Konu 368: NİHİLİZMİN MODERN VERSİYONU: POSTMODERNİZM

 

Antik Grek/Yunan kültürü düşünürü Gorgias’ın, hiçbir şey yoktur, olsa bile bilemeyiz, bilsek bile başkalarına bildiremeyiz, düşünseli ile “Nihilizm”: Antik Grek kültüründen çıkmıştır. Postmodernizm ise bunun modern versiyonudur.[114] (Gorgias vd.[115])

Postmodernizmin kökenleri çok eskiye dayanır ama 1960’lı yıllarda ön plana çıkmıştır. O, bir felsefi akımı veya günümüzde yaşanan bir durum olarak görülür. Postmodernizm kelimesi, post = ötesi veya sonrası, postmodernizm = modern ötesi anlamına gelir. Bu kelime ilk olarak 1947’de kullanılmıştır. Düşünürleri, 1875’ten beri Batı Uygarlığı kötüye gitmiştir ve bu dönem Postmodern dönemdir, demektedir. Sonrasında bu düşünce dallanmıştır ve kendi içinde tartışmalara gitmiştir.

Nietzsche, Batı, nihilizme doğru gitmektedir, saptamasını yapmıştır. Eski filozofların da bu işe aktarılması ile postmodernizm tanımını tam olarak yapmak şu an imkânsızdır.[114] (Teizm, Deizm, Ateizm, Panteizm, Monoteizm, Politeizm, Nihilizm*) (Ateizm*) (Friedrich Nietzsche vd.[116])

Postmodernizm her konuyu tartışmaya sunabilir. Farklı görüşler onu antimodern hareket, modernizmin devamı, batı uygarlığının reddi ve/veya kapitalizmin devamı olarak değerlendirmişlerdir. Bunlara bağlı olarak, o, modernizme karşıdır. O, modernizmle bağlı ve onun bir üst halidir. O, modernizmin savunduğu humanizme, akılcılığa ve evrenselciliğe karşıdır. 2. Dünya Savaşının yıkımı onda etkili olmuştur. Ona göre modernizmle beklenen “özgür dünya” başarısız olmuştur. Freud ve Marx’ın, insanı geliştirme yöntemleri, suya düşmüştür. Bazı görüşler de onu Rönesans-Reform ışığını reddeden olarak görür. Karşısındakiler de, bu ışığın sonu, 1. ve 2. Dünya savaşları ile kötü sonuçlandığından başarısız olmuştur, demektedir.[114] (Sigmund Freud[117]) (Karl Marx[118])

Postmodernizm, 1960’lı yıllar sonrası teknolojinin -televizyon, bilgisayar vb.nin- gelişmesiyle insanlığın farklı arayışlarını da kapsar. 1980’lerden sonra Türkiye’de onun etkileri görülmeye başlanmıştır.[114]

