Konu 224: TYNALI APOLLONİUS

 

Tynalı Apollonius: İsa ile aynı tarihte yaşamış MÖ 4’te Anadolu Kemerhisar/Tyana’da doğmuş (ö. MS ∼96) ve Anadolu’da yaşamış (Araplar’ın Balinius dediği) Apollonius’un o dönemde yazılmış kayıtlı hayat hikayesi neredeyse İsa’nın hayat hikayesiyle birebir aynıdır. Örneğin: O Apollo tanrısının oğluydu (veya halk ona Tanrı Proteus’un oğlu deyip onu Tanrı gibi sayıyordu, o insan suretindeki bir tanrıydı), halk ona peygamber diyordu, kurtarıcıydı, ünlü bir şifacıydı (aynı zamanda ruhsal terapistti, şunu da belirtmek gerekir ki genç yaşında Pisagorcu gizli ve ökült bir örgüte inisye edilmişti), mucizeleri vardı, sihir ve büyü yapabiliyordu, astronomi ve tıpla ilgileniyordu, karanlık-aydınlık iyilik-kötülük öğretisi vardı, yargılanıp ölüme mahkum edildiği sırada birden ortadan kayboldu ve sonra birçok kişiye göründü (İsa öldükten sonra birçok kişiye o da görünmüştü), İsa gibi büyücülükle suçlandı (onun yaptıkları daha çok tıbbi şifacılıktı), ölüleri diriltti (ama o buna mucize değil de bir doğa olayı dedi, İsa ise Tanrının gücüyle diriltmişti), koca bir kenti salgın hastalıktan kurtardı, cinleri kovuyordu (ruhsal bunalımlı hastaları zapt etmiş olan cinleri “doğasal” yöntemlerle çıkarıyordu, İsa ise tanrının gücüyle kovduğunu söylemişti), İsa’da da olduğu gibi en yakın dostlarından birinin ihanetine uğradı, zindanda bulunduğu sırada bizzat kendisi “ölüp tekrar dirileceğini” söylemiş ve yazmıştır (İsa da ölüp dirileceğini çokca söylemiştir), o pagan tapınaklarını gezdi eleştirdi ve faizcilerle tartıştı (İsa da Yahudi tapınaklarını gezip eleştirmiş ve faizcilerle tartışmıştı). “Yeni Din Yeni Devlet” amacını güden Bizans’ın 1. Konstantin’i ve heyeti Apollonius’un hayatını alıp İsa’ya uydurdu ve Apollonius’un eserleri ve ismi Konstantin ve ardılları -ve de Katolik Kilisesi- tarafından yasaklandı: MS ∼300-1500 tarihleri arasında -tarih sahnesinden silinmiş bir tarzda- yasaklıydı. Günümüzde ona “Hıristiyanlığın Kurucusu” denilmektedir. Apollonius ∼100 yıllık hayatında Atina, Antakya, Babil, Mısır, Hindistan, Efes, Roma’ya gidip buralarda din adamları ve filozoflarla konuşmasına rağmen hiçbir eserinde ve bilinen 81 mektubunda İsa’dan hiç bahsetmemiştir. Apollonius “Hokus Pokus” tarzı büyü/sihir değil tıbbi, astronomik, matematik, simya/kimya, hermetik, ezoterik, alşimist vs. tarzda bir şifa-büyü-sihir’le uğraşıyordu ve bunları Mısır, Hindistan ve Yunanistan gezilerinde öğrenmişti. “Sevgi tüm evrendeki tek ölümsüzlüktür” ana görüşü altında gittiği her yerde sevgiyi anlatan ve yayan Apollonius’un yansıması Yeni Ahit’te İsa’nın “Sevgi” ile özdeşleştirilmesi olarak ifadeleştirilmiştir. Sonuç olarak Apollonius ile İsa’nın hangisinin hangisi olduğunu anlamak neredeyse imkansızdır. Kendilerinin aklından geçirmedikleri halde Kilise birini tanrı yapmış diğerini ise unutturmuştur.[40]

___________________
[40] Altındal, age., s. 31, 43-45, 75, 77, 92, 94, 97, 98, 101, 103, 105, 107, 110, 118, 119-132, 138, 140. (Aslında bu paragraf bu kitabın -altı çizilesi olarak- verdiğim sayfalardaki 1-2 sayfalık özetidir.)