir düşüncesi yaygındır. Geliş sebepleri ise; kuraklık, açlık, iklim koşulları, seller ve benzeridir.

Sümerler Mezopotamya’da yaşamışlardır. Mezopotomya’nın kelime anlamı; iki ırmak arası demektir. Fırat ve Dicle Irmakları arası ve etrafını kapsayan bölge Mezopotomya’dır. Mezopotomya ismi, Yunanlar tarafından verilmiştir. Bu bölgenin büyük kısmı Irak’ta olup; Kuzeydoğu Suriye, Güneybatı İran ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni kapsar.

Sümerler kendilerine Sümer dememişlerdir, bu isim onlara Akadlılar (MÖ 2300’ler) tarafından konulmuştur. Sümerler tabletlerinde kendilerine “Kengerler” demiştir. Akadlar, Sami-Sümer karışımı olup;  MÖ 2300’lerde Sargon adlı kralları sayesinde sümerleri zayıflatmışlardır.[1] Arri = Şerefli Kişi anlamındadır, buradan Aryan ve Arian kelimeleri oluşarak Sum-Arian ve Sümer kelimesi oluşmuştur: Aryan kelimesi Fenike kökenlidir.[2] Yanı sıra; Orta Asya’da Sümerula Dağı da mevcuttur.

Dünyada ilk yazının Sümerlere ait olduğu bilinmektedir. Tarih MÖ 3500-3000 arasındaki, çivi yazısıdır. Çivi yazısı ilk önce resim formunda iken sonra kavramsal ifadelere dönüşmüştür. 463 tane farklı kavramsal ifade yani harf kullanılmıştır.

Sümerler sırasıyla; Akad, Babil, Asur ve Pers Medeniyetleri ile sarsılıp, MS 1200’lere kadar ayakta kalabilmişlerdir. Sümerlerin dinsel inanışları ve Tanrıları; Akad, Babil, Hitit ve Asurlulara geçmiştir. Teoloji, din, Tanrılar ve  hikayeler öz olarak aynı kalıp, Tanrı isimleri değişmiştir.[1]

[one-half-first]

Sümerler’in Mezopotamya’ya gelişi (Haritaya kırmızı yerleri ekleyen: A. Çadıroğlu)

[/one-half-first][one-half]

Hiyeroglif: Antik Mısır’ın resimsel yazısı (Sümerlilerin çivi yazısından önceki piktogram/resim yazısı Mısır’a hiyeroglif olarak geçmiştir.)[3] (Açıklama bir alt paragraftaki 3.3’te yapıldı.)
[/one-half][clearfix][one-half-first]

Sümer yazısı örnekleri

[/one-half-first][one-half]

Sümer yerleşim yeri, Uruk şehri (Temsili)

[/one-half][clearfix]

Piktogram, Hiyeroglif ve Çivi Yazısı. Görsel iletişimin ilk örnekleri İtalya-Verona’daki Fumane, Fransa’daki Lascaux ve İspanya’daki Altamira mağaralarındaki -MÖ 36.500 ile 32.000 arasına tarihlenen- mağara resimleridir.[3.1] İlk başlarda insanlar iletişim için sembol ve işaretleri bazı nesneler üzerine yazmıştır. Neolitik dönemde (MÖ 10000-4000) hayvan ve bitkileri evcilleştirmeyle yerleşik hayata geçen insanlarda ilişkilerin artması bağlamında sembol ve işaret kullanımı da artmıştır. Bu zemin üzerine Güney Babil’de ya da Güney Mezopotamya’daki -Uruk’taki, şimdiki adıyla Warka’daki- Sümerliler MÖ 3200 civarlarında -ekonomik ihtiyaçların karşılanması için- çivi yazısını icat etmişlerdir. Buradaki herhangi bir işaret hece(ler)i veya kavram(lar)ı karşılamaktadır. Eldeki veriler Sümerlilerin MÖ 3500 dolaylarında Mezopotamya’ya geldiğini söyler. Ural-Altay ve Hazar bölgelerinden geldikleri düşünülür. Sümerlilerden alınan çivi yazısı MÖ 4. ve 1. bin yıllarda Anadolu-Mezopotamya-Mısır toplumlarında etkileşimlere girerek kullanılmıştır. Tarım ve hayvancılıktaki ve/veya zirai alandaki emtiaların/malların gelir-gider, girdi-çıktı, miktarı, cinsi vb. muhasebe hesaplarının tutulması amacıyla tapınak görevlileri tarafından bazı semboller / resimsel çizgiler kullanılmış sonrasında bunlar sadeleştirilip/geliştirilip çivi yazısına dönüştürülmüştür. (Mallar/gelirler saray ve tapınaklarda toplandığı ve muhasebesi de tapınaklarda yapıldığı için tapınak görevlileri yazıyı geliştirebilmiştir.) Sümerlilerin ilk yazı şekilleri tamamen resimseldir: Bunun tarihi MÖ 3400’lerdir. İdeogram veya piktogram olan bu işaretler çeşitli anlam(lar)a geliyordu. MÖ 3200’lerde fonetizmin/sesleşmenin bulunmasıyla resimler, ses/sözcükleri karşılayan işaretlere evrildi: Artık kalıpsal, düşüncesel nesneler değil; hecesel/ayrıntısal, dilsel sözcükler yazılabiliyordu: Çizim yerini; ucu üçgenleştirilen tahta, kemik, metal vb. stylus’un yumuşak kile bastırılması sonucu çıkan yazıya bırakıyordu.[3.2] Bütün yazıların kökeni aslında resimdir. Bir resim bir anlam/mesaj veriyorsa o yazıdır/yazısaldır. Yazının icadıyla medeniyet/tarih de başlamıştır. MÖ 9000’lerde yapılan Göbeklitepe’deki hayvan kabartmaları yazının ilk şekilleri olarak ta düşünülebilir. Sümerlerdeki piktogram, düz çizgilerden oluşan çivi yazısına dönüşmüştür. Ucu kesik stylus/kalem kile batırıldığında üçgen bir iz, -hiç bekletmeden kilin üzerinde- çekildiğinde ise düz bir iz/çizgi bırakmaktaydı. Üzerinde yazının bulunduğu kil, güneşte kurutulup fırında pişirilip tablet halini alırdı. İşaretler çiviye/kamaya benzediğinden Latince’de buna cuneiform yani çivi yazısı denmiştir: Bu yazı MS 74 yılına kadar uzanabilmiştir. Tabletlerin sonunda belgenin içeriği, hangi katibin yazdığı, hangi tanrı ve tapınağın önüne koyulduğunu gösteren özet/etiket bilgiler yazmaktaydı. Sümerlerdeki piktografik / resim yazısı Mısırlılara MÖ 3100’lerde hiyeroglif olarak geçmiştir: Nitekim Mısır’da bulunan ilk hiyeroglif belgeler MÖ 3. binyılın başlarıdır. Hiyeroglif resim yazısı olup piktogramın geliştirilmiş halidir. Sümerlerdeki piktogramların sığ ve birden fazla anlam içermesi, Mısırlıların hiyerogliflerinde pek fazla gözükmez ama piktografi, çivi yazısına dönüşüp gelişirken; hiyeroglif, resim yazısı olarak kalmıştır. Hiyeroglifler taşlara kazındığı gibi Mısır’daki Nil deltasının bataklıklarında yetişen bir bitkiden yapılıp kağıdımsı özellik gösteren papirüslere de yazılıyordu. Hiyeroglif Ege ve Anadolu’da daha çok yayılmıştır.[3.3]

___________________
[1] Gülşen Çelik, “Anadolu’da Sümerler” [Konferans], Aktif Felsefe, Adana 2013. (Aktif Felsefe Yeni Yüksektepe Kültür Derneği’nin Adana şubesinde 2013 yılında Dr. Gülşen Çelik “Anadolu’da Sümerler” başlıklı bir konferans vermiştir. Hiçbir yeri kaçırmadan Çelik’in her söylediğini tek tek not aldım, sonrasında bunları düzenli bir biçimde yazdım. Dr. G. Çelik: Uluslararası Hermes Antropoloji Enstitüsü’nün çalışmalarına katılmıştır. ODTÜ Mezunlar Derneği Arkeoloji Grubu için seminerler vermiştir. Özel gruplara ve bazı derneklere seminerler vermektedir. Antik Uygarlıklar, Mitolojiler ve Felsefe ile ilgili araştırmaları vardır.)
[2] Turgut Gürsan, “Dünya’nın Gizli Tarihi: Antik Çağlardan Günümüze” Pegasus Yayınları: 138, İstanbul, Özel Baskı, 1. Baskı 2008, s. 29.
[3] Nesli Tuğban Yaban, “Sanat ve Görsel İletişimin Buluşma Noktası: Ekslibris“, Batman Üniversitesi Yaşam Bilimleri Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 2012, <http://www.yasambilimleridergisi.com/makale/pdf/1356291697.pdf> ET: Nisan 2018, s. 976 (3.1). Yusuf Kılıç, “Eski Ön Asya Toplumları Arasında Yazı ve Dil Etkileşimi“, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 4, Temmuz 2009, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/411022> ET: Nisan 2018, s. 122, 124-128 (3.2). Tuğba Cevriye Özkaral, “Eskiçağda Yazı, Kitap ve Kütüphanenin Oluşum Süreci; Günümüz Eğitimine Katkıları“, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 34, 2015, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/151579> ET: Nisan 2018, s. 372-374 (3.3). (Resim yazısının çivi yazısına evrimini gösteren tabloya/resme buradan <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/151579> bakabilirsiniz; Özkaral, agm., s. 373).

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 153. KONU
SÜMER TABLETLERİNİN DERİNLEMESİNE ANALİZİ

Ön Bilgi: Bu makale Sümer Medeniyeti’ndeki dinsel inançların; Tevrat, İncil ve Kur’an’da yazılanlara benzer ve onların öncülü olduğunu anlatmaktadır. Makaleyi okuyan okuyucu kendi kararını kendisi vermelidir. Çünkü Tanrı insanlara, tarih boyunca aynı şeyi anlatmak istemiş olabilir ya da ufak değişiklerle kademeli olarak dallanan olayları -veya özü- anlatmak istemiş olabilir. Bu görüşün tersi de olabilir. Ya da okuyucu, kendine has başka bir karar da verebilir. Yazarın yazdığı bu ön bilgi, tarafsızlığa ışık tutmaktır.

Günümüz dinlerinde geçen Yaratılış, Tufan gibi hikâyelere ilk kez -yazılı olarak- Sümerlerde rastlanır. Sümerler, Mezopotamya ve çevresinde çok Tanrılı inanç düşüncesinde yaşamışlardır.[4] İlk yazıyı yaklaşık MÖ 3200 yıllarında bulmuşlardır: Bu, çivi yazısı olup piktografi/piktogram yani resim yazısı olmayan yazıdır: Piktogram, MÖ 4. binyılda çivi yazısından önce yine Sümerler tarafından bulunmuştur.[5.1] Çivi yazısı ilk olarak Uruk’ta kullanıldı. MÖ 100’den sonra Büyük Mezopotamya uygarlıklarının tümü alfabe sistemine geçti. Çivi yazısının tutarlı kullanımı MÖ 2600’den sonrasıdır, bundan önce birkaç örnek vardır. Piktografta 1000 civarı karakter varken çivi yazısıyla beraber bu karakterler 600 civarına düştü. Mezopotamya metinleri 19. yy.a kadar bilinmiyordu, kazılarla bulunan metinlerden ilk tercüme 1837’de yapıldı. İlk çözümlemeleri ve tercümeleri yapan George Smith’tir.[5.2]

Sümerler birçok biliminde öncüleridirler. İleri bir uygarlık düzeyindeydiler. Ardından gelen Akad ve Babiller çoğunlukla Sümerleri izlemişlerdir. Sümerler gerçekte Mezopotamya yerlileri değildi. Çoğu araştırmacıya ve kanıtlara göre Orta ve Batı Asya’dan göç eden Ari halkıydı.[4] Kimileri bu halka Türklerin kökeni demektedir.

Sümerlilere “Sümer” ismi, Sami bir kavim olan Akadlar tarafından verilmiştir. Sümerliler kendi yazılı belgelerinde kendilerine Kİ.EN.Gİ veya Kİ.EN.GİR demişlerdir. Öyle ki Çinlilerin Kırgızlara KİEN.KUN demeleri bununla ilişkilendirilebilir. Sümerlilerin Türklerle ‹Ural-Altay› ilişkilendirilmesi ise başta şunlara dayanır: çeşitli anlatılarında mevsim anlayışlarının ve giyimlerinin benzerliği, tapınakların yapay tepelere yapılmasının benzerliği, Sümer dili ile Türk(i) diller arasındaki bazı benzerliklerin olması veya bazı kahramanlık hikayelerinin benzerliği[6.1] (ki örneğin Türklerdeki Yaradılış Destanı ile Sümerlilerin yaratılış hikayeleri -dünya ve insanın yaradılışlarının anlatımı bağlamında- benzerlik gösterir[6.2]) ve Türklerde Gök/Tek Tanrı[6.1] (Kök-Tengri, Mavi Gök[6.2]) olan Tengri ile Sümerlilerdeki yine göğün tanrısı ve baş tanrı olan Anu’nun benzerliği[6.1].

Şu an günümüzde kullanılan Tevrat, İncil ve Kur’an’da Sümer inanış ve felsefesinin izlerine rastlanıldığı görülür.[4][7] Günümüzde Sümerlerin Uruk, Eridu gibi birçok şehrinde yaptıkları tapınaklar bulunmuştur. Bu tapınaklardaki kil tabletleri veya yazıtlar okunarak dinsel inançları belirlenebilmiştir. Örneğin; Uruk şehrinde MÖ 3200 yılında yapılmış Gökyüzü Tanrısı Anu’nun kölesi[4] -cennetin kraliçesi[8]– olan Tanrıça İnanna’ya atfedilen Eanna Tapınağı, MÖ 4000’li yıllarda Eridu’da Bilgelik Tanrısı Enki/Ea’ya ithaf edilen tapınak gibi birçok tapınak bulunmuştur.[4]

Eski-Yeni Antlaşma ve Kur’an’da anlatılanların çoğunun Mezopotamya (Mez.) mitlerinden geldiği anlaşıldı. Örneğin İnsanın Düşüşü, Tufan, Yaratılış anlatımları Etana ve Atrahasis mitlerinden; Eden Cenneti/Bahçesi Enuma Elish’ten; Yeraltına İnme ve Yeniden Diriliş de The Descent of Inanna / İnanna’nın İnişi mitinden geliyordu. Mez. metinlerinin bulunmasından önce Tevrat en eski yazılı metin olarak biliniyordu. Mez. metinleri Mısır, Yunan ve Roma eserlerinde de kendini gösterir. Mez. metinleri geniş ölçüde Sümerler’e aittir.[7]

___________________
[4] Nadir Elibol, “Sümer Tabletleri ve Kutsal Kitaplar“, 3 Sütun, 25 Ekim 2004, <http://www.nadirelibol.com.tr/text/sumertabletleri.html> ET: Şubat 2012 ve Muazzez İlmiye Çığ, “Kur’an, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni”, Kaynak Yayınları, 36. Basım, İstanbul 2013, s. 9-100.
[5] Kılıç, agm., s. 124, 126-128. (Daha fazlası için bk. dipnot 3) (5.1). Joshua J. Mark, “Cuneiform”, Ancient History Encyclopedia, SGT: 15 Mart 2018, <https://www.ancient.eu/cuneiform/> ET: 15 Haziran 2018 (5.2).
[6] Kılıç, agm., s. 125 (6.1). Bu paragraftaki parantez içindeki yazılar yazar tarafından eklemiştir: Bunun için bu sitedeki yazılarıma bk. (Dizin 286, 287) (6.2).
[7] Mark, “Cuneiform”, ags.
[8] Samuel Noah Kramer, “Sumerian Mythology“, University of Pennsylvania Press, Philadelphia 1961, Sacred-Texts, <http://www.sacred-texts.com/ane/sum/sum07.htm> ET: 16 Haziran 2018, s. 65.

 

[one-half-first]

Eanna Tapınağı. MÖ 3.200. (Irak, Samava, Uruk, 1967 yılı, Foto: Richard Ellis)

[/one-half-first][one-half]

Eanna Tapınağı (Maket)

[/one-half][clearfix]

[one-half-first]

Marduk (Louvre Museum/Müzesi)

[/one-half-first][one-half]

Anu (?)

[/one-half][clearfix][one-half-first]

İnanna (British Müzesi)

[/one-half-first][one-half]

Enki (MÖ 2.300, British Museum)

[/one-half][clearfix]

Sümerler Dünya’nın ilk başlarını “En Eski Ulu Bir Deniz” ve “Kaos” olarak ifade etmiştir. Evreni ise “İlk neden” ve “Hareket Ettiren Güç” olarak betimlemişlerdir. Evrenin sonsuz olduğunu anlatmışlardır.[9] (Şu an fizikte, evrenin sonsuz olmadığı daha çok kabul görür.[10]) Onlara göre; doğa güçleri Tanrıları, insanüstü insanlaşmış ölümsüz Tanrılar, göklerde bulunan Tanrılar; gök, yer, hava, su, rüzgâr, dağlar, tarlalar ve şehirlerden sorumluydular. Uzun yaşayan veya ölümsüz gözüken ve kaderleri tayin eden “Yaratıcı Yedi Tanrı” vardı. Diğer 50 büyük Tanrı ise, yaratıcı olmayanlardı.[9] (Bu Tanrıların uzun yaşaması, Semavi Dinlerdeki peygamberlerin uzun yaşaması ile ilişkilendirilebilir. Örneğin Nuh, Tevrat ve Kur’an’a göre 950 sene yaşamıştır.[11])

Kur’an: Ankebut 14 …Nuh… elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. …[12][13]

Mezopotamya mitolojisinde evren; yeraltı, yer ve gök olarak üçe ayrılır ve her birinde tanrılar bulunur.[14]

Gök, Yer, Deniz ve Hava Tanrıları günümüzdeki Haç işaretinin kaynağını oluşturmaktadır. Alt ve sol uçları kapalı haç işareti bu zamanlarda olmakla birlikte buralara dayanmaktadır. Hristiyanlık Haçı 4 yönü gösterir; bunun kökeni Gök, Yer, Deniz ve Havayı sembolize eden Sümer kültüdür.[9]

Haç figürü tarihte geniş bir yer kaplar. Shamash 8 köşeli bir haçla tasvir edilir. Bazı silindir mühürlerde -ayrı olarak- Enki ve Utu 4 köşeli bir haç’ın üstünde oturur. Marduk bir görselinde 8 köşeli haçtan oluşan bir kolye takar. Antik Mısır’daki bazı çizimlerin “haç” simgesi eşliğinde ve Ankh haçının yıldızlarla bir bağlantısı olduğunu düşünenler de vardır. Ayrıca Ankh haçının insanın ölümünden sonra yeniden dirilmesine yardım ettiği düşünülürdü. Hristiyan haçı’ndan önceki Yunan haçı burçları ve mevsimleri temsil ediyordu.[15]

Marduk: Babil’deki Etemenanki adlı tapınağı göğün ve yerin temeli anlamına gelip Yeni Antlaşma’daki Babil Kulesi’ne model olarak hizmet etti. Etemenanki’ye şerefli ve üstü yükseltilmiş tapınak anlamındaki Esagil de denilir. Unvanı efendi/bey/lord anlamına gelen Bel’di. Babil’in büyüyen politik etkisiyle Marduk da büyüdü. Marduk Tiamat’ı öldürüp onun bedeninden dünyayı yaratır ve diğer tanrılar ona 50 isim vererek onu en büyük ilan ederler. Önceleri An en büyük tanrıydı, sonra Enlil oldu ve sonrasında ise Marduk bu makama oturdu. Marduk hem iyi hem de kötüdür. Önemli bir metni -Yeni Antlaşma’da olduğu gibi- iyiyle biter. Marduk’un diğer bir adı da Asalluhi’dir (As-alluh-i: Alluh-Allah ?). Sembolü kürek/maça’dır, hayvanı yılan-ejdarha görünümlü mushussu’dur.[16]

Marduk Tanrısı Sümerlerin dinsel inanışlarında önemli bir yere sahiptir. Babil şehrinin ünlü, evrenin hükümdar Tanrısı Marduk’a ithaf edilen yedi katlı Eşağil Tapınağı ya da Babil Kulesi yapılmıştır.[9] Babil ve/veya Babil kulesi Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kötülenerek anlatılır.[17][18] (Marduk’un türevleri; Dummuzi, Tammuz, El, Baal, Hubal’dır.)

Eridu MÖ 600 civarında -arka plana itildi- terk edildi. Şehrin merkezindeki Amar-Sin Ziguratı Yeni Antlaşma’da Babil Kulesi olarak ve Eridu şehri ise Babil (veya Babil şehri) olarak -kötülenerek- ilişkilendirildi: Bunu MÖ 200’lerde Babil tarihçisi “Berossus”un Babil ve Eridu’nun aynı yer olduğunu anlatan yazılarından anlamak mümkündür.[18]

 

___________________
[9] Elibol, ags.; Çığ, age.
[10] Bu sitedeki yazılarıma bk. (Dizin 19) ve bk. (Dizin 58)
[11] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 211)
[12] Tevrat, İncil ve Kur’an maddelerinin tamamı yazar tarafından eklenmiştir.
[13] “Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Anlamı: Meal ve Sözlük”, Meali Hazırlayan: Ali Bulaç, Bakış Yayınları, İstanbul 1985. (Kur’an maddeleri buradan alınmıştır.) (Bu meal Milli Eğitim Bakanlığı’nın 18.11.1985 tarih ve 2199 sayılı Tebliğler Dergisi’nde tavsiye edilmiştir.) (Bu meali seçmemin nedeni diğerleri gibi “anlam tercümesi” olmayıp “kelimesi kelimesine” tercüme ettiği içindir: Diyanet İşleri Başkanlığı meali de dahil diğer çoğu mealde Kur’an’da olmayan sonradan eklenen ve sonradan eklenildiğini belirtmeyen açıklama şeklindeki kelime, kelime grupları ve sözler vardır: Sonradan eklendiğini parantez içinde belirttiği için bu meali analizde daha uygun gördüm.)
[14] Kramer, age., s. 41.
[15] Jan Wicherink, “Great Celestial Conjunction Crosses Part II: Crosses in the Old World”, Editör: Sergey Smelyakov, Souls of Distortion, <http://www.soulsofdistortion.nl/great celestial conjunction crosses2.html> ET: 17 Haziran 2018.
[16] Nicole Brisch, “Marduk (god)”, Ancient Mesopotamian Gods and Goddesses, Oracc and the UK Higher Education Academy, 2016, <http://oracc.iaas.upenn.edu/amgg/listofdeities/marduk/> ET: 16 Haziran 2018.
[17] Bu sitede belirttiğim maddelere bk. Tevrat, Yaratılış 10:8,9; 11:5,7; bk. İncil, Vahiy 14:8; 17:4-7; bk. Kur’an, Bakara 102, Kasas 38, Sad 5, Zuhruf 31.
[18] Joshua J. Mark, “Eridu”, Ancient History Encyclopedia, 20 Temmuz 2010, <https://www.ancient.eu/eridu/> ET: 16 Haziran 2018.

