Konu 152: SÜMERLER KİMDİR?

 

Sümerler, MÖ 7000+ ile MS ~1000 yılları arasında Mezopotamya’da yaşamış bir topluluktur. Sümerlerin ırksal kökeni ve dillerinin kökeninin ne olduğu bilinmemektedir. Tabletlerinde bunları ifade etmemişlerdir. Sümerler Mezopotamya’ya; Hazarın kuzeyi ve Orta Asya’dan gelmiş olabilir düşüncesi yaygındır. Geliş sebepleri ise; kuraklık, açlık, iklim koşulları, seller ve benzeridir.

Sümerler Mezopotamya’da yaşamışlardır. Mezopotomya’nın kelime anlamı; iki ırmak arası demektir. Fırat ve Dicle Irmakları arası ve etrafını kapsayan bölge Mezopotomya’dır. Mezopotomya ismi, Yunanlar tarafından verilmiştir. Bu bölgenin büyük kısmı Irak’ta olup; Kuzeydoğu Suriye, Güneybatı İran ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni kapsar.

Sümerler kendilerine Sümer dememişlerdir, bu isim onlara Akadlılar (MÖ 2300’ler) tarafından konulmuştur. Sümerler tabletlerinde kendilerine “Kengerler” demiştir. Akadlar, Sami-Sümer karışımı olup;  MÖ 2300’lerde Sargon adlı kralları sayesinde sümerleri zayıflatmışlardır.[1] Arri = Şerefli Kişi anlamındadır, buradan Aryan ve Arian kelimeleri oluşarak Sum-Arian ve Sümer kelimesi oluşmuştur: Aryan kelimesi Fenike kökenlidir.[2] Yanı sıra; Orta Asya’da Sümerula Dağı da mevcuttur.

Dünyada ilk yazının Sümerlere ait olduğu bilinmektedir. Tarih MÖ 3500-3000 arasındaki, çivi yazısıdır. Çivi yazısı ilk önce resim formunda iken sonra kavramsal ifadelere dönüşmüştür. 463 tane farklı kavramsal ifade yani harf kullanılmıştır.

Sümerler sırasıyla; Akad, Babil, Asur ve Pers Medeniyetleri ile sarsılıp, MS 1200’lere kadar ayakta kalabilmişlerdir. Sümerlerin dinsel inanışları ve Tanrıları; Akad, Babil, Hitit ve Asurlulara geçmiştir. Teoloji, din, Tanrılar ve  hikayeler öz olarak aynı kalıp, Tanrı isimleri değişmiştir.[1]

Sümerler’in Mezopotamya’ya gelişi (Haritaya kırmızı yerleri ekleyen: A. Çadıroğlu)
Hiyeroglif: Antik Mısır’ın resimsel yazısı (Sümerlilerin çivi yazısından önceki piktogram/resim yazısı Mısır’a hiyeroglif olarak geçmiştir.)[3] (Açıklama bir alt paragraftaki 3.3’te yapıldı.)
Sümer yazısı örnekleri
Sümer yerleşim yeri, Uruk şehri (Temsili)