___________________
[114] Hasan Aydın, “Nihilizmin Modern Versiyonu: Postmodernizm”, Viacademia, 1 Temmuz 2014, <https://youtu.be/WxaFNPII4fM> Erişim: 13-17 Mayıs 2015.
[115] Gorgias: MÖ 485-380, İtalya, Yunan, Sokrat öncesi filozof, sofist, hatip/konuşmacı (a). Savunduğu: Nihilizm/Hiççilik/Hiçbir şey yoktur (a)(b). “Hiçbir şey yoktur; olsa bile bilinemez, bilinse bile başkalarına aktarılamaz.”“Hiçbir şey yoktur”; eğer varsa ya sonsuz ya da sonlu olur, sonsuz ise, parçalara ayrılıp gördüğümüz evreni oluşturacağından bu ayrılma ile “varlık” uyumsuz olur: Eğer sonlu ise evrende/uzayda durmadan değişeceğinden, sürekli kendisinden başka bir şey olur. “Olsa bile bilinemez”; duyu organları yanıltır, akıl ise olmayanı bile düşünür, bundan dolayı doğru bilgiye ulaşılamaz. “Bilinse bile başkalarına aktarılamaz”; bir kelimeye herkes farklı anlamlar yükleyebilir, kelimelerin içeriği mutlak değildir. (b). “Nihilizm” (hiççilik): “(Lat. nihil – hiç): (Genel olarak) a. Var olan görüşlere, değerlere, düzene karşı çıkan; b. Hiç bir değer tanımayan görüşlere verilen ad.” (c). (a) Wikipedia Contributes, “Gorgias”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Gorgias>; (b) M. Rıdvan Güneş, ags., s. 4, 8; Erişimler: 25 Ağustos 2015. (c) TDK, ags., “Hiççilik”, BSTS – Felsefe Terimleri Sözlüğü, Erişim: 7 Haziran 2019.
[*] Konu-dipnot gidişatı gereği anlam kaybı olmaması için te(o)+, teizm, deizm, ateizm, pan(to)+, panteizm, mon(o)+, monoteizm, poli+, politeizm, Tanrı, nihilizm, negatif ve na+’yı burada vermem gerekti. Türkçedeki te(o)+, “Fransızca théo+ veya İngilizce theo+ “[bileşik adlarda] tanrı veya din” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca theós θεός “tanrı” sözcüğünden alıntıdır. Yunanca sözcük Hintavrupa Anadilinde yazılı örneği bulunmayan *dʰh₁s-o- (*dʰes-o-) biçiminden evrilmiştir. Bu biçim Hintavrupa Anadilinde yazılı örneği bulunmayan *dʰéh₁s (*dʰḗs) “tanrı” kökünden türetilmiştir. Bu kök Hintavrupa Anadilinde yazılı örneği bulunmayan *dʰeh₁- “komak, kılmak” kökünden türetilmiştir.”. te(o), sözcüğün/sözün içinde olduğu zaman ‘o’ harfi düşebilir +te(o)+ veya düşmeyebilir; “ateizm, monoteizm, panteon, politeizm, teizm (panteizm), teokrasi, teoloji” gibi. (a). Türkçedeki teizm sözcüğü, “Fransızca théisme “tanrıcılık, müesses dinlerden bağımsız tanrı inancı” sözcüğünden alıntıdır. Fransızca sözcük İngilizce aynı anlama gelen theism sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca théos θέος “tanrı” sözcüğünden +ism° ekiyle türetilmiştir.” (b). Türkçedeki deizm sözcüğü, “Fransızca déisme “müesses dinlerden bağımsız tanrı inancı, teizm” sözcüğünden alıntıdır. (İlk kullanımı: 1660 Pascal, Fr. filozof.) Fransızca sözcük Latince deus “tanrı” sözcüğünden +ism° ekiyle türetilmiştir.” (c). Türkçedeki ateizm sözcüğü, “Fransızca athéisme “tanrı tanımazlık” sözcüğünden alıntıdır. Fransızca sözcük Fransızca athée “tanrı tanımaz” sözcüğünden +ism° ekiyle türetilmiştir. Bu sözcük Eski Yunanca aynı anlama gelen átheos άθεος sözcüğünden alıntıdır. Yunanca sözcük Eski Yunanca théos θέος “tanrı” sözcüğünden a(n)+ önekiyle türetilmiştir.” (d). Türkçedeki pan(to)+, “Fransızca ve İngilizce pan+ veya panto+ “[bileşik adlarda] tüm, hep, her” parçacığından alıntıdır. Fransızca parçacık Eski Yunanca aynı anlama gelen pâs, pant- πᾶς, παντ- sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Hintavrupa Anadilinde aynı anlama gelen yazılı örneği bulunmayan *peh₂nts (*pānts) biçiminden evrilmiştir.” (e). Türkçedeki panteizm sözcüğü, “Fransızca panthéisme “tanrının her varlıkta olduğunu ileri süren dini görüş” sözcüğünden alıntıdır. Fransızca sözcük İngilizce aynı anlama gelen pantheism sözcüğünden alıntıdır. (İlk kullanımı: John Toland, İrl. düşünür (1670-1722).)” (f). Türkçedeki mon(o)+, “Fransızca ve İngilizce mono+ “[bileşik adlarda] tek” parçacığından alıntıdır. Fransızca parçacık Eski Yunanca mónos μόνος “bir, tek, yalnız” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Hintavrupa Anadilinde yazılı örneği bulunmayan *mei̯-² “küçük, az, tek” kökünden türetilmiştir.” (g). Türkçedeki monoteizm sözcüğü, “Fransızca monothéisme “tek tanrıcılık” sözcüğünden alıntıdır. Fransızca sözcük Eski Yunanca mónos μόνος “tek” ve Eski Yunanca théos θέος “tanrı” sözcüklerinin bileşiğidir.” (h). Türkçedeki poli+, “Fransızca ve İngilizce poly+ “[bileşik adlarda] çok” parçacığından alıntıdır. Fransızca parçacık Eski Yunanca polýs πολύς “çok” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Hintavrupa Anadilinde aynı anlama gelen yazılı örneği bulunmayan *pol-h₁-ú-s (*pol-ú-s) biçiminden evrilmiştir. Bu biçim Hintavrupa Anadilinde yazılı örneği bulunmayan *pleh₁- (*plē-) “çok olmak, dolu olmak” kökünden türetilmiştir.” (i). Türkçedeki politeizm sözcüğü, “Fransızca polythéisme “çok tanrıcılık” sözcüğünden alıntıdır. Fransızca sözcük Eski Yunanca polýtheos πολύθεος “çok tanrılı” sözcüğünden +ism° ekiyle türetilmiştir.” (j). Türkçedeki Tanrı sözcüğü, “Eski Türkçe teŋri “gök, gökyüzü, gök tanrı” sözcüğünden evrilmiştir.”