Konu 32: Zaman Aslında Akmamaktadır, Donmuştur

Bir aynaya (ya da herhangi bir şeye) 30 santimetre uzaktan baktığımız zaman “saniyenin milyarda biri [1 nanosaniye] kadar önceki” hâlimizi (hâlini) görürüz. 30 kilometre öteden Ağrı Dağı’na baktığımız zaman “saniyenin on binde biri [0,1 milisaniye veya 0,01 santisaniye] kadar önceki” hâlini görürüz. Şimdi veya şu anda gördüğümüz her şey aslında geçmiştir: “Şimdi” diye bir kavram yoktur. Bunun sebebi ışığın gözümüze ulaşması için belirli bir sürenin geçmesidir. Örnekleri büyütecek olursak Ay’ın ∼1,5 saniye önceki geçmişini, Güneş’in ∼8 dakika önceki geçmişini, çıplak gözle gördüğümüz yıldızların ise “birkaç yılla 10.000 yıl arası önceki” geçmişini görürüz. (Işığın Ay’dan Dünya’ya ulaşma süresi, ortalama yörüngede, yüzeyden yüzeye ∼1,255 saniyedir. Işığın Güneş’ten Dünya’ya ulaşma süresi, ortalama yörüngede, yüzeyden yüzeye ∼8 dakika 17 saniyedir.)

Zaman akar deriz ama gerçekte akmamaktadır. Evrendeki anlar “bir buz denizinde” donmuş gibi durmaktadır. Roketle uzaya astronot yolladığımızı düşünelim. Roketin hızını ne kadar arttırırsak Dünya’ya tekrar inen astronot için dünyadaki zaman bir o kadar geleceğe ulaşmış olacaktır. Yani belirli-örnek bir hızla gezip geldiğinde örneğin kendisi için 10 sene geçmişken Dünya’nın 100 sene sonrasına inecektir, hızı arttırırsak daha fazla geleceğe ulaşacaktır -10 yıla 1.000 yıl gibi vs.-. Bunun sebebi eğer bir cismin hızı ne kadar artarsa zaman onun için o kadar yavaş geçecektir ama “o bunu hissetmez”. (Elbette ki insan vücudunun ölmeden dayanabileceği bir hız sınırı vardır, her ne kadar büyük bir uzay aracının içindeki bir düzenekle bu sınır arttırılabilinirse de “ışık hızına yakın hızlara” insan vücudu dayanamaz. “Durağan müonlar yaklaşık olarak saniyenin milyonda ikisi kadar kısa bir zamanda başka parçacıklara bozunurlar ama” “parçacık hızlandırıcılarında ışık hızına yakın” “hızla hareket ettiklerinde içsel saatleri yavaşladığı için müonlar bozunmadan daha uzun yaşarlar”.)

Konuyu genişletelim ve ibreyi yükseltelim. Bizden “10 milyar ışık yılı” uzakta bir gezegende Rex adında bir insan olsun. Dünya’da da Mex adında biri olsun. {“Daha basit olsun diye” gök cisimlerinin hareketlerini (hızlarını), “evrenin genişlemesini, kütle çekimsel etkileri vb.[yi] yok sayalım. Yok saymasak bile orantısal olarak benzer sonuçlar olacağını da hatırlatalım.} İkisi koltuklarında hareketsiz oturduğunda ikisinin de şimdi kavramı aynıdır. Eğer Rex kalkıp Mex’ten uzağa doğru saatte ∼1 km hızla (ağır ağır) yürürse “Rex’in şimdisinde” (Rex’in yeni şimdi listesinde) Mex’in (Dünya’nın) ∼10 yıl önceki geçmişi olacaktır: Tersi olarak Mex’e doğru saatte ∼1 km hızla yürürse “Rex’in şimdisinde” Mex’in (Dünya’nın) ∼10 yıl sonraki geleceği olacaktır (Genel bilgi olarak bir insanın ortalama yürüyüş hızı saatte ∼5 km’dir, öyleyse örnekte saatte ∼5 km de ∼50 yıl olacaktır.). Eğer yine aynı şekilde Mex koltukta otururken, Rex oturduğu koltuktan yine kalkıp bu sefer saatte ∼15 km hızla Mex’ten uzağa doğru koşarsa “Rex’in şimdisinde” Mex’in (Dünya’nın) ∼150 yıl önceki geçmişi olacaktır (ya da doğmamış olan Mex’in veya Mex’in doğmadığı-olmadığı Dünya’nın geçmiş bir hâli-görüntüsü Rex’in yeni şimdi listesinde olacaktır): Tersi olarak Mex’e doğru saatte ∼15 km hızla koşarsa “Rex’in şimdisinde” Mex’in (Dünya’nın) ∼150 yıl sonraki geleceği olacaktır (ya da ölmüş olan Mex’in veya Mex’in öldüğü-olmadığı Dünya’nın gelecek bir hâli-görüntüsü Rex’in yeni şimdi listesinde olacaktır). Rex bu sefer de bir araçla “saatte 1.500 km hızla” Mex’ten uzaklaşırsa veya yakınlaşırsa “Rex’in şimdisinde” Dünya’nın ∼15.000 yıl önceki geçmişi veya ∼15.000 yıl sonraki geleceği olur. Birbirine yakın mesafelerde örneğin aynı şehirdeki insanlar için bu fark çok düşük olduğu için önemsizdir ve algılanamaz. Lakin aradaki mesafe ne kadar büyürse bu fark hıza bağlı olarak artar.