 

[one-half-first]

Babil Kulesi (Temsili)

[/one-half-first][one-half]

Bir Sümer yazısı örneği

[/one-half][clearfix]

Antik Yunan’da Zeus; “Tanrıların ve İnsanların Babası” ve “Göksel Babanın Atası” idi: Zeus, Sümer’de “Gök Tanrısı” ve “Tanrıların Başı” olan Anu’nun bir kopyasıdır.[19] (Sümer, Antik Yunan dini inançlarından daha eskidir.)

Anu’nun lakabı Kral’dır ve Anu cennette oturur. An/Anu: An, cennette diğer tanrıların özelliklerini/görevlerini belirler. Kararları değiştirilemez. An’dan sonra Enlil ve Marduk ön plana çıkar. Kendisi tek başına ya da Enlil ve Enki ile evreni yaratmıştır. Cennetin 3. seviyesinin en yükseğinde oturur/yaşar ve burada kırmızımsı luludānitu taşı önemlidir. Tanrıların Babası olup diğer tanrılar onun çocuğudur. Annunakilerin başıdır ve iblisleri de o yaratmıştır. İnsanlarla ilişkisi uzak olan bir tanrıdır. Kendinden “Kral” olarak da bahsedilir. Hayvanı boğa olup sembolü bazen taht üzerinde duran boynuzlu bir taçtır. Sümer cennet/gök demektir ve bu yüzden An da cennet ve göktür.[20]

Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Yaratılış 11:5 Rab insanların yaptığı kentle kuleyi görmek için aşağıya indi. 11:7 “Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar.” (Yaratılış 2:7 “RAB Tanrı Adem’i topraktan yarattı…”[21] İncil kaynağından ek not: “Tanrı”: Grekçe’de “Gök” demektir.)

İncil: Pavlus’tan Galatyalılar’a Mektup 1:8 İster biz, ister gökten bir melek size bildirdiğimize ters düşen bir müjde bildirirse, lanet olsun ona![22][23]

Kur’an: Bakara 29 Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O’dur. Sonra göğe yönelip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O’dur.
Araf 40 Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar… için göğün kapıları açılmaz ve… cennete girmezler.
46 İki taraf arasında bir engel ve burçlar (A’raf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere: ‘Selam size’ derler, ki bunlar, henüz girmeyen fakat (girmeyi) ‘şiddetle arzu edip umanlardır.’ {Görüşüme göre burçları -uhrevileştirilmiş- gökyüzü cisimleri olarak düşünebiliriz.}
Rad 13 … O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar…
Hicr 14 Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, ordan yukarı yükselseler de…
Mü’minun 86 De ki: ‘Yedi göğün Rabbi ve büyük Arş’ın* Rabbi kimdir?’ (“Arş”: Tavan, taht, yönetim makamı.)[24]
Talak 12 Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner.
Nazi’at 27 Yaratmak bakımından siz mi daha güçsünüz yoksa gök mü? …

Sümerdeki 12 esas Tanrı Mısır, Hitit, Hurri ve Yunan Mitolojisine uyarlanmıştır. Sümerdeki yer altı dünyasının Tanrısı “Eraşkigal/Nergal” Yunan’da “Hades” olmuştur. Nergal/Hades; Tevrat’ta Sheol, İncil ve Kur’an’da Cehennem olmuş olabilir.[19]

Zeus heykelleri. Sol: Zeus’un Bronzdan heykeli, MÖ 460, Greek, Ulusal Arkeoloji Müzesi, Atina | Orta: MÖ 100, Greek-Roman, J. Paul Getty Müzesi | Sağ: MÖ 350, Greek, Boston Fine Arts Müzesi/Museum.

___________________
[19] Elibol, ags.; Çığ, age.
[20] Kathryn Stevens, “An/Anu (god)”, Ancient Mesopotamian Gods and Goddesses, Oracc and the UK Higher Education Academy, 2013, <http://oracc.iaas.upenn.edu/amgg/listofdeities/an/> ET: 16 Haziran 2018.
[21] “Kutsal Kitap: Eski ve Yeni Antlaşma (Tevrat, Zebur, İncil)”, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Yeni Yaşam Yayınları, Yeni Çeviri, İstanbul 2001-2009, <https://incil.info/kitaplistesi> veya <https://www.kitabimukaddes.com/kutsal-kitap-hakkinda-bilgilendirme-ve-tam-metni/> ET(ler): 2011-2018. (Tevrat maddeleri buradan alınmıştır.)
[22] “İncil (Müjde): İncil’İn Çağdaş Türkçe Çevirisi”, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Zirve Yayıncılık ve Dağıtım, Yeni Yaşam Yayınları, Acar Basım, Yeni Çeviri: 1987-1994-2001, İstanbul, 6. Basım: Temmuz 2008. (İncil maddeleri buradan alınmıştır.) (Bu İncil kitabında yazanların aynısına dipnot 14’teki -aynı- bağlantılardan ulaşabilirsiniz.)
[23] Tevrat, İncil ve Kur’an maddelerinde -diğer dini inançlarla bağlantı/benzerlik kurulabilecek yerlerin ve/veya- önemli/anlamlı görülen söz ve/veya söz gruplarının altı çizilmiştir.
[24] Tevrat, İncil ve Kur’an maddelerinde bazı sözler “*” ile işaretlenmiş ve sonunda da “( )” işaretleri içerisinde -sonradan ek olarak, neyin ne anlama geldiğini göstermek için- belirli terim / söz tanımlamaları veya açıklamalar yapılmıştır: Bunlar yazar tarafından değil kullanılan Tevrat ve İncil kaynaklarındaki açıklamalar olup buralardan alınmıştır.

 

[one-half-first]

Nergal’in heykeli (sol) ve kabartması (sağ) [Sağdaki Hatra’dan]
[/one-half-first][one-half]

Sağ: Hades ve – üç başlı koruyucusu- Cerberus (Heraklion Arkeoloji Müzesi)

[/one-half][clearfix]

Antik Avrupa ve/veya Yunan topluluklarının temel bilgi kaynakları Mısır, Sümer, Babil, Asur gibi toplumlardır.

Sümerlerde Anu -göğün Tanrısıydı- baş Tanrıydı. Antu yer Tanrıçası olarak karısıydı. Çocukları hava Tanrısı Enlil ve su Tanrısı Enki idi. (Enki; Bilge, Düzenleyici ve Tanrısal Kanunlara sahip Tanrı).  Yer altı dünyasının Tanrısı Ninlil’di. Ay Tanrısı Nanna, Ay Tanrısının kızı olan Tanrıça İnanna[25] (türevleri Astarte ve İştar[26]), Güneş Tanrısı Utu, Ana Tanrıça Ninhursag, Ninurta, Ninki, Ningal gibi Tanrılar diğer Tanrılardan önemli olanlardı.[25] Enki’nin Yunan’daki türevi Poseidon’dur.[27] Enki aynı zamanda sihir ve büyü tanrısıydı.[28] Kader Tableti Enlil’e ait olup insanların kaderini o belirlerdi.[29]

İncil’deki Benzerliği-Analizi

İncil: Vahiy 5:3 …ne gökte, ne yeryüzünde, ne de yer altında tomarı açıp içine bakabilecek kimse yoktu.
5:13 Ardından gökte, yeryüzünde, yer altında ve denizlerdeki bütün yaratıkların, bunlardaki bütün varlıkların şöyle dediğini işittim: … {Görüşüme göre sırasıyla: Hava, Toprak, Ateş ve Su benzerliği…}

Enki/Ea: Yeraltı okyanusunda ikamet eden bilgelik, sihir ve büyü tanrısıdır. Cin çıkarma bilgisinin en yüksek makamı olup kahinlerin favori tanrısıydı. Sanat, zanaat ve medeniyetin patronuydu. Suyla temizleyiciydi. İnsanlığın ve dünyanın yaratıcısı ve koruyucusudur. İnsanların gürültüsünden şikayet eden Enlil bir sel ile onları yok etmek istediyse de Enki bunu önlemek için bir insana gemi yapması için talimat verdi. Enki vekili olarak Isimu’yu ve -insanlığa bilgeliği öğretmek için, yarı balık yarı insan formunu bazen alan- 7 efsanevi bilgeyi / apkallu’yu yarattı. An’ın ya da Nammu’nun oğludur, Marduk ve Adapa da çocuğudur. Tapınağı Eridu’da bulunan E-engar-ra (yeraltı suyunun evi) idi. Kötülüklere karşı duran bir tanrıdır. Sembolleri asa, koç başı, keçi balığı ve kaplumbağadır. İnsanların kaderlerinin/geleceğinin yazılı olduğu tableti o korur.[28]

Enlil/Ellil: İnsanın kaderlerini belirlerdi. Hayalet, rüzgar, atmosfer, hava vs. tanrısıdır. Unvanı Büyük Dağ’dır. Yazgılar/Kaderler Tableti’ni o tutar ona aittir. Emirleri değiştirilemez. Diğer tanrılara “ilk meyve teklifi” hediyesi mitlerinde anlatılır. Yücedir fakat sel, veba, kuraklık gönderdiğinden yıkıcı/kötü niyetlidir. An’ın ilk oğludur. Habercisi Nusku’dur. Tapınağı Nippur’daki E-kur (Dağ Evi) ve dur-an-ki (gök ve yerin bağı: yani göğü ve yeri birleştiren tapınak)’tır. Sembolü boynuzlu başlıktır. Yunan mitolojisinde ismi “Illinos”tur.[29]

Soldan sağa: Enlil, İnanna, Utu, Enki, İsimud. Enki -kuşun sağındaki-. (Silindir Mühür, MÖ 2300, British Müzesi) Sağdaki siyah nesne mühür, soldaki ise mührün üstünden geçmesiyle çıkartılmış bir kabartması.

Silindir mühürlerin çoğunda Utu tanrılara katılacağı -onların mekanına gireceği- zaman sol ayağını bir dağa atar.[30] Görüşüme göre, bu, bir işe başlamadan önce şu ayakla veya şu elle başla gibi durumların öncülü olabilir.

Silindir mühürler depolanan malların belirlenmesi için icat edildi, sonra yasal mühürlere dönüştü.[31]

___________________
[25] Elibol, ags.; Çığ, age.
[26] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 128)
[27] Kramer, age., s. 54.
[28] Ruth Horry, “Enki/Ea (god)”, Ancient Mesopotamian Gods and Goddesses, Oracc and the UK Higher Education Academy, 2016, <http://oracc.iaas.upenn.edu/amgg/listofdeities/enki/> ET: 16 Haziran 2018.
[29] Adam Stone, “Enlil/Ellil (god)”, Ancient Mesopotamian Gods and Goddesses, Oracc and the UK Higher Education Academy, 2016, <http://oracc.iaas.upenn.edu/amgg/listofdeities/enlil/> ET: 16 Haziran 2018.
[30] Kramer, age., s. 40.
[31] Kramer, age., s. 32.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 154. KONU
SÜMER KİL TABLETLERİNDEKİ METİNLERLE TEVRAT, İNCİL VE KUR’AN’DAKİ METİNLERİN BENZERLİĞİ

Bu ana konu kapsamında Louvre Müzesi’nde korunan kil tabletleri üzerinden alıntılar yapacağız. Ayrıca bulunan tabletlerin çevirisini yapmış kitaplardan alıntılar yapacağız.[32]

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 155. KONU
Çamurdan Yapılan Âdem

Sümer tabletlerinde Tanrıların çamurdan oluşturduğu ilk insan Âdem ifadesi ile kaburgadan yapılan dişi anlatımları mevcuttur. Kur’an ve Tevrat’taki çamurdan yapılan Âdem ile Tevrat’taki kaburgadan yapılan Havva durumu buna benzemektedir.

Louvre Müzesi’ndeki Sümer tabletlerinden bir kısmında Tanrıların konuşması şu şekilde anlatılmaktadır: İlk Tanrı ve diğer Tanrıları var eden Tanrıça Nammu’dur. Tanrılar çoğalınca yapılacak işleri de artar, onlar Nammu’dan bir çare bulmasını ister. Nammu da Bilgelik Tanrısı Enki’ye “Bu işi yap!” der. Enki de kilden insan oluşturur ve Nammu’ya sunar:

• Nammu: “Ey oğlum, yatağından kalk… Bilgini kullan, Tanrılara iş yapacak yaratıklara şekil ver, onlar kendilerini iki misli çoğaltsınlar.”
• Enki: “Ey annem, adını vereceğin yaratık oldu, onun üzerine Tanrıların görüntüsünü koy. Dipsiz suyun çamurunu karıştır. Kol ve bacakları meydana getir. Ey annem! Yeni doğanın kaderini söyle! İşte o bir insan!”

Tanrılar kendilerine hizmetçi ve yardımcı olarak insanı yaratmışlardır. Bu tablette günümüz dinlerinde geçen çamurdan yapılan insan anlatımının, çok önceleri Sümerlerde var olduğunu görmekteyiz.[32]

___________________
[32] Elibol, ags.; Çığ, age.

 

[one-half-first]

İnsanın yaratılışını anlatan Sümer tableti, MÖ ~2.650, Louvre Müzesi

[/one-half-first][one-half]

Nammu[33] (MÖ 5.000, Irak Müzesi)

[/one-half][clearfix]

___________________
[33] Nammu görselleri için “La diosa Nammu y los Anunnaki”, MJ2 Artesanos, 27 Ağustos 2013, <http://www.mj2artesanos.es/blog/la-diosa-nammu-y-los-anunnaki/> ET: Nisan 2017.

Mezopotamya mitlerinde insanlar kilden yaratıldı ve yaratılış amaçları tanrılara hizmet/kulluk etmekti. Tanrıların isteğiyle Enki insanı yarattı ve annesi Nammu da düzenledi. Diğer bir mitte ise bir tanrının kanından yaratıldı. Diğer mitlerde ise Ninmah kilden defalarca bir yaratık yapmaya çalışır fakat cinsiyetsiz olması gibi nedenlerle başarısız olur: Sonra Enki de defalarca dener ve o da vücut ve ruh zayıflığı olan, konuşamayan, eklemleri olmayan vs. nedenlerden dolayı başarısız olur.[34]

İnsanın yaratılışı, şu şekillerde de anlatılır:

1- Zanaatkâr Tanrılar insanı kilden yoğurur, Nammu kalp verir, Enki ise nefesiyle can verir.[35]
2- Enki’nin yarattığı ilk insan Adapa’dır.[36]
3- Baba Tanrı Dummuzi ile Ana Tanrıça İnanna çiftleşir ve onlardan -onlara benzeyen- diğer insanlar doğar.[37]

Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Yaratılış 1:26 Tanrı, “İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım” dedi, 1:27 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı. 2:7 Rab Tanrı Adem’i topraktan Yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. Böylece Adem yaşayan varlık oldu.

İncil: Pavlus’tan Korintliler’e Birinci Mektup 15:47 İlk insan yerden, yani topraktandır.
Vahiy 11:11 Üç buçuk gün sonra iki peygamber, Tanrı’dan gelen yaşam soluğunu alınca ayağa kalktılar. Onları görenler dehşete kapıldı.
(Özet: 13:11-14 Sonra yerden bir canavar daha çıktı. İnsanları saptırdı, onlara ilk canavarın onuruna bir heykel yapmalarını istedi.[38]) 13:15 Canavarın heykeline yaşam soluğu vermesi için kendisine güç verildi. Öyle ki, heykel konuşabilsin ve kendisine tapmayan herkesi öldürebilsin.

Kur’an: Hicr 26 Andolsun, insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.
Hac 5 Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkca göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz…
Mü’minun 12 Andolsun, biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. 13 Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. 14 Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak’ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. …
Secde 7 Ki O, yarattığı her şeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. 8 Sonra onun soyunu bir özden (sülale’den), basbayağı bir sudan yapmıştır. 9 Sonra onu ‘düzeltip bir biçime soktu’ ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. …
Sad 72 ‘Onu bir biçime sokup, ona ruhumdan üflediğim zaman siz onun için hemen secdeye kapanın.’

Tevrat ve İncil’deki “Yaşam Soluğu” ve Kur’an’daki “Ruhundan üfleme” ile yaratılma Sümerler’in “Cattle and Grain” mitinde geçmektedir. “Cattle and Grain” mitinde insanın yaratılış(ı) amacı şu şekildedir: Gök tanrıları takımı/kulübü veya An’ın takipçileri olup An’ın yarattığı Anunnakiler büyük tanrılara -ek zevk olsun diye, daha önce bilmedikleri- yemek yemeyi ve elbise giymeyi gerçekleştirmek için tanrı Lahar ve tanrıça Ashnan’ı yarattı ama bu yetersiz kaldığı için ek olarak “nefes/soluk verilerek” insan da yaratıldı. Aynen aktarıyorum: “For the sake of the good… Man was given breath” yani “İyiliğin uğruna (fayda getirmesi hatrına) insana nefes verildi”.[39]

___________________
[34] Kramer, age., s. 68-71.
[35] bk. bu sayfada/bölümde 177. Konu
[36] bk. bu sayfada/bölümde 161. Konu
[37] bk. bu sayfada/bölümde 165. Konu
[38] Tevrat ve İncil maddelerinde “( )” işaretleri arasındakiler; -uzunca yazılmaması ve/veya anlam kaybı olmaması için- değişiklik yapılmadan ve belirtilen madde(ler)den alınarak kısa ve özet şeklinde yazar tarafından yazılmış olup: Bunlar “Kısaltma”dır ve “Özet”tir tarzında işaretlendirilmiştir.
[39] Kramer, age., s. 72, 73.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 156. KONU
Kaburgadan Yaratılan Havva veya Âdem’den Sonra Yaratılan Havva

Ninhursag = Sümerlerde Ana (Yer) Tanrıçası
Enki = Sümerlerde Bilgelik ve Su Tanrısı

Sümerlerin kil tabletlerinde şunlar yazmaktadır: Yer Tanrıçası Ninhursag, Enki’nin hasta organı olan kaburgasını iyileştirdiği sırada:

• “Kardeşim neren ağrıyor?”
• “Kaburgam ağrıyor!”
• “Tanrıça Ninti’yi (kaburganın hanımı/yaşatan hanımı) doğurdum senin için.”

Burada Enki, cennetteki yasak meyveleri yiyor. Sonra hastalanıyor ve kaburgası ağrıyor. Yer Tanrıçası duruma üzülüyor ve onu iyileştirmeye çalışıyor. Kaburganın iyileşmesi için Ninti Tanrıçasını yaratıyor. “Nin” hanım, “ti” ise kaburga demektir. Ninti, kaburganın hanımı demektir. Sonra Ninti, Enki’yi -kaburgayı- iyileştiriyor. Bu Sümer tabletinde kaburgadan oluşturulan dişi veya sonradan olan Havva benzeri bir durum görmekteyiz.[40]

Tevrat ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Yaratılış 2:21 Rab Tanrı Adem’e derin bir uyku verdi. Adem uyurken, Rab Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı.
2:22 Adem’den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın atarak onu Adem’e getirdi.
2:23 Adem, “İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik, Etimden alınmış ettir” dedi, “Ona ‘Kadın*(Nisa)’ denilecek, Çünkü o adamdan*(insandan) alındı.” (İbranice kadın -İşşa- sözcüğü, adam -İş- sözcüğünden türemiştir.)
2:24 Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.

Kur’an: Nisa 1 Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. …

(Erkekteki ve Dişideki kaburga sayısı aynıdır / eşittir: Erkekte herhangi bir eksiklik yoktur. Nisa Sûresi, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. “Nisâ” kadın demektir -bk. hemen üstteki Tevrat maddesinde- ve görüşüme göre (Ni)sa, Sümer’deki Tanrıça (Ni)nti’den gelmektedir[41].)

Ayrıca Enlil’in yaratıp görev verdiği Emesh ve Enten kardeşler ile[42] Tanrıların yaratılış odasında yaratılan -ve onlara hizmet eden, sonrasında gökten dünyaya indirilip insanlara fayda veren, sonrasında birbirlerini küçümseyerek kavga ettiklerinden dolayı tanrıların müdahale ettiği- Lahar ve Ashnan kardeşler, Habil ve Kabil kardeşlerin öncülleridirler.[43]

___________________
[40] Elibol, ags.; Çığ, age.
[41] bk. bu sayfada/bölümde 156. Konu
[42] Kramer, age., s. 49.
[43] Kramer, age., s. 53, 54.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 157. KONU
Tufan Hikâyesi

Tektanrılı Semavi Dinlerdeki -Musevilik / Yahudilik, Hristiyanlık, İslamiyet’teki- Tufan (Nuh) hikayesi, Çoktanrılı Dinlerin çoğunda geçmektedir. Bunun sebebi yakın dönemlerde dünyanın 10’u aşkın Buzul Çağı atlaşmış olmasıdır. Eski dönemlerde insan sayısı çok azdı; daha çok denize yakın ve kıyısı olan bölgelerde, nehirlerin etrafında yaşayan insanlar; buzulların erimesi ile sular altında kaldılar. Yazının olmadığı dönemlerde kulaktan kulağa şeklinde sözlü anlatımın yaygın olması dolayısıyla, yazıdan sonra çeşitli Tufan Hikayeleri günümüze kadar ulaşmıştır. Gerçekte buzulların erimesiyle bütün dünya sular altında kalmamıştır: Bazı bölgelere etkisi olmuştur. Antik/Eski dönemlerde; Afrika, Asya, Avrupa -hatta Amerika- dinlerinde çeşitli Tufan Hikayelerine rastlamak mümkündür. Örneğin; Sümerlerdeki Tufan.

Tanrılar kendilerine itaat ve hizmet etsin diye çamurdan insanları yaratmıştı. Ancak insanlar bunu unuttu ve egolarının peşinden gidip krallıklar kurdu. Tanrılar buna kızdı ve insanlığı yok etmek için bir Tufan hazırladı. Tanrılar Meclisi Tufan’la ilgili gizli karar alırlar. Böylelikle hizmetli / hizmetçi olarak Tanrıların yarattığı, daha sonra krallıklar kuran insanlar yok olacaktır, ancak Tanrılardan biri  (Enki), Kral Ziusudra’ya (günümüzdeki Nuh’a) yardım eder ve onunla şu şekilde konuşur:[44] (Babillerde Ziusudra, Utnapiştim’dir.[45]) (Buradaki Ziusudra daha sonra Nuh’a dönüşmüştür.[46])

“Tufan” Sümer tabletlerinde şu şekilde anlatılır: Sümer kil tabletlerindeki yazı:

• “Alçakgönüllü, saygılı olan, her gün Tanrısal görevlerine dikkat eden Ziusudra’ya Tanrı Enki:
• Sol tarafımdaki duvarda durarak.
• Duvardan bir söz söyleyeceğim, sözümü tut!
• Kulak ver söyleyeceklerime! (Görüşüme göre burada, ileride “vahye” dönüşecek kavramı görüyoruz.)
• Bizden bir Tufan kült merkezlerini kaplayacak,
• İnsanlığın tohumu yok olacak,
• Tanrılar meclisinin sözü karardır.
• An ve Enlil’in emirleriyle (Enlil, baş tanrı An/Anu’nun erkek çocuğudur.)
• Krallık hükümdarlık son bulacaktır.”