Piktogram, Hiyeroglif ve Çivi Yazısı. Görsel iletişimin ilk örnekleri İtalya-Verona’daki Fumane, Fransa’daki Lascaux ve İspanya’daki Altamira mağaralarındaki -MÖ 36.500 ile 32.000 arasına tarihlenen- mağara resimleridir.[3.1] İlk başlarda insanlar iletişim için sembol ve işaretleri bazı nesneler üzerine yazmıştır. Neolitik dönemde (MÖ 10000-4000) hayvan ve bitkileri evcilleştirmeyle yerleşik hayata geçen insanlarda ilişkilerin artması bağlamında sembol ve işaret kullanımı da artmıştır. Bu zemin üzerine Güney Babil’de ya da Güney Mezopotamya’daki -Uruk’taki, şimdiki adıyla Warka’daki- Sümerliler MÖ 3200 civarlarında -ekonomik ihtiyaçların karşılanması için- çivi yazısını icat etmişlerdir. Buradaki herhangi bir işaret hece(ler)i veya kavram(lar)ı karşılamaktadır. Eldeki veriler Sümerlilerin MÖ 3500 dolaylarında Mezopotamya’ya geldiğini söyler. Ural-Altay ve Hazar bölgelerinden geldikleri düşünülür. Sümerlilerden alınan çivi yazısı MÖ 4. ve 1. bin yıllarda Anadolu-Mezopotamya-Mısır toplumlarında etkileşimlere girerek kullanılmıştır. Tarım ve hayvancılıktaki ve/veya zirai alandaki emtiaların/malların gelir-gider, girdi-çıktı, miktarı, cinsi vb. muhasebe hesaplarının tutulması amacıyla tapınak görevlileri tarafından bazı semboller / resimsel çizgiler kullanılmış sonrasında bunlar sadeleştirilip/geliştirilip çivi yazısına dönüştürülmüştür. (Mallar/gelirler saray ve tapınaklarda toplandığı ve muhasebesi de tapınaklarda yapıldığı için tapınak görevlileri yazıyı geliştirebilmiştir.) Sümerlilerin ilk yazı şekilleri tamamen resimseldir: Bunun tarihi MÖ 3400’lerdir. İdeogram veya piktogram olan bu işaretler çeşitli anlam(lar)a geliyordu. MÖ 3200’lerde fonetizmin/sesleşmenin bulunmasıyla resimler, ses/sözcükleri karşılayan işaretlere evrildi: Artık kalıpsal, düşüncesel nesneler değil; hecesel/ayrıntısal, dilsel sözcükler yazılabiliyordu: Çizim yerini; ucu üçgenleştirilen tahta, kemik, metal vb. stylus’un yumuşak kile bastırılması sonucu çıkan yazıya bırakıyordu.[3.2] Bütün yazıların kökeni aslında resimdir. Bir resim bir anlam/mesaj veriyorsa o yazıdır/yazısaldır. Yazının icadıyla medeniyet/tarih de başlamıştır. MÖ 9000’lerde yapılan Göbeklitepe’deki hayvan kabartmaları yazının ilk şekilleri olarak ta düşünülebilir. Sümerlerdeki piktogram, düz çizgilerden oluşan çivi yazısına dönüşmüştür. Ucu kesik stylus/kalem kile batırıldığında üçgen bir iz, -hiç bekletmeden kilin üzerinde- çekildiğinde ise düz bir iz/çizgi bırakmaktaydı. Üzerinde yazının bulunduğu kil, güneşte kurutulup fırında pişirilip tablet halini alırdı. İşaretler çiviye/kamaya benzediğinden Latince’de buna cuneiform yani çivi yazısı denmiştir: Bu yazı MS 74 yılına kadar uzanabilmiştir. Tabletlerin sonunda belgenin içeriği, hangi katibin yazdığı, hangi tanrı ve tapınağın önüne koyulduğunu gösteren özet/etiket bilgiler yazmaktaydı. Sümerlerdeki piktografik / resim yazısı Mısırlılara MÖ 3100’lerde hiyeroglif olarak geçmiştir: Nitekim Mısır’da bulunan ilk hiyeroglif belgeler MÖ 3. binyılın başlarıdır. Hiyeroglif resim yazısı olup piktogramın geliştirilmiş halidir. Sümerlerdeki piktogramların sığ ve birden fazla anlam içermesi, Mısırlıların hiyerogliflerinde pek fazla gözükmez ama piktografi, çivi yazısına dönüşüp gelişirken; hiyeroglif, resim yazısı olarak kalmıştır. Hiyeroglifler taşlara kazındığı gibi Mısır’daki Nil deltasının bataklıklarında yetişen bir bitkiden yapılıp kağıdımsı özellik gösteren papirüslere de yazılıyordu. Hiyeroglif Ege ve Anadolu’da daha çok yayılmıştır.[3.3]

___________________
[1] Gülşen Çelik, “Anadolu’da Sümerler” [Konferans], Aktif Felsefe, Adana 2013. (Aktif Felsefe Yeni Yüksektepe Kültür Derneği’nin Adana şubesinde 2013 yılında Dr. Gülşen Çelik “Anadolu’da Sümerler” başlıklı bir konferans vermiştir. Hiçbir yeri kaçırmadan Çelik’in her söylediğini tek tek not aldım, sonrasında bunları düzenli bir biçimde yazdım. Dr. G. Çelik: Uluslararası Hermes Antropoloji Enstitüsü’nün çalışmalarına katılmıştır. ODTÜ Mezunlar Derneği Arkeoloji Grubu için seminerler vermiştir. Özel gruplara ve bazı derneklere seminerler vermektedir. Antik Uygarlıklar, Mitolojiler ve Felsefe ile ilgili araştırmaları vardır.)
[2] Turgut Gürsan, “Dünya’nın Gizli Tarihi: Antik Çağlardan Günümüze” Pegasus Yayınları: 138, İstanbul, Özel Baskı, 1. Baskı 2008, s. 29.
[3] Nesli Tuğban Yaban, “Sanat ve Görsel İletişimin Buluşma Noktası: Ekslibris“, Batman Üniversitesi Yaşam Bilimleri Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 2012, <http://www.yasambilimleridergisi.com/makale/pdf/1356291697.pdf> ET: Nisan 2018, s. 976 (3.1). Yusuf Kılıç, “Eski Ön Asya Toplumları Arasında Yazı ve Dil Etkileşimi“, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 4, Temmuz 2009, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/411022> ET: Nisan 2018, s. 122, 124-128 (3.2). Tuğba Cevriye Özkaral, “Eskiçağda Yazı, Kitap ve Kütüphanenin Oluşum Süreci; Günümüz Eğitimine Katkıları“, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 34, 2015, <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/151579> ET: Nisan 2018, s. 372-374 (3.3). (Resim yazısının çivi yazısına evrimini gösteren tabloya/resme buradan <http://dergipark.gov.tr/download/article-file/151579> bakabilirsiniz; Özkaral, agm., s. 373).