“Ek açıklama: MÖ 4. yy’a ait Çince bir metinde zikredilmiş olup, kayda geçen en eski Türkçe sözcüktür.”“Tarihçe (tespit edilen en eski Türkçe kaynak) Eski Türkçe: [ Orhun Yazıtları, 735] üze kök teŋri asra yagız yir kılındukda [üstte mavi gök altta kara yer yaratıldığında]”. (k). Türkçedeki nihilizm sözcüğü, “Fransızca nihilisme sözcüğünden alıntıdır. Fransızca sözcük Almanca Nihilismus “hiçbir şeyin değeri olmadığını öngören siyasi düşünce” sözcüğünden alıntıdır. (İlk kullanımı: Friedrich H. Jacobi, Alm. filozof (1743-1819).) Bu sözcük Latince nihil “hiç, hiçbir şey” sözcüğünden +ism° ekiyle türetilmiştir. Latince sözcük Latince ne “değil” ve Latince hilum “ufak şey, cüz” sözcüklerinin bileşiğidir.” (l). Türkçedeki negatif sözcüğü, “Fransızca aynı anlama gelen négatif sözcüğünden alıntıdır. Fransızca sözcük Latince negativus “değilleyici, a.a.” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Latince negare “değillemek, yadsımak” fiilinden +()tiv° ekiyle türetilmiştir. Latince fiil Latince ne veya nec “değil” sözcüğünün isimden türetilmiş fiilidir. Latince sözcük Hintavrupa Anadilinde aynı anlama gelen yazılı örneği bulunmayan *ne biçiminden evrilmiştir.” (m). Türkçedeki na+, “Farsça nā- “olumsuzluk ve yoksunluk öneki” sözcüğünden alıntıdır. Farsça sözcük Eski Farsça ve Orta Farsça na “olumsuzluk ve yoksunluk edatı” sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Hintavrupa Anadilinde yazılı örneği bulunmayan *ne “olumsuzluk edatı” biçiminden evrilmiştir.” (n). (a) Sevan Nişanyan, “te(o)+”, Nişanyan Sözlük, 22 Ekim 2013, <https://www.nisanyansozluk.com/?k=teo&view=annotated>; (b) Sevan Nişanyan, “Teizm”, Nişanyan Sözlük, 24 Haziran 2015, <https://www.nisanyansozluk.com/?k=teizm&view=annotated>; (c) Sevan Nişanyan, “Deizm”, Nişanyan Sözlük, 6 Aralık 2015, <https://www.nisanyansozluk.com/?k=deizm&view=annotated>; (d) Sevan Nişanyan, “Ateizm”, Nişanyan Sözlük, 13 Temmuz 2015, <https://www.nisanyansozluk.com/?k=ateizm&view=annotated>; (e) Sevan Nişanyan, “pan(to)+”, Nişanyan Sözlük, 8 Aralık 2015, <https://www.nisanyansozluk.com/?k=pan&view=annotated>; (f) Sevan Nişanyan, “Panteizm”, Nişanyan Sözlük, 26 Eylül 2017, <https://www.nisanyansozluk.com/?k=panteizm&view=annotated>; (g) Sevan Nişanyan, “mon(o)+”, Nişanyan Sözlük, 31 Ağustos 2012, <https://www.nisanyansozluk.com/?k=mon%28o%29%2B&lnk=1>; (h) Sevan Nişanyan, “Monoteizm”, Nişanyan Sözlük, 14 Mart 2018, <https://www.nisanyansozluk.com/?k=monoteizm&view=annotated>; (i) Sevan Nişanyan, “poli+”, Nişanyan Sözlük, 26 Eylül 2017, <https://www.nisanyansozluk.com/?k=poli%20&view=annotated>; (j) Sevan Nişanyan, “Politeizm”, Nişanyan Sözlük, 14 Mart 2018, <https://www.nisanyansozluk.com/?k=politeizm&view=annotated>; (k) Sevan Nişanyan, “Tanrı”, Nişanyan Sözlük, 25 Ocak 2018, <https://www.nisanyansozluk.com/?k=tanr%C4%B1&view=annotated>; (l)  Sevan Nişanyan, “Nihilizm”, Nişanyan Sözlük, 22 Haziran 2015, <https://www.nisanyansozluk.com/?k=nihilizm&view=annotated>; (m) Sevan Nişanyan, “Negatif”, Nişanyan Sözlük, 30 Eylül 2017, <https://www.nisanyansozluk.com/?k=negatif&view=annotated>; (n) Sevan Nişanyan, “na+”, Nişanyan Sözlük, 11 Eylül 2012, <https://www.nisanyansozluk.com/?k=na%20&view=annotated>; Erişimler: 2 Ağustos 2019.
[*] Konu-dipnot gidişatı gereği anlam kaybı olmaması için “ateizm”i burada vermem gerekti. “Düşünce tarihinde her ne kadar ateizm çeşitli anlamlarda tanımlanmış olsa da genellikle konu hakkında dört temel yaklaşım ortaya çıkmıştır. Birincisi, …bazı düşünürlerin tanımladığı gibi ateizm Tanrı’nın varoluşunu reddetmek anlamında değil de basit bir şekilde Tanrı fikrine sahip olmamak anlamında (mutlak ateizm) tanımlanmıştır. Buna göre Tanrı fikri ne insan zihninde ne de dış dünyada mevcuttur. Bu nedenle var olmayan bir şey üzerinde konuşulmaz, kavramsal bir bilgiye sahip olunamaz. Bu açıdan bakınca hakkında bilgi sahibi olunmayan böyle bir varlığı reddetmekten söz etmek de yersiz ve gereksizdir. Şayet varlığını kabul edenler varsa kanıt getirmede de yükümlü olan onlardır. İkinci olarak ateizm, bilinçli bir şekilde düşünerek, tartışarak, kanıtlayarak Tanrı’nın varlığını reddetme şeklinde tanımlanmıştır ki biz bunu teorik ateizm olarak isimlendirebiliriz. Böyle bir yaklaşımda ifade edilen ateizme eleştirel, rasyonel veya spekülatif ateizm adı verilir. Düşünce tarihi açısından ele alınıp değerlendirilen ve felsefi düşünce açısından önemli olan yaklaşım da budur. Üçüncü tanımlama ise Tanrı’yı yaşama sokmamak veya sanki Tanrı yokmuşçasına yaşamak gibi tanımlanan pratik ateizmdir. Bu yaklaşımda kişinin kendisinin sözel olarak Tanrı’yı reddetmesi veya kendisini ateist olarak tanımlaması çok önemli değildir. Asıl olan yaşamıdır. Dolayısıyla bu düşüncenin temelini Tanrı’sız bir dünya, Tanrı’sız bir yaşam oluşturur. Sonuncusu ise Tanrı’nın varlığına ilgisiz kalmak anlamında onun varlığı veya yokluğunu tartışma konusu yapmaksızın her ikisinin de eşit derecede anlamsız bir iş olduğunu ileri sürme şeklinde tanımlanan ateizmdir. Buna göre insan içerisinde yaşadığı fenomen alanla ilgili olarak elinde olanla yetinmeli, görünmeyen, bilinmeyen alemle, aşkın varlıkla ilgili olarak olumlu ya da olumsuz herhangi bir yargıda bulunmamalıdır.”