Tabletlerin devamında ise:

• “Bütün fırtınalar olanca güçleriyle hep birden hücum ettiler. Aynı anda Tufan kült merkezlerinin üstünü kapladı.
• Yedi gün, yedi gece boyunca; Tufan memleketi kapladıktan, Dev Gemi fırtına ile büyük sulara çarptıktan sonra, Güneş Tanrısı göğe ve yere ışınlar saçarak çıktı ortaya. (Tufan 6 gün sürer ve 7. gün güneş açar.)
• Ziusudra (Nuh) Dev Gemi’den bir pencere açtı, Kahraman Utu (Güneş Tanrısı olarak tanrılardan biri) ışınlarını soktu dev gemiye.
• Ziusudra (Nuh) Kral, kendini Güneş Tanrısı’nın önüne attı, Kral bir öküz kesti, bir koyun kesti.”

Ziusudra Gemi’den dışarı güvercin yollar ama geri gelmez, sonra karga yollar o geri gelir. Anlaşılır ki, toprak parçaları vardır. Kral; Enki’nin uyarısıyla ailesini, hayvanları ve bitkileri Gemi’ye alır sonra Utu’ya kurbanını sunar. Bu olay dinlerdeki Tufan ve Hz. İbrahim’in koyun kurban etmesine benzemektedir.

Sümerlerdeki Tufan anlatımı, insanlığın toplu yok oluşu olarak anlatılmaz. Daha çok bölgesel tarzda ve kavimler arası bir düzen oluşturma tarzında söylemlerdir.[44] (Tevrat’ta 40 gün Tufan kopar, Kur’an’da 7 gün. Bunun dışında Tufan hikayesinin günümüz dinlerine aktarılması aynen Sümer’deki gibidir.)

___________________
[44] Elibol, ags.; Çığ, age.
[45] bk. bu sayfada/bölümde 180. Konu
[46] Bu sayfadaki/bölümdeki “Tevrat, İncil ve Kur’an’da Tufan” kısmına baktığımızda -benzerliklerin çok fazla olmasından dolayı- Ziusudra’nın Nuh’a dönüştüğü aşikardır ya da her ikisi aynı kişi de olabilir: Bu tufan olayının bilimsel analizini bu sitedeki yazılarımda bk. 126. konu içerisinde ve/veya 26-27 dipnotlarındaki kaynaklarla ve bk. 280. konuda göstermiştim.

 

[one-half-first]

Tufan Tableti[47] (Eridu, Genesis.[48] MÖ 2150, Pennsylvania Müzesi)

MÖ 2150’ye tarihlenen bu Tufan Tableti, sel hikayesinin bilinen en eskisidir.[47] Eridu Genesis (Tufan’ın anlatıldığı ilk tablet MÖ 2150), MÖ 2800’lerde Fırat Nehri’nin taşıp bölgeyi/koridoru sular altında bırakmasının anlatıldığı sözlü bir geleneğin ilk yazılı kaydı olabilir. Kazılarda silt ve kil tabakasıyla ilgili alınan notlar felaketin yerel değil küresel olduğunu ortaya çıkarmıştır.[48]

[/one-half-first][one-half]

Utu/oturan ve Teknesi (MÖ 2.200, Tufandan sonra baharın gelişi?[49]) Oriental Enstitü Chicaho Ünv. Oriental Ens. Müzesi) (Silindir Tablet Mührü)
“Tufan ve Gemi” (Gerçek boyutlu bir maket)
Maket, doğrudan Tevrat’a göre ve dolaylı olarak İncil ve Kur’an’a göre gerçek boyutludur: Bu kadarlık bir gemiye dünyada toplamda bulunan ∼1.000.000 hayvan türünün birer erkek-dişi çifti nasıl sığar!.. 

[/one-half][clearfix]

___________________
[47] Tablette yazanın tamamını okumak için ve MÖ 2119 ile MÖ 280 arasındaki diğer beş türevini görmek için: Steve Rudd, “Sumerian, Eridu Genesis & Flood: 2150 BC”, The Search for Noah’s Ark, <http://www.noahs-ark.tv/noahs-ark-flood-creation-stories-myths-eridu-genesis-sumerian-cuneiform-zi-ud-sura-2150bc.htm> ET: Mayıs 2017.
[48] Mark, “Eridu”, ags.
[49] The Oriental Institute of the University of Chicago, “Messages from the Gods: An Aspect of Hittite Dreams”, The Oriental İnstitute News & Notes, No. 180, Kış 2004, <https://oi.uchicago.edu/sites/oi.uchicago.edu/files/uploads/shared/docs/nn180.pdf> ET: Ağustos 2016, s. 16.

 

Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Hizmetçi İnsan

İncil: Vahiy 5:10 Onları Tanrımız’ın hizmetinde Bir krallık haline getirdin, Kâhinler yaptın. Dünya üzerinde egemenlik sürecekler.”

Enki’nin Ziusudra’ya Seslenmesi (Vahiy)

Kur’an: Şura 51 Kendisiyle Allah’ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka.

Tevrat: Yasa’nın Tekrarı (Özet: 4:1-5, 44-46 Musa İsrailliler’e “yasa”yı anlatırken söylediği sözlerden birisi de şuydu:) 4:12 “Rab size ateşin içinden seslendi. Siz konuşulanı duydunuz, ama konuşanı görmediniz. Yalnız bir ses duydunuz.
4:15 Rab Horev’de ateşin içinden size seslendiği gün hiçbir suret görmediniz. Bu nedenle kendinize çok dikkat edin.
5:4 Rab dağda ateşin içinden sizinle yüz yüze konuştu. 5:5 O zaman Rab’bin sözünü size bildirmek için Rab ile sizin aranızda durdum. Çünkü siz ateşten korkup dağa çıkmadınız. Rab şöyle seslendi…
5:1 Musa… şöyle dedi… 5:22 Rab bu sözleri (5:6-21 On Emir’i) dağda (5:2 Horev Dağı’nda) ateşin, bulutun, koyu karanlığın içinden bütün topluluğunuza yüksek sesle söyledi. Başka bir şey eklemedi. Sonra bunları iki taş levha üstüne yazıp bana verdi.
5:23 Dağ alev alev yanarken karanlığın içinden sesi duyduğunuzda…”

Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

TEVRAT, İNCİL VE KUR’AN’DA TUFAN

Tevrat: Yaratılış 6:5 Rab baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte.
6:6 İnsanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı. 6:7 “Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım” dedi, “Çünkü onları yarattığıma pişman oldum.”
6:8 Ama Nuh Rab’bin gözünde lütuf buldu.
6:9 Nuh’un öyküsü şöyledir: Nuh doğru bir insandı. Çağdaşları arasında kusursuz biriydi. Tanrı yolunda yürüdü.
6:12 Tanrı yeryüzüne baktı ve her şeyin ne denli bozulduğunu gördü. Çünkü insanlar yoldan çıkmıştı.
6:13 Tanrı Nuh’a, “İnsanlığa son vereceğim” dedi, “Çünkü onlar yüzünden yeryüzü zorbalıkla doldu. Onlarla birlikte yeryüzünü de yok edeceğim.
6:14 Kendine gofer* ağacından bir gemi yap. İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap. (“Gofer”: Ne çeşit ağaç olduğu bilinmiyor. Selvi ağacı olduğu sanılıyor.)
6:15 Gemiyi şöyle yapacaksın: Uzunluğu üç yüz*, genişliği elli*, yüksekliği otuz arşın* olacak. (“Üç yüz arşın”: Yaklaşık 135 m. “Elli arşın”: Yaklaşık 22.5 m. “Otuz arşın”: Yaklaşık 13.5 m.)
6:17 Yeryüzüne tufan göndereceğim. Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim. Yeryüzündeki her canlı ölecek.
6:18 Ama seninle bir antlaşma yapacağım. Oğulların, karın, gelinlerinle birlikte gemiye bin.
6:19 Sağ kalabilmeleri için her canlı türünden bir erkek, bir dişi olmak üzere birer çifti gemiye al.
6:20 Çeşit çeşit kuşlar, hayvanlar, sürüngenler sağ kalmak için çifter çifter sana gelecekler.
6:22 Nuh Tanrı’nın bütün buyruklarını yerine getirdi.
7:4 …yedi gün sonra yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdıracağım. Yarattığım her canlıyı yeryüzünden silip atacağım.”
7:10 Yedi gün sonra tufan koptu.
7:11 Nuh altı yüz yaşındayken, o yılın ikinci ayının on yedinci günü enginlerin bütün kaynakları fışkırdı, göklerin kapakları açıldı.
7:12 Yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdı.
7:19 Sular öyle yükseldi ki, yeryüzündeki bütün yüksek dağlar su altında kaldı.
7:23 Rab insanlardan evcil hayvanlara, sürüngenlerden kuşlara dek bütün canlıları yok etti, yeryüzündeki her şey silinip gitti. Yalnız Nuh’la gemidekiler kaldı.
8:3 Sular yeryüzünden çekilmeye başladı. Yüz elli gün geçtikten sonra sular azaldı.
8:4 Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ararat* dağlarına oturdu. (“Ararat”: Ağrı)
8:5 Sular onuncu aya kadar sürekli azaldı. Onuncu ayın birinde dağların doruğu göründü.
8:6 Kırk gün sonra Nuh yapmış olduğu geminin penceresini açtı.
8:7 Kuzgunu dışarı gönderdi. Kuzgun sular kuruyuncaya kadar dönmedi, uçup durdu.
8:8 Bunun üzerine Nuh suların yeryüzünden çekilip çekilmediğini anlamak için güvercini gönderdi.
8:9 Güvercin konacak bir yer bulamadı, çünkü her yer suyla kaplıydı. Gemiye, Nuh’un yanına döndü. Nuh uzanıp güvercini tuttu ve gemiye, yanına aldı.
8:10 Yedi gün daha bekledi, sonra güvercini yine dışarı saldı.
8:11 Güvercin gagasında yeni kopmuş bir zeytin yaprağıyla akşamleyin geri döndü. O zaman Nuh suların yeryüzünden çekilmiş olduğunu anladı.
8:20 Nuh Rab’be bir sunak yaptı. Orada bütün temiz sayılan hayvanlarla kuşlardan yakmalık sunular sundu.
8:21 Güzel kokudan hoşnut olan Rab içinden şöyle dedi: “İnsanlar yüzünden yeryüzünü bir daha lanetlemeyeceğim. Çünkü insan yüreğindeki eğilimler çocukluğundan beri kötüdür. Şimdi yaptığım gibi bütün canlıları bir daha yok etmeyeceğim.
8:22 “Dünya durdukça Ekin ekmek, biçmek, Sıcak, soğuk, Yaz, kış, Gece, gündüz hep var olacaktır.”

İncil: Matta 24:38 Nuh’un gemiye bindiği güne dek, tufandan önceki günlerde insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı. 39 Tufan gelinceye, hepsini süpürüp götürünceye dek başlarına geleceklerden habersizdiler. İnsanoğlu’nun* gelişi de öyle olacak. (İnsanoğlu: Daniel 7:13’te geçen ve İncil’de İsa Mesih’in kendisi için kullandığı unvan.) (Dan.7:1 … Daniel yatağında yatarken bir düş ve görümler gördü. Sonra düşünün özetini yazdı; 2 şöyle dedi… 13 “Gece görümlerimde insanoğluna benzer birinin göğün bulutlarıyla geldiğini [/one-third-first][one-third]gördüm. Eskiden beri var Olan’ın yanına doğru ilerledi, O’nun önüne getirildi. 14 Ona egemenlik, yücelik ve krallık verildi. Bütün halklar, uluslar ve her dilden insan ona tapındı. Egemenliği hiç bitmeyecek sonsuz bir egemenlik, krallığı hiç yıkılmayacak bir krallıktır.”[50]) {Görüşüme göre “Yeni Ahit, Eski Ahit’in; Kur’an da Eski ve Yeni Ahit’in kopyasıdır: Ve bu üçü de Kadim Sümer, Hinduizm ve Mısır dini inançlarının birer kopyalarıdır.”}

Kur’an: Kamer 9 Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz (Nuh)u yalanladılar ve: ‘Delidir’ dediler. O ‘baskı altına alınıp engellenmişti.’ 10 Sonunda Rabbine dua etti: ‘Gerçekten ben, yenik düşmüş durumdayım. Artık Sen (bu kafir toplumdan) intikam al.’ 11 Biz de ‘bardaktan boşanırcasına akan’ bir su ile göğün kapılarını açtık. 12 Yeri de ‘coşkun kaynaklar’ halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmiş bir işe karşı (hükmümüzü gerçekleştirmek üzere) birleşti.
Hud 37 ‘Gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi imal et. Zulmedenler konusunda bana hitapta bulunma. Çünkü onlar suda- boğulacaklardır.’ 40 Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: ‘Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle.’ Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti. 44 Denildi ki: ‘Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut.’ Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cudi (dağı) üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da: ‘Uzak olsunlar’ denildi.

___________________
[50] Kutsal Kitap, age.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 158. KONU
Sümer Tabletlerindeki Çoban

Philadelphia Üniversitesi Müzesi ve Chicago Üniversitesi Oriental İnstitue’de bulunan tabletlerde şunlar yazmaktadır:

• “Ey Enlil, değerli çoban, daima harekette, büyük soluk alanların güden çobanı, prensliğini var etti.
• Hiçbir Tanrı ona bakmaya cesaret edemez.
• Yalnız yüceltilmiş veziri saray nazırı Nusku’ya onun emrini, kalbinin sözünü bildirdi, o haber verdi, bütün emirlerini yerine getirmeye onu görevlendirdi.
• Bütün kutsal kuralları, bütün kutsal kanunları ona emanet et.”

Burada adı geçen “Çoban Nusku” Mısır’daki Thoth’a, Yunan’daki Hermes’e ve Kur’an’daki İdris peygambere benzemektedir.[51] (Ayrıca Tevrat’ta anlatılan Musa hikayesiyle de benzerlik gösterir. Yahve tarafından seçilmiş Musa’nın dışında, Tanrı Yahve’ye kimsenin bakmaya gücü yetemez, ona bakan anında ölür.[52]) (Yanı sıra, Musa’nın insanlığa -aslında İsrail halkına- bildirdiği kanunlar, Tevrat’ı oluşturur. Bunlar Tevratta uzun uza anlatılır. İsrail Tanrısı Yahve’nin -veya Yehova’nın- yazıp Musa’ya verdiği 10 Emir ve Musa’nın Tanrı’dan aldığı diğer kanunlar Tevrat’ta çok uzun yer kaplar.[53])

Ayrıca Enlil, metamorfoz geçirip farklı şekillerde görünebiliyordu.[54]

___________________
[51] Elibol, ags.; Çığ, age.
[52] Bu sitede belirttiğim maddelere bk. Tevrat, Yaratılış 19:21; Levililer 16:1-2.
[53] Bu sitede Tevrat, Yasa’nın Tekrarı 5:23-31 ve/veya tamamı için bk.
[54] Kramer, age., s. 43.

 

[one-half-first]

Nusku Sınır Taşı (British Museum)

[/one-half-first][one-half]

Nusku’nun Muskası[55] (Louvre Müzesi) (Nusku, Enlil’den aldığı kanunlarla insanları yönetir: Ardılı Musa, Yahve’den aldığı 10 Emir tablet kanunu ile insanları yönetir.)
[/one-half][clearfix]

Nuska/Nusku: Ateş ve Işık tanrısı, Enlil’in bakanı. İnsanları kötülüklerden ve uyurken kabuslardan korur. Nusku ve muskaları/tılsımları/nazarlıkları kötü büyüye, içe cin girmesine, doğum yapan kadınları ziyaret eden iblisin bebekleri ele geçirmesine vs. karşı korur. Sembolü fenerdir.[55]

___________________
[55] Ruth Horry, “Nuska/Nusku (god)”, Ancient Mesopotamian Gods and Goddesses, Oracc and the UK Higher Education Academy, 2016, <http://oracc.iaas.upenn.edu/amgg/listofdeities/nuska/> ET: 16 Haziran 2018.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 159. KONU
Hüd Hüd Kuşu ve Sultan Belkıs Hikâyesi

Burada Sümer tabletlerindeki Tanrılardan Enki ile İnanna arasında geçen bir olayın, Kur’an’daki ve Tevrat’taki benzeşmesi anlatılmıştır. İnanna, babası Enki’den Tanrısal kanunları güzellik veya hile ile almaya karar verir. Böylece kendi şehri Uruk’un koruyucusu olmasına ek olarak ün ve şöhreti artacaktır.

Enki, habercisi İsimud’u çağırarak şöyle der:

• “Gel habercim İsimud, söyleyeceklerime kulak ver. Sana bir kelime söyleyeceğim sözümü tut.
• İnanna, yapayalnız adımlarını Abzu’ya doğrulttu. Ona içmesi için aslanın yüzünde bira ver, Kutsal Masa’da, Gökyüzü Masası’nda.”

İnanna ve Enki’nin sofrada içkiden keyifleri yerine gelince Enki şöyle der:

• “Benim gücüm adına, gücümün adına, Kutsal İnanna’ya kızıma Tanrısal kanunları hediye edeceğim” der.

İnanna kanunları Gökyüzü Sandalı’na koyar ve yola koyulur. Enki kanunları hediye ettiğini öğrenince ve yerinde olmadığını görünce üzülür. İsimud’a geri getirmesini ister.
İsimud İnanna ‘yı görünce:

• “Kralım bana dedi ki, Enki bana dedi ki;
• İnanna Uruk’a gitsin fakat Gök Kayığı’nı bana Eridu’ya geri getir.”[56]

İsimud, İnanna ‘dan Me (kanunları) ve Kayığı geri alır.[56][57][58]

İnanna babası Enki’den çaldıklarını “Cennetin Teknesi / Önderlik eden Çoban Gemi / Gök Kayığı” ile götürür. Bu gemi normal bir gemi/tekne olarak anlatılmıyor, tam tersine üstün güçlere sahip bir uhrevi araç gibi anlatılıyor tabletlerde.[57] Kırsal olan Eridu’dan kentsel olan Uruk’a geçilmesi, Uruk tanrıçası İnanna’nın Eridu tanrısı Enki’den kutsal ‘meh’i (medeniyetin armağanlarını) alması şeklinde yansıtılmıştır.[58]

___________________
[56] Elibol, ags.; Çığ, age.
[57] Kramer, age., s. 64, 68
[58] Mark, “Eridu”, ags.

 

(İlgili mühür burada daha net göründüğü için tekrardan verildi.) Soldan sağa: Enlil, İnanna, Utu, Enki, İsimud. Enki -kuşun sağındaki-. (Silindir Mühür, MÖ 2300, British Müzesi) [James Charles Kaelin, Jr. Webmaster & Digitizer http://earthstation1.simplenet.com]
İnanna (British Müzesi)

Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

(T)evrat – (İ)ncil – (K)ur’an’daki (TİK’teki) benzerlikleri:
Enki = Süleyman (TİK)
İnanna = Saba melikesi Belkıs (TK) veya Güney Kraliçesi (İ)
İşimud = Hüdhüd veya İfrit veya kitaptan ilmi olan biri (K)

Tevrat: 1. Krallar 10:1-13 “Saba melikesi Rab’bin adından ötürü Süleyman’ın artan ününü duyunca onu çetin sorularla sınamaya Yeruşalim’a geldi… Aklından geçen her şeyi Süleyman’la konuştu. Süleyman onun bütün sorularına karşılık verdi… Saba kraliçesi hayranlık içinde kaldı. …yaptıkların ve bilgeliklerin ile duyduklarım doğruymuş, ama gelip kendi gözümle görünceye dek anlatılanlara inanmamıştım. Saba kraliçesi krala… değerli taşlar armağan etti, Kral Süleyman Saba Kraliçesi’nin her istediğini, her dilediğini yerine getirdi… Ayrıca ona gönülden kopan birçok armağan verdi. Bundan sonra Kraliçe adamlarıyla birlikte oradan ayrılıp kendi ülkesine döndü.”

(Ayrıca; “Kutsal Masa’da, Gökyüzü Masası’nda” söylemine kulak kabartmak lazım. Öyle ki, görüşüme göre Tevrat’ta anlatılan “Ahit Sandığı’na” benzemektedir. Sandık’ın üzerinde Tanrı Yahve’ye çeşitli kurbanlar sunulur[59], Musa ve Kahinler Tanrı ile bu sandığın üzerinde konuşur[60], aynı Sümer Tanrılarının konuştuğu gibi!..)

___________________
[59] Bu sitede belirttiğim maddelere bk. Tevrat, Mısır’dan Çıkış 28:43; 29:18, 28, 33, 36, 40.
[60] Bu sitede belirttiğim maddelere bk. Tevrat, Levililer 16:1-2; Çölde sayım 7:89; 18:7 (Harun, Musa’nın kardeşidir ve bir kahindir).

 

İncil: Luka 11:31 Güney Kraliçesi, yargı günü bu kuşağın adamlarıyla birlikte kalkıp onları yargılayacak. Çünkü kraliçe, Süleyman’ın bilgece sözlerini dinlemek için dünyanın ta öbür ucundan gelmişti.

