Konu 40: Aslında Her Şey Şekilsiz ve Belirsizdir

Heisenberg’in Belirsizlik ilkesi, bir parçacığın hızı ve konumu aynı anda %100 olarak ölçülemez, der. Eğer konumunu kesine yakın biliyorsak hızını hiçe yakın bilmiyoruz demektir. Tersi de doğrudur. Ne kadar çok hızını bilirsek bir o kadar da konumunu bilemeyiz. Işık maddelere çarptığında bir itim yaratır. Bir elektronun konumunu ölçmek için ona ışık göndeririz. Gönderilen ışık, elektronun hızını yavaşlatır. Çok fazla ışık gönderirsek konumunu kesine yakın ölçeriz ama bu sefer de hızını kesine yakın ölçemeyiz. Konumu veya hızı ölçmeye çalıştığımızda sistemi bozmuşuz demektir. Yani “asıl” olan gerçekliği hiçbir zaman ölçemeyiz ya da göremeyiz (diyebilirim ki buradaki gerçeklik ayrı, gerçeklik nedir sorusu ayrıdır ya da gerçeklik diye bir şey yoktur ya da gerçek, bizim verdiğimiz bir tanımdan ibarettir, devam edelim). Ölçerek görülen şey, ölçme sırasında bizim oluşturduğumuz “sanal” gerçekliktir. Sonradan insan eliyle oluşturulmuş bir “yansıma”dır. Yani tam anlamıyla bir ölçüm hiçbir zaman yapılamaz: Bu kavram madde küçüldükçe artar, büyüdükçe azalır yani kuantum düzeyinde -büyük çoğunlukla- kendini gösterir, bir araba, bir insan gibi veya daha büyük cisimlerde yani makro düzeyde çok küçüktür, neredeyse sıfıra yakındır, bu yüzden hiçbir maddeyi tam olarak gözlemleyemeyiz (burada diyebilirim ki görmek, gözlemlemek gibi aklınıza gelebilecek her türlü kavramın üst ve alt sınırları diye bir şey yok, bu hayalî sınırlar arasındakini algılarız, gerçi algılamak ne ise, o da ayrı bir konu).

Kuantumda parçacıklar şekilsizdir, belirsizdir ve olasılıksal bir karışımda yüzer. Sadece ölçüm yapıldığında; konum, hız, spin, enerji, momentum gibi özelliklerinden birisi tespit edilebilir, diğerleri kaybolur. Ölçüm sadece laboratuvar ortamında yapılan deneyler değildir. Evrenimizin her yerinde doğal olarak ölçüm yapılır. Eğer cisimleri gözlemci ve gözlenen olarak ikiye ayırırsak bir elektron başka bir elektronu gözler, birisi gözlemci diğeri gözlenen olur. Evrendeki büyük küçük her cisim yani her şey hem gözlemcidir hem de gözlenendir. Cisimlerin birbirini etkilemesi sonucu cisimler, kuantumun sis bulutundan kısmen de olsa çıkıp görünür hâle gelir yani şu an gördüklerimize dönüşür.[1] Ama bu görüntü “asıl gerçek olan belirsizliğin” sanal olarak bir yansımasıdır.

 

Kaynak

[1] Brian Greene, “Evrenin Dokusu…”, age., s. 116-126.