. Ateizmin Tanrı(lar)’ın ve/veya dinlerin olmadığına dair savunduğu bazı gerekçeler şunlardır; “maddenin ezelîliği” bağlamında madde ezeli ise Tanrı olamaz, “kötülük problemi” bağlamında “deprem, sel, volkanik patlamalar, savaş, katliam ve tecavüz” gibi kötülüklerin olması Tanrı kavramıyla bağdaşmaz, “sosyolojik ve psikolojik” bağlamında Tanrı(lar)/din(ler) iddiası insanlık tarihinde toplumların gerek korku, ümit, güven gibi duyguları eşliğinde gerekse de toplumdaki bireyleri kontrol altında tutmak için farkına varmadan oluşturulagelmiş bir hayal ürünüdür (a), “Tanrı olursa insanın özgürlüğü ortadan kalkar (idealizm)” [insanların özgürlüğünün olması her şeyi bilen bir Tanrı kavramıyla çelişir] (b). (a) Seher Şimşek, “Ortaöğretim Öğrencileri Arasında Yaygınlaşan Ateizm ve Deizm Düşüncesini Önlemede Din Eğitiminin Önemi”, Ağrı İbrahim Çeçen Ü., Yüksek Lisans Tezi, 2018, <http://acikerisim.agri.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12501/501/SEHERŞİMŞEK.pdf?sequence=1&isAllowed=y> s. 11, 12, 14, 15, 17, 27, 28; (b) TDK, ags., “Tanrıtanımazlık”, BSTS – Felsefe Terimleri Sözlüğü; Erişimler: 2 Ağustos 2019.
[116] Friedrich Nietzsche: 1844-1900, Almanya, Alman, Filolog, filozof, kültür eleştirmeni, şair ve besteci (a). Ateist (b). Savunduğu: -Hristiyanlık ve İlahi öğelere yok der- Ateizm, -İlahi öğelere yok der ama evreni varoluşsal olarak kabul eder bu yüzden kısmen- Nihilizm/Hiççilik ve Varoluşçu. O, felsefik olarak, etik ve ahlak konuları üzerinde durarak çıkarsamalar yapar. Onun “Üstinsan” fikri şöyledir: Üstinsan tüm evrenin amacı ve sebebidir. O, diğer insanlar gibi değildir, iyinin ve kötünün ötesindedir. İnsanlar eşit değildir. Halk, üstinsanı anlamadığı için ona karşı çıkar. Üstinsanlar nadiren halk arasından çıkar. Bengi Dönüş’te; Zaman döngüseldir, her şey tekrar tekrar yeniden oluşur. En sonunda Üstinsan meydana gelir. “Tanrı Öldü” fikrinde ise: İnsan, din ve metafizikle -ahlak, gelenek vb. gibi- değerler oluşturmuştur: Bunlar kime ve neye göre doğrudur! Hiçbiri doğru değildir. Böylece insan kendi kendini unutmuştur. Eğer Tanrı varsa, insanlar özgür değildir. Tanrı fikri ortadan kaldırılmalıdır ki, insan kendine dönsün ve Üstinsan’a yürüsün. (c).Varoluşçuluk: Varoluş özden önce gelir. Var olduktan sonra “öz”ümüzü kendimiz özgürce oluştururuz. Yani gerçek biziz ve gerçeği kendimiz yaratırız/oluştururuz. İnsanların amacı tek tek “kendini gerçekleştirmektir”. Ayrıca, evrensel ahlak yasaları da yoktur, der. Bu akımda “öz” amaçtır, “evren” ise araçtır. (d). Varoluşçuluk: “Varoluşun özden önce geldiğini ve özü sürekli olarak yarattığını ileri süren öğreti, egzistansiyalizm.” (e). (a) Wikipedia Contributes, “Friedrich Nietzsche”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Friedrich_Nietzsche>; (b) Wikipedia Contributes, “List of atheist philosophers”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_atheist_philosophers>; (c) Wikipedia Katılımcıları, “Friedrich Nietzsche”, Vikipedi, Özgür Ansiklopedi, <https://tr.wikipedia.org/wiki/Friedrich_Nietzsche>; (d) M. Rıdvan Güneş, ags., s. 13; (e) TDK, ags., “Varoluşçuluk”, Güncel Türkçe Sözlük; Erişimler: 25 Ağustos 2015. (DİA “İlhad” maddesine de ayrıca bk.)
[117] Sigmund Freud: 1856’da -günümüz- Çek Cumhuriyeti’nde doğdu, 1939’da İngiltere’de öldü, Avusturyalı. Nörolog, Psikanalizin babası. Psikoterapi. (a). Ateist (b). (a) Wikipedia Contributes, “Sigmund Freud”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Sigmund_Freud>; (b) Wikipedia Contributes, “List of atheists in science and technology”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_atheists_in_science_and_technology>; Erişimler: 25 Ağustos 2015.
[118] Karl Marx: 1818’de -günümüz- Almanya’sında doğdu, 1883’de İngiltere’de öldü, Alman.  Filozof, ekonomist, sosyolog, gazeteci ve devrimci sosyalist. (a). Komünizmin babası. Ateist. (b). Materyalist (c). (a) Wikipedia Contributes, “Karl Marx”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Karl_Marx>; (b) Wikipedia Contributes, “List of atheist philosophers”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, ags. -adı geçen site- -116. dipnotta-; (c) M. Rıdvan Güneş, ags., s. 8; Erişimler: 26 Ağustos 2015.