Kur’an: Neml 17 Süleyman (…) 20 Kuşları denetledikten sonra dedi ki: ‘Hüdhüd’ü neden göremiyorum, yoksa kaybolanlardan mı oldu?’ 21 ‘Onu gerçekten şiddetli bir azabla azablandıracağım ya da onu boğazlayacağım veya o, bana apaçık olan bir delil getirmelidir.’ 22 Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: ‘Senin kuşatamadığın (öğrenemediğin) şeyi, ben kuşattım ve sana Saba’dan kesin bir haber getirdim.’ 23 ‘Gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadın buldum ki, ona her şeyden (bolca) verilmiştir ve büyük bir tahtı var.’
24 ‘Onu ve kavmini, Allah’ı bırakıp da güneşe secde etmektelerken buldum, şeytan onlara yaptıklarını süslemiştir, böylece onları (doğru) yoldan alıkoymuştur; bundan dolayı onlar hidayet bulmuyorlar.’  (…) 27 (Süleyman:) ‘Bakacağız, doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun?’ dedi. 28 ‘Bu mektubumla git, onu kendilerine bırak sonra onlardan (biraz) uzaklaş, böylelikle bir bakıver, neye başvuracaklar?’ 29 (Hüdhüd’ün mektubu götürüp bırakmasından sonra Saba melikesi Belkıs:) Dedi ki: ‘Ey önde gelenler gerçekten bana oldukça önemli bir mektup bırakıldı.’ 30 ‘Gerçek şu ki, bu, Süleyman’dandır… 31 (İçinde de:) ‘Bana karşı büyüklük göstermeyin ve bana müslüman olarak gelin’ diye (yazılmaktadır).  (…) 35 ‘Onlara bir hediye göndereyim de, bir bakayım elçiler neyle dönerler.’ 36 (Elçi hediyelerle) Süleyman’a geldiği zaman: ‘Sizler bana mal ile yardımda mı bulunacaksınız? Allah’ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır; hayır, siz, hediyenizle sevinip öğünebilirsiniz’ dedi. 37 ‘Onlara dön, biz onlara öyle ordularla geliriz ki, karşı koymaları mümkün değil ve biz onları ordan horlanmış-aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız.’ 38 (Elçinin gitmesinden sonra Süleyman:) ‘Ey önde gelenler, onlar bana teslim olmuş (müslüman)lar olarak gelmeden önce, sizden kim onun tahtını bana getirebilir?’ dedi. 39 Cinlerden İfrit: ‘Sen daha makamından kalkmadan, onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim.’ dedi. 40 Yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki: ‘Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim.’ Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: ‘Bu Rabbimin fazlındandır, O’na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (hiç bir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır. 41 Dedi ki: ‘Onun tahtını değişikliğe uğratın, bir bakalım doğru olanı bulabilecek mi, yoksa bulmayanlardan mı olacak? 42 Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona: ‘Senin tahtın böyle mi?’ denildi. Dedi ki: ‘Tıpkı kendisi. Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz müslüman olmuştuk.’ 43 Allah’tan başka tapmakta olduğu şeyler onu (müslüman olmaktan) alıkoymuştu. Gerçekte o, inkâr eden bir kavimdendi. 44 Ona: ‘Köşke gir’ denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman:) Dedi ki: ‘Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir.’ Dedi ki: ‘Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman’la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum.’ {Görüşüme göre suya benzeyen saydam camdan zemin ile cennetin altından ırmaklar akması birbiriyle benzerdir.}

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 160. KONU
Sümer’deki Dilmun Cenneti

Sümer tabletlerindeki Dilmun şehri ile Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Aden (Adn) cennet ve/veya bahçeleri benzerliği mevcuttur. Yine Louvre Müzesi’ndeki tabletlere bakacak olursak: Sümer’deki Dilmun; saf, parlak, temiz bir yerdi. Burada yaşayanlar hastalık ve ölüm bilmezlerdi. Meyve bahçeleri, tarlalar ve çayırlarla doluydu. Ama su eksikti, Enki buradan Utu’ya su çıkarmasını istedi. Ninhursag’da 8 bitki filizlendirdi. Enki bu filizleri yedi. Ninhursag Enki’yi ölümle cezalandırdı. Büyük Tanrılar bu duruma kızdı. Ninhursag, Enki’yi affetti ve iyileştirdi. Sümer’de Dilmun olarak anlatılan bu yer Cennet olarak tasvirlenmiştir.[61] (Enki’nin yememesi gereken yiyecekleri yemesi ve ceza alması[61][62] ve/veya Enki’nin Eridu’daki “Yasak Ağaç”ın meyvesinden yemesi ve lanetlenmesi,[62] Âdem’in yasak ağaçtan yemesi olayının öncülüdür.)

Dilmun diyarı “günahsızların keyif” diyarıdır: Temiz ve aydınlıktır: Burası cennettir ve her türden yiyecek ile pınarlar bulunur: Bu pınarlardan çoşkuyla taşan tatlı sular çıkar.[63]

___________________
[61] Elibol, ags.; Çığ, age.
[62] Mark, “Eridu”, ags.
[63] Kramer, age., s. 54, 55.

 

Garden of Eden. Sanatçı: Grant Romney Clawson

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 161. KONU
Adapa Efsanesi

Adapa Miti Eridu’da geçer ve Enki’nin oğlu Adapa tam “Hayatın Anlamı”na ve “Ölümsüzlük”e ulaşacakken Enki tarafından kandırılır.[64]

Adapa Efsanesi: MÖ 2000 civarlarında Babillerin kil tabletlerinde yani Mezopotomya mitolojik efsanelerinde “Adapa”, Enki’nin yarattığı ilk insan olarak karşımıza çıkar. Akadca’da ismi “Adam”dır ve “Erkek İnsan” anlamına gelir. Kuvvetle muhtemel olarak; İncil’deki “Adam” ve Kur’an’daki “Âdem” Mezopotomya mitolojisindeki “Adapa” efsanesinden veya hikâyesinden gelmektedir.

Adapa; Basra Körfezi’nin üstündeki, Irak’ın güneyindeki Eridu şehrinin kralıydı. Tanrılardan Bilgelik Tanrısı Enki (Ea) Adapa’yı yaratmıştır. Sümerlerdeki Enki Tanrısı, babillerdeki Ea Tanrısı ile aynıdır. Adapa; Tanrısal soydan gelen bir fanidir, Tanrı Enki’nin oğlu olarak ta düşünülür ve ölümsüzlerin kuvvetine sahiptir. Enki’nin ona birtakım bilgiler öğrettiği ve insanlığa dili öğretenin Adapa olduğu düşünülür.

Bir mitolojik efsaneye göre; Güney Rüzgârı Adapa’nın balıkçı teknesini devirir, Adapa da bu rüzgârın kanatlarını kırar. Baş Tanrı Anu’nun huzurunda hesaba çekilmesi gerekir. Enki ona, Anu’nun huzurunda cennetteyken hiçbir şey yememesi ve içmemesi gerektiğini söyler. Bu sayede Enki, Adapa’nın ölümsüz olma şansını elinden almış ve aldatmıştır.

Bir diğer mitolojik efsaneye göre; Adapa’nın karşısına ölümsüz olma şansı çıkar. Baş Tanrı Anu’nun huzuruna çağılır. Enki; orada yersen ve içersen öleceksin, diyerek Adapa’yı uyarır. Aslında Anu Adapa’ya gerçekten de ölümsüzlük verme isteğindedir. Hüküm gününde öteki Tanrılar Adapa’yı tutarlar, Anu da ölümsüzlük yiyecek ve içeceklerini getirir. Ama Adapa bunları reddeder. Anu nedenini sorduğunda, Adapa şöyle der: “Biri bana yemeyeceksin, içmeyeceksin, dedi.” Bunu duyan Anu, Adapa’yı yeryüzüne atar.[65]

Anlatılan bu hikayeler; Tevrat ve Kur’an’daki Âdem’in cennetteyken Yasak Ağaç’tan yeyip, dünyaya ölümlü olarak atılmasına çok benzer.

___________________
[64] Mark, “Eridu”, ags.
[65] “Adapa”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Adapa> ET: Ekim 2011; “Adapa”, Vikipedi, Özgür Ansiklopedi, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Adapa> ET: Ekim 2011; “Adapa”, Wikipedia, Die freie Enzyklopädie, <https://de.wikipedia.org/wiki/Adapa> ET: Ekim 2011.

 

[one-half-first]

Adapa heykelleri

[/one-half-first][one-half]

Adapa Hikayesi’nde tasvirlenen olaylar

[/one-half][clearfix]

Üstteki görseller için düzenlemeler: Alper Çadıroğlu.

Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Fırtına/Rüzgar

İncil: Matta 8:23 İsa tekneye binince, ardından öğrencileri de bindi. 24 Gölde ansızın büyük bir fırtına koptu. Öyle ki, dalgalar teknenin üzerinden aşıyordu. 26 İsa, “Neden korkuyorsunuz, ey kıt imanlılar?” dedi. Sonra kalkıp rüzgarı ve gölü azarladı. Ortalık sütliman oldu.

Kur’an: Enbiya 81 Süleyman için de, fırtına biçiminde esen rüzgara (boyun eğdirdik) ki, kendi emriyle, içinde bereketler kıldığımız yere akıp giderdi. Biz her şeyi bilenleriz.

Sümer’deki Dilmun Cenneti ile Adapa Hikayesi’nin Tevrat, İncil ve Kur’an’a aktarılmasına bakalım.

Tevrat: Yaratılış 2:8 Rab Tanrı doğuda, Aden’de bir bahçe dikti. Yarattığı Adem’i oraya koydu.
2:9 Bahçede iyi meyve veren türlü türlü güzel ağaç yetiştirdi. Bahçenin ortasında yaşam ağacıyla iyiyle kötüyü bilme ağacı vardı.
2:10 Aden’den bir ırmak doğuyor, bahçeyi sulayıp orada dört kola ayrılıyordu.
2:11 İlk ırmağın adı Pişon’dur. Altın kaynakları olan Havila sınırları boyunca akar.
2:12 Orada iyi altın, reçine ve oniks bulunur.
2:13 İkinci ırmağın adı Gihon’dur, Kûş sınırları boyunca akar.
2:14 Üçüncü ırmağın adı Dicle’dir, Asur’un doğusundan akar. Dördüncü ırmak ise Fırat’tır.
2:15 Rab Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem’i oraya koydu.
2:16 Ona, “Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin” diye buyurdu,
2:17 “Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.”
2:22 Adem’den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın atarak onu Adem’e getirdi.
2:25 Adem de karısı da çıplaktılar, henüz utanç nedir bilmiyorlardı.
3:1 Rab Tanrı’nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, “Tanrı gerçekten, ‘Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin’ dedi mi?” diye sordu.
3:2 Kadın, “Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz” diye yanıtladı,
3:3 “Ama Tanrı, ‘Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz’ dedi.”
3:4 Yılan, “Kesinlikle ölmezsiniz” dedi,
3:5 “Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.”
3:6 Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.
3:7 İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar.
3:8 Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen Rab Tanrı’nın sesini duydular. O’ndan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler.
3:9 Rab Tanrı Adem’e, “Neredesin?” diye seslendi.
3:10 Adem, “Bahçede sesini duyunca korktum. Çünkü çıplaktım, bu yüzden gizlendim” dedi.
3:11 Rab Tanrı, “Çıplak olduğunu sana kim söyledi?” diye sordu, “Sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan mı yedin?”
3:12 Adem, “Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, ben de yedim” diye yanıtladı.
3:13 Rab Tanrı kadına, “Nedir bu yaptığın?” diye sordu. Kadın, “Yılan beni aldattı, o yüzden yedim” diye karşılık verdi.
3:14 Bunun üzerine Rab Tanrı yılana, “Bu yaptığından ötürü Bütün evcil ve yabanıl hayvanların En lanetlisi sen olacaksın” dedi, “Karnının üzerinde sürünecek, Yaşamın boyunca toprak yiyeceksin.
3:15 Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu Birbirinize düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, Sen onun topuğuna saldıracaksın.”
3:16 Rab Tanrı kadına, “Çocuk doğururken sana çok acı çektireceğim” dedi, “Ağrı çekerek doğum yapacaksın. Kocana istek duyacaksın, Seni o yönetecek.”
3:17 Rab Tanrı Adem’e, “Karının sözünü dinlediğin ve sana, Meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için Toprak senin yüzünden lanetlendi” dedi, “Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın.
3:18 Toprak sana diken ve çalı verecek, Yaban otu yiyeceksin.
3:19 Toprağa dönünceye dek ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın ve yine toprağa döneceksin.”
3:20 Adem karısına Havva adını verdi. Çünkü o bütün insanların annesiydi.
3:21 Rab Tanrı Adem’le karısı için deriden giysiler yaptı, onları giydirdi.
3:22 Sonra, “Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldudedi, “Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli.
3:23 Böylece Rab Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem’i Aden bahçesinden çıkardı.
3:24 Onu kovdu. Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi.

[one-half-first]

Antik Mezopotamya’dan -Sümerler’den- Hayat / Yaşam / Bilgelik / Sonsuzluk / Ölümsüzlük Ağacı (Marduk/Tammuz Ağacı – Tree of Life) (Silindir Tablet Mührü) [Acaba oturanlar Adem ve Havva’ya mı dönüştü, Yasak Ağaç mı o ortadaki, Yılan/Şeytan/İblis mi o yandaki (?)]

[/one-half-first][one-half]

“Cennet/Eden Bahçesinde Adamın Düşüşü” (MS 1615, Rubens and Brueghel, Mauritshuis Kraliyet Resim Galerisi, Lahey)
“Adem ve Havva” (MS 1550, Tiziano, Vecellio di Gregorio D. P. Müzesi, Madrid)

[/one-half][clearfix]

İncil: Pavlus’tan Korintliler’e İkinci Mektup 11:3 Ne var ki, yılanın Havva’yı kurnazlığıyla aldatması gibi, düşüncelerinizin Mesih’e olan içten ve pak adanmışlıktan saptırılmasından korkuyorum.
Vahiy (Özet: 1:1,2 Yuhanna 4:1,2 vahiy aldığı sırada gökteki tahtı anlatırken) 4:6 Tahtın önünde billur gibi, sanki camdan bir deniz vardı. {Görüşüme göre Kur’an’daki “altından ırmaklar akan cennet” tabiriyle benzer.}
12:7-8 Gökte savaş oldu. Mikail’le melekleri ejderhayla savaştılar. Ejderha kendi melekleriyle birlikte karşı koydu, ama gücü yetmedi. Bu yüzden gökteki yerlerini yitirdiler. 9 Büyük ejderha -İblis ya da Şeytan denen, bütün dünyayı saptıran o eski yılan- melekleriyle birlikte yeryüzüne atıldı.

Kur’an: Araf 11 Andolsun, biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: ‘Adem’e secde edin’ dedik. Onlar da İblis’in dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı. 12 (Allah) Dedi: ‘Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?’ (İblis) Dedi ki: ‘Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.’ 13 (Allah:) ‘Öyleyse oradan in, orada büyüklenmen senin (hakkın) olmaz. Hemen çık. Gerçekten sen, küçük düşenlerdensin.’ 14 O da: ‘(İnsanların) dirilecekleri güne kadar beni gözle(yip ertele.)’ dedi. 15 (Allah:) ‘Sen gözlenip-ertelenenlerdensin’ dedi. 16 Dedi ki: ‘Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım.’ 17 ‘Sonra muhakkak onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Çoğunu şükredici bulmayacaksın.’ 18 (Allah) Dedi: ‘Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak oradan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım.’ 19 Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz. 20 Şeytan, kendilerinden ‘örtülüp gizlenen çirkin yerlerini’ açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: ‘Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir.’ 22 Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rableri kendilerine seslendi: ‘Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?’ 24 (Allah) Dedi ki: ‘Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır.’
Bakara 37 Derken Adem, Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti.
Tevbe 72 Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir. Allah’tan olan hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.
Rad 23 Onlar, Adn cennetlerine girerler. Babalarından, eşlerinden ve soylarından ‘salih davranışlarda’ bulunanlar da (Adn cennetlerine girer).
Rum 15 Böylece iman edip salih amellerde bulunanlar; artık onlar ‘bir cennet bahçesinde’ ‘sevinç içinde ağırlanırlar’.
Rahman 46 Rabbin makamından korkan kimse için ise iki cennet vardır. 50 İkisinde de akmakta olan iki pınar vardır. 56 Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki, bundan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. 62 Bu-ikisinin ötesinde iki cennet daha var. 64 Alabildiğine yemyeşildirler. 66 İçlerinde durmaksızın fışkırıp-akan iki pınar vardır. 68 İçlerinde (her türden) meyve, eşsiz-hurma ve eşsiz-nar vardır. 70 Orada huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar vardır. 72 Otağlar içinde korunmuş huri kadınlar. 74 Bundan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur. 76 Yeşil yastıklara ve çarpıcı güzellikteki döşeklere yaslanırlar.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 162.1 KONU
Sırat Köprüsü

Sümerlerde yeraltında/cehennemde “insan yiyen nehir” göze çarpar.[66] “Kur” adındaki yere “ölülerin gölgesi” giderdi. Buraya gidebilmek için sandalcının sürdüğü bir sandal ile insanı yutan bir nehirden geçmek gerekiyordu. Bu durum İslam inancındaki -Sırat Köprüsü’nü- Köprü/Yol söylemini anımsatmaktadır.  Kral Ur-Nammu öldükten sonra Kur’a gelir, buradaki yazıcıya hediyeler verir özel durum olarak yeryüzüne çıkartılır. Bu durum da Tevrat’taki peygamberin gölgesinin Sheol’den yani cehennemden çıkartılmasına benzemektedir.[67]

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 162.2 KONU
İsa’nın Dağdaki Vaazı

Sümerlerin yüksek mahkemesinde Sippar, Utu’yu yargılarken, Hammurabi Tabletleri’nde söylenen sözler şunlardır:
• “Rakibine kötülük yapma.
• Sana kötülük yapana iyilikle karşılık ver.
• Düşmanını adalete bırak.
• Kalbinin kötülüğe meyletmesine izin verme.
• Sadaka için dilenene yemesi için yemek, içmesi için şarap ver.
• Yardım sever ol, iyilik yap.”[67]

İncil Matta 5:1,2 İsa’nın Dağdaki Vaazı’nın bazı söylemleri şunlardır:
• 5:8 “Ne mutlu yüreği temiz olanlara!
• 5:42 Sizden bir şey dileyene verin, sizden ödünç isteyeni geri çevirmeyin.
• 5:44 Ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin.”

___________________
[66] Kramer, age., s. 46.
[67] Elibol, ags.; Çığ, age.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 163. KONU
SÜMERLERDE GILGAMIŞ DESTANI (ÖZET)

Gılgamış, bir Sümer kralıdır ama destanı Babiller tarafından yazılmıştır.

Gılgamış, Tufan’dan sonraki kraldır. Uruk kentinin kralıdır. Önceleri yardımseverdir ama sonra despot olup çıkmıştır. Halk onu Tanrılara şikayet eder ve Tanrılar da ders vermek ister. Onu denemek için Enkidu’yu gönderirler. Enkidu; Gılgamış’ın tersidir, zıttıdır veya karanlığıdır. Gılgamış, Enkidu ile kavga eder sonra dost olurlar. Bu sırada İştar Tanrıçası Gılgamış’a aşıktır, aşkına cevap alamayan İştar Gılgamış’ı yok etmek için Humbaba adında bir canavar-dev yaratır. Enkidu ile Gılgamış, Humbaba’yı aramaya koyulurlar. Bu yolculukta önlerine birçok engel çıkar; 7 dağı geçmek, 7 sedir ağacını kesmek gibi. Karşılaştıklarında, Humbaba Utu Tanrısına yalvarır. Sonra Enkidu ile Gılgamış, Humbaba’nın başını keserler.

Gılgamış artık despotluktan çıkıp masumlaşarak iyi olur. Enkidu ölür, Gılgamış onu aramak için yer altına iner. Gılgamış burada Ziusudra ile karşılaşır ve ondan ölümsüzlük ister. Bu sırada Ziusudra Tufan Hikayesi’ni anlatır. Ziusudra Ölümsüzlük Otu’nun yerini söyler, Gılgamış Otu alamadan bir Yılan onu alıp kaçar: Böylece ölümsüz olamaz. Böylelikle Gılgamış, ölümsüzlüğün “boş bir çaba” olduğunu anlar.

Gılgamış ile Enkidu’nun dost olması; insanın pozitif ve negatif olarak kendi zıtlıklarıyla barışması, Humbaba canavarı ise insanın kendi canavarını öldürerek kişiliğini geliştirmesi anlamına gelir. Gılgamış anlamıştır ki gerçek ölümsüzlük bilgeliktir, göksellik yani maddi olmayan ölümsüzlüktür.

Sümerlerde yine Etana adındaki kral kısırdır ve gökteki Otu alarak çocuğu olmuştur. Bu hikayede kartal-yılan arkadaşlığı söz konusudur. Kartal figürü; gök, göksellik, ruh gibi anlamlara gelip çeşitli mitolojilerde kendini göstermiştir. Türklerin kartal figürü buralara dayanmaktadır.[68]

___________________
[68] Çelik, agk.

 

[one-half-first]

Gılgamış Tableti (British Müzesi’ndeki Ashurbanipal bölümünden)

[/one-half-first][one-half]

Gılgamış Destanı’nı anlatan kabartma: Gılgamış (Sol), Humbaba (Orta), Enkidu

[/one-half][clearfix][one-half-first]

Gılgamış / Gilgamesh (Louvre Müzesi)

[/one-half-first][one-half]

İştar (MÖ 1800, Louvre Müzesi)

[/one-half][clearfix]

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 164. KONU
SÜMERLERDE YER’İN VE GÖK’ÜN YARATILIŞI (GİRİŞ)

Sümerler’de “yerin ve göğün” yaratılışının iki farklı versiyonuna bakalım:

1- Her şeyden önce ve her şeyin ondan çıktığı “öz” olan -okyanus gibi olan- “ilk su” vardı: O, tanrıça Nammu’ydu. Bu su -Nammu-, ilk iki tanrı olan eril göğü(Anu’yu) ve dişil yeri(Antu’yu) yaratır. Yer ve gök -yani Anu ve Antu- başlangıçta bitişiktir: Bitişikken çiftleşir ve hava tanrısı Enlil ile su tanrısı Enki doğar. Enlil yeri aşağıya ve gökyüzü tanrısı -ve de tanrıların başı olan- Anu da göğü yukarıya kaldırır.[69]
2- Burada ise “ilk su” olan veya ondan çıkan tanrı Enki’dir. Bitişik olan veya yarattığı yeri ve göğü ayırır, sonra yerdeki sudan toprak parçaları çıkarır, bunlar da karalar olur. Bu şekilde her şeyi düzenleyen Enki’dir.[70]

Görüşüme göre ilerleyen süreçlerde Nammu Tanrı’ya, Anu ve Antu Adem ile Havva’ya, Enlil ile Enki de Habil ile Kabil’e dönüşmüş olabilir. İkinci anlatımı da bunun gibi uyarlayabiliriz.

Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Yaratılış 1:1 Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
1:2 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı’nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.
1:3 Tanrı, “Işık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu.
1:4 Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.
1:5 Işığa “Gündüz”, karanlığa “Gece” adını verdi.
1:6 Tanrı, “Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın” diye buyurdu.
1:7 Ve öyle oldu. Tanrı gök kubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı.
1:8 Kubbeye “Gök” adını verdi.
1:9 Tanrı, “Göğün altındaki sular bir yere toplansın, kuru toprak görünsün” diye buyurdu ve öyle oldu.
1:10 Kuru alana “Kara”, toplanan sulara “Deniz” adını verdi.

