Konu 24: Evrenimizin İlginçlikleri

Evrenimizde sonlu sayıda parçacık vardır. 1’in yanına 80 tane 0 (sıfır) koyduğumuzda toplam temel parçacık sayısına ulaşırız (1080). Doğadaki fizik kanunlarının neden o değeri aldığının bir açıklaması yoktur (Ama çoklu evrenler varsa böyle bir açıklamaya gerek yoktur, çünkü değerler sonsuz oluyor. Eğer evrenimiz dışında başka evren yoksa sıkıntı vardır. Ama bu durumda da -şunu söyleyebilirim ki- evrenimize, bu bir evrendir, dedirtecek -karşılaştırma yapılacak- başka bir evren olmadığı için evrenimize nasıl evren deriz, bu da ayrı bir konu. Ama çok büyük ihtimalle çoklu evrenler vardır.). Evrende zaman geleceğe akar: Peki ama bu zaman bir andan sonra geriye doğru akabilir mi veya evrenimizin ya da evrenimizdeki sadece herhangi bir oluşumun zamanda geriye dönmesiyle Büyük Patlama’ya sebep olduğu veya olması mümkün müdür? Cevap, hayır, bu, fizikte mümkün değildir, çünkü bütün gelecek zaman birleştirilse “bile integraldeki kuvvet nicelikleri (‘ön ivmelenme’ denir) bunun kuvvetlerin ivmelenmesinin geriye dönük nedeni olacağı anlamına gelmez”. Yani kütle çekim gücü genişleme olan kütle itimi hiçbir zaman yenemez.

Evrendeki her maddenin, her parçacığın bir kütle çekimi vardır. Bu çekim gücü, sonsuzdur ve hiç bitmez yani sonsuz bir güce sahiptir. “Her parçacık ne kadar uzakta olursa olsun evrendeki başka bütün parçacıkları etkiler.”. “Renksiz nesneleri gözümüzde canlandıramayız, ama atomlar renksizdir.”. Renk denilen olgu, ışığın atomdaki elektrona enerji verip, onu hareket ettirip ve onun da bu hareketiyle dışarıya verdiği enerji titreşimleridir. Einstein’ın İzafiyet kuramı, Öklid geometrisini ihlal eder (Öklid MÖ 300 dolaylarında yaşadı.) (Evrende hiçbir zaman tam olarak düz bir çizgi çizilemez. Çok kısa mesafelerde sadece buna yakın çizilebilir. Çünkü kütle çekimi bunu engeller, evrenin her noktasını büker. Bu yüzden bildiğimiz geometri sadece zihnimizde bir hayal olarak vardır, gerçekte evrende yoktur. Yani tam olarak bir çember, üçgen, kare vs. yoktur.). Bükülmüş uzayı dünyada olağanüstü “yetenekli birkaç matematikçi dışında” hayal edebilen yoktur.

Evrenimizde “boşluk” var mıdır? E=mc2deki gibi evrendeki her şey enerjidir. Madde donmuş enerjidir, örneğin (benzetme olarak) suyun donmuş hâli gibidir. Kütle çekimi, elektromanyetik vb. enerjiler de esnektir, örneğin (benzetme olarak) suyun gaz hâli gibidir. Diyelim ki evrenin bir bölgesindeki bütün enerjileri aldık ya da en düşük enerjili hâle getirdik: Burada ne olur? Higgs alanı kendiliğinden burada ortaya çıkar. Higgs alanından kaçış yoktur “çünkü boşaltmaya çalıştığınız uzayın toplam enerjisine katkısı aslında negatiftir. Higgs alanı [aynı zamanda], ‘hiçbir şey’den daha az enerji içeren [de] ‘bir şey’dir.”. [Şu basit örneğimi verebilirim. Evren 3 bölgeden oluşsun, bu bölgeler de “1-1″den oluşsun. (1-1) + (1-1) + (1-1) = 0 = Evren. Bir bölgeden 1’i aldık, öbür bölgeye attık: (-1) + (1+1-1) + (1-1) = yine 0 = yine Evren olur. Yani “1-1″den 1’i aldığımızda “-1” yani negatifsel Higgs alanı oluşur.] Higgs alanında durmadan madde ve anti madde oluşarak birbirini yok eder, bu, sürekli bu alanda devam eder. Higgs alanına (vakum hâli ya da) “vakum” enerjisi de denir ve Higgs tüm evrene yayılmıştır.[1]

Bir elektronun kütlesi ve yükü, saf olarak kendine ait değildir. Çevresindeki parçacıkların ve kuvvetlerin oluşturduğu özelliklerdir. Bu durum evrensel bir “ilişkisel ağ” ile evreni oluşturur, evrene yayılır. Evreni inşaatı tamamlanmış bir bina gibi düşünürsek evren, fizik kanunlarının oluşturduğu düzenli bir binadan oluşur. Ama bina hangi malzemelerle yapıldı diye bakıldığında ortada hiçbir malzemenin olmadığı görülür. Yani binadan bir tuğla alıp, ufalamaya kalkıştığımızda ne kum ne de beton görürüz, bırakın ufalanmış malzeme görmeyi, hiçbir şey görmeyiz. Ufalanan tuğla küçük parçalara ayrılmadan ortadan kayboluyor![2]

 

Kaynaklar

[1] Jim Holt, age., s. 36, 60, 61, 64, 65, 74, 88, 89, 119, 182, 184, 195-197, 199-202.

[2] age., s. 219.