 

Son elli yılda dünyada tarım, sanayi ve bilişim devrimleri yaşanmıştır. Bilişimle insanlar uluslararası düzeyde bireysel ve özgür olmuştur. Bu sanal özneyle ülke sınırları dolaylı olarak yok olmuştur. Yöresel ve evrenselliğin burada bir arada olması bir kargaşayı da doğurmuştur. Ulusal kültür giderek kaybolmaktadır. Modernizm homojen/tekçi, postmodernizm ise heterojen/çokçudur. Cemaatler, din grupları, mezhepler, felsefe grupları vb. bilişim kanalıyla kendilerini daha özgür ifade etmektedir. Sonuçta postmodernizmin modernizmden daha esnek olduğu ortaya çıkar. Postmodernizm, her değer aynıdır, bu farklı değerlerle beraber yaşamak esastır, der, fakat bunun nasıl yapılacağını söylemez.

Postmodernizm, her genelleme yanlıştır, der ve ekler; bazı, kısmen vb.ler kullanılmalıdır. Bilim insanlarının otoritesi reddedilir. Bilim insanları cemaattir ve onların hakikati ellerinde tutma iddiaları yanlıştır. Sanatçı, filozof ve din adamlarının da hakikati ellerinde tutma iddiaları yanlıştır. Bilgi ve bilim tek gerçektir -olan pozitivizm- düşüncesi yanlıştır. Değerler toplumlar içinde “kendiliğinden” oluşur. Gerçekliği anlamak mümkün değildir, o ancak yorumlanabilir. Ben algılamasam benim dışımda bir dünya var mı? Varsa bunu nasıl bilebiliriz? Genel bir bilgi var mıdır? Postmodernizme göre bizim dışımızda, bizden bağımsız bir gerçeklik yoktur. Biz gerçekliği; bilişimimiz, gereksinimlerimiz, bilgilerimiz, ön yargılarımız, geleneklerimizle kendimiz oluştururuz. Nihilizm de tam budur. Gerçeklik insan yapıntısıdır, onu insan algısı inşa eder. Postmodernizm bizi bu şekilde nihilizme götürür.[119] (“Yapıntı”[120.1])

Elimizde tuttuğumuz bardakla bizim aramıza neler girer, yani “Nesnel Gerçeklik” olan ben ve benim bilişimim arasına neler girer? Postmodernizme göre araya bilişimimiz girer. Bir düşünür bunu dile getirmişti: Bütün bilgi türü insanlara göre görelidir/değişkendir: Anlığımızın ve duyularımızın kategorileri vardır.[119] (“Nesnel Gerçeklik” | “Göreli”[120.2])

Biz aslında bardağın “Mutlak Gerçek” halini değil; fenomenlerimizin, anlığımızın ve duyularımızın bize gösterdiğini görürüz, diyordu Kant. Postmodernizm bu görüşten etkilenmiştir. Burada gerçekliğin biçimselleştiği/formlaştığı görülür. İnsan hem kültür oluşturur hem de kültür tarafından oluşturulur. Her kültürün varlığa farklı bir bakışı vardır. Bu yüzden kültürle gerçeklik arasında da bir bağ vardır. Dil ile gerçeklik arasında da bağıntı vardır. Kimi kültür domuz kelimesine sıcak kimisi de soğuk/kötü bakabilir. İnsanların biliş ve duyuşları evrim geçirmektedir. Kelimelere yüklenen kavramlar farklı olabilir. Bunlara bağlı olarak maddenin hem öz gerçekliği hem de dolaylı gerçekliği farklılaşabilir. Postmodernizm, bakış açımızın gerçekliği oluşturduğunu ve gerçekliğin olmadığını savunur. Berkeley, var olmak algılanmaktır, derken bunu kastediyordu. Nasreddin Hoca’ya davacı gelir, Hoca der ki, haklısın, davalı gelir, haklısın; Hoca’nın eşi der ki, nasıl ikisi haklı oluyor, Hoca der ki, sen de haklısın, örneğini de ekleyebiliriz. Gerçeklik bilinemez. “Mutlak Hakikat” diye bir şey yoktur. Modellemelere ve şemalara dayalı bir gerçeklik vardır. Gerçeklikler birbirinden üstün değildir. İktidar/hükümet ile toplum arasında gerçeklik/doğru/yanlış mefhumları değişebilir/değiştirilebilir. Bu, medya organlarında da görülür. Postmodernizm herkesin uzlaşabileceği nesnel bir gerçekliğin olmadığını iddia eder. İnançlar ve algılar onu değiştirir. Bu, bilime meydan okumadır. Günlük hayatımızda politikacıların bunu kullandığını görürüz. Modernizm, üfürükçüye gitme doktora git, derken; postmodernizm, bir insan üfürükçüde iyileşeceğine inanıyorsa doktora değil ona gidebilir ve onda iyileşebilir, der. Alternatif tıp postmodernizm ile gelişmiştir.[119] (Immanuel Kant[121]) (George Berkeley[122]) (Nasreddin Hoca[123]) (Not | Fenomen[124])

Kısaca mutlak gerçeklik yoktur, nesnel gerçeklik de kişilere ve toplumlara göre değişkendir. Bu düşünce çok eskilere dayanır ve postmodernizm ile selleşir. Postmodernizm nihilizmin modern versiyonu gibidir.

Biz bardağa dokunduğumuzda onu duyularla -görme, dokunma vb. ile- algılarız. Biz bardağı bilmiyoruz, sadece bardağa ilişkin duyumlarımızı biliyoruz, der Berkeley. Bilginin doğruluğu, iddia edildiği gibi “düşünceyle gerçekliğin örtüşmesi” değildir. Gerçeklik, duyumlarımızdır. Duyum ile zihinde kavramlar oluşur. Kavramdan çıkıp -sözde- gerçekliğe ulaşılmaz. Buna bağlı olarak düşünce ile gerçekliğin örtüşmesini saptayacak bir aracı/araç olmadığından bu örtüşme tespit dahi edilemez, dolayısıyla o yoktur.