İncil: Petrus’un İkinci Mektubu 3:5 Ne var ki, göklerin çok önceden Tanrı’nın sözüyle var olduğunu, yerin sudan ve su aracılığıyla şekillendiğini bile bile unutuyorlar. 6 O zamanki dünya yine suyla, tufanla mahvolmuştu.

Kur’an: Nahl 4 İnsanı bir damla sudan yarattı, buna rağmen o, apaçık bir düşmandır.
Enbiya 30 O inkâr edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?
Fussilet 9 De ki: ‘Gerçekten siz mi yeri iki günde yaratanı inkâr ediyor ve O’na birtakım eşler kılıyorsunuz? O, alemlerin Rabbidir.’ 10 Orada (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere oradaki rızıkları dört günde takdir etti. 11 Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: ‘İsteyerek veya istemeyerek gelin.’ İkisi de: ‘İsteyerek (İtaat ederek) geldik’ dediler. 12 Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık).

___________________
[69] bk. bu sayfada/bölümde 177. Konu
[70] bk. bu sayfada/bölümde 165. Konu

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 165. KONU
SÜMERLERDE YARATILIŞ HİKAYESİ VE QANNES/ADAPA, BALIK İNSANDAN HZ. YUNUS’A, DUMMUZİ’DEN HZ.İSA’YA, İNANNA’NIN İŞTAR VE KUBABA’YA DÖNÜŞMESİ, NANNAR, UTU VE NİNGİRSU

Sümerlerde Yaratılış Hikayesi

• Her şey “İlksel Okyanus”tan doğar.
• Başta Evren sonra Dünya sonra da İnsan oluşur.
• Enki Tanrısı İlksel Su olup, Evren’i yaratır ve düzenler. Başta Yer ve Gök birleşiktir, birbirinden ayrılarak; sudan, karalar-topraklar çıkar. Su burada enerji, toprak ise madde anlamına gelir.
• Enki’nin oğlu Dummuzi Tanrısı, insanlara medeniyeti öğreten Tanrı Kral’dır. İnsanlara tarım, hayvancılık ve dili öğretmiştir: Sembolü ağaçtır. Ağaç, kökleri bakımından ev olarak görülür.
• Sümerlerde dinsel inanış maddi değildir, manevidir. Öz’ün (Ruh’un), bedeni yani maddeyi aşması söz konusudur.

Mısır, Asya, Çin, Japon, Türk gibi birçok toplumların yaratılış hikayesinde başta yer ve gök bitişiktir sonra ayrılmıştır. İlksel Su’dan karaların çıkmasını, Mısır Medeniyeti “Dikilitaş”larla sembolize etmiştir.[71]

Tevrat ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Yasa’nın Tekrarı 16:22 Tanrınız Rab’bin nefret ettiği dikili taş dikmeyeceksiniz.

Kur’an: Maide 3 Ölü eti, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilen, dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. …

Sümerlerde, kendilerine hizmet etsin diye Tanrılar çamurdan ilk insan olan Qannes’i (Ada-Adapa’yı) yaratırlar. Cennet’teki Adapa, “Yasak Yemek”i yediği için dünyaya atılır ve ölümlü olur. Sonra insanlar Tanrılara itaat etmemeye başlar ve Tanrılar da dünyada Tufan yaratır.

Sümerlerde “Balık İnsan” kavramı, sudan bilge bir insanın çıkması ve diğer insanlara bilgiler öğretmesi olarak ifade edilir. Bu durum Hz. Yunus’a kadar gitmektedir.[71] (Ayrıca Hz. İsa’nın ve/veya İncil’in sembolü bir balıktır, yan fiyonk şeklinde bir “∝” balık işaretidir. Bunu İncil kitabının üstünde görebilirsiniz.)

Dummuzi, Baba Tanrı’dır aynı zamanda Çoban Tanrı’dır. Ana Tanrıça, İnanna’dır.[71] (Dummuzi sonra Marduk Tanrısına dönüşmüştür). Dummuzi-İnanna’nın kutsal evliliğinden diğer Tanrılar doğar: Sonra bu Tanrılardan yarı Tanrı yarı insan olanlar veya krallar doğar: Sonrasında da bunlardan insanlar oluşur. Dummuzi’nin Çoban olması, Hz. İsa’nın çobanlığını oluşturmuştur.

İnanna Akad, Babil ve Sami’de (Araplarda) İştar Tanrıçasına dönüşür. Hititlerde ise Kubaba yani Kibele Tanrıçasına dönüşür. Kubaba-Kibele Anadolu’nun en eski Tanrısıdır ve Taht’ı vardır. İnanna’nın başlığı yılan şeklinde olup “Sonsuz Döngü” anlamına gelir. Bu başlık Kubaba’da da vardır ama tek fark Kubaba’nın başlığının önünde Ay sembolü vardır. Bu Tanrıçaların kutsal hayvanları Aslan olup, sabah – akşam – aşk – savaş – bereket Tanrıçalarıdırlar. Anadolu’daki Hititlerin kökeni, Hint-Avrupa ailesidir. Bu topluluklar MÖ 1800’lerde Anadolu’ya gelerek Hititleri oluşturmuşlardır. Hititler dinlerini Sümerlerden almıştır.

Sümerlerde ve çoğu toplumda Güneş Tanrıları, Ay Tanrılarından daha büyüktür. Sümerlerin Ay Tanrısı Nannar’dır. Nannar, Akad-Sami’ye Sin Tanrısı olarak geçmiştir. (Arapçada sin harfi bile vardır). Kötü ruhların veya bazı Tanrıların Ay’ı kapatması, sonra da Ay’ın tekrar parlaması olgusu söz konusudur. Sümerlerde Güneş Tanrısı Utu’dur: Erildir, cesaret, karanlığın düşmanı, kehanet, yasalar ve adalet ile ilgilidir. Güneş pozitif, eril, erkek; Ay daha çok dişi olarak görülmüştür. Güneş Tanrısı, Ay Tanrısından daha baskındır.

Sümerlerde Orion Takım Yıldızı ile özdeşleşen Tanrı Ningirsu’dur. Babil’e Ninurta olarak aktarılır. Avcıdır ve simgesi “S” şekilli topuzdur. Sümerler gökyüzünü iyi gözlemlemişlerdir, Tanrılarını gök cisimleri ile ilişkilendirmişlerdir. “Asa” sembolünü yaygın olarak kullanmışlardır.[71] Örneğin Enki “ilahi asa”ya sahiptir.[72] Musa’nın Asası’nın kökeni buradan gelir.[71]

___________________
[71] Çelik, agk.
[72] Kramer, age., s. 66

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 166. KONU
SÜMERLERDEKİ ÖNEMLİ NÜANSLAR: GÖBEKLİTEPE, DUMMUZİ, İNANNA’DAN ANNE’YE, DÜNYADAKİ YÜKSEK ENERJİ ALANLARININ KUTSALLAŞTIRILMASI

• Şu ana kadar Sümerlerin yaklaşık 74.000 tablet yazısı çevrilerek okunmuştur. Bu, tüm tabletlerin yaklaşık %70’i etmektedir.
• Sümerler zamanında Dünya nüfusu 1 milyondan daha azdı!..
• Din, kültür ve medeniyet olarak Sümer; Hintlilerden az da olsa etkilendi ama Hintliler Sümerlerden daha büyük oranda etkilendi.
• Tarih, Sümerler ile yaklaşık olarak MÖ 6000’lerden başlamaktadır.
• Anadolu’daki Urfa’da MÖ 9.000 yıllarına dayanan Göbeklitepe kalıntıları mevcuttur. Burada birtakım dinsel figürler ve inanç sisteminin olduğu anlaşılmıştır. Ama Sümerlerin tarihi MÖ 14 binli yıllara kadar gitmektedir!.. Sümerleri 2 dönem şeklinde incelemekteyiz; birincisi MÖ 6000 ve sonrası, ikincisi MÖ 15-14 bin ve sonrası olarak. Sümer külliyatı Mısırdan, Mısır da Göbeklitepe kültünden eskidir!..
• MÖ 2000’lerde İsrail ve civarlarını kapsayan Kenan Bölgesi’ndeki “El” Tanrısının kökeni, Babillerin Marduk Tanrısıdır. Marduk’un kökeni ise Sümerlerin Dummuzi Tanrısıdır!..[73]

(Dinsel antropolojide -geçmişten geleceğe kronolojik olarak- tarih sırasıyla belli Tanrıların dönüşümü şu şekilde olmuştur: Bu Tanrıların hepsi aslında aynı Tanrıdır!.. Dummuzi Marduk’a, Marduk Tammuz’a dönüşmüştür şeklinde ilerleyiniz: Dummuzi = Marduk = Tammuz = Baal = El = İlu = Bel = Bil = Hubal  = Elah = Elohi = Elilahi = Ellah = Allah.[74] Bu, dipnottaki ilgili bilgilerden yazarın çıkarttığı sonuçtur.)

• Sümerlerin Ana Tanrıçası İnanna, günümüzde Anne kelimesine dönüşmüştür: [İn(anna)]. Yanı sıra rihanna, madonna ve benzeriye de dönüşmüştür.
• Dünya üzerinde birtakım enerji alanları mevcuttur: Kayaların fazla olduğu bölgelerde elektromanyetik alan da artar ve oralara giden insanlarda elektrik alış-verişi sayesinde bir “rahatlama” durumu söz konusu olur. Mezopotomya Bölgesi, Kudüs, Mekke, Amerika Kanyon Vadisi, İstanbul vb. bunlara örnek verilebilir.

Sümerlerin Buluşları (En Önemlileri):

• Tekerleğin ve Yazının icadı
• Evlere kadar su sisteminin döşenmesi
• 1 ayı 30 gün, 1 yılı 360 gün yani 12 ay olarak hesaplama: Gece ve gündüzü 12 saate bölme
• Dairenin 360’a bölünmesi
• İlk hukuk kanunları ve sistemi
• Çarpma ve bölme cetvelleri kullanma[73]

Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Yaratılış (Kısaltma: 33:18 Yakup, Kenan ülkesindeki Şekem kentinde iken:) 33:20 Orada bir sunak kurarak El-Elohe-İsrail* adını verdi. (“El-Elohe-İsrail”: “Tanrı İsrail’in Tanrısı” anlamına gelir.)
Çölde Sayım 25:3 Böylece Baal-Peor’a bağlandılar. Rab bu yüzden onlara öfkelendi. (Peor, bir kent/yer ismi: Bk. aşağıdaki maddeler.)
33:7 Etam’dan ayrılıp Baal-Sefon’un doğusundaki Pi-Hahirot’a döndüler.
22:41 Balak, Balam’ı Bamot-Baal’a çıkardı. 23:28 Balak, Balam’ı çöle bakan Peor Dağı’nın tepesine götürdü.
(Kısaltma: 25:2 İsrailliler, ilah) 25:3 …Baal-Peor’a bağlandılar. 32:37-38 Rubenliler Nevo ve Baal-Meon kentlerini yeniden kurdular. Kurdukları kentlere yeni adlar verdiler.

İncil: Pavlus’tan Korintliler’e İkinci Mektup 6:14 Işıkla karanlığın ne paydaşlığı olabilir? 15 Mesih’le Beliyal* uyum içinde olabilir mi? (“Beliyal”: Şeytan’ın adlarından biri.)

Kur’an: Enbiya 58 Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye.
Muhammed 360 puttan sadece El-İlah putunu bıraktı, diğerlerini yıktı. El-İlah da Allah demektir.
Saffat 125 “Siz Ba’le tapıp da yaratıcıların en güzeli (olan Allah’ı) mı bırakıyorsunuz?”

___________________
[73] Çelik, agk.
[74] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 258): Bu tanrıların hepsi birbiriyle etkileşmişlerdir.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 167. KONU
El-Eli-Elios-İlyas

İncil: Luka 1:17 (1:13 “Yahya,) İlyas’ın ruhu ve gücüyle Rab’bin önünden gidecektir.”
3:23 İsa görevine başladığı zaman otuz yaşlarındaydı. Yusuf’un oğlu olduğu sanılıyordu. Yusuf da Eli oğlu, … (Yazardan açıklama: Yani Yusuf’un babasının veya İsa’nın -üvey- dedesinin ismi “Eli”.)
Matta 17:10 Öğrencileri O’na şunu sordular: “Peki, din bilginleri neden önce İlyas’ın gelmesi gerektiğini söylüyorlar?” 11 İsa, “İlyas gerçekten gelecek ve her şeyi yeniden düzene koyacak” diye yanıtladı. (Aynı: Markos 9:12 Ama nasıl oluyor da İnsanoğlu’nun çok acı çekeceği ve hiçe sayılacağı yazılmıştır?) 12  “Size şunu söyleyeyim, İlyas zaten geldi, ama onu tanımadılar, ona yapmadıklarını bırakmadılar. Aynı şekilde İnsanoğlu da onların elinden acı çekecektir.” 13 O zaman öğrenciler İsa’nın kendilerine Vaftizci Yahya’dan söz ettiğini anladılar.
Matta 27:45 Öğleyin on ikiden üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü. 46 Saat üçe doğru İsa yüksek sesle, “Eli, Eli, lema şevaktani?” (Aynı: Markos 15:34 “Elohi, Elohi, lema şevaktani?”) yani, “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” diye bağırdı. 47 Orada duranlardan bazıları bunu işitince, “Bu adam İlyas’ı çağırıyor” dediler. Markos 15:36 Aralarından biri koşup bir süngeri ekşi şaraba batırdı, bir kamışın ucuna takarak İsa’ya içirdi. “Dur bakalım, İlyas gelip O’nu indirecek mi?” dedi. 37 Ama İsa yüksek sesle bağırarak son nefesini verdi.
Yakup’un Mektubu 4:17 İlyas da tıpkı bizim gibi insandı. 18 …dua etti; gök yağmurunu, toprak da ürününü verdi.

Kur’an: Saffat 123 Gerçekten İlyas da, gönderilmiş (peygamber)lerdendi.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 168. KONU
12 SAYISININ ÖNEMİ

Sümerlerde “12 Burç” inanç ritüelinde; Güneş, 13. olarak Tanrı’yı sembolize ederdi. İşte bu ritüel tarih boyunca antropolojik olarak kendisini göstermiştir.

• MÖ 4000’ler: Sümerlerde “12 Burç” inancı vardır.[75] (Burç; yıldız, gezegen gibi gök cisimleridir ve bu cisimlerin her biri birer Tanrıdır ve/veya bu Tanrıların tahtları/evleri bu burçlardır.[76])
• MÖ 3500’ler: “Osiris’in 12 Müridi” vardır. Ayrıca Mısır heykelleri, 12 sayısı ve katlarına göre yapılırdı.[75] (Osiris, Antik Mısır’ın baş Tanrısıdır[77]).
• MÖ 600’ler: “Buddha’nın 12 Öğrencisi” vardır.
• MS 30’lar: “İsa’nın 12 Havarisi” vardır.[75] (Mar.2:14; 3:14-19; Mat.10:1-4[78])
• MS 500’ler: “Kral Arthur’un 12 Yuvarlak Masa Şovalyesi” vardır.
• MS 1100’ler: “Alevilerin 12 İmamı” vardır.
• MS 1940’lar: Nazi Almanyası’nda “Heinrich Himmler’in 12 Generali” vardır.
• Günümüz: Avrupa Birliği’nin sembolü “12 Yıldız”dır.[75]

Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Yaratılış 35:23 Yakup’un on iki oğlu vardı. …
37:9 Yusuf bir düş daha görüp kardeşlerine anlattı. “Dinleyin, bir düş daha gördüm” dedi, “Güneş, ay ve on bir yıldız önümde eğildiler.” Mısır’dan Çıkış 15:27 Sonra Elim’e gittiler. Orada on iki su kaynağı, yetmiş hurma ağacı vardı. Su kıyısında konakladılar.

İncil: Matta 19:28 İsa onlara, “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi, “Her şey yenilendiğinde, İnsanoğlu görkemli tahtına oturduğunda, siz, evet ardımdan gelen sizler, on iki tahta oturup İsrail’in on iki oymağını yargılayacaksınız.

Kur’an: Araf 160 Biz onları (İsrailoğullarını) ayrı ayrı oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa’ya: ‘Asan’la taşa vur’ diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp-fışkırdı; böylece her bir insan- topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu.

___________________
[75] Gürsan, age. s. 61.
[76] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 128, 146) ve ayrıca bk. Kur’an, Araf 46; Hicr 16.
[77] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 185).
[78] İsimler için bu sitede bk. İncil, Markos 2:14; 3:14-19; Matta 10:1-4.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 169. KONU
CAMİLER ASLINDA SÜMER YAPILARI MI? VE SÜMERCE’DEN TÜRKÇE’YE ETİMOLOJİK BENZEŞMELER

Sümer kil tabletlerinde Tufan’dan önce 8 Kral’ın yaşadığı ve bunların 242.000 yıl boyunca hüküm sürdüğü yazar. Yani Sümerler kendi kökenlerini bu tarih olarak saptamışlardır.[79] (Homo sapiens, günümüz insanıdır ve bu insan türü yaklaşık 200 bin yıl önce Doğu Afrika’da oluşmuştur.[80])

Sümerlerde destanlar, şiirler, ilahiler daha çok Tanrıları ve Kahramanları anlatır. Şiir ve destan önemli bir kült konumundadır. Yanı sıra matematik, yasalar gibi konuları da içerir.

Sümer dili Sümerce’nin, Ural-Altay Dil Ailesi’ne ait olabileceğini gösteren bulgular vardır. Sümerlerde mimari ve şehirleşme gelişmiş olup; Uruk şehri MÖ 4000’lere, Ur şehri ise MÖ 7000’lere kadar uzanır. Sembol olarak birçok “Boğa” heykeli mevcuttur.

[/one-third][one-third]

Sümer dinleri Doğu’da sırasıyla İran’a, Hindistan’a ve Çin’e yayılmıştır. Batı’da Anadolu ve Avrupa’ya: Güney ve Güney Doğu’da Arabistan Yarımadası ve Mısır’a ulaşmıştır. Bu dönemlerde medeniyetler veya topluluklar Bilgin-Bilge-Din Adamı alışverişi yapıyorlardı. Yanı sıra ticaret yollarıyla tüccarlar aracılığıyla bilgi aktarımı söz konusuydu. Öyle ki Sümer Gılgamış Hikayesi direkt metin yazısı olarak tüccarlar eşliğinde Hititlere kadar gitmiştir.

Sümerler birçok “Ziggurat” yani tapınak inşa etmişlerdir: Piramide benzeyen 7 katlı basamak halindeki yapılardır: Mısır Piramitleri’nin atası olarak kabul edilebilir.  Ziggurat’lar (tapınaklar) 7 katlı olarak inşa edilirdi. Bazı Ziggurat’lar Cami minaresine benzeyen koni şeklindeki yapılardır. Öyle ki Caminin Şerefe Bölümü, Ziggurat’ın üst bölümüne benzer. Mütevekkil Zigguratı buna örnek olarak gösterilebilir.[79]

Mütevekkil Ziguratı (Şu anda cami olarak kullanılmaktadır.) (Sağdaki yenilenmiş halidir.)

Türkiye-Sivas’daki Ürük köyü ismini, Sümerlerin Uruk şehrinden almıştır. Sümerlerin Kiş şehri; Bitlis Kiş köyü, Malatya Kişli köyü ve Urfa Kişkan köylerine ismini vermiştir. Sümer Ur şehri; Adıyaman Urgöç, Hilvan Urgez ve Ardahan Ur köylerine ismini vermiştir.

Türkçe’ye benzeyen Sümer kelimeleri: me-men(ben), ze(sen), ene(O), mara(bana), abba(yaşlı), adda(ata), ikki(iki), eş(üç), u(on), uş-u(otuz – üç on), An(gök), Dingir(Tanrı-Tengirit), lil(yel), ne me(bu ne), iri(büyük), di(dimek-demek), haşgaga(kahkaha), silim(selam)[79] (Ek bilgi, Mayalarda tepek Türkçe’de tepe ile aynıdır.)

Önemli Not: Sümer ve/veya Mezopotamya tabletleri, heykelleri, kabartmaları vb. büyük çoğunlukla Avrupa ve Amerika’dadır: Halbuki Mezopotamya Türkiye’mizin hemen aşağısında hatta güneydoğu tarafımız da buraya dahildir: Orta Doğu ülkelerinde veya bizde olması gereken eserler hep dışarıda!.. Bu ilginç bir konu. Ya biz bu konulara ilgi göstermedik zamanında -ki öyle- ya da yabancılar çalıp götürdüler: Her ikisi de olabilir bence. Bunlar turizm demek, para demek ve en önemlisi bilgi demek, modern ülke -gelişmiş ülke- demek. Atatürk’ümüz’ün neden üniversitelere Sümeroloji bölümü kattığını artık şimdi çok iyi anlıyorum.

___________________
[79] Çelik, agk.
[80] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 92)

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 170. KONU
SÜMEROLOG M. İLMİYE ÇIĞ’DAN DİN HAKKINDA BİLGİLER

“Kur’an’ın, o günün yaşantısına göre yazılmış bir kitap olduğunu görüyoruz. Muhammed çok akıllı bir adam ve şair diyebiliriz onun için. Kişisel yaşantısıyla ilgili ya da toplumda yaşanan olaylarla ilgili sorunları şiirsel bir dille anlatıyor. Bu anlatılar da vahy olarak kabul ediliyor. Ama gerçekte yaşanan olaylardır onlar. Ya da Sümer’den Tevrat’a geçen söylencelerdir, onlardan çıkarılan derslerdir…” demektedir.

Çığ’ın söylemleri şu şekilde devam eder: Kur’an sosyal ve siyasal bir amaç uğruna yazılmıştır. Tevrat’taki olaylar dönemin koşullarına uydurularak Kur’an’a aktarılmıştır. Tevrat da öncelikle Sümerler’den etkilenmiştir, yanı sıra Mısır, Kenan, Babil kaynaklarından beslenmiştir. Kâinatın yaradılışı Sümer’de, Tevrat’ta ve Kur’an’da aşağı yukarı aynı: Evren, büyük bir su içinden bir dağ çıkıyor ikiye ayrılıyor gökyüzü ve yer oluşuyor. İnsanın yaradılışının çamurdan olması; Sümer’de, Tevrat’ta ve Kur’an’da geçiyor.

Muhammed’den önce ve onun zamanında şiir ve şairlik önemliydi. Muhammed zamanında, Araplarda şiir yaygındır. Muhammed akıllı olmasının yanı sıra şairdir ve yanında hafızlarla dolaşır. Karşılaştığı olaylara şiirsel bir dille yanıt veriyor ve hafızlarına yazdırıyor. Okumayı biliyor olabilir ama yazmayı bilip bilmediğinden emin değilim. Bazı şeyleri taş ve deri üzerine yazdırmış. Aklında tuttukları, savaş sıralarında yavaş yavaş kaybolmaya başlayınca, Kur’an’ı yazmaya karar veriyorlar.