Tüm bu kavramları birleştirdiğimizde, hıza ve mesafeye bağlı olarak herkese ve her şeye göre gerçeklik algısı farklıdır. Gerçeklik “bir buz denizinde donmuş” geçmiş ve gelecek anların oluşturduğu bir bütündür ve bu da evrende yaşanmış ve yaşanacak olan bütün olayları kapsar. Yani “şimdi” dediğimiz anda her şey (göreli olarak) olup bitmiştir. Bu da zamanın (sabit olarak) akmadığını, bir kalıp hâlinde bütün anların evrende (göreli olarak) durduğunu gösterir.

Burada anlatılan, bir insanın geleceğinin önceden belirlenmiş olması değildir: İnsanların geleceği elbette belirlenmedi (Gerçi bu her ne demekse!). Anlatılmak istenen, uzayın farklı noktalarında, Dünya’daki 70 yıl, diğerine 1 saniye “gibi” gelebilir; 700 yıl, bir diğerine 1 saniye “gibi” gelebilir; 7 milyon yıl, başka bir diğerine 1 saniye “gibi” gelebilir vesaire tüm farklı olasılıklar. Zaman (algısı) değişkendir ve bu değişkenlerin (algıların) evrende kesiştiği noktalar “tüm zamanları” kapsar. “Gerçek olan tek şey, uzay-zamanın tamamıdır.” Einstein’ın dediği gibi “Biz ikna olmuş fizikçiler için geçmiş, günümüz ve gelecek arasındaki fark yalnızca ısrarlı bir yanılsamadan ibarettir.”.

Zaman, akmakta olan bir nehir gibi değildir, tersine “her anın içinde donmuş olarak yer aldığı dev bir buz” denizi gibidir. Geçmiş ve gelecek her an evrende kayıtlıdır. Geçmiş silinmemiştir, gelecek de silinmeyecektir. Her anınız evrende kayıtlıdır. Geçmişiniz ve geleceğiniz silinmeyecektir. Geçmişiniz ve geleceğiniz evrende kayıtlı olarak kalacaktır. Şu örneklerimi verebilirim: Annenizden süt emdiğiniz o ilk gün, okulun 1. sınıfındaki ilk gününüz, 18 yaşına girdiğiniz doğum günü kutlamanız, sevgilinizle ilk öpüşmeniz, çocuğunuzun-torununuzun olacağını öğrendiğiniz gün, en sevdiğiniz, en mutlu olduğunuz, en ilginç anlar yaşadığınız günler, tüm bu anlarınız “yok olmamıştır” uzay-zamanda kayıtlıdır.[1]

 

Kaynak(lar)

[1] age., s. 61, 86, 155-173, 539, 540, 542, 543, 603-605, 631, 632. {“Işığın Ay’dan Dünya’ya…” ile başlayan parantez içindeki iki cümle, Wikipedia Contributors, “Speed of light”, Wikipedia, The Free Encyclopedia, sgta., ags., ea. [bk. sonnot 6].}