Filozof Doç. Dr. Hasan Aydın şunları savunur. Postmodernizmin bilimi yok sayması dinselliği ön plana çıkartmak istemesi gibi de algılanabilir. O, Kilise’nin bilim karşısındaki çöküşüne engel olmak için Kilise’nin ortaya sunduğu bir ekoldür. Kiliselerin üniversitelere para yardımı yapması bunun göstergesidir. Bu sayede Kilise’nin itibarı bilimle kendilerine yeniden verilir. Yanı sıra o, dinlere de karşı bir tavır alabilir/alır. Bizim dışımızda bir nesnel gerçeklik vardır. O da bilimle elde edilir. Bilim önemlidir. Gerçekliği anlamak bilimle olur. Fakat insan bu yolda felsefesiz, sanatsız, inançsız da yapamaz. Mutlak hakikat yoktur. Hiçbir filozof veya bilim adamı mutlak gerçek budur, diye ortaya çıkmaz. Dil, insanı tutuklu kılmaz. Postmodernizmden çok şey öğrendim ama o, insanları bulanıklaştırıyor, çözüm sunmuyor. Septisizmi/şüpheciliği bir metodoloji/yöntemler ile kullanırsanız bir yerlere varabilirsiniz.[119] (“Septisizm”[125]) (“Metodoloji”[126])

Toplum değerleri tarihsel süreçte kültürle oluşur. Dünyada insan değerleri farklıdır ve hepsi eşittir. Değerlere saldırıldığında kişiye saldırılmış gibi tepki alınır. Değerler ile kimlik arasında fazlaca bağ vardır. Postmodernizm bize bunları söyler.[119] (Not[127]) (Not[128])