Kur’an’da bir sürü tutarsızlıklar görüyoruz, örneğin; bir yerde şarap içmeyin deniyor, başka bir yerde namaza gidemeyecek kadar içmeyin deniyor. Tevrat’ta ensest, cinayet, tecavüz var!.. Kur’an, kanunu olmayan toplumuna kanun getiriyor ve Arap halkını topluyor. Musevilik, Hristiyanlık ve İslam zorla kabul ettirilmiştir!..

MÖ 6. yüzyılda Babil Kralı Nabukadnezar, Filistin’i alınca oradaki Yahudi bilginleri alıp Babil’e sürgün olarak götürüyor. Onlar da Babil’de Sümer bilginlerinin aktardıklarından yararlanıyorlar. Babil’den dönen bilginler Tevrat’ı yazmaya başlıyor. Tevrat’ı Musa yazmadı!.. Tevrat’ta Musa’nın ölümü anlatılıyor.

• Tufan Hikâyesi, Ӓdemin kaburgasından oluşan Havva Hikâyesi; Sümerlerden gelmekte olup, Tevrat ve Kur’an’a bazen aynı, bazen de birtakım değişikliklere uğrayarak aktarılıyor.
• Kulhuvallahü Ahad: Burada Allah İslam’ın Tanrısı. Ahad Yahudilerin ve Hıristiyanların Tanrısıdır. Allahu Sameda’daki Samet de İslam’dan önceki bir Tanrının Kenan Tanrısının adıdır.
• Sümer’de kadın bir “tarla”ya benzetilir. Aynı durum Tevrat ve Kur’an’da da vardır.
• Sümerlerin 7 sayısı önemlidir. İslam’da cennetin 7 kapısı vardır, Sümer’de yer altı dünyasının 7 kapısı vardır.
• Sümerlerdeki birçok Tanrı ismi, Babillerde Tektanrı düşüncesine adım olarak Marduk Tanrısı adı altında birleşir. Yanı sıra Marduk Tanrısının ateş, rüzgâr ve diğerleri olmak üzere 50 adet özelliği bulunmaktadır, bunlar ona verilmiştir. İslam’daki Allah’ın 99 ismi olması, bu durumun geleneği gibidir.[81]

Kur’an’daki Analizi

Kur’an: Haşr 2 Kitap Ehlinden inkâr edenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur. Onların çıkacaklarını siz sanmamıştınız, onlar da kalelerinin kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Böylece Allah(ın azabı) da, onlara hesaba katmadıkları bir yönden geldi, yüreklerine korku saldı; öyle ki evlerini kendi elleriyle ve mü’minlerin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ey basiret sahipleri ibret alın. 3 Eğer Allah, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, muhakkak onları (yine) dünyada azablandırırdı. Ahirette ise onlar için ateş azabı vardır.

___________________
[81] Muazzez İlmiye Çığ, “Sümer’den Tevrat’a, Tevrat’tan Kuran’a Söylenceler”, Söyleşi: Ruken KIZILER, Bilim ve Gelecek Dergisi, Sayı: 10.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 171. KONU
SÜMERLER; GÖKYÜZÜ, CENNET-CEHENNEM, AĞLAMA DUVARI VE NEVRUZ’UN KÖKENLERİ

Sümerlerde Göksellik önemlidir. Tanrılar yıldızlarla ilişkilidir. Yapılan tapınakların planları gökyüzü cisimlerinde gizlidir.[82] (Bu; Kur’an’da, her şeyin -her bilginin- yazıldığı kitap Levhi Mahvuz’la ilişkilendirilebilir).

Tevrat ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Mısır’dan Çıkış 24:12 Rab Musa’ya, “Dağa, yanıma gel” dedi, “Burada bekle, halkın öğrenmesi için üzerine yasalarla buyrukları yazdığım taş levhaları sana vereceğim.”

Kur’an: Neml 75 Gökte ve yerde gizli olan hiç bir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) olmasın.

Krallık tahtları ve taç, gökten inmektedir.[82] (Bu; İncil’de, Hz. İsa’nın Tahtı göktedir ile ilişkilendirilebilir.[83]) İnsan hayatlarının gerçek doğası gökyüzündedir. Bu durum Platon’un (MÖ 400’ler) İdealizmi’ni de doğurmuştur; İnsan, Tanrıların davranışlarının tekrarını yapan varlıklardır.[82]

İncil’deki Benzerliği-Analizi

İncil: Vahiy (Özet: 1:1 ve 2:8 İsa İzmir’deki kilisenin meleğine şunu diyor:) 2:10 “Çekmek üzere olduğun sıkıntılardan korkma! Bak, denenesiniz diye İblis içinizden bazılarını yakında zindana atacak. On gün sıkıntı çekeceksiniz. Ölüm pahasına da olsa sadık kal, sana yaşam tacını vereceğim.”

Bazı Tanrılar çekimser davransa da büyük Tanrılar, insanları Tufan’la yok etmeye karar verirler. Biri -büyük ihtimal Enki- bu bilgiyi, itaatkâr-dindar Kral Zisudra’ya söyler. O, gemi yapar, 7 gün sonra Tufan diner ve Güneş Tanrısı Utu’ya “secde”ye kapanır. An ve Enlil ona, “Ölümsüz Tanrı soluklarından” verip, onu Dilmun -cennet- ülkesine yerleştirir.[82] (Bu; Tevrat ve İncil’deki Tanrı’nın “Yaşam Soluğu” ile ve de Kur’an’daki Tanrı’nın ruhundan üflemesi ile ilişkilendirilebilir.[84])

Nanna (Ay, dişil), Utu (Güneş, eril) ve İnanna (Venüs ve Aşk, dişil) Tanrıları “Gökyüzü Üçlemesi” olarak karşımıza çıkar. İnanna, Akadlarda İştar sonrasında Fenikelilerde Astarte Tanrıçalarına dönüşmüştür. İnanna, “Tanrı Çoban Dumuzi” ile evlenir, sonra araları bozulur. Yeraltı Tanrısı olan ablası Eraşkigal’in egemenliğini almak için yerin altına iner. 7 Kapı’yı açtıkça giysileri soyulur ve onun karşısına çıplak yani güçleri arınmış olarak çıkar. İnanna yasak işlerle uğraşmak için Ölüler Diyarı’na -cehenneme- gitmişti. Eraşkigal ölüm bakışlarıyla İnanna’yı öldürür. Enlil, ona “hayat suyu-yiyeceği” taşıyan iki kurtarıcı yollar. Çivide asılı İnanna’yı canlandırırlar ve tam çıkarken yeraltının 7 Yargıcı “Anunakiler” onun yerine birisini bırakmasını isterler.[82] (Çivide asılı İnanna figürü, Hz. İsa’nın çivili çarmıhını anımsatır[85]). İnanna, Dumuzi’yi yollar lakin onun üzüntüsü Eraşkigal’i yumuşatır ve 6 ay Dumuzi diğer 6 ay onun kızkardeşi Geştinanna yeraltında tutulur. Akadlarda bu hikâye Tammuz ile İştar arasında geçer. Dünya’nın 6 ay sıcak 6 ay soğuk olması ile ilişkilendirilen bu hikâye olgusu; Dumuzi veya Tammuz (Marduk) Tanrısı, temmuz ayında yeraltına iner yani bitkilere, ekinlere sonbahar ve kış gelerek ürün alınmaz; 6 ay sonra yeraltından yerüstüne çıkan Tanrı doğaya ilkbaharı ve yazı yani bereketi getirir. Tammuz her yıl ölüp yeniden doğan dramatik genç bir Tanrı’ydı, ekinlere baharı da o getirirdi. Yeraltına indiğinde ağlanır, ağıtlar yakılırdı yukarı çıktığında şölenler yapılırdı. Günümüzde Musevilerin Ağlama Duvarı’nda ağlamaları, Hıdırellez ve Nevruz gibi baharın gelişini kutlayan bayramların kökeni bu hikâyedir. Türkiye’de baharın gelişiyle yapılan kutlamalarda ateşin  üstünden  atlanması  aslında  yeraltı  ateş cehenneminden kurtulmayı sembolize eder fakat çoğu insan bunu neden yaptığını bilmez![82]

Sümerlerde krallar Tanrılarla özdeştirilirlerdi yani Tanrıların özelliklerinden yararlanırlardı. Sonraki dönemlerde ve devletlerde bu ayrıcalık yavaş yavaş bütün insanları kapsayacak şekilde genişletildi. Bu sayede günümüz dinlerini kapsayacak bir olguya dönüşülmüş oldu. Yakın geçmişteki ve günümüzdeki liderler de öyle değil mi zaten!..

___________________
[82] Mircea Eliade, “Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi”, Cilt 1: Taş Devrinden Eleusis Mysteria’larına, Çeviri: Ali BERKTAY, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2003, s. 78-111.
[83] Bu sitede bk. İncil, Matta 23:22, Yahuda’nın Mektubu 8, Vahiy 4:2; 21:3-6, 22:12,13,20,21 (İncil’de çoğu yerde İsa ve Tanrı aynı kişi/varlık olarak lanse edilir veya betimlenir).
[84] bk. bu sayfada/bölümde 155. ve 156. konular.
[85] Bu sitede bk. Pavlus’tan Koloseliler’e Mektup 1:20.

 

Ağlama Duvarı (Kudüs) | Sol: bibleplaces.com Sağ alt: Fotoğrafı çeken J. Nelson Kraybill | (Düzenleme: A. Çadıroğlu)

Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Yaratılış (Özet: 37:33,34 Yakup, Yusuf’un kaybolduğunu öğrenince:) 37:35 … “Oğlumun yanına, ölüler diyarına yas tutarak gideceğim” diyerek oğlu için ağlamaya devam etti. 44:30-31 “ …babam onu görmeyince ölür. Çünkü onu yaşama bağlayan bu çocuktur. Biz kulların da acı içinde babamızın aksaçlı başını ölüler diyarına indiririz.”
Çölde Sayım 16:30 “…Rab yepyeni bir olay yaratırsa, yer yarılıp onları ve onlara ait olan her şeyi yutarsa, ölüler diyarına diri diri inerlerse, bu adamların Rab’be saygısızlık ettiklerini anlayacaksınız.”
Yasa’nın Tekrarı (Özet: 31:16-22 Rab’bin sözleri olup Rab’bin Musa’ya öğrettiği ezgide geçen bir kısım:) 32:22 “…öfkem ateş gibi tutuşup ölüler diyarının derinliklerine dek yanacak. …”

İncil: Matta 18:8 “Eğer elin ya da ayağın günah işlemene neden olursa, onu kesip at. Tek el, tek ayakla yaşama kavuşman, iki elle, iki ayakla sönmez ateşe atılmandan iyidir. 9 Eğer gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Tek gözle yaşama kavuşman, iki gözle cehennem ateşine atılmandan iyidir.”
Luka 16:22 “Bir gün yoksul adam öldü, melekler onu alıp İbrahim’in yanına götürdüler. Sonra zengin adam da öldü ve gömüldü. 23 Ölüler diyarında ıstırap çeken zengin adam başını kaldırıp uzakta İbrahim’i ve onun yanında Lazar’ı gördü. 24 ‘Ey babamız İbrahim, acı bana!’ diye seslendi. ‘Lazar’ı gönder de parmağının ucunu suya batırıp dilimi serinletsin. Bu alevlerin içinde azap çekiyorum.’ “
Elçilerin İşleri (Özet: 2:14,15,30 Petrus, Davut hakkında konuşuyor:) 2:31 (Davut) Geleceği görerek Mesih’in ölümden dirilişine ilişkin şunları söyledi: ‘O, ölüler diyarına terk edilmedi, bedeni çürümedi.’
Petrus’un İkinci Mektubu 2:4 Tanrı günah işleyen melekleri esirgemedi; onları cehenneme atıp karanlıkta zincire vurdu*. Yargılanıncaya dek orada tutulacaklar. (“Karanlıkta zincire vurdu”: Bazı Grekçe elyazmalarında, “Karanlık mağaralara kapattı” diye geçer.)
Yahuda’nın Mektubu 6 Yetkilerinin sınırı içinde kalmayıp kendilerine ayrılan yeri terk etmiş olan melekleri (5 Rab), büyük yargı günü için çözülmez bağlarla bağlayarak karanlığa hapsetti.
Yahuda’nın Mektubu 13 … Onları sonsuza dek sürecek koyu karanlık bekliyor.
Vahiy (Özet: 1:1,2,3,10-13,17 İsa öldükten sonra İsa’dan vahiy alan Yuhanna, İsa’yı gördüğünde İsa şunu diyor:) 1:18 “Diri Olan Ben’im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diriyim. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir.”
6:8 Bakınca soluk renkli bir at gördüm. Binicisinin adı Ölüm’dü. Ölüler diyarı onun ardınca geliyordu. Bunlara kılıçla, kıtlıkla, salgın hastalıkla, yeryüzünün yabanıl hayvanlarıyla ölüm saçmak için yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki verildi.
9:1 Beşinci melek borazanını çaldı. Gökten yere düşmüş bir yıldız gördüm. Dipsiz derinliklere açılan kuyunun anahtarı ona verildi. 2 Dipsiz derinliklerin kuyusunu açınca, kuyudan büyük bir ocağın dumanı gibi bir duman çıktı. Kuyunun dumanından güneş ve hava karardı.
20: 1 Sonra bir meleğin gökten indiğini gördüm. Elinde dipsiz derinliklerin anahtarı ve büyük bir zincir vardı. 2 Melek ejderhayı -İblis ya da Şeytan denen o eski yılanı- yakalayıp bin yıl için bağladı. 3 Bin yıl tamamlanıncaya dek ulusları bir daha saptırmasın diye onu dipsiz derinliklere attı, oraya kapayıp girişi mühürledi.
20: 13 Deniz kendisinde olan ölüleri, ölüm ve ölüler diyarı da kendilerinde olan ölüleri teslim ettiler. Her biri yaptıklarına göre yargılandı. 14 Ölüm ve ölüler diyarı ateş gölüne atıldı. İşte bu ateş gölü ikinci ölümdür. 15 Adı yaşam kitabına yazılmamış olanlar ateş gölüne atıldı.
2:10 Çekmek üzere olduğun sıkıntılardan korkma! Bak, denenesiniz diye İblis içinizden bazılarını yakında zindana atacak.
İbraniler’e Mektup 4:3 Biz inanmış olanlar huzur diyarına gireriz. Nitekim Tanrı (3:7 -ya da- Kutsal Ruh) şöyle demiştir: “Öfkelendiğimde ant içtiğim gibi, Onlar huzur diyarıma asla girmeyecekler.”

Kur’an: Enam 127 Onlar için Rableri katında barış yurdu vardır ve O, yapmakta oldukları dolayısıyla onların velisidir.
Fatır 35 ‘Ki O, bizi kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz…’
Al-i İmran 103 Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı.
İnsan 4 Doğrusu biz kafirlere zincirler, demir halkalar (tomruklar) ve çılgınca yanan bir ateş hazırladık.
Nazi’at 10 Derler ki: ‘Biz çukurda iken, gerçekten biz mi yeniden (diriltilip) döndürüleceğiz?’ 11 ‘Biz çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?’ 14 Bir de bakarsın ki, onlar yerin üstündedirler.

(Ek) Tevrat: Çölde Sayım 5:16 “Kâhin kadını öne çağırıp Rab’bin önünde durmasını sağlayacak. 5:17 Sonra, toprak bir kabın içine kutsal su koyacak. Konutun kurulu olduğu yerden biraz toprak alıp suya katacak. 5:21 Kâhin kadına lanet andı içirtip şöyle diyecek … 5:22 ‘Lanet getiren bu su karnına girince karnını şişirsin, kalçanı eritsin.’ “ …

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 172. KONU
ARİLER (ARYANLAR): DİNLERİN GİDİŞATINA YÖN VERMİŞ BİR KAVİM

MÖ 5.000 ve öncesine dayanan Hint-Avrupa adında bir kavmin ya da topluluğun varlığı söz konusudur. Bunlar “Ari”ler (Arianlar, Aryanlar, Aryalılar) olarak bilinir. Bu kavim MÖ 2300-1900 arasında; Yunanistan, Anadolu ve Mezopotomya’da yaklaşık 300 yerleşim yerini yağmaladı. Sonraki iki binyıllık süreçte Batı Avrupa’dan Hindistan’a kadar yayıldılar. Hint-Avrupalıların anavatanı Karadeniz’in kuzeyidir yani Karpatlar ile Kafkasya arasıdır. Bunlar MÖ 5. ve 3. binyılları arasında, anavatanlarında Tümülüs (Kurgan, Mezar) kültürünü geliştirdiler. Sonrasında bu kültür Avrupa, Anadolu ve Mezopotamya çevresinde yaygınlaştı.

Hint-Avrupa kavmi; göçebe, ataerkil ve barbar bir topluluktu. Gökyüzü ve Işık Tanrıları olan Dyaus veya Deiwos (Deus), sonrasında Zeus Tanrısına dönüştü. Tapınak yapmamışlardır, açık hava törenlerini tercih ediyorlardı. Tanrılara sunulan kurbanlar yakılırdı.[86] (Öyle ki bu kült; görüşüme göre Hinduizm’deki ölü yakma ritüelinin öncüsü olabilir.) Yazıyı yasaklamışlardır, sözlü aktarım vardır. Yaptıkları saldırılarla ve göçlerle; Hititleri, Hintlileri, İranlıları, Yunanlıları ve İtalikleri oluşturdular. Sonraki tarihlerde Cermenleri ve Baltık Slavlarını da ekleyebiliriz.

Bu kadim kavmin dinsel külliyatında; Tanrı-şeytan, sevap-günah ikilemlerine benzer; Tanrısal varlıkla yüklü ve olumlu olan – insanların dokunması yasak ve olumsuz olan; Hieros-hagios (Yunanca), Sacer-Sanctus (Latince), Spenta-Yaozdata (Avestaca) tarzında ikilemler mevcuttur. Örneğin; MÖ 2. binyılda Hintlilerin, Mitra (egemen iyi Tanrı) – Varuna (kötü hükümdar) ile sonraki tarihlerdeki Romalıların Romulus-Numa zıtlıkları mevcuttur. Yanı sıra; Hititçe, Yunanca, İranca, Ermenice gibi dillerde etimolojik olarak benzerlikler görülmektedir. Bu da, Hindistan’dan Avrupa’ya uzanan koridordaki, eski kültürlerin; Karadeniz’in kuzeyinden yayılan Hint-Avrupa kavminden gelerek ve gittikçe çeşitlenen bir kültür harmoniğine dönüştüğünü gösterir. Bu koridordaki diller ve mitolojik hikâyeler birbirine benzemektedir.

Hindistan’da bulunan az sayıdaki yerli, Ari istilası sonucunda Arileşmiştir: Sonrasında MÖ 1.500’lerde Hindistan din-kültür külliyatının bununla birleştirilmesi ile oluşan Hinduizm, Veda Dini filozoflarınca Rig Veda adlı din kitabının yazılması ile oluşturulmuştur ya da temellendirilmiştir.[86]

Sümer kelimesi, Sum-Ari kelimelerinden oluşur.[87] Yalnız bu isim Akadlar[88] (MÖ 2.400’lerde Sümere egemen olan Arabî devlet[89]) tarafından verilmiştir[88] (Görüşüme göre Sum, Sami yani Arap ya da semitik ırk anlamına geliyor olabilir.) Ari ise şerefli insan demektir.[87] Sümerler kendilerine “Kengeri”ler demekteydi. Gerek Sum-Ari olsun gerek “Keng-Ari” olsun “Ari” kelimesinin varlığı Sümerlerde görülür. Sümerler, Karadeniz’in kuzeyinden gelen Ariler’dir.[90]

Orta Asya’daki eski Türkler, gün kelimesine ‘küng’ derlerdi.[91] Görüşüme göre eğer keng ile küng aynıysa: Kengeri; günün şerefli insanı, güneşin insanı, ışığın insanı, ışıktan gelen vs. anlamlarına gelebilir.

___________________
[86] Eliade, age., s. 233-269.
[87] Gürsan, age., s. 29.
[88] Kılıç, agm., s. 125; Çelik, agk.
[89] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 129)
[90] bk. bu sayfada/bölümde 152. Konu ve dipnot 88.
[91] Namık Kemal Zeybek, “Gönül Mimarları” [TV Programı], KRT TV, 2017. (Programın yayınlandığı tam tarih eklenecek.) (Bu cümleyi Eski Kültür Bakanı Zeybek programda aynen söyledi).

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 173. KONU
SÜMER, ARYAN VE SAMİLERİN KÖKENİ NEDİR? ARAPLAR ASLINDA HİNTLİ MİDİR?

(Günümüzden 200.000 yıl önce Homo sapiens yani günümüz insanı Afrika’nın doğusunda evrimleşerek oluştu.[92] Bu insan 50.000 yıl öncesine kadar tüm dünyaya yayıldı.[93] Bunlardan bir çoğu 10.000 yıl öncesine kadar “Bereketli Altın Kuşak” denilen, iklimi ve toprağı uygun olan Asya’da yaşadı.[94])

Eski çağlarda dünya birçok buzul erimesi sonucu bölgesel ve kıyısal sellere maruz kalmıştır. Gerek sel, kuraklık, iklim vb. sebeplerle Sümerlerin Mezopotamya’ya gelişi, sonrasında ise aynı sebeplerle Aryan, Sami gibi kabilelerin dağılıp Mezopotamya ve Arabistan’a gelişi söz konusudur.[95] (Son buzul çağı MÖ 10.000-8.000 civarında sona erdi, yani bu dönemde buzullar eridi: Asya’nın bir çok bölgesi kuzey buzullarının erimesiyle sular altında kaldı. Önceden burada refah içinde yaşayan insanlar artık yavaş yavaş aşağıya indiler.[94]) Asya’dan Arabistan’a ve Mezopotomya’ya inenler, Sümerleri ve Arapları oluşturdu.

• Aryanların kökeni, Hintlilerdir ve Asya insanlarıdır.[95] (Hindistan ve yukarısında -Orta Asya koridorunda- yaşayan insanlardır.)
• Arapların kökeni, semitik ırktır yani Sami ırkıdır. Sami ırkı Aryanlardan doğmuştur. Dolayısıyla Sami ırkının kökeni Hintlilerdir ve Asya insanlarıdır. Yanı sıra semitik ırka Afrikalıların da karıştığı söz konusudur.
• Sümerlerin kökeni tam olarak belli değildir.[95] (Veriler, Hazar’ın kuzeyini göstermektedir.)

