Konu 62: Kavram

Filozof Georg Wilhelm F. Hegel’e (1770-1831) bakalım. kavramın diyalektik anlamı vardır. Bu anlamında kavram kendi ayrımında (hassa [özellik]) karşıtını içerir. Hegel açısından, ayrım, bir kavramı türünden ayıran yani onu belirleyen niteliktir. Hegel, her belirlemenin bir olumsuzlama olduğuna inanır. Her kavram kendi karşıtını mantıki olarak içerdiğinden zorunlu olarak karşıtını doğurur. Böylece her kavram sadece kendisiyle özdeş değil, karşıtıyla da özdeştir. Varlık hiçliği içerir, sonlu sonsuzla anlam kazanır, bunların aksi de doğrudur. Sonludan söz etmek aslında sonsuzdan söz etmektir. Böylece Hegel’e göre, ‘mantığın başlıca yanlarından birini, düşüncenin kendisinin diyalektik olduğu, anlak olarak kendi kendisinin olumsuzuna, çelişki içine düşmesi gerektiği içgörüsü oluşturur’.”. [İçgörü: “Kendi duygularını, kendi kendini anlayabilme yeteneği.” (TDK, GTS).] öz, form olarak zıtlık iken içerik olarak özdeşliktir. (…) Zemin, özdeşlik ve ayrımın birliği, diğer bir ifadeyle sentezidir. var olan her şey kendi içinde ayrım ve karşıtlıklar taşır. Öyleyse dünyayı hareket ettiren şey çelişkidir Çelişki hiçbir zaman sona ermez. (…) Zemin karşıtların özdeşliğinin, kavram içinde barındırılmasıdır. Zemin, sadece özdeşlik ve ayrımın birliği değildir. (…) O, özdeşlik ve ayrımın aynı zamanda ayrımıdır. (…) Var olan, zeminden çıkmıştır. Zeminde örtük olan, var olanda açıktır. zemin, özdeşlik ve ayrımın bir birliğiydi. Varoluş ise bu birlikten ortaya çıkmıştır. Var olan öyleyse, göreliliği ve başka var olanlarla çok yanlı bağlantıları kendisinde kapsar. Fakat aynı zamanda varoluş, zeminin olumsuzlanmasıdır. Zemin kendini ortadan kaldırarak, kendini varoluşa çevirir. ‘varoluş, kendi içine yansıma (refleksiyon) ve başkası içine yansımanın dolaysız birliğidir’. Bunun anlamı, var olanların, hem kendi kendileriyle ilişkili olmaları hem de eşit ölçüde başkası içinde de görünerek göreceli ya da bağıntılı olmalarıdır.”. Bir şeyi şey yapan diğer şeylerdir. Bir “şeyin varlığı diğer şeylere bağlıdır”. Şey, “karşıtların birliği, bir çelişkiler bütünüdür.”. öz, nihai anlamda fenomendir. Özün özünde fenomen [görüngü] içkindir. Çünkü öz, öz olarak var olabilmek (belirlenebilmek) için fenomen olmalıdır. Öyleyse öz, tam olarak fenomendir ve fakat tam tersi de doğrudur: Öz tam olarak fenomen olmayandır. ‘Öz, öyleyse fenomenin arkasında ya da ötesinde değildir. Tersine var olanın öz olması yoluyla, varoluş fenomendir.’ (…) ‘Kavram varlık ve özün gerçekliğidir’. (…) Varlık ve öz, kendi yalıtılmışlıkları içinde gerçek değillerdir. ‘Gerçek’ olan sadece Kavramdır. Fakat Kavram gerçekliğini gerçekleştirebilmesi, diğer bir ifadeyle, gerçekliğinin gerçekliğini kanıtlayabilmesi için varlık ve öze muhtaçtır. bir diğer önemli husus da, kavramın, kendi için var olan özsel bir güç olarak bütün olmasıdır. Öyle ki ondaki her bir ‘an’, o olan bir bütündür. Diğer bir anlatımla, Kavram, kendi karşıtına geçtiğinde, kendi karşıtının kendisinden farklı bir şey olmadığı [kavramın karşıtı da yine bir kavramdır], karşıtının tamamıyla kendisiyle özdeş olduğu bir varlık düşüncesidir.”. “Kıyas kavram ve hükmün birliğidir. (…) Kıyas, aklidir ve akli her şeydir. Her şey kıyastır ve aynı gerçeklikte her şey Kavram’dır. Kavram ise Mutlak’tır.”. Kavram, özgürdür, nesne öznenin, özne nesnenin olumsuzlamasıdır, nesne ve özne özgür değildir. Kavram’a “Gerçeklik”, “Mutlak”, “İdea” veya “Mutlak İdea” da denilir. “İdea, ‘kendinde ve kendi için Gerçek olan[dır]Buna göre, ‘Mutlak İdea’dır’ tanımı, en üst ve mutlak tanımı oluşturur ki bütün diğer tanımlar bunda içkin olarak vardır. (…) İdea kendi kendisini olgusallığa belirleyen kavram olması anlamında özgürdür.”. Mutlak (İdea) somut-soyut, sonlu-sonsuz vs. tüm zıtlıkları barındıran ve bunların birlikteliği (bütünlüğü) olan ve de bunları kendinden çıkarandır. Mutlak İdea kendi kendisini kanıtlar, mutlak gerçekliktir (saltlıktır), kendi kendini düşünür, kendinde ve kendisi için var olandır, varlıkta (ontta) kendisi için öznel, bilgide (epistemede) kendisi için nesneldir, kendi içeriğini kendi kendisi olarak seyretmekle, kendisinin saf biçimi olur.”. Böylelikle Hegel’in mantık öğretisindeki “Mutlak İdea, kendisini geçebilecek dışarıda hiçbir kategori bırakmamıştır.”.[1]

 

Kaynak

[[i]] Ferit Uslu, “Hegel’in Mantık Öğretisi – Hegel Mantığının Metafiziksel Temelleri Üzerine Bir İnceleme”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi [ISSN: 2651‑3978], Cilt: 1, Sayı: 2, 2002, [PDF] <https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/85955>, Erişim: 3 Mart 2021, s. 232, 237, 239, 240, 241, 244-251 [kalıcı arşiv kay: https://web.archive.org/web/20201115164541/https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/85955].