___________________
[119] Hasan Aydın, “Nihilizmin Modern…”, ags.
[120.1] “Yapıntı”: “1- (Genel anlamda) Kuruntu; uyduruk; uydurma. Gerçekle çeliştiğini, gerçekliğe uymadığını bile bile, tasarlanan şey. 2- (Bilgi kuramında ve varlıkbilimde) Gerçeğe uymayan, ancak belirli bir kuramsal ya da kılgılı amaç için kullanılması sakıncasız olan tasarım. Dil bakımından yapıntı “sanki” biçiminde dile gelir. Yapıntıyı varsayımdan ayıran, varsayımın doğru olma ya da doğru olmama sorununu açık bırakmasına karşılık -varsayımda her ikisi de olabilir- yapıntının doğru olmamasının bilerek kabul edilmesidir. 3- Gerçeğe uymadığını bile bile mantık ya da sanat açısından kurulan yapı.” (a), “…hayal gücüyle yaratılmış olan şey… 2. Bilgi kuramında ve ontolojide gerçeğe uymayan ancak belirli bir kuramsal veya pratik amaç için kullanılması sakıncasız olan tasarım” (b). (a) TDK, ags., “Yapıntı”, BSTS – Felsefe Terimleri Sözlüğü; (b) TDK, ags., “Yapıntı”, Güncel Türkçe Sözlük; Erişimler: 11 Temmuz 2019. (Gidişat gereği karışıklık olmasın diye, kılgı için dipnot 188’e bk.)
[120.2] “Nesnel Gerçeklik”: “Bütün biçimleri ve görünüşleri ile özdeksel çevrenin tümü.” (a). “Göreli”: “Bir olayın başka olaylarla ilişkili, bağlantılı ve onlara bağımlı olması niteliği.” (b), “1- Bir başka şeye bağlı olan; bir başka şeye göre olan. 2- Bir başka şeye bağıntısı ile tanımlanabilen (büyüklük, uzaklık gibi). 3- Koşullu, ancak belli koşullarla, belli ilişkiler içinde geçerli olan.”, göreli’nin karşıtı saltık’tır (c). “Saltık”: “(Lat. absolutus = çözük): 1- Kendi başına var olan; hiç bir şeyle bağlı olmayan; bağımsız, koşulsuz. 2- Hiç bir şeyle sınırlanmayan. 3- Başka bir şeye ilintisi olmayan. 4- (Fizikötesi anlamda) Gerçekte olduğu gibi düşüncede de hiç bir başka şeyle bağlı olmayan ve varlık nedenini kendinde taşıyan şey; bunun sonucu olarak; kendi başına var olan varlık; kendinde nesne. Her koşuldan bağımsız olarak var olan.” (d), “sf. fel. 1. Mutlak. 2. top. b. Bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına tam sayılan (bir olgunun niteliği).” (e). “Mutlak”: “sf. 1. Salt. 2. fel. Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan, bağımsız, saltık. 3. zf. Kesinlikle.” (f) (salt’ın tanımı bir aşağıdaki 121. dipnotta verilmiştir). (a) TDK, ags., “Nesnel Gerçeklik”, BSTS – Toplumbilim Terimleri Sözlüğü, Erişim: 7 Haziran 2019. (b) TDK, ags., “Göreli”, BSTS – Toplumbilim Terimleri Sözlüğü; (c) TDK, ags., “Göreli”, BSTS – Felsefe Terimleri Sözlüğü; (d) TDK, ags., “Saltık”, BSTS – Felsefe Terimleri Sözlüğü; (e) TDK, ags., “Saltık”, Güncel Türkçe Sözlük; (f) TDK, ags., “Mutlak”, Güncel Türkçe Sözlük; Erişimler: 22 Haziran 2019.
[121] Immanuel Kant: 1724-1804, Doğu Avrupa, Prusyalı Alman, Filozof, Modern felsefenin merkezi figürü (a). İdealist Agnostik (b). Savunduğu: Kritisizm: Hem Rasyonalizm hem de Empirizm doğrudur, ikisinin sentezi Kritisizm’dir. Empirizm / Deneycilik: Rasyonalistlerin ve İdealistlerin aksine doğuştan geldiği düşünülen hiçbir bilgiyi kabul etmezler ve bilginin kaynağını duyular, gözlemler ve deneyimler/denemeler/deneyler olarak görürler. İdealizm: İnsan zihninden bağımsız bir gerçekliği kabul eden ve bu gerçekliği ezeli, ebedi, değişmeyen idealar/özler olarak gören akıma İdealizm denir. (c). “İdealizm”: “fel. Bilgide temel olarak düşünceyi alan ve varlığı insan düşüncesinin kurduğunu kabul eden öğretilerin genel adı.” (d), “(Felsefede) 1- (Fizikötesi açısından) Gerçekliğin özünü yalnızca görüngü olarak kabul ettiği cisimler dünyasında değil, özdeksel olmayan varlıkta arayan, nesnel gerçekliği idea, us, tin olarak belirleyen ve özdeği düşüncenin (tinin) bir görünüş biçimi olarak inceleyen görüş; özdekçiliğin ve doğalcılığın karşıtı. Duyulur dünyanın, görüngülerin karşısında hiç bir koşula bağlı olmayanı, saltık olanı bulmaya çalışan öğreti. Böylece gerçekliğin asıl özünü a. değişmez olan, zamandışı olan idealarda ya da ideaların nesnel alanında (Klasik Yunan idealizmi); ya da b. tin, us ve onun yaratıcı biçimlendirme gücünde ve özgürlükte araştırır (Alman idealizmi). 2- (Bilgi kuramı açısından) Nesneyi özneye, bilineni bilene bağlı kılan görüş. Bu görüşe göre özne nesneyi belirler ve onu oluşturur: a. Bireysel özne, bireysel bilinç söz konusu olabilir, varolmak = algılanmış olmaktır (Berkeley), b. Genel bir özne, genel bir bilinç söz konusu olabilir; bu, bireysel ben’i aşar, salt tin olarak genişler (Alman idealizmi); özdek ve doğa yalnızca bilincin, tinin bir ürünüdür; us, öznel, öznenin yarattığı biçimler dizgesi olarak anlaşılır (öznel İdealizm-Fichte); doğa olaylarının arkasında yaratıcı bir güç saklıdır, asıl gerçeğin kendisi yaratıcı ve yapıcıdır, doğa öznenin bir ürünü olmayıp, doğanın kendisi de bir güçtür, böylece us nesnel bir dizge olarak anlaşılır (nesnel idealizm-Schelling); özne-nesne karşıolumunun karşısında us, salt bir dizge olarak ortaya çıkar, ide, us, tin bütün var olanların temelinde bulunan ilkedir, varlık bu ide’nin kendini açması, belli bir ereğe doğru gelişmesidir (salt İdealizm-Hegel). 