Sami ırkı ya da topluluğu, Sümer’den sonra Arabistan’da oluşan topluluktur: Yani Sümerler Mezopotomya’ya geldiklerinde Sami ırkı henüz yok idi.[95] (En azından Sümerden önce kayda değer bir toplum yoktu, küçük gruplar halinde göçebe idiler.)

___________________
[92] Bu sitedeki yazıma bk. (Dizin 92).
[93] Görsel için bu sitedeki yazıma bk. figür 58 (Dizin 93).
[94] Bu sitedeki yazılarıma bk. (Dizin 280) ve bk. (Dizin 126).
[95] Çelik, agk.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 174. KONU
CENNET VE CEHENNEM’İN TARİHSEL KÖKENİ

Cennet’in Kökeni: Sümerlerin “Aden” adında Cennet Bahçeleri vardı. Bu cennette güzel ağaçlar, meyveler, su akıntıları bulunmaktaydı. Bu ritüel daha sonra Yahudilerin Tevratı’na “Eden Cenneti” olarak aktarılır.[96] (Kur’an’da birden çok cennet vardır: Bunlardan birisi “Adn” cennetidir.) Cennet, Şamanizm’de bile vardı: Transa geçen ruh üst dünyaya / gökyüzüne / cennete ulaşmak için bir ırmağı geçmek zorundadır anlatıları mevcuttur.[97]

Cehennem’in Kökeni: Cehennem’in tarihsel oluşumu: Sümerlerde Eraşkigal/Nergal kötü özellikteki yer altı Tanrı(ça)sı idi, Batı’ya Hades olarak geçti, yahudilere Sheol olarak oradan da Kur’an’a Şeytan/Cehennem olarak geçti.[98] MÖ 1000’den önce İsrail taraflarında yaşayan halkın “Ge-Hinnom” adında bir vadisi vardı: Bu vadide çocuklar kurban edilir, insanlar Tanrılar adına yakılırdı: İlerleyen süreçlerde antropolojik olarak sonraki dinlere Gehinnom, “Cehennem” olarak aktarılmıştır.[96]

Tevrat ve İncil’deki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Levililer 18:21 “İlah Molek’e ateşte kurban edilmek üzere çocuklarından hiçbirini vermeyeceksin. Tanrın’ın adına leke getirmeyeceksin. Rab benim.”
Mısır’dan Çıkış 13:3 Musa halka… 15 ‘Firavun bizi salıvermemekte diretince, Rab Mısır’da insanların ve hayvanların bütün ilk doğanlarını öldürdü. İşte bunun için hayvanların ilk doğan erkek yavrularını Rab’be kurban ediyoruz. İlk doğan erkek çocuklarımızın bedelini ise bir hayvanla ödüyoruz.’
20:22 RAB Musa’ya şöyle dedi… 22:29 “Ürününüzü ve şıranızı sunmakta gecikmeyeceksiniz. İlk doğan oğullarınızı bana vereceksiniz.”

İncil: Elçilerin İşleri 7:42 Peygamberlerin kitabında yazılmış olduğu gibi: ‘Ey İsrail halkı, çölde kırk yıl boyunca bana mı sunular, kurbanlar sundunuz? 43 Siz Molek’in çadırını ve ilahınız Refan’ın* yıldızını taşıdınız. Tapınmak için yaptığınız putlardı bunlar. Bu yüzden sizi Babil’in ötesine süreceğim.’ (“Refan”: Refan ya da Remfan, Satürn gezegeniyle ilgili olan ve eski çağlarda bazı Filistinli halkların taptığı bir ilahtı.)

Ayrıca İslam’dan önce Sabilik ve Manihanizm (MÖ 200 – MS 500) dinlerinde “Karanlık Alem” diye bir kavram vardı: Kötü ruhlar oraya giderdi: Sabiilik’te günahkarlar “Abatur Terazisi”nde tartılarak Cehennem’e giderlerdi.[99] Yine Ayrıca Cehennem’in şekillenmesi, Yahudilik’ten de önce; Sümer’de bir kral ölür, annesi ve çocukları ağlar, buna dayanamayan Tanrılar onu yer altı dünyasından sınırlı da olsa alır: Bu hikaye; Tevrat’taki peygamberin gölgesinin Sheol’den çıkartılması olarak Tevrat’a aktarılmıştır.[100]

Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Kur’an: Araf 8 O gün tartı haktır. Kimin tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır. 9 Kimin tartıları hafif kalırsa, bunlar da ayetlerimize zulmettiklerinden dolayı nefislerini hüsrana uğratanlardır.
Enbiya 47 Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiç bir nefis hiç bir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak biz yeteriz.
Mü’minun 102 Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Saffat 55 Derken, bakıverdi, onu ‘çılgınca yanan ateşin’ tam ortasında gördü. 56 Dedi ki: ‘Andolsun Allah’a, neredeyse beni de (şu bulunduğun yere) düşürecektin.’
Şura 7 … (O gün onların) Bir bölümü cennette, bir bölümü çılgınca yanan ateşin içerisindedirler.
Tekvir 12 Cehennem ateşi çılgınca kızıştırıldığı zaman, 13 Cennet de yakınlaştırıldığı zaman…

___________________
[96] Gürsan, age.
[97] A. Hultkrantz, “Şamanizmin Çevresel ve Olgusal Yönleri”, Çeviren: Ali Osman Abdurrezzak, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, Sayı: 29, 2004, <http://www.hbvdergisi.gazi.edu.tr/index.php/TKHBVD/article/view/655/645> ET: Nisan 2018, s. 4.
[98] bk. bu sayfada/bölümde 153. Konu.
[99] Bu sitedeki yazılarıma bk. (Dizin 273, 276).
[100] bk. bu sayfada / bölümde 162.1 Konu.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 175. KONU
CENNETTEKİ IRMAKLARIN KÖKENİ

Görüşüme göre “cennetteki ırmak” söyleminin kökenleri, öncülleri ve/veya bu söylemin sebepleri şunlar olabilir.

• Mekke ve Medine’nin de bulunduğu Arabistan Yarımadası’nın tamamında bir tane bile ırmak bulunmamaktadır[101]: Bu sebeple ırmağa duyulan özlem.
• Sümer, Babil vs. inançlarının oluştuğu Mezopotamya Bölgesi’nin Fırat ve Dicle ırmakları arasında olması ve bu Çoktanrılı inançların dinsel yazıtlarına bu ırmakların girmesi: Tanrıların Mezopotamya insanlarına ırmak vaad etmesi[102] dolayısıyla Tektanrılı dinlerin -Musevilik, Hristiyanlık ve İslam’ın- Sümerlere atıf yapması.
• Sümer, Babil, Akad ve Asur medeniyetlerinin cennet tasvirlerinde sular/ırmaklar olması.[103]
• Sümer’de, evrenin İlksel Okyanus’tan oluşması.[104]
• Sümer’deki yaratıcı Enki Tanrısının Su Tanrısı olması.[105]
• Mısır inançları içindeki Nil ırmağının kutsal olması.[106]
• Hinduizm inancı içerisindeki Ganj ırmağının kutsal olması,[107] cennetteki ırmakların sebepleri arasında gösterilebilir.[108]

___________________
[101] Genel bilgi kapsamındadır.
[102] Muharrem Yıldız, “Semavi Dinlerde Dicle ve Fırat Hakkındaki Bilgiler ve Günümüze Yansıyan Gerçekler”, Journal of Qafqas University, Sayı: 31, 2011, <https://www.academia.edu/8015951/semavi-dinlerde-dicle-ve-firat…> ET: Nisan 2018, s. 54-59. (Ayrıca bk. bu sayfada/bölümde 152, 160, 174. konular)
[103] Murat Ateşli, “Ütopik Söylem Aracı Olarak Batı Sanatında Bahçe, Ada ve Yabanıl Doğa İmgeleri”, MSKU Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 3, Sayı: SI, Nisan 2016, <http://dergipark.ulakbim.gov.tr/muefd/article/view/5000189062/5000166022> ET: Nisan 2018, s. 13. Yıldız, age., s. 54-59. Bu sitedeki yazılarıma bk. 128, 132. konular ile 151. konudaki Vahiy 22. bölüm. (Ayrıca bk. bu sayfada/bölümde 160. ve 174. konular.)
[104] bk. bu sayfada/bölümde 164, 165, 177, 179. konular.
[105] bk. bu sayfada/bölümde 153. ve 177. konular.
[106] Z. Nilüfer Nahya, “Su İnanç ve Kutsal Mekanlar: Su Alanları ve Mekansal Kesişmeler”, Maltepe Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2012 1+2 (2012 yılının birleşik iki sayısı), <https://www.researchgate.net/…pdf> ET: Nisan 2018, s. 149, 152, 154, 162.
[107] Nahya, agm., s. 151.
[108] 175. konu yazara göre ihtimallerdir.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 176. KONU
BAYANLARDA ÖRTÜNMENİN KÖKENİ

Bu yazıdaki bilgiler/iddialar Çığ ve Chamberlin’e aittir: Yazarla hiçbir alakası yoktur.

Sümerlerde Tanrıların büyük tapınaklarında “Mabet Kadınları” vardı. Onlar Tanrılar namına ve/veya adına ilişkiye girerlerdi. Bu yüzden Kutsal sayılırlardı. Diğer adları Tanrı’nın Gelinleri idi: Prestijli ve saygın idiler. Onlar, Tapınaklardaki rahibelerden ve diğer kadınlardan ayrılmaları için başlarını örtmeleri gerekirdi: Böylece hem kutsal oldukları belli oluyor hem de tanınmıyorlardı: Çarşıda-dışarıda örtünürlerdi.

Sonrasında MÖ 1600’lerde bir Asur Kralı, diğer kadınların da bu prestije sahip olabilmeleri için evli ve dul kadınları da örtmeye başladı. Bu zamanlardan sonra başörtüsü adeta bir evrim geçirerek, tam tersi duruma dönüşmeye başlamıştı: Artık temizlik ve ahlaklılık simgesi haline gelmişti. Tapınak ritüelinden çıkan örtünme artık yaygınlaşmıştı. Bu gelenek önce Yahudi kadınlarına geçmiştir, sonra Hristiyanlık’ta rahibelere aktarılmıştır, sonrasında ise İslam kadınlarına uygulanmıştır. Yanı sıra kadınların Kur’an okurken başlarını örtmesi, tarihsel süreçte oluşan bu gelenek sonucu oluşmuştur.[109]

Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Yaratılış 38:6 Yahuda ilk oğlu Er için bir kadın aldı. Kadının adı Tamar’dı. (Özet: 38:7-13 Er kötüydü, Rab onu öldürdü. Er’in kardeşi Onan’la Tamar evlendirildi o da öldü: Yahuda, Tamar’ı küçük oğluyla evlendirecekti ama -o da ölebilir diye korktuğundan- sözünü tutmadı.)
38:14 Tamar üzerindeki dul giysilerini çıkardı. Peçesini örttü, sarınıp Timna yolu üzerindeki Enayim Kapısı’nda oturdu. Çünkü Şela büyüdüğü halde onunla evlenmesine izin verilmediğini görmüştü. 38:15 Yahuda onu görünce fahişe sandı. Çünkü yüzü örtülüydü. 38:16 Yolun kenarına, ona doğru seğirterek, kendi gelini olduğunu bilmeden, “Hadi gel, seninle yatmak istiyorum” dedi. Tamar, “Seninle yatarsam, bana ne vereceksin?” diye sordu. 38:17 Yahuda, “Sürümden sana bir oğlak göndereyim” dedi. Tamar, “Oğlağı gönderinceye kadar rehin olarak bana bir şey verebilir misin?” dedi. 38:18 Yahuda, “Ne vereyim?” diye sordu. Tamar, “Mührünü, kaytanını ve elindeki değneği” diye yanıtladı. Yahuda bunları verip onunla yattı. Tamar hamile kaldı. 38:19 Gidip peçesini çıkardı, yine dul giysilerini giydi.

İncil: Pavlus’tan Korintliler’e Birinci Mektup 11:5 …başı açık dua ya da peygamberlik eden her kadın, başını küçük düşürür. Böylesinin, başı tıraş edilmiş bir kadından farkı yoktur. 6 Kadın başını açarsa, saçını kestirsin. Ama kadının saçını kestirmesi ya da tıraş etmesi ayıpsa, başını örtsün.

Kur’an: Nur 31 Mü’min kadınlara söyle: ‘Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar.
Ahzab 59 Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur.

___________________
[109] Muazzez İlmiye Çığ, “‘Başörtülü …’ sözü davalık”, Haber7com, SGT: 30 Ağustos 2006, <http://www.haber7.com/guncel/haber/182112-basortulu-fahiseler-sozu-davalik> ET: 2012. Ann Chamberlin, “Örtünme İslam’dan yüzyıllar önce başladı”, [Röportaj], Röportajı yapan: İpek Yezdani, Milliyet, SGT: 30 Ekim 2009, <http://www.milliyet.com.tr/-ortunme-islam-dan-yuzyillar-once-basladi-/cumartesi/haberdetay/31.10.2009/1156363/default.htm> ET: Nisan 2018.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 177. KONU
SON BUZUL ÇAĞI, SÜMER’DE BÜYÜK TANRILAR, EVRENİN VE İNSANIN YARATILIŞI VE KALP GÖZÜ KAVRAMI

MÖ 8.000’lerde son buzul çağının bitmesiyle, soğuk hava yerini yavaş yavaş sıcak havaya bırakıyordu. Buzlar eridi, akarsular canlandı ve ormanlar arttı: Mezopotamya Bölgesi’nde ormanlar, bitkiler çok miktarda arttı. Rusya ve Hazar Denizi çevrelerindeki topluluklar; akarsularla verimli, bitkilerle dolu Mezopotamya Bölgesi’ne yerleşmeye başladılar. Sümerler, bu topluluktan oluştu. MÖ 3.000’lerde (MÖ 3. bin yıl içerisinde yani MÖ 3.000-2.000 arasında) Sümerler ilk dinsel metinleri yazdılar. Daha doğrusu sözlerdeki kalıplaşmış/ezberlenmiş bilgiler MÖ 3. binyılda yazıya aktarıldı. Dini inanç külliyatı, Sümerler ve sonrasında yazıya aktarıldı: Sümerler ve Sümerlerden önceki binlerce yıllık dönem içerisinde dünyanın çoğu yerindeki bu dini inanç külliyatı temelde şunlardan oluşuyordu:

• Tanrının Boğa-Boynuz-Öküz ile ifade edilmesi,
• Topraktan yaratılan insan kavramı,
• Yeraltı-Yeryüzü-Gökyüzü üçlemesi ve bu üçlemenin birleşimine Hayat Ağacı denmesi,
• Toprak Ana, Göğe Yükselme, Büyü, Dans, Şarkı, Ahiret İnancı ve Ruh.[110]

Sümer metinlerinde “An, Enlil ve Enki Tanrı Üçlemesi” gözümüze çarpar. An, Gökyüzü Tanrısı ve Tanrıların başıdır; Enlil Hava, Enki ise Su Tanrısıdır. Tanrıça Nammu ise İlksel Deniz olarak; Eril Gök’ü (Anu’yu) ve Dişil Yer’i (Antu’yu) yaratan, bunlardan da bütün Tanrıları yaratan Kadın Ata’dır / Öz’dür. Anu eril, Antu dişil olup ilk iki tanrılardır. Yer-Gök bitişik iken çiftleşti ve Enlil ile Enki doğdu: Enlil Yer’i aşağıya, An Gök’ü yukarıya kaldırdı.[111][110] (Kur’an’da; yer-gök bitişikken ayırdık, yazmaktadır: Enbiya 30 “O inkâr edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?”)

Ebedi olmayan, kökeni belirtilmeyen İlk – İlkel Deniz olan tanrıça/anne Nammu göğü (An; eril, tanrı, cennet) ve yeri (Ki; dişil, tanrıça, yeryüzü, dünya) doğurdu / çıkardı / oluşturdu / kaynağıydı yani gök ve yere o sebep oldu (Birleşik gök-yer=Kozmik Dağ): An ve Ki birleşti/çiftleşti ve Enlil doğdu/üretildi: Gök ve yer (An-Ki) birleşikti ve Enlil yerden göğü ayırdı (katı olan An-Ki hava/gaz eşliğinde genişledi), An da göğü yukarı taşıdı. Hava yer ve gökten hafiftir ve Ay’da bundan yapılmıştır: Güneş ise Ay’dan yapılmıştır: Sonra hava, toprak ve suyun birleşiminden bitki, hayvan ve insan ortaya çıktı / oluştu / yaratıldı. Atmosfer/Hava lapis lazuli adı verilen karanlık bir (pitch) zift / saha / perde / dereceden yapılmıştı, burası evin/dünyanın iç kaplama duvarlarındaki tavandı, Enlil burada yaşıyordu, aydınlansın diye ay tanrısı Nanna’yı yaptı, Nanna da güneş tanrısı Utu’yu yaptı. Sonraki dönemde Utu’nun Nanna’nın önüne geçmesi veya ondan üstün olması, Mezopotamya’nın felsefe ve psikolojisi ile alakalıdır ve bu durumun diğer örnekleri; Enlil’in An’ın, Marduk’un Enki’nin ve İsa’nın Elohi’nin önüne geçmesi durumlarında da görülür. Enlil ile Ki’nin birleşimi ve Enki’nin de yardımıyla dünyada bitki ve hayvanlar üretildi. İnsan ise Nammu, Ninmah ve Ki’nin yardımı ile nihai olarak Enki tarafından yaratıldı.[111]

Cennet Dilmun’dur: Burada hastalık ve ölüm yoktur: Efendisi Enki’dir. Enki, eşi Tanrıça Ninhursag ile birleşti ve çocukları oldu. Enki’nin cennetteki bitkilerin kaderini belirlemesi ve işlevlerini gerçekleştirmesi gerekiyordu. Yememesi gereken bitkileri yedi! Eşi onu cezalandırdı, artık ona “Yaşam Gözü” ile bakmadı. Enki zayıfladı giderek ölüyordu fakat eşi onu iyileştirdi.[110][112] (Enki Dilmun’da ağaç, bal vs. 8 bitkiyi yer Ninhursag’da ona “yaşamın gözü / can gözü” ile bakmayacağını söyleyerek onu lanetler. Sonra Enki’nin 8 yerinden çektiği sancıları Ninhursag iyileştirir.[112]) Ayrıca Enki’nin Ninhursag ile çiftleşmesi, “kalp suyu”nu ona akıttı olarak geçer.[113] (Enki’nin yememesi gereken bitkileri yeyip cezalandırılması, Âdem’in Yasak Elma’yı yemesine benzer. Yaşam Gözü de yine Kur’an’daki “Kalp Gözü” kavramını çağrıştırır. Onlar Tanrıyı bilmezler bu yüzden kalp gözleri kapalıdır, söylemi Kur’an’da yazmaktadır.) (Ayrıca mitoloji ve/veya dinlerdeki bu “kalp” mefhumu/kavramı bazılarınca, beynin ortasında bulunan “epifiz” bezi ile ilişkilendirilmeye çalışılmaktadır yani kalp gözü aslında epifiz bezidir denmektedir. Epifiz bezi -mutluluğu ve hayal gücünü arttıran- melatonin, DMT gibi hormonları/molekülleri salgılayan/arttıran leblebi büyüklüğündeki bir organdır. Aç kalmak, karanlıkta uzun süre yalnız kalmak, uyuşturucu/uyuşturucumsu kullanmak vs. epifizi tetikler; fazla uyarılan epifiz kişiyi hayal aleminde yaşamaya bile sokabilir.[114] Melatonin ve Seratonin Triptofan sayesinde salgılanır: Triptofan içeren en fazla gıdalar ise şunlardır; parmesan peyniri, yumurta, hindi eti, fındık-fıstık-badem-ceviz; aslında her gıdada az veya çok bulunur, et ve süt ürünlerinde daha fazla bulunur. Aslında epifiz iyi uyku, sağlıklı beslenme, spor vs. yapıldığında zaten kendisi çalışır.[115] Fazla uyarılması gereksizdir. Kalp gözüne üçüncü göz de dendiği olmuştur. Mısır kahinleri, Sümer alimleri, Hindu rahipler, peygamberler, mutasavvıflar vb. epifizi fazla tetiklemiş olabilirler. Benim burada anlatmak istediğim konu ise eskiden epifiz bezi bilinmiyordu dolayısıyla “kalp epifizdir” iddiasındaki günümüzün bazı insanları bence yanılıyorlar: Çünkü kalp korku, heyecan, stres gibi durumlarda hızla attığından “kalp gözünü aç korkularını yen” bağlamında eski insanlarca düşünülmüş olsa gerek.) 

Sümerlerde ilk insanın yaratılması dört farklı şekilde anlatılır.

1- İlk insanlar bitkinin çıktığı gibi topraktan çıkarak oluşmuştur.
2- Zanaatkâr Tanrılar insanı kilden yoğurur, Nammu kalp verir, Enki ise nefesiyle can verir.
3- Tanrıça Aruru, insanları yaratmıştır.
4- İnsan, öldürülen iki Tanrı olan Lagmaların kanından -oluşmuştur- kendini yaratmıştır.[110] (Kur’an’da insan; toprak, çamur, kil, kan, su, meni ve/veya nefisten / nefesten / Tanrı’nın ruhundan yaratılmıştır söylemleri ayrı ayrı ayetlerde geçer.)

İnsanlar Tanrılara hizmet etmek için yaratılmıştı. Bu hizmetler de adak, sunu, kurban ve ibadet şeklindeydi.[110]

Tevrat ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Yasa’nın Tekrarı 23:21 “Tanrınız Rab’be bir dilek adağı adadığınızda yerine getirmeyi savsaklamayın. Tanrınız Rab sizden kesinlikle bunu isteyecektir. Yerine getirmezseniz size günah sayılacaktır.”

Kur’an: Araf 189 O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah’a dua ettiler: ‘Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız.’

___________________
[110] Eliade, age., s. 78-111.
[111] Kramer, age., s. 37-41, 73-75.
[112] Kramer, age., s. 57, 58.
[113] Kramer, age., s. 56.
[114] Videolar için: Ünal Güner, “Pineal bez ya da Epifiz salgı bezi”, Bütünsel Yaşam Merkezi, 20 Ocak 2018, <https://youtu.be/tck_yJdD0pI> ET: Nisan 2018. | Ayhan Çakmur, “Epifiz Bezi ve Bilinmesi İstenmeyenler”, Patika, 2 Mayıs 2017, <https://youtu.be/cLYk_-pIqrI> ET: Nisan 2018. | Nebuch, “Epifiz I (Başlangıç)”, 13 Ekim 2013, <https://youtu.be/KdZAaZXLFQY> ET: Nisan 2018.
[115] Aminoasitler.org, “L-Triptofan”, <http://aminoasitler.net/l-triptofan/> ve “Uyku Bozuklukları”, <http://aminoasitler.net/uyku-bozukluklari/> ET(ler): Nisan 2018. | Ruhan Aşkın Uzel, “Mutluluk veren gıda: Hindi eti”, Yaşar Üniversitesi, 28 Aralık 2015, <https://haber.yasar.edu.tr/saglik/mutluluk-veren-gida-hindi-eti.html> ET: Nisan 2018.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 178. KONU
KUR’AN’DA “KALP”

Araf 179 Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar.
İsra 46 Ve onların kalbleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyduk. …
Kehf 57 Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman, sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdikleri (amelleri)ni unutandan daha zalim kimdir? Biz gerçekten, kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde (gerdik), kulaklarına bir ağırlık koyduk. Sen onları hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar.
Hac 46 Yer yüzünde gezip dolaşmıyorlar mı, böylece onların kendisiyle akledebilecek kalpleri ve işitebilecek kulakları olsun?

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 179. KONU
SÜMER-AKAD-BABİL; GÜNAH ÇIKARMA, IŞIK, ŞEYTAN, YENİ YIL

MÖ 2. bin yıl içerisinde Babil Devleti’nde tapınaklarda dua ve günah çıkarma işlemleri uygulanırdı. Kişi şunu söylerdi; “İnsan hiçbir şey bilmez; bilmez günah mı işlemiştir, yoksa iyilik mi yapmıştır, bilmez. Ey Tanrım, hizmetkârını reddetme. Günahlarım yedi kere yedi ediyor. Uzaklaştır günahlarımı” derken, kişi, diz çöküp secde ederdi. Ayrıca burnun yamyassı edilmesi de vardır. Budizm’de kişi, meditasyona başlamadan önce burnunu eliyle iki yana doğru kıvırır.[116] Babilin etkileri Budizm’e ulaşmış gibidir.

Sümer-Babil sentezinde “ışık” önemlidir. Öyle ki Tanrılar gökyüzündeki cisimler gibi ışık saçmaktadırlar. Tanrıların dünyadaki görüntüleri diyebileceğimiz krallar da -düşüncede ve/veya bize ulaşan yapıtlarında- ışık saçmaktadırlar: Tanrılar gibi krallar da başlarının etrafından ışıklar saçmaktaydı.[116] İsa’nın başından saçılan ışık da buralardan gelmektedir.

Sümer-Akad sentezinde MÖ 2400 sonrasında, İlksel Su’dan Tiamat adında ilk Tanrı doğdu. Sonrasında diğer Tanrılar oluştu ve aralarında kavga etmeye başladılar. Tiamat, ilk Tanrılardan olan Kingu’nun göğsüne “Yazgılar Tableti”ni bağladı ve kimse Kingu’ya karşı gelemedi. Yalnız Marduk buna cesaret edebildi. Marduk Tiamat’ı yendi ve onu parçalayıp onun vücudundan dünyayı yarattı. Tableti aldı ve gökyüzüne bir saray yaptırdı. Artık Marduk en büyük Tanrı olmuştu.[116] (Görüşüme göre Yazgılar Tableti, Hz. Musa’nın tablete yazdığı düşünülen 10 Emir’e veya Kur’an’da yazan -her şeyin yaz(ıl)dığı yani her şeyin önceden yazılı olarak bulunduğu kitap olan- Lehvi Mahfuz’a benzer.) Bu olay sonucu bir Tanrının kurbanı gerekiyordu, Marduk Kingu’yu seçti. Tanrılara hizmet için Kingu’nun kanından insanlar; Ea(Enki) Tanrısı tarafından yaratıldı. Bu hikâye dünyanın yaratılmasını içeren, “Bir Zamanlar Yukarıda” anlamına gelen, Sümer kökenli “Enuma Eliş” destanıdır. Tiamat-Marduk savaşında, Tiamat’ın canavarlar ve şeytanlar ordusu vardır. Aslında bu savaş Şeytan’la Tanrının savaşı olarak yorumlanır.[116] Görüşüme göre günümüz dinlerindeki cennetten kovulup dünyaya atılan Âdem anlatımı, günahkâr dünya ve şeytanın insanları ele geçirme isteği, dünya hayatının yalan ve ölümden başkası yalan gibi kavramlar; şeytani Tiamat’ın vücudunun dünyayı oluşturmasıyla ve yine şeytani Kingu’nun kanından insanın yaratılmasıyla bağdaştırılabilir.

Marduk’un gerek yeraltından çıkması gerekse de savaş zaferi, yeni yılın başlangıcı olarak kutlanmaktaydı. Sümer-Akad-Babil’de Nisan ayının ilk 12 gününde bu yeni yıl bayramı kutlanırdı.[116] Sonrasında Hristiyanlık külliyatı; İsa’nın çarmıha gerilişini yani insanlığın kurtuluşunu 1 Ocak’a denk getirerek, yeni yılı kutlamaya başladılar. Bu ritüel hala devam etmektedir.

Sümerlerde ölen yıldan doğan yeni yılda, o yılın kaderi 12 gün içinde yeniden belirlenirdi.[116] Görüşüme göre bu adet/gelenek günümüzde “Yeni yılda sağlık, mutluluk istiyorum” gibi isteklerle halen devam etmektedir.

Tevrat, İncil ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Çölde Sayım 13:32 … “Üstelik orada gördüğümüz herkes uzun boyluydu. 13:33 Nefiller’i, Nefiller’in soyundan gelen Anaklılar’ı gördük. Onların yanında kendimizi çekirge gibi hissettik, onlara da öyle göründük.”
Yasa’nın Tekrarı (Özet: 31:16-22 Rab’bin sözleri olup Rab’bin Musa’ya öğrettiği ezgide geçen bir kısım:) 32:24 “Kavurucu kıtlık, tüketici hastalık, öldürücü salgın vuracak onları. Gönderdiğim canavarlar dişleriyle onlara saldıracak…”

İncil: Vahiy (Özet: 1:17-19 ve 2:1 İsa, Yuhanna’ya vahyi yazdırırken şöyle diyor:) 3:5 “… Onun (Özet: 3:4,5 giysilerini lekelemeyip beyaz giysilerle İsa ile birlikte yürüyecek ve galip gelecek olan inananların) adını yaşam kitabından hiç silmeyeceğim. …”
13:8 Yeryüzünde yaşayan ve dünya kurulalı beri boğazlanmış Kuzu’nun yaşam kitabına adı yazılmamış olan herkes ona tapacak.
20: 12 Tahtın önünde duran küçük büyük, ölüleri gördüm. Sonra kitaplar açıldı. Yaşam kitabı denen başka bir kitap daha açıldı. Ölüler kitaplarda yazılanlara bakılarak yaptıklarına göre yargılandı.

Kur’an: Rad 39 Allah, dilediğini ortadan kaldırır ve bırakır. Kitabın anası O’nun katındadır.
Neml 75 Gökte ve yerde gizli olan hiç bir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) olmasın.
Hadid 22 Yeryüzünde olan ve nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolaydır.

___________________
[116] Eliade, age., s. 78-111. (Dipnottan sonraki kısımlar yazara aittir.) (Tüm yazılarımda “Görüşüme göre” ifadelerini eklerken çok titizlikle davrandım.)

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 180. KONU
SÜMER-BABİL; 6 GÜNDE YARATILAN DÜNYA VE “6” RAKAMININ GİZEMİ

Kadim Mezopotamya dinlerinde krallar “Tanrı’nın Oğulları’dır”. Sin Tanrısı’nın oğlu Hammurabi’dir ve Enlil Tanrısının oğlu da Lipitiştar’dır.[117] (Hz. İsa’nın, Tanrı Elohi’nin oğlu olduğu gibi!..[118])

Babillerin Gılgamış Destanı’nda; Gılgamış, Tufan’dan kurtulup ölümsüz olan kral Utnapiştim’in yanına gider ve ondan ölümsüzlüğün sırrını ister. O da, “6 gün uyumamayı dene” der. Gılgamış bunu tabii ki yapamaz. Burada Tanrıların ölümsüzlüğüne atıfta bulunulur. Sümer-Babil Tanrısı Marduk; her yıl “6 ay” boyunca dünyaya gelir ve bereket getirir, dünyayı tekrar yaratır-doğurur. Kur’an’da; Allah dünyayı “6 günde” yarattı, denmektedir: Tevrat’ta ve İncil’de de bu geçmektedir. Yani “6 olgusu” Sümer-Babil uygarlıkları efsanelerinden gelen bir durumdur.

Kadim Mezopotamya’da tapınaklar, dünyanın merkezi ve “Tanrıların Evi” konumundaydı. Babil, Tanrının Kapısı anlamına gelmektedir. Tanrının gökyüzünden Babil Kapısı aracılığıyla yeryüzüne inmesi vurgulanır. Tapınaklar gökte bulunan Tanrılarla yer arasındaki bağlantıyı simgeler. Renkli taşlar-madenler, yıldızlarda duran Tanrıları simgeliyordu.[117] Tıpkı Kâbe’deki Hacerül Esved, Mısır’daki Felsefe Taşı ve Hinduların Şiva Lingam taşı gibi!..

___________________
[117] Eliade, age., s. 78-111.
[118] Bu sitede bk. İncil, Matta 3:17 ve Luka 22:70.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 181. KONU
BABİL İNANÇLARININ DİNLERE VE GÜNÜMÜZE ETKİSİ VE BABİL KULESİ

Babil’deki Tanrısal Simgelerin Günümüze Ulaşması

• Babiller; Sin (Hilal), İştar (Beşgenyıldız) ve Şamas (Güneş) adındaki “Üçlü Tanrısal” simgelere taparlardı. Üçlemenin temeli Tanrılardan biri olan Bitki Tanrısı Marduk’tur.
• Babil’in Tanrısı Marduk’un simgeleri, Hristiyanlıkta Haç ve Yahudilik’te Altıgenyıldız şeklinde karşımıza çıkar. Tevrat’ta “Merodach” ismiyle yüceltilerek bahsi geçer. Yabancı isim Murdoch olarak karşımıza çıkar. Marduk’un sembol isimlerinden biri de Mazda’dır.
• Satanist simgesi Pentagram (Beşgenyıldız), Marduk Tanrısı’nın simgelerinden gelir.
• Mardin şehrinin ismi, Mard-in olarak Mezopotamya’daki Tanrı Marduk’tan gelir.
• Marduk’un annesi Semiramis, Gök Kraliçesi ve Kutsal Anne olarak görülen bir Tanrıçadır: “Kutsal Anne ve Kutsal Oğlu” şeklinde bir ritüele sahiptir. Hristiyanlık’ta İsa ve Meryem uyarlaması, bu ritüelin devamı şeklinde düşünülebilir.

Babil Kulesi: Babil kralları aynı zamanda Tanrı olarak da görülüyordu. Babil şehrini kuran Kral Nimrod, Güneş Tanrısı şeklinde yüceltilerek ve üstün vasıflar eklenerek Marduk Tanrısı gibi görülmeye başlanmıştı. Babil Kulesi, anlatılanlara göre tüm insanları dağılmadan bir arada tutmak adına ve tüm insanları tek dilde birleştirme amacıyla Nimrod tarafından yapılan yedi katlı bir tapınaktır.[119] Tevrat’ta Allah o kaledeki insanlara farklı diller verdi ve anlaşamayıp dağıldılar der. Kur’an’da orta yakınlıkta bir söylem vardır: Mü’min Sûresinin 36-37. Ayetinde: Firavun dedi ki: “Ey Hâmân! Bana yüksek bir kule yap, belki yollara, göklerin yollarına erişirim de Mûsâ’nın ilâhını görürüm!..”

Tevrat ve Kur’an’daki Benzerliği-Analizi

Tevrat: Yaratılış 10: 8 Kûş’un Nemrut adında bir oğlu oldu. Yiğitliğiyle yeryüzüne ün saldı. 9 Rab’bin önünde yiğit bir avcıydı. “Rab’bin önünde Nemrut gibi yiğit avcı” sözü buradan gelir.

Kur’an: Kasas 38 Firavun dedi ki: ‘Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir ateş yak da, bana yüksekçe bir kule inşa et, belki Musa’nın ilahına çıkarım çünkü gerçekten ben onu yalancılardan (biri) sanıyorum.’

___________________
[119] “Marduk”, Vikipedi, Özgür Ansiklopedi, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Marduk>Erişim: 2011.

 

SİTE DİZİNİNDEKİ 182. KONU
DİNLERDE KADIN’IN TARLA GİBİ GÖZÜKMESİ

Sümerlerde kadın bir tarla gibi gözükürdü. Nasıl ki tarlaya ekilen tohumlar ürün verirse, bunu kadına uyarlamışlardır. Bu durumun Tevrat ve Kur’an’da da olduğunu görmekteyiz.[120]

Kur’an: Bakara 223
• “Kadınlarınız sizin tarlanızdır; tarlanıza dilediğiniz gibi varın.” (Ali Bulaç meali)
• “Kadınlarınız sizin ekinliğinizdir. Ekinliğinize dilediğiniz biçimde varın.” (Diyanet İşleri Başkanlığı)
• “Kadınlarınız sizin için bir tarladır. Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın.” (Diyanet Vakfı)
• “Kadınlar sizin ekeneğinizdir; ekeneğinize hangi taraftan isterseniz oradan varın.” (Kur’an Yolu meali)

___________________
[120] Çığ, Kızıler, ags.

 

BÖLÜM SONU GÖRSELLER

[one-half-first]

Lamassu (40 ton, Chicago Ünv. Oriental Müzesi)

[/one-half-first][one-half]

Ashurbanipal – Aslan avındayken (British Museum)

[/one-half][clearfix]

[/one-third][clearfix]

 


 

KAYNAKÇA

ATEŞLİ Murat, “Ütopik Söylem Aracı Olarak Batı Sanatında Bahçe, Ada ve Yabanıl Doğa İmgeleri”, MSKU Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 3, Sayı: SI, Nisan 2016, <http://dergipark.ulakbim.gov.tr/muefd/article/view/5000189062/5000166022> ET: Nisan 2018.

BRISCH Nicole, “Marduk (god)”, Ancient Mesopotamian Gods and Goddesses, Oracc and the UK Higher Education Academy, 2016, <http://oracc.iaas.upenn.edu/amgg/listofdeities/marduk/> ET: 16 Haziran 2018.

CHAMBERLIN Ann, “Örtünme İslam’dan yüzyıllar önce başladı”, [Röportaj], Röportajı yapan: İpek Yezdani, Milliyet, SGT: 30 Ekim 2009, <http://www.milliyet.com.tr/-ortunme-islam-dan-yuzyillar-once-basladi-/cumartesi/haberdetay/31.10.2009/1156363/default.htm> ET: Nisan 2018.

ÇADIROĞLU Alper, Mutlak Bilim, <https://www.mutlakbilim.net> ET: 2018.

ÇAKMUR Ayhan, “Epifiz Bezi ve Bilinmesi İstenmeyenler”, [Video], Patika, 2 Mayıs 2017, <https://youtu.be/cLYk_-pIqrI> ET: Nisan 2018.

ÇELİK Gülşen, “Anadolu’da Sümerler” [Konferans], Aktif Felsefe, Adana 2013.

ÇIĞ Muazzez İlmiye, “Kur’an, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni”, Kaynak Yayınları, 36. Basım, İstanbul 2013.

_______, “Sümer’den Tevrat’a, Tevrat’tan Kuran’a Söylenceler”, Söyleşi: Ruken KIZILER, Bilim ve Gelecek Dergisi, Sayı: 10.

_______, “‘Başörtülü …’ sözü davalık”, Haber7com, SGT: 30 Ağustos 2006, <http://www.haber7.com/guncel/haber/182112-basortulu-fahiseler-sozu-davalik> ET: 2012.

ELIADE Mircea, “Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi”, Cilt 1: Taş Devrinden Eleusis Mysteria’larına, Çeviri: Ali BERKTAY, Kabalcı Yayınevi, İstanbul 2003.

ELİBOL Nadir, “Sümer Tabletleri ve Kutsal Kitaplar“, 3 Sütun, 25 Ekim 2004, <http://www.nadirelibol.com.tr/text/sumertabletleri.html> ET: Şubat 2012.

GÜNER Ünal, “Pineal bez ya da Epifiz salgı bezi”, [Video], Bütünsel Yaşam Merkezi, 20 Ocak 2018, <https://youtu.be/tck_yJdD0pI> ET: Nisan 2018.

GÜRSAN Turgut, “Dünya’nın Gizli Tarihi: Antik Çağlardan Günümüze”, Pegasus Yayınları: 138, İstanbul, Özel Baskı, 1. Baskı 2008.

HORRY Ruth, “Enki/Ea (god)”, Ancient Mesopotamian Gods and Goddesses, Oracc and the UK Higher Education Academy, 2016, <http://oracc.iaas.upenn.edu/amgg/listofdeities/enki/> ET: 16 Haziran 2018.

_______, “Nuska/Nusku (god)”, Ancient Mesopotamian Gods and Goddesses, Oracc and the UK Higher Education Academy, 2016, <http://oracc.iaas.upenn.edu/amgg/listofdeities/nuska/> ET: 16 Haziran 2018.

HULTKRANTZ A., “Şamanizmin Çevresel ve Olgusal Yönleri”, Çeviren: Ali Osman Abdurrezzak, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, Sayı: 29, 2004, <http://www.hbvdergisi.gazi.edu.tr/index.php/TKHBVD/article/view/655/645> ET: Nisan 2018.

İncil (Müjde): İncil’in Çağdaş Türkçe Çevirisi, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Zirve Yayıncılık ve Dağıtım, Yeni Yaşam Yayınları, Acar Basım, Yeni Çeviri: 1987-1994-2001, İstanbul, 6. Basım: Temmuz 2008.

Jan Wicherink, “Great Celestial Conjunction Crosses Part II: Crosses in the Old World”, Editör: Sergey Smelyakov, Souls of Distortion, <http://www.soulsofdistortion.nl/great celestial conjunction crosses2.html> ET: 17 Haziran 2018.

KILIÇ Yusuf, “Eski Ön Asya Toplumları Arasında Yazı ve Dil Etkileşimi“, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 4, Temmuz 2009, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/411022> ET: Nisan 2018, ss. 122-151.

KRAMER Samuel Noah, “Sumerian Mythology“, University of Pennsylvania Press, Philadelphia 1961, Sacred-Texts, <http://www.sacred-texts.com/ane/sum/sum07.htm> ET: 16 Haziran 2018.

Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Anlamı: Meal ve Sözlük, Meali Hazırlayan: Ali Bulaç, Bakış Yayınları, İstanbul 1985.

Kutsal Kitap: Eski ve Yeni Antlaşma (Tevrat, Zebur, İncil), Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Yeni Yaşam Yayınları, Yeni Çeviri, İstanbul 2001-2009, <https://incil.info/kitaplistesi> veya <https://www.kitabimukaddes.com/kutsal-kitap-hakkinda-bilgilendirme-ve-tam-metni/> ET(ler): 2011-2018.

MARK Joshua J., “Cuneiform”, Ancient History Encyclopedia, SGT: 15 Mart 2018, <https://www.ancient.eu/cuneiform/> ET: 15 Haziran 2018.

_______, “Eridu”, Ancient History Encyclopedia, 20 Temmuz 2010, <https://www.ancient.eu/eridu/> ET: 16 Haziran 2018.

NAHYA Z. Nilüfer, “Su İnanç ve Kutsal Mekanlar: Su Alanları ve Mekansal Kesişmeler”, Maltepe Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 1-2, 2012, <https://www.researchgate.net/…pdf> ET: Nisan 2018, ss. 146-166.

Nebuch, “Epifiz I (Başlangıç)”, [Video], 13 Ekim 2013, <https://youtu.be/KdZAaZXLFQY> ET: Nisan 2018.

ÖZKARAL Tuğba Cevriye, “Eskiçağda Yazı, Kitap ve Kütüphanenin Oluşum Süreci; Günümüz Eğitimine Katkıları“, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 34, 2015, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/151579> ET: Nisan 2018, ss. 371-384.

RUDD Steve, “Sumerian, Eridu Genesis & Flood: 2150 BC”, The Search for Noah’s Ark, <http://www.noahs-ark.tv/noahs-ark-flood-creation-stories-myths-eridu-genesis-sumerian-cuneiform-zi-ud-sura-2150bc.htm> ET: Mayıs 2017.

STEVENS Kathryn, “An/Anu (god)”, Ancient Mesopotamian Gods and Goddesses, Oracc and the UK Higher Education Academy, 2013, <http://oracc.iaas.upenn.edu/amgg/listofdeities/an/> ET: 16 Haziran 2018.

STONE Adam, “Enlil/Ellil (god)”, Ancient Mesopotamian Gods and Goddesses, Oracc and the UK Higher Education Academy, 2016, <http://oracc.iaas.upenn.edu/amgg/listofdeities/enlil/> ET: 16 Haziran 2018.

UZEL Ruhan Aşkın, “Mutluluk veren gıda: Hindi eti”, Yaşar Üniversitesi, 28 Aralık 2015, <https://haber.yasar.edu.tr/saglik/mutluluk-veren-gida-hindi-eti.html> ET: Nisan 2018.

Wikipedia contributes, “Adapa”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Adapa> ET: Ekim 2011; “Adapa”, Vikipedi, Özgür Ansiklopedi, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Adapa> ET: Ekim 2011; “Adapa”, Wikipedia, Die freie Enzyklopädie, <https://de.wikipedia.org/wiki/Adapa> ET: Ekim 2011. “Marduk”, Vikipedi, Özgür Ansiklopedi, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Marduk> Erişim: 2011.

YABAN Nesli Tuğban, “Sanat ve Görsel İletişimin Buluşma Noktası: Ekslibris“, Batman Üniversitesi Yaşam Bilimleri Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 2012, <http://www.yasambilimleridergisi.com/makale/pdf/1356291697.pdf> ET: Nisan 2018, ss. 973-984.

YILDIZ Muharrem, “Semavi Dinlerde Dicle ve Fırat Hakkındaki Bilgiler ve Günümüze Yansıyan Gerçekler”, Journal of Qafqas University, Sayı: 31, 2011, <https://www.academia.edu/8015951/semavi-dinlerde-dicle-ve-firat…> ET: Nisan 2018, ss. 51‐61.

(yy.), Aminoasitler.org, “L-Triptofan”, <http://aminoasitler.net/l-triptofan/> & “Uyku Bozuklukları”, <http://aminoasitler.net/uyku-bozukluklari/> ET(ler): Nisan 2018.

ZEYBEK Namık Kemal, “Gönül Mimarları” [TV Programı], KRT TV, 2017.

 

Bu sitede daha fazlası için: HARVARD ÜNİ.Sİ PROF. GÖNÜL TEKİN’DEN: ANTİK MEZOPOTAMYA İNANÇLARI VE GÜNÜMÜZE ETKİLERİ (14. Bölüm: 24 Konu) (Orijinal 1 Video)

Hazırlayan: Alper ÇADIROĞLU