3- (Ahlaksal açıdan) a. İyi ideasını, ya da değerleri en yüksek şey olarak belirleyen görüş. b. (Kant’ta) Başarı, mutluluk, yarara bakmaksızın, hiç bir koşula bağlı olmayan salt gerekliliği ölçü olarak koyan görüş (yararcılık ve mutçuluğun karşıtı), c. Us – duyarlık, özgürlük- doğa gerginliğinde kendini gerçekleştiren insanın, ahlâkın temeli, olan özgürlüğü, erişilmesi gereken biricik ödev ve insan yaşamının anlamı olarak görmesi gerektiğini savunan anlayış (Fichte). Kant’ın transsendental idealizmi: Bizden bağımsız bir dışdünyanın varoluşunu yadsımayan Kant, gerçekliği bilinçten bağımsız bir kendinde şeyler dünyası olarak kabul eder, ama bilgimiz deneyle sınırlıdır, biz yalnız görüngüler dünyasını bilebiliriz, kendinde şeyleri görüleyemeyiz. Çünkü bunlar hiç bir zaman duyular yolu ile bize verilemezler. Deney ve yaşantılarımızı belirleyen de bilgi yetimizin kalıplarıdır, duyarlığın bu kalıpları da zaman ve uzaydır, bunların bir gerçekliği yoktur, kendinde şey olarak nesnelerin belirlenimi ve koşulu olamazlar, ama zaman ve uzayın duyularımızı aşan düşünceliği (transsendental idealitesi) vardır, böylece bütün görüngüleri şeyin kendisi olarak değil, salt tasarımlar olarak kabul etmemiz gerekir. Ama bu transsendental idealizm deneysel gerçekçiliktir aynı zamanda, çünkü dış görülerimize uzayda gerçek bir şeyin karşılık olduğunu kabul eder.” (e) (gidişat gereği ve karışıklık olmaması adına görüngü/fenomen tanımı 180. dipnotta yapıldı). “Salt”: “1- İçine, kendisine yabancı başka hiç bir şey karışmamış olan ; arı. 2- Uygulamayla ilişkisi olmayan bilimler. (Ör. salt matematik.) 3- Başka bir yetiye bağlı olmayan. (Ör. Descartes’ta salt anlık duyulara gereksinme göstermeyen, böylece de salt olan bilgiyi sağlar.) Salt us (Kant’ta): Deneyden bağımsız, içinde duyudan hiç bir şey bulunmayan us.” (f). “Agnostisizm”: Bilinemezcilik. (g), “(Yun. a-gnoein = bilmemek; a gnostos = bilinemez) 1- (Geniş anlamda) Gerçek ve salt varlığın, kendinde nesnelerin bilinemeyeceği kanı ve öğretisi. Bu öğretide gerçek varlığa a. ya büsbütün erişilemiyeceği, b. ya da bilgi ve usla değil de, ancak inan ile ulaşılabileceği ileri sürülür. 2- (Dar anlamda) Yeni İngiliz felsefesinde H. Thomas Huxley ile H. Spencer’in oluşturdukları, bilginin ancak anlığımızın güvenle bilebileceği konular içinde sınırlı kaldığını öne süren akım. Bu anlayışa göre bunun dışında kalan salt varlık, Tanrı, varlığın özü, temeli, anlamı gibi fizikötesi sorular bilinemezler.” (h). “İnan”: “1- (Özellikle dinsel anlamda) Bir bağlanmadan doğan güven; Tanrı’ya duyulan sınırsız güven. 2- Görünmez olana içten inanma; saklı olanı, daha açığa çıkmamış olanı duyma. 3- Bilinmeyene bağlanma. 4- Kişisel inanmanın içeriği; inanılan doğruların tümü.” (i). Agnostisizm (Leadriyye): “İnsan aklının Tanrı ve evren hakkındaki mutlak gerçeği bilemeyeceğini ileri süren felsefî akım” (j). Tanrı var mı yok mu? ve Evren nereden türedi? sorularının cevabını hiçkimsenin bilemeyeceğini söyler (k). (a) Wikipedia Contributes, “Immanuel Kant”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Immanuel_Kant>; (b) Wikipedia Contributes, “List of agnostics”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_agnostics>; (c) M. Rıdvan Güneş, ags., s. 6-8; Erişimler: 26 Ağustos 2015. (d) TDK, ags., “İdealizm”, Güncel Türkçe Sözlük; (e) TDK, ags., “İdealizm”, BSTS – Felsefe Terimleri Sözlüğü, Erişimler: 7 Haziran 2019. (f) TDK, ags., “Salt”, BSTS – Felsefe Terimleri Sözlüğü; (g) TDK, ags., “Agnostisizm”, Güncel Türkçe Sözlük; (h) TDK, ags., “Bilinemezcilik”, BSTS – Felsefe Terimleri Sözlüğü; (i) TDK, ags., “İnan”, BSTS – Felsefe Terimleri Sözlüğü; Erişimler: 8 Haziran 2019. (j) İlhan Kutluer, “LÂEDRİYYE”, TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA), TDV İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM), 2003, <https://cdn.islamansiklopedisi.org.tr/dosya/27/C27008714.pdf> Cilt: 27, s. 41; (k) Wikipedia Contributes, “Agnosticism”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Agnosticism>; Erişimler: 26 Ağustos 2015.
[122] George Berkeley: 1685’de İrlanda’da doğdu, 1753’de İngiltere’de öldü, Anglo-İrlandalı (a). İdealist bir filozof. “Varlık algıdır”, “Var olmak algılanmaktır” (b). (a) Wikipedia Contributes, “George Berkeley”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/George_Berkeley>; (b) M. Rıdvan Güneş, ags., s. 8; Erişimler: 27 Ağustos 2015.
[123] Nasreddin Hoca: Mizahçı Hocalara verilen genel bir isim olabilir. Neredeyse tüm dünyada “Nasreddin / Nostradin / Guifa / Afandi / Efendi” fıkraları vardır ve çoğu benzerdir. Türkiye’de de böyle “mizahçı bir bilge” 13.yy.da Konya’da yaşamıştır. Wikipedia Contributes, “Nasreddin”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, <https://en.wikipedia.org/wiki/Nasreddin>; Nurettin Albayrak, “NASREDDİN HOCA”, TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA), TDV İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM), 2006, <https://cdn.islamansiklopedisi.org.tr/dosya/32/C32010618.pdf> Cilt: 32, s. 418, 419; İsmail Görkem, “Nasreddin Hoca Olgusunun Algılanması ve Anlamlandırılması Üzerine”, Türkbilig, Sayı: 23, 2012, <http://www.turkbilig.com/pdf/201223-167.pdf> s. 100-102; (ayrıca 83-90) Erişimler: 27 Ağustos 2015.
[124] Bizim bakmadığımız bir yerde “gerçeklik” var mı? Masamızdaki algıladığımız bardak varsa, Çin’deki bir mutfaktaki bardak gerçekten var mı? Olsa bile algımız dışında olması neyi ifade eder? Bilimde gerçeklik var mıdır? | (121. dipnotta da belirttiğim üzere, gidişat gereği ve karışıklık olmaması adına fenomen/görüngü tanımı 180. dipnotta yapıldı.)
[125] “Septisizm” (kuşkuculuk): “is. fel. Özellikle doğa ötesi konularda olumlu veya olumsuz yargıda bulunmaktan çekinme temeline dayanan öğreti, şüphecilik, septisizm.”. TDK, ags., “Kuşkuculuk”, Güncel Türkçe Sözlük, Erişim: 7 Haziran 2019.
[126] “Metodoloji”: Yöntem bilimi. TDK, ags., “Metodoloji”, Güncel Türkçe Sözlük, Erişim: 7 Haziran 2019.
[127] Yemen’de iki erkeğin -normal bir- arkadaş olduğunu el ele tutuşup göstermesi, Türkiye’de farklı algılanır.
[128] Buradan “İnsan nedir?” sorusuna cevap olarak “değerlerdir” cevabını almak yanlış olmaz.